Toplumsal Cinsiyet Temelli İş bölümüne Göre İstihdam Edilen Kadınların Türkiye İş gücü Piyasasındaki Konumları

 

GİRİŞ

Kadınlar üretici ve yeniden üretici süreçte yer alırken aynı zamanda biyolojik yeniden üretim rollerinden kaynaklı ömür boyu ev işleri ve çocuk bakımıyla ilgilenmektedirler. Ancak bu rol dağılımda kadınların ev içi işlerde, erkeklerin ise gelir getirici işlerde rol alması biyolojik temelli değil, toplumsal cinsiyet temelli bir iş bölümünün sonucudur(Toksöz, 2012: 64). Bu süreçte kadın toplumda belirli kalıplara sığdırılır ve bu şekilde cinsiyetçi bir iş bölümü ortaya çıkar. Cinsiyetçi iş bölümü, iş gücü piyasasında kadın istihdamını da belirli sınırlar içerisinde şekillendirir. İşverenler ve çalışanların sahip oldukları ataerkil zihniyetler, erkek ağırlıklı üretim örgütlenmeleri ve ataerkinin dışavurumu olan iş gücü piyasasındaki toplumsal cinsiyete dayalı istihdam, kadın iş gücü talebini etkilemektedir. Bu nedenlerle Türkiye’de kadınlar iş gücü piyasası içinde yeterince yer bulamamıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 Eylül hane halkı iş gücü anketine göre, toplam istihdam 27 milyon 651 bin kişi ile yaklaşık %47,1’lik orana denk gelmektedir. Bu oran erkeklerde %65.7, kadınlarda ise %28.9’dur. Bu oranlar istihdam sorunu ile birlikte kadın istihdamı düşüklüğündeki sorunları da göstermektedir. Kadın iş gücü talebinin düşük olması ve iş gücü piyasasındaki toplumsal cinsiyet ayrımı, kadınların toplumsal cinsiyet temelli iş bölümüne göre istihdam edilmesine neden olmaktadır (Çağlar ve Kumaş, 2009: 261).

Bu çalışmada, Türkiye’de kadın istihdamının ve iş gücü piyasasının toplumsal cinsiyet bağlamında genel bir analizi yapılarak kadınların tarım, sanayi ve hizmetler sektöründeki istihdamı üzerinde durulacaktır.

  1. TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET TEMELLİ İSTİHDAM

1980’lerin sonu 1990’ların başında esnekleşmenin küresel ekonomiye etkisiyle düzenli ve kurallı istihdam biçimlerinin bulunduğu sektörlerin toplam istihdam içindeki payının azalması ve enformel istihdamın yaygınlaşması, kadınların iş gücüne katılımını da etkilemiştir. Geleneksel olarak enformel sektörde yürütülen faaliyetler önceden gelişmekte olan ülkelerde formel sektörde istihdam imkanı bulamayan kırsal ve kentsel yoksulların yaşam stratejisiyken, şimdi hem sanayileşmiş hem de sanayileşmekte olan ülkelerde ve uluslararası piyasalarda rekabet gücünü koruma adına büyük ölçekli işletmeler de emek sürecinin enformelleştirilmesi ile ön plana çıkmıştır (Toksöz, 2012: 155). Bu süreçte işgücü maliyetlerini düşürmek için düzenli ve tam zamanlı istihdamın yerini, sözleşmeli ve kısmi zamanlı istihdam gibi korumasız istihdam şekilleri almış; bundan da en çok kadınlar etkilenmiştir.

Ülkemizde çalışma şekline göre istihdamda kadın-erkek ayrımına baktığımızda ise bu durum açıkça görülmektedir. Örneğin 2009 yılında toplam istihdamın %88’i tam zamanlıyken, kadınların sadece %23,7’si tam zamanlı çalışmaktaydı. 2013 yılında da bu durum değişmedi ve toplam istihdamın %87’si tam zamanlıyken, bunun % 25,7’si kadınlardan oluşmaktadır. Buna karşın 2009 yılında toplam istihdamın yaklaşık %11’i yarı zamanlıyken bunun %57’sini kadınlar oluştururken, bu durum 2013 yılında da değişmemiş ve %59’a çıkmıştır.(1)

  1. CİNSİYETÇİ İŞBÖLÜMÜNE GÖRE ŞEKİLLENMİŞ İSTİHDAMIN ANALİZİ

İş gücü arzını belirlerken etkili olan toplumsal cinsiyete göre şekillenmiş iş bölümü ve bu iş bölümü üzerindeki roller sonucu kadınlar ev işleri ve bakım hizmetlerinden (çocuk, hasta, yaşlı bakımı) sorumlu tutulmakta ve bunların sonucu olarak da kadınların işgücü piyasasına çıkmasına ve iş aramasına büyük ölçüde engel olmaktadır. Cinsiyetçi bakış açısı ve bu bakış açısının yüklediği roller sonucu kadınlar, iş gücü piyasasında bazı engelleri aşarak yer almaktadırlar. İstihdam edildikten sonra ise kadın istihdamı belirli iş kollarında yoğunlaşmaktadır (Çağlar ve Kumaş, 2009:272). Bu bölümde istihdam edilmiş kadınların toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünden nasıl etkilendiği ele alınarak cinsiyetçi iş bölümüne göre şekillenmiş istihdamın analizi yapılacaktır.

