Yılların Değiştiremediği Gerçeklik, Değiştirmesi Gereken Yıllar Değil de O Yüzden…

 

Soyadı : Tako

Öz adı : Hürmüz

Takma adı :  Elif

Sahte adı : Seher

Suçlular arasındaki adı  :  Piç

Anasının adı : Zehra

Babasının adı : Abdi

Milliyeti : Türk

Doğumu :  1957

İşi : Hırsızlık

Vücut boyu : 1,31

Vücut Cesameti :  Nârin

Vücut Bünyesi :  İnce

Vücut Vaziyeti : Öne eğik

Omuzları :  Düşük

 

Sevgili Yurttaşlarım,

Şimdi size okuduğum belge, sekiz yaşındaki, Tako adlı kardeşimizin polisteki eşkâl kâğıdıdır. Tako, bugün Türkiye’de kaldırıma düşmüş, toplumun koruyucu elinden ırak, çoğu da suçlu, dört yüz elli bin Türk çocuğundan biridir. Elinden tutacak kimi kimsesi yoktur ama hırsızlık ederken yakayı ele verdiğinde, Tako’yu kolundan tutup cezaevinin sübyan koğuşuna atacak bir hükümeti vardır. Tako’nun doğum tarihi vardır ama insan gibi yaşadığı yoktur. Tako’nun sabıkası vardır ama geleceği yoktur. Tako’nun onu seven bir atası vardır, Tako’nun “Halkın öğretimi ve eğitimini sağlama, devletin başta gelen ödevlerindendir” diyen bir anayasası vardır ama Tako’ya babalık edecek devlet babası yoktur.

(Can Yücel’in 1965 yılında yaptığı bir radyo konuşmasından bir bölüm (1))

 

Can Yücel bu konuşmasının tamamında çocukların içinde bulunduğu insanlık dışı durumlara dikkat çekiyor ve çaresizlikten hırsızlık yapmak zorunda kalan çocuklara, köle (nöker) olarak kullanılan yoksul veya kimsesiz çocuklara, sayıları milyonu bulan engelli çocuklara ve doğumda ölen çocuklara dikkat çekiyor.

O günden bugüne kadar, bu konuda yapılan araştırmalar çocukların durumunda bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Sorunun çözümü için gerekli siyasi iradenin olmaması çocuklar üzerine yapılan araştırmaların da, son tahlilde, anlamsız kalmasına yol açıyor.

1979 yılına ait bir çalışmasında A. Gürhan Fişek, çocukların günde on saatten fazla çalıştırıldıklarını, bunun karşılığında o dönemdeki asgari ücretin bile çok altında bir ücret aldıklarını, doğru düzgün dinlenemediklerini ve sağlıksız iş ortamı nedeniyle sağlıklarını yitirip kalıcı olarak engelli duruma gelme oranının sürekli arttığını ortaya koymaktadır.(2) Fişek’in 1986 yılındaki başka bir çalışması da çocukların dünyasında öncekine göre bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Bu çalışmada, çocukların yoksulluk nedeniyle çalışmak zorunda kaldığı, gün boyu çok uzun süre çalıştığı, gerekli önlemlerin alınmamış olduğu sağlıksız ortamlarda iş yaptığı, yaşıtlarına göre fiziksel gelişimlerinin geri olduğu gibi sorunlar gözler önüne seriliyor. (3)

Sema Erder Köksal ve Kuvvet Lordoğlu tarafından yapılan araştırmada da bir mesleki eğitim süreci olarak görülen çıraklık sisteminin iç yüzü açığa çıkmaktadır. Buna göre, çıraklar, daha baştan eğitim verilmek üzere değil, iş yaptırılmak üzere işe alınmaktadır. Çırak adı altında çalıştırılan çocuk işçiler haftada altmış saatten fazla çalıştırılmaktadır. (4)

Servet Gün’ün, daha yakın bir dönemde, doktora tezi olarak yaptığı saha araştırması, çocukların yoksulluk belasının zorunlu bir sonucu olarak sokaklarda temel geçimlik düzeyde bir yaşamın koşullarını yakalamanın amansız bir mücadelesini verdiklerini gösteriyor. Bu mücadele ile elde ettikleri ise, yoksulluk düzeyinde bir yaşam sürdürmek ve yoksulluğu miras olarak gelecek nesillere bırakmak. (5)

