Türkiye’de Ebelik Mesleğine İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri

 

EBELIK MESLEĞININ SAĞLIK HIZMETLERI İÇINDEKI YERI

Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Ebeler Konfederasyonu’nun (ICM) ve Sağlık Bakanlığı’nın ebelik tanımlarında “Ebenin 15-49 yaş kadın ve 0-4 yaş çocuk sağlığı hizmetleri alanında özelleştiğini” görüyoruz. Bu grupların nüfus içindeki payı yüzde 64.44’tür ve ebenin sorumluluğunda olan bu nüfus grubu, nüfusun yarısından fazlasını oluşturmaktadır (Hoşgör ve Ayşit, 2010) .

Üreme çağındaki kadınlar ve çocuklar riskli nüfus gruplarıdır. Bu nüfus gruplarının sağlık sorunlarıyla karşılaşmasının azaltılması ve karşılaştıkları sorunların çözülmesinde ebelik mesleği sağlık hizmetlerinin niteliğini artıran önlemlerin başında yer alır.

Uluslararası kuruluşlar da ebelik mesleğinin sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesindeki önemini saptamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre; ebelerin aktif olarak çalıştığı ülkelerde anne-bebek ölümleri (özellikle doğum öncesi verilen hizmetin niteliğini gösteren perinatal bebek ölümleri) azalmış, sezaryenle doğum oranları düşmüş, doğum aralıkları uzamıştır. Ebelik hizmetlerinin yeterli olmadığı ülkelerde ise bu göstergelerin son derece yüksek olduğu bilinmektedir (Kaya ve Yurdakul, 2007).

DÜNYA’DA EBELIK UYGULAMALARI VE EĞITIMI

Dünyada ebelik mesleği incelendiğinde ülkeler arasında farklılıklar olduğu görülmektedir. Uygulamalar, ülkelerin yaşadıkları tarihsel, kültürel ve sosyo-politik durumlardan etkilenmiştir. Dünyada ebelik eğitimi 1800’lü yıllarda başlamıştır ve günümüzde lisans ve lisansüstü programlar ile sürdürülmektedir (Koçak ve diğerleri, 2017). Ebelik mesleğinin eğitim süresi ve mesleğinin icrasında farklı uygulamalar mevcuttur (Dereli Yılmaz, 2018) Diğer ülkelerle kıyaslandığında Batı ve Güney Avrupa ülkelerinde ebelerin daha bağımız, otonomi ve profesyonellik yönünden daha gelişmiş olduğu belirtilmektedir (Kaya ve Yurdakul, 2007).

Hollanda’da ebeler birinci basamakta bağımsız medikal profesyoneldir ve sağlıklı gebeliği olan (düşük riskli) kadınlar için gebelik, doğum ve doğum sonrası sekiz hafta boyunca bakım sağlarlar. Eylem ve kararlarında özerktirler. Ebe, normal gebe izlemleri sırasında bir karmaşa tespit ettiğinde ikinci ya da üçüncü basamak hastanelerde jinekologa danışabilmekte ve gerekirse gebeyi hastaneye sevk edebilmektedir. İzlanda’da ebe; gebelik, doğum ve doğum sonrası birincil bakıcı olarak yer almaktadır. İzlanda sezaryen oranı düşük ülkeler arasındadır (%16,2) (Karabel ve diğerleri, 2017). Finlandiya’da bir ebe, eğitimli ve kayıtlı bir sağlık mesleği mensubu olup, doğum kliniklerinde (temel sağlık) doğum öncesi ve doğum sonrası bakım hizmeti vermektedir.(1) Ebe faaliyetleri antenatal eğitim programları, doğum öncesi kontroller, normal doğum (epizyotomi ve sütür dâhil), anormallik durumunda yardım, doğum sonrası ev ziyaretleri ve ebeveyn eğitiminden (örneğin emzirme, ebeveynlik becerileri) oluşmaktadır. Birinci basamakta, ebe bağımsız olarak gebe başına 16,6 antenatal kontrol gerçekleştirmekte ondan sonra, kadını bir antenatal kliniğinin genel pratisyen veya jinekologuna yönlendirmektedir. Ebe ayrıca doğum öncesi ve doğuma hazırlık sınıflarında hizmet vermektedir. Doğumlar yalnızca hastanede yapıldığı için birinci basamakta çalışan ebeler doğum yaptırmamaktadır. Doğum sonrası evrede anne veya bebeği kontrol etmek için ebe bir ya da iki ev ziyareti yapmaktadır (HÜNEE, 2014; Karabel ve diğerleri, 2017). Finlandiya’da sezaryen oranı son derece düşüktür (yüzde 14,7) (Karabel ve diğerleri, 2017). İngiltere’de, bir ebe, normal gebelik yaşayan ve doğum yapan bir kadının bağımsız olarak sorumluluğunu alabilmektedir. Buna ek olarak, doğumda sorunlar olsa da bir ebe her anormallik durumunda sorumlu olacak, olayı yönetebilecek bir jinekoloğa başvurmaktadır. Amerika’da ebelik eğitimi, en az üç yıl eğitim alarak yetişen lisans mezunu ebeler (licenced midwife) ve hemşirelik eğitimi üzerine 18 aylık eğitimle yetiştirilen hemşire ebeler (nurse-midwife) olmak üzere iki düzeyde yapılmaktadır. Lisans mezunu ebeler evde ve doğum merkezlerinde doğum yaptırabilmekte, serbest çalışabilmekte ve birçok ilacı reçete edebilmektedirler. Bu durum ebelerin daha kapsamlı bakım vermelerini sağlamaktadır (Kaya ve Yurdakul, 2007).

