Ütopya Yayınları’nın Sosyoloji Dizisinde Şubat 2010 yılında çıkarılan “Türkiye’de Çocuk Emeği”, Kemal İnal’ın derlediği yazıları ve yaptığı röportajları kapsıyor.
Çocuk emeğinin toplumsal temelini ortaya koyan şu cümlelere bakın : “İki ağabeyimin ise ilkokulla birlikte, belki okuldan önce hemen kentteki mevcut enformel işlerin içine girmeleri en büyük beka stratejisi olmuştur.” Buradaki “beka” sözcüğüne dikkatinizi çekmek isteriz; “ayakta kalabilme”, “yaşamını sürdürebilme” ve “-yazgısına meydan okuma” gibi birçok sözcükle anlatılabilecek bu sözcük Kemal İnal’ın, çocuk emeği yazınımıza özgün olan katkılarından biridir.
Sunuş yazısında Sayın İnal, “Türkiye’deki milyonlarca göçmenin son 60-70 yıl boyunca yaşadığı göç, göçmenlik, yoksulluk, etnik kimlik, dil, eğitim ve çocuk emeği açısından belki de son derece bilinen bir anlatıdan ibarettir” diyerek bize bireysel düzeyde suçlu arama telaşından da kurtarmaktadır.
Yazar devamla, şöyle konuyu açıyor : “Çalışmaya ilişkin kültürel örüntü ya da kod, ailelerin bireysel ya da ahlaki tercihlerinden ziyade, içinde bulundukları üretim ilişkilerine göre konumlanmasından kaynaklanır. (…) Tüm beka/geçim stratejileri içinde çocuk emeğinin kullanılması, göçmen bir aile için, aslında öncelikle ne ahlaki ne de kültürel bir konudur. Kaldı ki, yoksul bir aile için çocuğunun çalışmasını kültürel ya da ahlaki temelde düşünmek, lüks değilse bile, ortam ve koşullar için (de) gereksizdir.”
Kendi yaşantısını bize örnekleyerek, sosyal politika için hedefler göstermeyi sürdüren Yazar, çalışma yaşamındaki deneyimlerini sıralamaya başlıyor: “1960’lı yılların sonlarında ilk kez farkına vardığım yoksulluğun izlerini bir parça giderebilmek için ben de tüm kardeşlerim gibi ilkokulun 4.sınıfından itibaren çalışmaya başlamış, yetişkinlere özgü meslek ve iş hayatının hemen tüm risk, tehlike ve olumsuzluklarını bir biçimde görmüş ve yaşamıştım; zabıta dayağı, kazandığım paranın çalınması, sokak kavgaları, soğukta titreme, ayağa batan çivi, parmağı kesen bıçak, müşterinin hakaret ve küfürleri, üç kuruş paraya uzun saatler çalışma, terk edilen ev hayatının ardından sokakta çalışmaya/yaşamaya başlama ve sokağın türlü tehlikeleri karşısında savunmasızlık… Kız-erkek fark etmeden aile içinde ve ailecek yapılan işlerden kafamı kaldırıp da girdiğim çeşitli işlerin verdiği güvenli sert bir kişilik ya da mizaç kazanmam, tüm yoksul çocuklar gibi kendi çapında sokağa olan güveni artırsa da , işin öte yanında yer alan okul ya da eğitim aksıyordu.”
Kemal İnal, çocuk emeğine temel olan tüm kültürel ve toplumsal gereksinmeleri sıralarken, bunun sonucunda eksik kalana vurguyu da ihmal etmeyerek, bize sosyal politikanın ne için var olması gerektiğini de anlatmaktadır. Sosyal politikanın varlığı, yalnızca bireylerin insan haklarını kullanabilmeleri için değil, toplumun geleceği için de zorunludur.
“Türkiye’de Çocuk Emeği” kitabından makale ve röportajların sahipleri, Sema Erder gibi öncü çalışmalara imza atan bir kişi dışında, 1992 sonrası çocuk emeği çalışmalarının içerisinde yer almış değerleri araştırmacı ve eylem insanları… Bu bakımdan, çalışmaları da geniş bir birikimi ve zaman dilimini kapsamakta.
Bu yazı ve yazarları sıralayarak sizleri kitapla başbaşa bırakmak istiyoruz:
Türkiye’de Çocuk Emeğinin Kullanım Biçimleri (Yakın Ertürk)
Çalışan Çocuklar : “Çırak mı? İşçi mi?”
Çocuk İşçiliğinin Bitmeyen Öyküsü Üstüne (Aziz Çelik)
Türkiye’de Çocuk İşçiliğiyle Mücadelede İzlenen Strateji ve Yöntemler: IPEC Deneyimi (Meltem Dayıoğlu, Ayşe Gündüz Hoşgör)
Türkiye’de Çocuk Emeği ve Sosyal Politika: Alternatifi Düşünmek İçin Egemen Söylemin Eleştirisi (Gamze Yücesan Özdemir, Ali Murat Özdemir)
Türkiye’de ve Dünya’da Çocuk Emeği: Sosyal Politikalar Açısından Bir Çerçeve (Betül Altıntaş)
Çalışan Çocuklarda Bedensel Yıpranmalar (İzzet Duyar)
Çocuk İşçi Olmaz: Çocuk İşçiliğine Retrospektif Bir Bakış (Ercüment Erbay)
Türkiye’de Mesleki Eğitimin Dönüşümü: Çocukların Fiyat’landırılması, Modülerleştirilmesi ve Yaşamboyu Öğrenme (Ergin Bulut)
Yoksul Çocukların Kaderi : Çalışmak!.. (Mehmet Toran)
Medyada Çocuk Emeği ve Reklamların Çocuk İşçileri (Serdar M.Değirmencioğlu)
“Çocuklara Vefa Borcumuz Olduğu İçin, Romanın Katmanlarından Birini de Çocuk İşçiler Oluşturdu” (Özcan Karabulut).
Sizleri bu değerli çalışmayı okumaya ve çocuk emeği sorunu üzerine bu çalışmaların ışığında bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz.
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)