2.1 Tarım Sektöründe Kadın İstihdamının Yeri

Türkiye’de tarım sektöründe başlarda küçük üreticilik ve hanenin kendine yeterli üretim biçimi hâkimken, 1950’li yıllardan itibaren başlayıp artan makineleşme ve piyasa ilişkilerinin tarıma girmesi ile değişim gerçekleşmiştir. Toprakta mülkiyet ve hanelerin konumu, makineleşme derecesi, üretilen ürünün cinsi ve niteliği, üretim sürecinde ihtiyaç duyulan emeğin yoğunluğunu değiştirerek kadın istihdamını artırmıştır (Toksöz, 2012: 232).

Tarımda çözülme devam ederken var olan üretimdeki iş gücü, ücretsiz aile işçilerinden oluşmaktadır. 2009 yılından 2013 yılına tarım sektöründeki istihdamda ortalama %1’lik bir azalma gerçekleşmiştir. 2009 yılı için toplam istihdamın %24’ü tarımda iken 2013 yılı için %23’e düşmüştür. Sektördeki kadın oranı 2009’da %46 iken bu oran 2013 yılı için %47 ile az da olsa bir artış gerçekleşmiştir. İstihdam edilmiş kadınların tarım sektöründe istihdamı 2009 yılı için %41 iken 2013 yılı için %36 ya gerilemiştir. Hem tarım sektöründeki hem de istihdam edilen kadınların tarım sektörü içindeki azalmasına karşın, tarımda istihdam edilen kadınlarda yükselme olmuştur. Bu durum istihdamdaki azalışın erkek iş gücünde gerçekleştiğini göstermektedir. (Bknz: tablo 1)

2.2 Sanayi Sektöründe Kadın İstihdamının Yeri

Toplumsal cinsiyete göre şekillenmiş istihdam yapısı ve istihdam edilmiş kadınların iş yerlerinde bu ayrımın devam ettiğinin en belirgin sonucu sanayi iş kolunda ortaya çıkmaktadır. Çalışan kadın sayısındaki az da olsa artışa ve kadın istihdamı içinde sanayi iş kolunun payının artmasına karşın bu durum imalat sanayine çok yansımamaktadır. Sanayide cinsiyete dayalı sektörel ve mesleki ayrım vardır ve istikrarlı bir şekilde devam etmektedir. İleri teknoloji kullanılan, dayanıklı tüketim mallarının üretimi için gerçekleşen istihdam artışı bu iş kollarındaki kadın istihdamını etkilememiştir. Teknolojik gelişmelerle kas gücü gerektiren işler ortadan kalksa bile bu iş kollarının yapıldığı birimlerde erkek işi algısı süregeldiğinden kadın istihdamı ya gerçekleşmemekte ya da çok az gerçekleşmektedir (Toksöz, 2012: 228).

2009 yılında toplam istihdamın %25’i sanayi iken 2013 yılında bu oran %1’lik bir artışla ortalama %26’ya yükselmiştir. Toplam istihdam içindeki kadın oranı 2009’da %16 iken bu oran 2013 yılında %17 ile az da olsa bir artış gerçekleştirmiştir. İstihdam edilmiş kadınlarda ise 2009 yılından 2013 yılına %15 ile sabittir. Ancak toplam istihdamdaki %25’lik oranda %16’lık oranın çok düşük olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Bu oran Türkiye’de kadın işi-erkek işi ayrımının yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Kadın işi- erkek işi ayrımına göre belirlenmiş istihdam şekillerinde sanayi sektöründeki istihdam diğer ülkelerde de genel olarak düşüktür. Birkaç ülkeden de örnek vermek gerekirse sanayideki kadınların erkeklere oranı 2008 yılı için Yunanistan’da 0.39, İtalya’da 0.40, İspanya’da 0.40 ve Türkiye’de 0.19’dur (Buğra ve Özkan, 2014:137)

2.3 Hizmet Sektöründe Kadın İstihdamının Yeri

İmalat sanayinin yetersiz kalması ve erkek ağırlıklı bir istihdam alanı olmasından dolayı kadın istihdamı tarım dışında hizmet sektöründe ağırlık kazanmıştır. Kendi içinde farklılıklar gösteren hizmet sektörü de toplumsal cinsiyet temeline göre şekillenmiştir. Kadınlar en fazla toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler, kamusal sağlık ve eğitim hizmetleri gibi kadınlara uygun görülen eğitim, sağlık gibi iş kollarında istihdam edilmektedirler (Toksöz, 2011:236).