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde Avrupa Birliği’nin direktifleri doğrultusunda ebe olabilmek için üç ayrı yol önerilmektedir. Bunlar; en az 10 yıllık temel eğitim üzerine teori ve uygulama dahil en az üç yıllık tam zamanlı ebelik öğretimi, AB direktifleri ile uyumlu hemşirelik eğitimi üzerine en az iki yıllık ya da 3600 saatlik tam zamanlı ebelik öğretimi, AB direktifleri ile uyumlu hemşirelik eğitimine ilave olarak 18 ay (3000 saat) kurs ve bir yıl sertifikalı pratik eğitim programlarıdır. Adaylar; obstetri ve jinekoloji başta olmak üzere ebelik uygulamalarının dayandığı bilimler kadar, meslek etiği ve meslek mevzuatından da sorumludur. Sağlıkla ilgili davranışlarının fiziksel ve sosyal çevre ile olan ilişkisini açıklayabilecek düzeyde ayrıntılı bilgiye sahip, eğitimli personelin denetimi altında ve onaylanmış kurumlarda yeterli klinik deneyim ve sağlık profesyonellerinin eğitimleri ve çalışmaları üzerine yeterli bilgi ve birikim kazanmış olmaları beklenmektedir (Kaya ve Yurdakul, 2007).

Dünya Sağlık Örgütü’nün ebelik eğitim çerçevesine göre (Midwifery Cirruculum, 2004) ebelik yeterli doğum, yeni doğan, jinekoloji ve çocuk bakımı bilgisi gerektiren temelde bağımsız, gerektiğinde sağlık ekibinin parçası olabilen bir meslektir. Ebenin verdiği bakım koruyucu önlemleri, anne ve bebekteki anormal durumları belirlemeyi, tıbbi yardım sağlamayı ve bu yardımın yokluğunda acil müdahaleyi içerir. Sağlık danışmanlığı ve sağlık eğitimi yalnız kadınlar için değil aynı zamanda aile ve toplum için de önemli bir görevdir. Ebe hastanelerde, kliniklerde, sağlık ünitelerinde, evlerde ve diğer çalışma alanlarında görev alabilir (Kaya ve Yurdakul, 2007).

TÜRKIYE’DE EBELIK MESLEĞININ ADI ORTADAN KALDIRILDI

Sağlık politikaları, ebelik mesleğinin işlevini ve sağlık hizmetlerine katkısını (sağlık ekibinin diğer üyelerinde olduğu gibi) etkiler. 224 sayılı Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası’nın uygulandığı 1961 -2010 yılları arasında kırsal ve kentsel bölgelerde ebeler, sağlık hizmetlerine çok önemli katkılar sunmuştur. Bu dönemde koruyucu hizmetler ön planda tutularak, ekip anlayışı içerisinde koruyucu ve tedavi edici hizmetler bir bütün olarak verilmiştir. Ancak 12 Ocak 2005 tarih ve 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle ebelik hizmetlerinde değişim yaşanmıştır. Değişim önce mesleğin adının değiştirilmesiyle başlamış, ebenin adı “yardımcı sağlık elemanı” kılınarak mesleğin adı ortadan kaldırılmıştır. Ebelerin görevlerinin başka meslek gruplarına kaydırılması ile ebelik hizmetlerindeki değişim sürmektedir. Bugün aile sağlığı merkezlerinde ebelerin yalnızca küçük bir kısmı (%25) istihdam edilmektedir. Yataklı tedavi kurumlarında ise ebelik hizmetlerinin tamamına yakını doktorlar tarafından verilmektedir (HÜNEE, 2014). Böylece yasanın ebenin adını ortadan kaldırarak başlattığı değişim süreci ebenin görevlerinin yok edilmesi biçiminde sürmektedir.