Şimdi de en güncel araştırmalara bir göz atalım ve görelim bakalım bunca zaman sonra çocuklar ne durumda. Genel-İş tarafından derlenen nicel veriler çalışan çocukların sayısının birkaç milyonu bulduğunu göstermektedir. (6) 2016 yılına ait bir araştırmada(7) yer alan saha bulguları, çocukların küçük iş yerinde, fırınlarda, fabrikalarda, ev işlerinde, çöp toplamada, inşaatlarda, mağazalarda, kafelerde, restoranlarda çok zor işlerde çalıştırıldığına ilişkin. Yine aynı araştırmada, çalışan çocukların yüzde 90’ının bütün hafta boyunca ve günde sekiz saatten daha uzun süre çalıştırıldığı ve çocukları bütün bu kötülüklere mahkum eden temel nedenin yine yoksulluk olduğu dile getiriliyor. Bir başka saha araştırmasına göre, çocuklar altı yaşından itibaren, bütün hafta boyunca ve günde en az dokuz saat boyunca tarımsal işlerde çalıştırılmaktadır. (8)

Ulusal ve uluslararası düzeyde çocukları faaliyet merkezi olarak alan çeşitli kuruluşlar bir sürü çalışma yürütüyor. Bunlar çocukların uğradığı sömürünün bin bir türünü konu alan sayısız denecek kadar çok araştırma, rapor, veri vb. yayınlıyor. Toptancı bir yaklaşımla haksızlık etmeyelim ama yapılan bütün araştırmalar şu ya da bu şekilde erken dönem araştırmalarda zaten ortaya konulmuş olan sorunları tekrar ediyor. Bu, şu açıdan kayda değer bir iş ki, çocukların dünyasında kayda değer değişiklik olmadığını gösteriyor. Şu açıdan çok anlamlı olduğu söylenemez ki, çocukların dünyasında bir değişiklik/dönüşüm sağlama açısından işe yaramıyor gözükmektedir. Çocukları çevreleyen sorunları tespit edip nedenlerini ortaya koymak, çözüm için temel gerekli iştir. Buna karşın, Marx’ın, dönüştürmek için çaba harcamaksızın dünyayı yalnızca yorumlamanın çok da anlamlı bir iş olmadığı yönündeki ünlü sözüne atıfla, çocukların dünyasında dönüşüme yol açmayan tespitler çocuklar açısından anlamını yitirmişe benziyor.

Çocukların kurtuluşu egemen sınıfların çıkarlarını temsil eden siyasi iradeden zaten beklenemez. Ortada böyle bir siyasi iradenin olmadığını tespit etmek de üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmek demek değildir. Toplumsal sorunlar toplumsal muhalefetle çözülür ama idealist temelde atomize olmuş bir muhalefet değil, bütün sorunların temsil edileceği ortak bir zeminden hareket eden koleftif bir muhalefet gerçekçi çözümler üretebilir.

 

Dipnotlar

(1) Sözü edilen konuşmanın hem ses kaydı hem de yazıya dökülmüş hali şu adreste bulunuyor: http://www.tustav.org/gorsel-isitsel/can-yucelin-konusmasi-1965/ (Erişim: 12.8.2017).

(2) Gürhan Fişek (1979), ‘Çalışma Yaşamında Çocukların ve Gençlerin Korunması’, Çalışma Dergisi Ocak-Nisan, 3-36.

(3) Gürhan Fişek (1993), ‘Çocuk İşçilerin Mediko-Sosyal Sorunları Araştırması’, Çalışma Ortamı 8: 27-32.

(4)  Sema Erder Köksal ve Kuvvet Lordoğlu (1993), Geleneksel Çıraklıktan Çocuk Emeğine: Bir Alan Araştırması, İstanbul: Friedrich Ebert Vakfı.

(5) Servet Gün (2010), Yoksulluktan Sefalete Bir Göç Hikayesi – Sokakta Çalışan Çocuklar Sorununun Ekonomi-Politiği, Ankara: Özgür Üniversite Yayını.

(6) Genel-İş (2017), Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak, http://cloudsdomain.com/uploads/ dosya/14918.pdf (Erişim: 14.8.2017).

(7) Terre des Hommes (2016), Child Labour among Refugees of the Syrian Conflict, Child Labour Report Report 2016, http://data.unhcr.org/ syrianrefugees/download.php?id=11674 (Erişim: 14.8.2017).

(8)  Pınar Uyan Semerci ve Emre Erdoğan (2017), Adana’da (Mevsimlik Gezici) Tarım İşçilerinin Çocuklarının Yaşam Koşullarının İyi Olma Hali Perspektifinden İyileştirilmesi Projesi Araştırma Sonuçları Özeti, Politika Alanları ve Uygulama Önerileri, http://www.bilgi.edu.tr/site_media/ uploads/files/2017/03/29/goc-merkezi_adana-damevsimlik-gezici-tar-m-ilerinin-ocuklar-ozet-rapor. pdf (Erişim: 14.8.2017).

(*) Yrd. Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü

 

Tags: , , ,

Arşivler