Yapı ve içindeki mobilya, masa, sandalye, kapı, pencere, duvar… ve diğer unsurlar yaşamın daha iyi ve sağlıklı sürdürülmesi için gerekli vazgeçilmez çevre ögeleridir. Yapıların dışı yani yerleşim alanları söz konusu olduğunda da yapıların büyüklükleri, konumları ve yerleşim yönleri de bu kapsamdadır. Çevremizde yer alan bütün nesneleri ölçü kavramı bağlamında algılar, tasarlar ve üretiriz. Günlük yaşamda büyüklükleri anlatmak için birbirimizle beş adım, iki karış, bir parmak, iki adam boyu gibi sözcüklerle anlaşıyoruz. İngilizlerin kullandığı parmak, ayak gibi ölçüler de bu anlayışla kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra insanoğlunun yeryüzündeki erişim, yayılma alanı genişleyince ve de her yerde büyüklüklerden söz edilirken aynı şeyin anlaşılmasını sağlamak amacıyla, sanayi devriminin de büyük itkisi ve katkısıyla ölçü kavramı insanoğlunun ortak paylaşımına ve kullanımına hazır hale getirilmiştir.
Günümüzde ölçü kavramı yaşamın vazgeçilmez ögesi olmuştur. Mimarlar ve mühendisler meslekteki yetkinliklerini göstermek için ölçü ve ölçek konularında kendilerini çok iyi sınamış olmalıdır. İyi bir tasarımın en önemli özelliği kuşkusuz ölçü kavramına gösterilen duyarlılıktır. İnsan vücut ölçüleri, el, ayak gibi organların birbirine oranı insanoğlunun ele aldığı ilk konulardan biridir. Bu konuda en önemli başvuru kaynağı, ilk baskısı 1936 yılında yapılan ve “Bauentwurfslehre” adı ile yayımlanan mimar Ernst Neufert tarafından yazılmış başvuru kitabıdır. Söz konusu kitabın yeni eklemelerle güncellenerek yayımlanmasına devam edilmektedir. Kısaca “Neufert” diye anılan söz konusu kitabın Türkçe çevirisi “Yapı Tasarım Temel Bilgileri” başlığı ile yayımlanmış olup, Neufert’in ön sözünde kitabın özelliği kısaca şöyle özetlenmektedir. “Kitabın özelliği, yapı boyutlamasında insanın temel ölçü alınması ve yapı elemanlarının buna göre oranlanmasıdır.”
İnsan ve ölçü üzerine böylesine kapsamlı, yaygın olarak kullanılan belki de ilk ve tek çalışma olan bu kitabın hazırlanmasında Alman Standartlarının en geniş biçimde ele alındığı vurgulanıyor. Kitap sistematik olarak ölçü ile ilgili olarak neredeyse her türlü yapı göz önüne alınarak hazırlanmış. Tasarımcının tasarladığı yapıya daha fazla zaman ayırmasına olanak vereceği kitabın başlangıcında vurgulanmaktadır. Neufert, bilinen en eski insan standardının (M.Ö. 3000) Memfis piramidinin mezar odasında bulunduğunu, o günden günümüzde bu konuda birçok çalışma yapıldığını belirtmektedir. Daha sonra antik çağdan başlayarak rönesans ve sanayi devriminde sürdürülen çalışmalar günümüze kadar çeşitlendirilip zenginleştirilmiş ve günümüzde yeniden farklı başlıklar altında Ergonomi, Yapı Biyolojisi gibi disiplinlere yol açmıştır.
Ne var ki, ölçü ve ölçek kavramlarında yapılan hata ve duyarsızlıklarımızı içerecek genel bir değerlendirme ve öz eleştiri yapmakta giderek geç kalıyoruz. Neufert’in çabalarına karşın, hiç kuşku yok ki, onun hazırladığı bilgileri kopyalamaktan, yinelemekten öteye gidemedik. İnsanoğlunun yeryüzüne giderek artan büyüklüklerde yayılmasıyla, “Ölçüyü kaçırdık mı?” diye sormaya vaktimiz de yok anlaşılan. Oysa, insan ve çevresinin iyi ve sağlıklı bir yaşamı gerçekleştirebilmesi için, birbirini tamamlaması, bütünleşmesi zorunludur. Gün geçtikçe bu bütünleşme niyetinin eksilmekte olduğunu günümüzde yaşanan çevre sorunları artarak sürmesinden anlıyoruz. Bugün ülkemizde üstelik çoğunluğu kamuya ait birçok sanayi yapısı ve çevresi mimar eli değmeden yapılmakta ya da mimar onayı yasak savmacasına usulen aranmaktadır.
* Mimar Y. Müh.
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)