Oysa ki, Türkiye’nin sağlık göstergelerindeki iyileşmede ebeliğin uygulama hizmetlerinin kapsamındaki gelişiminin de katkısı olmuştur. Türkiye’de ebeliğin uygulama hizmetlerinin kapsamının gelişmesi ile birlikte ebeler gebelik ve yeni doğan bakımının yanı sıra, servikal smear alma, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri, aile planlaması eğitim hizmetleri ve aile planlamasında yöntem sunma hizmetlerinde etkin olarak görev almışlardır. Ayrıca süreç içerisinde sertifika alan ebelere rahim içi araç uygulama yetkisi de verilmiştir. Bu kapsamda Türkiye’de son elli yılda, toplam doğurganlık hızının 4.33’den 2,6’ya düşürülmesinde, anne ölüm hızının binde 27 den binde 14,6’ya çekilmesinde, bebek ölüm hızının binde 9,1’e indirilmesinde, aile planlaması hizmetlerinin iyileştirilmesinde ebelerin çok ciddi katkıları olmuştur (Dereli Yılmaz, 2018; Sağlık Bakanlığı, 2017) Günümüzde, sağlık göstergelerindeki bu iyileşmenin,“aile hekimliği uygulamasının başarısı” gibi gösterilmesi doğru değildir. Çünkü aile hekimliği sisteminde koruyucu hekimlik öncelikli hizmet olarak sunulmamaktadır. 224 sayılı yasanın aksine tedavi edici hekimlik önceliklidir. Aile planlaması hizmetleri koruyucu hekimlik hizmetleri kapsamında kişiye yönelik olan koruyucu sağlık hizmetidir (Fişek, 1985).

Bugün birinci basamak hizmetlerde, aile hekimliği izlem protokolü doğrultusunda ebeler lohusaları merkeze çağırarak kontrollerini yapmaktadır. 2004 senesinden beri uygulanmakta olan (5258 sayı ve 9.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren) aile hekimliği sisteminde, ebe aile sağlığı elemanı olarak nitelendirilmektedir. Aile sağlığı elemanı ise aile hekimi ile birlikte hizmet veren hemşire, ebe ve sağlık memuru gibi sağlık elemanları olarak tanımlanmaktadır (Koca, 2019). Sistem ebenin yerine yardımcı sağlık personeli olan herkesin çalıştırılabilmesine olanak tanımaktadır. Sağlık personelinin aile sağlığı elemanı olarak adlandırılması meslekleri vasıfsızlaştırmakta, meslek isimlerinin kullanılmaması meslekleri yok etmektedir (Koca, 2019). Ayrıca bu sistemde, ev ziyaretleri sadece merkeze gelemeyen bireylere yapılması ile gebe, lohusa ve bebek izlemlerinin ev ortamında yapılmasını ortadan kaldırarak hizmet verilen kişinin, sosyo kültürel ve ekonomik olarak değerlendirilmesine önem vermemektir.

TÜRKIYE’DE EBELIK MESLEĞINE İLIŞKIN SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERILERI

EBE SAYISI YETERSİZ

  1. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’de ebe sayısı yetersizdir. Türkiye’de 2017 yılı verilerine göre ebe sayısı 53.741’dir ve 100.000 kişiye 272 ebe/ hemşire düşmektedir. OECD ülkelerinde bu sayı 100.000 kişiye karşılık 1.071’dir ve Türkiye’den dört kat fazladır (Dereli Yılmaz, 2018; Sağlık Bakanlığı, 2017).