2009’dan 2013’e toplam istihdamın yaklaşık %50’si hizmet sektöründe gerçekleşmiş  ve yaklaşık %28’ini kadınlardan oluşmuştur. İstihdam edilen kadınların hizmet sektöründe istihdamı 2009’dan 2013’e %43’den %47’ye artarak gerçekleşmiştir. Kadın istihdamı diğer sektörlere göre görece artarak hizmette yoğunlaşmaktadır. İstihdamın toplumsal cinsiyete göre ayrıldığı işgücü piyasasında kadınlar hizmet sektöründe yoğunlaşmışken çoğunlukla yönetimde değil yönetilen konumda yer almaktadırlar. Bu durumun sağlık hizmetlerine yansıması özellikle sağlık bakımının ön plana çıktığı hemşirelik, ebelik gibi mesleklerin kadın işi olarak görülmesine neden olmuştur (Urhan ve Etiler,2011:212).

SONUÇ

Kadın istihdamının önündeki en önemli engel toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümüdür. Bu iş bölümü sonucu kadınlar ağırlıklı olarak hizmetler ve tarım sektöründe istihdam edilmekte ve bu süreçte de toplumsal cinsiyet ayrımına göre belirlenmiş iş bölümüne maruz kalmaktadırlar (KEİG, 2013: 14). Sanayi sektöründe ise kadın iş gücüne talep düşük kalmış ve bu durumda sanayide hangi üretim aşamasında bulunduğu kadar, hangi iş kollarının ve hangi işlerin kadınlara uygun olduğu toplumsal cinsiyet temelli iş bölümüne göre şekillenmiştir. Bu nedenle öncelikli olarak istihdamda ve iş bölümünde eşitlik için kadınların insan onuruna yakışır gelir getirici işlerde cinsiyetçi iş bölümüne göre değil eşit şartlarda ve imkânlarda istihdam edilmesi gerekir. İş kollarına göre istihdam politikaları belirlenirken kadınlar için esnek, güvencesiz çalışma biçimleri “girişimcilik” adı altında önerilmesinin yerine tam zamanlı, güvenceli bir istihdam politikası öncelikli olmalıdır( Toksöz, 2007:59). İş yerlerine kadın kotası uygulanmalı, geleneksel algı ile “erkek işi” olarak düşünülen işlerde kadın istihdamı arttırılmalıdır. Kadınlar haklarını korumak için örgütlenmeli ve örgütlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

*  Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü

Dipnotlar:

http://rapory.tuik.gov.tr/07-12-201423:31:04-22439313257820437224077899.html http://rapory.tuik.gov. tr/07-12-2014-23:32:21112540884613702490951595519035.html

Kaynakça:

-Buğra, A. Ve Özkan, Y. (2014), Akdeniz’de Kadın İstihdamının Seyri, İletişim Yayınları, İstanbul.

-Çağlar, A. Ve Kumaş, H. “Türkiye’de Kadın Eksik İstihdamını Belirleyen Faktörler: Tüik 2009 Hanehalkı İşgücü Anketi Ham Verileri İle Cinsiyete Dayalı Bir Karşılaştırma “, Çalışma ve Toplum, Sayı: 29, 249

-275. -Dedeoğlu, S. Ve Elveren, A.Y. (2012), Türkiye’de Refah Devleti ve Kadın, İletişim Yayınları, İstanbul.

-KEİG (2009), Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı Sorun Alanları ve Politika Öneriler Raporu.

-KEİG (2013), Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı Sorun Alanları ve Politika Öneriler II. Raporu.

-Özkaplan, N. (2009), “Duygusal Emek ve Kadın İşi Erkek İşi” , Çalışma ve Toplum, Sayı: 21, 15-24.

-Toksöz, G. (2012), Kalkınmada Kadın Emeği, İstanbul, Varlık Yayınları

-Toksöz, G. (2007) “ İş gücü Piyasasının Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Analizi ve Bölgeler Arası Dengesizlikler” , Çalışma ve Toplum, 15, 57-79.

-TÜİK Hanehalkı İş gücü Anketi

-Eylül Ayı Haber Bülteni.

– Kaynak:TÜİK, İş gücü İstatistikleri, 2009 2013

-Urhan, B. ve Etiler, N. (2011) “Sağlık Sektöründe Kadın Emeğinin Toplumsal Cinsiyet Açısından Analizi”, Çalışma ve Toplum, 29, 191-216.

Toplum, Sayı: 29, 249-275.

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , ,

Arşivler