Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın
Einstein
“Doğal yaşam alanlarını tahrip ve işgal ettiğimizden dolayı “hayvanlar alemi”nden özür” ve 17 Ağustos 2009 tarihinde fabrikanın depo temizliği sırasında arı sokması sonucu yaşamını yitiren M.A.’a” rahmet dilerim.
İş sağlığı ve güvenliği uzmanları’nın önemli bir görevi, elbette doğaya saygı göstererek, doğal olaylardan ve iş yerinin olası risklerinden çalışanları (ve iş yerini) koruyacak önlemlerin alınmasını sağlamaktır. Bu durum işin insancıl yanı olduğu kadar yasal bir zorunluluktur.
Örneğin; aktif yangın güvenlik önlemlerinden taşınabilir yangın söndürme tüpleri ve yangın dolaplarının, gereksinim duyulduğunda hazır olmasını sağlamak için, periyodik olarak kontrol ve bakımlarının yapılmasına (aynı zamanda yasal zorunluluğa) bir göz atalım.
Mevzuatın dedikleri:
Burada önce mevzuatın bu konu ile ilgili hükümlerini gözden geçirmekte yarar vardır:
Seyyar yangın söndürme cihazları, en az 6 ayda bir defa kontrol edilecek ve kontrol tarihleri, cihazlar üzerine yazılacaktır (İşçi Sağlığı ve İş güvenliği Tüzüğü Madde 128).
Yangın söndürücülerin periyodik kontrolü ve bakımı TS ISO 11602-2:2005 standardına göre yapılır. … Söndürme tüplerinin altı ayda bir kontrol edilmesi, yıllık genel bakımlarının yapılması, standartlara uygun toz kullanılması ve dört yıl sonunda tozunun değiştirilmesi şarttır (Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik Madde 99) .
Yangın söndürme ekipmanı kolay kullanılır olacak, görünür ve kolay erişilir yerlere konulacak, önlerinde engel bulunmayacaktır (İş yeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmelik Ek-I, m.5.2.) .
Ayrıca konu ile ilgili bazı standartlar da vardır.
İş yerlerinin çoğunluğunda söndürme tüplerinin altı ayda bir kontrol edilmesi kuralının uygulandığı ve genellikle de iş yeri denetimlerinde iş (güvenliği) müfettişlerinin bu durumu yeterli gördüklerine tanık olunmaktadır.
Bu yazıyı hazırlayanın uzun yıllara yayılan deneyimleri, yangın söndürme tüpleri ve yangın dolaplarının altı ayda bir kontrol edilmesinin yetersiz olduğu sonucuna varmamıza neden olmuştur.
Çünkü; Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliğin(de) belirttiği standarta:
“Söndürücüler, kullanılmak üzere bulunacakları yere konuldukları zaman ve daha sonra yaklaşık 30 günlük aralarla kontrol edilecektir. Söndürücüler gerekli hallerde daha sık aralıklarda kontrol edilmelidir (TS ISO 11602-2 Şubat 2005, Madde:4.2.1). “ denilmektedir.
Ayrıca bu kontrollerde nelere bakılacağı da açığa kavuşturulmuştur. Örneğin:
Söndürücüler, aşağıdaki gerekleri sağladığından emin olmak için periyodik şekilde kontrol edilmelidir.
- a) Söndürücünün işaretlerle gösterilen yerde bulunduğu,
- b) Söndürücünün engellenmemiş ve görülebilmesi ve dışa bakan yüzeyinde çalıştırma talimatlarının bulunduğu,
- c) Çalışma talimatlarının okunabilir durumda olduğu,
- d) Contalar ve mühür ile doluluk göstergelerinde bir kırılma veya kaybolma olup olmadığı,
- e) Söndürücünün tam dolu olduğu (tartarak veya kaldırarak)
- f) Söndürücünün belirgin bir biçimde hasar görmediği, korozyona uğramadığı, sızdırmadığı veya bir meme tıkanıklığı bulunup bulunmadığı,
- g) Varsa, basınç okuma düzeneğinin veya göstergenin kullanılan aralıkta veya konumda olup olmadığı. (TS ISO 11602-2 Şubat 2005, Madde:4.2.1).