Türkiye’de ebe ihtiyacı ayrı olarak değil de hemşire ihtiyacı ile birlikte değerlendirilmektedir. Bu yaklaşım, ebelik mesleği için doğru bir değerlendirme değildir. Hemşireler temel olarak hastanede çalışması öngörülen elemanlardır. Sağlık Bakanlığı sağlık sektörü ulusal istihdam stratejisinde, 100.000 kişiye 251 ebe düştüğünü belirtmiştir. Aynı kaynakta sağlık profesyonelleri 2023 hedeflerinde, yardımcı sağlık personeli istihdamının hemşire odaklı olarak planlandığı görülmektedir. Bu yaklaşım Sağlık Bakanının, yakın zamanda gazetelere yansıyan “sezaryenle doğumları azaltmak için ebelik mesleğini gebelik ve doğum sürecinin merkezine yerleştirmek” perspektifi ile çelişki içerisindedir (Koca, 2019)

EBELİK EĞİTİMİNDEKİ SORUNLAR

  1. Türkiye’de ebelik okulu mezunlarının kariyer yapma imkânları sınırlıdır. Ebeler ancak 2003 yılında yüksek lisans ve doktora yapabilme hakkına kavuşmuştur. Ebelik bölümlerine ebe okulu mezunları yerine diğer mesleklerin alınmasına yol açan bu uygulama, doğru bir uygulama olmamıştır. Üniversitelerin ebelik bölümleri herkese açık bir alan olmasına rağmen, ebelerin başka bölümlerde bilim uzmanlığı ve doktora için kabul edilmemeleri bir başka yanlış uygulamadır. Hemşirelik alanında kadın doğum bölümlerine bile ebelerin dâhil olması mümkün olmamaktadır. Bu hizmet yararı aksine olan bir meslek yandaşlığıdır. Bu yaklaşımdan kurtulunmalıdır.
  2. Ebelik okullarında eğitim genellikle farklı meslek grupları tarafından yürütülmektedir. Bu yanlış bir uygulamadır. Ayrıca ebelik okullarında eğitici başına düşen öğrenci sayısının fazla olması da önemli bir başka sorundur. Türkiye’de ebelik bölümü bulunan 46 üniversiteden 35’ini kapsayan bir araştırmaya göre, 35 ebelik bölümünde yalnızca 183 öğretim elemanı bulunmaktadır. Bunların da sadece yüzde 37,5’i ebedir. Ebelik bölümlerinde öğretim elemanı sayısı yetersizdir ve ebeler bu bölümlerde kendilerine yeterince yer bulamamaktadır (Koçak ve diğerleri, 2017)
  3. Ebelik eğitimi veren okullarda eğitimde standardizasyonun sağlanması için laboratuvar ve uygulama alanlarında öğrenim rehberleri, protokoller vb. eğitim materyalleri yeterince geliştirilmemiştir. Mevcutların da uygun ortam olmadığından çoğunlukla uygulanmadığı bilinmektedir
  4. Pratik uygulamalarında yeterli eğiticinin ve uygulama alanının olmaması ebe öğrencilerin yetkin bir şekilde yetişmelerine engel olmaktadır. Var olan uygulama alanlarında doğumların çoğunun sezaryenle gerçekleştirilmesi, az sayıda normal doğumun asistan ve kadın doğum uzmanları tarafından yaptırılması nedeniyle ebe öğrenciler pratik yapma fırsatı bulamamaktadır (HÜNEE, 2014).
  5. Ebelerin okul eğitiminden sonra hizmet içi eğitim programları ile geliştirilmesi için düzenli bir sistem kurulmamıştır.

AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİ SORUNLARI ARTIRDI

  1. Ebelerin yüzde 90’nı Sağlık Bakanlığı’nda çalışmaktadır. Bakanlıkta çalışan ebeler daktilograflık, sekreterlik, hemşirelik ve veznedarlık gibi iş kollarında, yapılacak ne iş varsa yapar hale getirilmişlerdir. Hem ebe sayısının yetersizliğinden söz edip hem de ebeleri farklı işlerle görevlendirmek açıklanamaz bir durumdur (Sayıner, 2017). Bu tür durumlarda ebeler de meslek sorumluluklarını yerine getirmeli, çalışma başvurularını ebe olarak yapmalı, bu nedenle haklarını aramak için mücadele etmeli, neden ebe olarak çalışamadığını sorgulamalıdır.
  2. Sağlıkta özelleştirme çalışmasının ilk adımı olan “aile hekimliği” uygulamalarıyla tüm birikimler silinmiştir. Sağlık giderek paralı hale gelirken ebeler de iş güvencelerini büyük oranda kaybetmişlerdir. Toplumun sağlık hizmetlerinde önemli yeri olan ve Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Yasası doğrultusunda tasarlanan sağlık ocağı modeli ve koruyucu hizmetleri önceleyen tüm hizmetlerde ebeler, alan çalışması yaparak hizmeti haneye kadar sokan elemanlardı. Bu sayede ebelik hizmetleri çok büyük önem taşırdı. Oysa bugün “aile çalışanı elemanı” gibi muğlâklaştırılan bir hizmet tanımıyla ebelik mesleği “aile hekimliği” kapsamında sorunlarını katmerleşerek yaşamaktadır. Halen yürürlükte olan 1928 tarih ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunla ve bazı yönetmeliklerle yürütülmekte olan ebelik hizmetleri, günümüz Türkiye şartlarına uymadığı gibi çıkarılan yönetmeliklerle karmaşık bir yapıda yönetilmektedir. Ebeler, neredeyse hemşirenin yardımcısı pozisyonuna sokulmaktadır. Kendi mesleğine ek olarak hemşirelik görevi de icra eden ebeler, Sağlık Bakanlığı’nın en önemli hizmet kadrolarından birisi olmasına rağmen mesleklerinin onuruna yakışır bir durumda değillerdir (Deniz, 2011). Bu düzenlemeyi ancak ebelik hakkında bilgisi olmayan yöneticiler yapabilirler. Aile hekimliği sisteminde “aile çalışanı elemanı” olarak isimlendirilmesi ebelik mesleğini tanımlamamaktadır (Sayıner, 2017; Deniz, 2011). Sayıner’in (2017) de belirttiği gibi,ebelik mesleği, hemşireliğin bir parçası olarak görülmemelidir. Her meslek kendi adıyla tanımlanmalı ve kendi mesleğini icra etmeyi sürdürmelidir.

EBELİK YASASI GÜNCELLENMELİ

  1. Ebelik mesleği hemşirelik mesleğinin gölgesinde değil, gelişmiş ülkelerde belirtildiği gibi hemşirelik mesleğinin üzerine ek teorik ve pratik eğitim aldıktan sonra ulaşılan bir meslektir. Türkiye’de ise ebelik mesleği, hemşirelik mesleğinin altına ilave edilmeye çalışılmaktadır. Her iki meslek de değerlidir. Ancak her meslek grubu görev analizlerinde belirtilen şekliyle istihdam edilmelidir.
  2. Ebelik yasası biran önce güncellenerek, ebelik mesleği ve bu meslekte çalışanlar, ebelik hizmeti verebileceği konuma getirilmelidir. Bu yasa doğrultusunda, ebenin görev analizi güncellenmeli, birinci ve ikinci basamakta ebe olarak mesleklerini icra etme ortamı oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nda ebelik daire başkanlığı kurulmalıdır.
  3. Birinci ve ikinci basamakta sağlık hizmetlerinin yönetiminde ebeler de yer almalıdır. Sağlık Bakanlığı, ikinci basamakta hastane yönetiminde hemşirelerin yer alması, ebeler için emsal olmalıdır. Özlük hakları iyileştirilmelidir.

EBELİK BÖLÜM BAŞKANLARI EBELERDEN OLMALI

  1. Ebelik okullarında YÖK tarafından hazırlanan ebe olma kriterleri tekrar gözden geçirilmelidir. Öngörülen pratik uygulama sayılarının fazlalığı ebe eğitiminde niteliğin artması için tek gösterge değildir. Nitelikli uygulama, nitelikli öğretmen, yeterli laboratuvar, etkili uygulama alanı, öğretmenin iş yükü belirlenmeli ve bunlara uygun olacak sayıda öğrenci alınması sağlanmalıdır. Ebelik bölüm başkanları ebelerden olmalıdır (Kaya ve Yurdakul, 2007). Uygulama alanları yetersiz olduğu için üniversitelerde ebelik bölümünün açılmasına izin verilmemesi ise sorunu daha da artırmaktadır. Uygulama alanlarından doktor, hemşire ve ebe öğrencilerinin eşit olarak yararlanma imkânı sağlanarak sağlık ekibinin birlikte geliştirilmesine imkân sağlanmalıdır.
  2. Şu anda görev yaptığım üniversitede, tıp fakültesi olduğu halde, ebelik bölümü açılamamıştır. Ben de donanımlı bir ebe olarak başka bir sıfatla öğretim üyesi olarak çalışmaktayım. Bu yaklaşımdan vazgeçilmeli, yeterli öğretim elemanı sağlama ile birlikte üniversiteler bu sorunun çözümüne katkı yapmalıdır.
  3. Ebeler Derneği 1954 yılında kurulmuş ve merkezi Ankara’da olan bir dermektir. 1700 üyesi vardır. Başka şehirlerde şubeleri bulunmayan bu Dernek, yaygın olarak ülke düzeyinde 50 binden fazla sayıda bulunan ebeye katkı sağlamak için şubeler kurarak üye sayısını artırmalı, geliştirilmeli, ebelik sorunlarının çözümü için güçlü etkiler yapacak düzeyde olmalıdır (Türk Ebeler Derneği, 2019).
  4. Doğumların yarısından fazlasının sezaryenle yapıldığı ülkemizde, bu durumun ebelerin başka görevlerde çalıştırılması ile ilişkisi ve birinci basamak olan “aile hekimliğinde” ebe istihdamının az olması (%25) ile ilgisi araştırılmalıdır.

