Türkiye’de kadının ekonomik, sosyal ve siyasal durumuna Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu (Eşitsizliği) Raporu verileri ile bakalım (1). Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Raporu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin büyüklüğü ve kapsamını ortaya koyup izleyebilmek için 2006 yılından bu yana Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl düzenli olarak yayınlanmaktadır. Raporun kullandığı toplumsal cinsiyet eşitsizliği endeksi ulusal düzeyde toplumsal cinsiyet uçurumunu; ekonomik katılım ve fırsatlar, siyasal katılım ve güçlendirme, eğitime erişim ile sağlık ve hayatta kalma ölçütlerini kullanarak değerlendirmektedir.
Ekonomik katılım ve fırsatlar ölçütü kapsamında; kadınların iş gücüne katılımı, ücret eşitliği, kadınların yasa koyucu, üst düzey yönetici ve müdür olabilmeleri ile profesyonel ve teknik işlerde çalışan kadınların aynı kategorilerdeki erkeklere oranlarına bakılmaktadır. Tablo 1’de yer alan kadın istihdamı verilerine bakıldığında, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım ve istihdam oranlarının çok düşük olduğu görülmektedir. 2013 yılında yaklaşık her üç kadından biri iş gücüne katılmakta, yaklaşık dört kadından biri de istihdam edilmektedir. Son beş yılda kadınların iş gücüne katılımı ve istihdam oranında 5-6 puanlık bir iyileşme gözlenmektedir. Öte yandan kadınların işsizlik oranında ufak bir artış dikkati çekerken, yaklaşık 20 milyon kadının iş gücüne dahil olmamayı sürdürdüğü görülmektedir.
Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu verileri de bu tabloyu doğrulamakta, kadınların iş gücüne katılımında Türkiye son sıralarda yer almaktadır. 2013 yılında 136 ülkeyi toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değerlendiren rapora göre, Türkiye genel sıralamada 120. sırada yer alırken, ekonomik katılım ve fırsat eşitliği bakımından 127. sıraya gerilemektedir. (Türkiye raporun yayınlandığı ilk yıl olan 2006 yılında 115 ülke arasında 105. sırada yer almaktaydı).
Siyasal katılım ve güçlendirme ölçütü kapsamında; parlamentodaki kadın sayısı, kadın bakan sayısı ve son 50 yılda kadın devlet başkanı ile yönetilen yıl sayısının, aynı kategorilerdeki erkeklere oranlarına bakılıyor. Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu verilerine göre, 103. sırada yer alan Türkiye’nin, siyasal katılım bakımından da pek parlak bir durumda olmadığını görülmektedir (Tablo 2).
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
Bu yıl da 8 Mart’ta Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü büyük bir coşku ile kutladık. Kimimiz salonda, kimimiz sokakta sorunlarımızı dile getirdik. Sokakta olanlarımız yine dört bir yanı pembeye mora boyadı. Şarkılar, şiirler ve sloganlarla tam bir bayram havası yarattı. Yerel seçim arifesindeki ülkemizin belediye başkan adayları da bu coşkuya kapıldı. Bazıları 8 Mart mitingleri düzenledi. Ama ne yazık ki “kadınlar cephesinde yeni bir şey yok”tu. Hatta muhafazakar iktidar sultası altında, kadınlara geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri sıkça hatırlatılıyor ve yasalar bu rollere hizmet etmek üzere hızla gözden geçiriliyordu.
Günümüzü, 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde, daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve giden 40.000 tekstil işçisinin mücadelesine borçluyuz. Grev sırasında işçilere saldıran polis onları fabrikaya kilitlemiş, çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can vermiştir. İşçilerin cenaze törenine bazı kaynaklara göre 10.000’i aşkın, bazılarına göre ise 100.000’i aşkın kişinin katıldığı not edilmiştir.
Bu trajik olaydan yaklaşık yarım yüzyıl sonra, 26-27 Ağustos 1910 tarihinde, Danimarka’nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonel’e bağlı olarak toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı sırasında, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin kadın önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisinde bulunmuş ve öneri oybirliğiyle kabul edilmiştir.
İlk yıllarda ilkbaharda kutlanan Dünya Kadınlar Günü, 1921 yılında Moskova’da gerçekleştirilen 3. Enternasyonal Komünist Partiler Toplantısı sırasında toplanan 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda alınan bir kararla bu tarihten itibaren 8 Mart’ta ve “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. Her iki dünya savaşı yıllarında bazı ülkelerde yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda ABD’nde kutlanmaya başlanınca gündemdeki ağırlığı arttı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmasını kabul etti.
Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Birleşmiş Milletlerin 1975 yılında ilan ettiği Kadınlar On Yılı programından sonra, “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra Türkiye’de dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmamış olup, 1984’ten itibaren aktif bir şekilde kutlanmaktadır.
Eğitime erişim ölçütü kapsamında; kadınların okuryazarlık oranı, kız çocuklarının ilköğretime, ortaöğretime ve yüksek öğretime kayıt oranlarının aynı kategorilerdeki erkeklere oranlarına bakılıyor. Eğitimde fırsat eşitliği tablosuna ortaya koyan bu ölçüte göre Türkiye 136 ülke arasında 104. sırada yer almaktadır (Tablo 2).
Sağlık ve hayatta kalma ölçütü kapsamında ise; doğumda cinsiyet oranı ve kadınların beklenen sağlıklı yaşam süresinin aynı kategorilerdeki erkeklere oranlarına bakılıyor. Türkiye kadınların sağlık ve hayatta kalma sıralamasında 136 ülke arasında 59. sıraya yerleşerek, bu konuda diğer ölçütlere oranla daha iyi bir konumda yer almaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporunda “eşitsizlik sorununu aşan” ülke sıralamalarına bakalım:
- Eşitsizlik sorununu aşan ülkelerin başında İzlanda, Finlandiya, Norveç, İsveç ve Filipinler gelmektedir. Filipinler dışındaki ülkelerin Kuzey Avrupa ülkeleri olduğu ve bu ülkelerde toplumsal cinsiyet ayrımcılığı konusunda, özellikle pozitif ayrımcılık uygulamalarında önemli adımlar atıldığı bilinmektedir. Filipinlerin başarısının ise eğitime erişim ve sağlık konusunda tam puan almaları ile ilişkili olduğu görülmektedir.
- Raporda dikkat çeken başka bir ülke ise Almanya’nın ardından 15.sıraya yerleşmiş olan Küba’dır. Küba, üst orta gelirli ülkelerin birinci sırasına yerleşmiştir. Bu grupta yer alan Türkiye ise, sondan 4. sıradadır.
- Rapora göre genel sıralamada Türkiye’den beş sıra üstteki ülkeler sırasıyla Katar, Kuveyt, Fiji, Etyopya ve Ürdün olurken, beş sıra altta yer alan ülkeler ise Nepal, Umman, Lübnan, Tunus ve Mısır’dır.
- Cinsiyet eşitliğinin bölgelere göre genel değerlendirmesi ile ekonomiye katılım ve fırsatlar değerlendirmesinde Avrupa ve Orta Asya grubuna dahil edilen Türkiye’nin her iki ölçüt kapsamında da bu grubun sonuncusu olduğu görülmektedir.
Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu verileri Türkiye’de kadınların ekonomik yaşama katılımları ve ekonomik yaşamın sunduğu fırsatlardan yararlanmaları, eğitimde fırsat eşitliği ve siyasal yaşama katılım konularında oldukça geri bir konumda olduğunu göstermektedir.
Veriler, son yıllarda bunun daha da gerilediğini ortaya koymaktadır. İncelediğimiz raporda, “eşitsizlik sorununu aşan ülkeler”de, eğitimin önemli bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir. Türkiye’de ise, son 12 yılda, eğitim alanında 4+4+4 diye adlandırılan yasayla getirilen uygulama, en çok kız çocuklarının eğitimini olumsuz etkilemiştir. Ailedeki çocuk sayısının artmasını özendiren söylemler de kadın istihdamını olumsuz yönde etkilemiştir. Bu noktada kadına yönelik şiddetin yüzde binleri aşan artışını da gözden kaçırmamak gerekmektedir. Bunlar gibi daha birçok olgu sayılabilir. Ancak bu saydıklarımız bile, Türkiye’de, “toplumsal cinsiyet eşitsizliği”nde artan uçurumu açıklamaya yeter.
Kadınların karşı karşıya kaldıkları bu toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini önlemenin en önemli yolu, örgütlü olmaktan, örgütler içinde mücadele etmekten ve toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar geliştirip uygulamaktan geçmektedir. Ancak bundan da önce toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin önemli bir sorun olduğunun toplumsal ve siyasal kabulü gereklidir.
Kaynak:
(1) Dünya Ekonomik Forumu, Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu (Eşitsizliği) Raporu, 2013 (http://www3.weforum.org/docs/WEF_GenderGap_Report_2013.pdf, Erişim Tarihi: 18 Mart 2014).
(2) TÜİK Hane halkı İş gücü İstatistikleri (http://tuik.gov.tr/PreTablo. do?alt_id=1007, Erişim Tarihi: 24 Mart 2014).
* Doç. Dr., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)