Bu standardın açıkça belirttiği gibi yangın söndürücüler ve yangın dolapları en az ayda bir kontrol edilmelidir.
Kontrol sırasında (ya da bunları kullanma gereği ortaya çıktığında- herhangi bir mevzuatta belirtilmeyen!) karşılaşılabilecek riskler göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre uzun kollu iş elbisesi giyilmeli, iş güvenliği eldiveni ve gözlüğü gibi kişisel koruyucu donanım daima kullanılmalıdır.
“Küçük bir yangın çıktı, yangını daha başlangıç anında, büyümeden söndürme isteği ile (dışarıda bir kabin içinde bulunan) yangın söndürme tüpüne el atıldığında 5 – 6 eşek (yaban) arısının birden saldırısına uğrama ve bunlar tarafından sokulma riski var mı ? Eşek (yaban) arıları sokar ise ne yapacağımızı biliyor muyuz? Gerekli olabilecek ilk yardım malzememiz var mı? vb.” sorularda yanıtlanmalıdır. Bahar ayları ile birlikte arılar, örümcekler, böcekler ve yılanların da faaliyetleri başlar.
Olası bir acil duruma müdahale edecek ya da yangın söndürme donanımlarının kontrolünü yapacak personeli korumak için; eşek (yaban) arısı, yılan, örümcek sokma riskini ortadan kaldırmalı ya da en aza indirilmelidir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun geçici 2. maddesinde; “1475 sayılı Kanuna göre halen yürürlükte bulunan tüzük ve yönetmeliklerin bu Kanun hükümlerine aykırı olmayan hükümleri yeni yönetmelikler çıkarılıncaya kadar yürürlükte kalır” denilmektedir.
Yeni İş Kanunu’na göre “kırk”tan fazla yönetmeliğin yayınlanması nedeniyle bazı Yargıtay Hakimleri 1475 sayılı İş Kanununa göre çıkartılan tüzüklerin yürürlükten kalkmış olduğunu belirtmektedir. Ancak bazı İş (Güvenliği) Müfettişleri’nin işyeri denetimlerinde ve sonunda düzenledikleri raporlarda eski tüzüklerden sık sık yararlandıkları görülmektedir. Çünkü iş yerlerinde karşılaşılan sorunların çözümüne açık ve anlaşılır yanıt eski tüzüklerde bulunmaktadır. Örneğin;
“İş yerlerinde ve müştemilatında haşarat, böcek ve kemirici hayvanların bulunmaması için her türlü tedbir alınacak, yok edilmesi için, gereken ensektisit, rodentisit maddeler kullanılacak, üremeyi kolaylaştıran şartlar yok edilecek, yuvaları yakılarak bozulacak, uygun aralıklarla ensektisit uygulaması yapılacak, sineklere karşı kapı ve pencerelere tel kafes konacaktır (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü Madde 30). “hükmü sadece bu tüzükte vardır. Bu hükmün gereği iş yerlerinde yerine getirilmelidir.
İş yerlerinin kapalı ve açık sahalarında sadece yaban arılarıyla mı karşılaşılır?
Yangın dolabının içinde görüntülenmesi başarılamasa da iş yerinde kaçarken görüntülediğimiz yılan. Herhalde boyu 2 m’ye yakındı. Zehirli mi? Bilmem, uzmanlarına sormak gerekir.
Yangın vb. acil duruma müdahale edecek personelin kendisinin acil durumluk olmaması ve ah keşke dememek için, iş yerlerinde programlı bir şekilde, risk oluşturabilecek istenmeyen etmenlere “riske maruz kalmadan” mücadele edilmelidir.