Finlandiya’da ebelik, üç yıllık hemşirelik eğitiminden sonra 1,5 yıl süren bir eğitimdir. Hemşirelik kursuna kabul edilebilmek için de önce yeterlilik sınavından geçmek ya da aynı alanda lise veya yüksekokul diplomasına sahip gerekmektedir. Ayrıca öğrencilerin sağlıklı olmaları ve kayıt işleminden önce yetenek testini geçme koşulu aranmaktadır.

(*) Yrd. Doç. Dr., İstanbul Okan Üniversitesi

Kaynakça :

Hoşgör, Ş. ve T. Ayşit (2010) 2050’ye Doğru Nüfus Bilim ve Yönetim, TÜSİAD.

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (2014) Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2013, http://www.hips.hacettepe. edu.tr/tnsa2013/rapor/TNSA_2013_ana_rapor.pdf, Erişim Tarihi: 19 Ocak 2019.

Dereli Yılmaz, S. (2018) “Dünyada Ebelik Mesleği ve Eğitimi”, Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, sayı 45. http://www.sdplatform.com/Sayi/45. aspx web.28.01.2019.

Kaya, D. ve M. Yurdakul (2007) “Türkiye’de ve Dünyada Ebelik Eğitimi”, Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi 23 (2). http://dergipark.gov.tr/web28.Ocak.2018.

2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun, 24.05.1983 Tarih ve 18059 sayılı Resmi Gazete.

Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2017 Haber Bülteni. https://dosyamerkez.saglik.gov.tr/…/27344,saglik-istatistikleriyilligi-2017-haber- Erişim Tarihi:24 Ocak 2019.

Fişek, H. Nusret (1985) Halk sağlığına Giriş. Ankara. Çağ Matbası.

Karabel,M. P. ve diğerleri (2017) ”Türkiye’de ve Dünya’da Değişen Sezaryen Sıklığı ve Olası Nedenleri”, Sakarya Tıp Dergisi Cilt 7 sayı 4, 2017. http://dergipark.gov.tr/smj/issue/33848/368600. web.27.02.2019.

Koçak, Y. ve diğerleri (2017) ”Türkiye’de Ebelik Bölümlerinin Akademik ve Fiziki Profili”, Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi, 4(2), 88-97.

Aytaç, Selma ve diğerleri (2014) “Dört Avrupa Ülkesinde Ebeliğin Güncel Durumu ve Ebelik araştırmalarının Gelişim”, HSP, (1): 77-90.

Koca, F.(2019) “Her Gebeye Bir Ebe” Hürriyet gazetesi 1.Şubat 2019.

Sayıner, F. D. (2017) “Dünya Ebeler Günü Etkinliği Düzenlendi”. Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi (Esogu’de 05Mayıs.2017.. http://www.milliyet.com.tr/esogu-de-dunya-ebeler-gunu-etkinligieskisehir-yerelhaber-2020769/.web .24.Ocak.2018.

Deniz, S. (2011) “Ebelik Mesleği Sorunları ve Çözüm Önerileri”.. https://ses.org.tr › Haberler › Şube ve Temsilcilik Haberleri. Web.24.Ocak.2018.

Türk Ebeler Derneği. “Ebeliğin Tarihçesi, . Erişim Tarihi: 26.Ocak.2019.

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , , , ,

Arşivler