Arılar, örümcekler, yılanlar vb. ile mücadelede mutlaka yasal olarak çalışan ilaçlama firmaları ile çalışılmalıdır. Bu firmalar; örneğin Arı ile mücadelede arının türüne bağlı ilaçlar kullanılmasını, arının yeri ve yuvası tespit edildikten sonra sisleme, püskürtme yöntemi kullanılarak ilaçlama yapılması en etkili sonuç verdiğini belirtmektedirler.
Arı sokması;
Aldığımız Temel İlk yardım Kursu İlk yardım Pratik Rehberinde; Arının iğnesi, ağrı, kızarıklık, şişlik, alerjik reaksiyon (alerjik bünyeli kişilerde), solunum güçlüğü, boğaz ve göğüste sıkışma hissi, yüz, boyun ve dilde şişme, derinde döküntü ve bilinç bulanıklığının görüleceği belirtilmektedir.
Ne Yapılır ?
- Arının iğnesi özenle çıkarılmalı (Üzerindeki mikropları öldürmek için aleve tutulan toplu iğneyle sokulan yerdeki üst deri dikkatle kaldırılarak arının iğnesi görünür hale getirilmeli).
- Bol su, sabun veya antiseptik solüsyonla yıkanmalı ve sulandırılmış amonyakla dezenfekte edilmeli.
- Sabunla yıkanmış ve alkolle dezenfekte edilmiş cımbızla iğne alınmalı.
- Ağrı ve şişmeyi önlemek için buz uygulanmalı.
- Sokulan yer kol veya bacakta ise bunların yukarı kısımları bir sargı beziyle çok sıkmadan sarılmalı, kol ve bacaklar yukarı kaldırılmalı.
- Alerjik durum varsa, ağız içinden soktuysa, çok ayıda arı tarafından sokulduysa 112 aranmalıdır.
- Kazalı bir hekime ya da sağlık kuruluşuna götürülmelidir.
Akrep, yılan, böcek, sokması;
Derhal tıbbi yardım çağrılır. Arı, böcek sokmalarında sokulan yerde arı veya böceğin iğnesi aranır ve çıkarıldıktan sonra amonyak konur. Şişme ve kızarıklık için buz konur. Akrep sokmalarında da aynı şey yapılır. Anti alerjik verilmesinin yararlı olacağı ilk yardımcılara öğretilmektedir. Bu konuda ayrıca bilinmesi gereke diğer ilkyardım kuralları şu şekilde özetlenmektedir:
Yılan soktuktan kısa bir süre sonra sokma yerinde ağrı, şişme meydana gelir. Daha sonra nabız zayıflar, solukluk, halsizlik, kusma – bulantı gibi zehirlenme belirtileri ortaya çıkar.
Kişi önce yatırılır ve sakin bir halde tutulur. Bu şekilde kan dolaşımı yavaşladığı için zehirin kana karışması da azalır. Bundan sonra ısırma yarasının üst tarafına sıkı bir bandaj uygulanır. Böylelikle zehirin yayılmasına engel olunur. Yirmi dakika aralıklarla bu sargı bir dakika gevşetilir. Şişmeden dolayı şişlik yukarı doğru çıktıkça bandaj da yükseltilir. Daha sonra iki deliği olan bu yılan yarasına iki deliğin arası X şeklinde yüzeysel olarak kesilir. Kanama sağlanır. Daha sonra kan emilerek tükürülür. Doktor çağrılır, yılan serumu doktor tarafından uygulanır.
Dileğimiz ve amacımız, hiçbir canlının canı yanmamasıdır.
* Kim. Müh., İş Sağlığı + İşletme Yönetimi Bilim Uzmanı (M. Sc.)
Çalışma Bakanlığı Eski İş Güvenliği Müfettişi (1978-1985)
İş Güvenliği Uzmanı (A Sınıfı Sertifikalı)
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Denetim Kurulu Üyesi
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)