Stajyer mi İşçi mi?

 

Giriş

Staj genellikle öğrencilerin eğitimde edindikleri teorik bilgilerin dışında bir takım mesleki bilgi, görgü, beceri, tutum ve davranışları geliştirmeleri, çalışma hayatına alışmaları amacıyla yapılan ve eğitimi tamamlayan bir faaliyet olup staj yapan öğrencilere de stajyer denilmektedir. Ülkemizde staj ya orta öğretim ya da yükseköğretim esnasında yapılmaktadır. Yükseköğretim döneminde yapılan staj gönüllü ve zorunlu staj olarak karşımıza çıkarken orta öğretimde görülen staj uygulamaları genellikle meslek liselerinde örgün eğitimi tamamlayan zorunlu staj şeklinde olup okul döneminin yanı sıra bazı bölümlerde yaz tatili sırasında da yapılmaktadır.

Stajyerlikte esas amaç örgün eğitimde edinilen bilgilerin sahaya uygulanması ve genellikle bir mesleğe ilişkin beceri kazanmak olup bu bir çalışma biçimi değildir. Çalışma biçimi olmadığından stajyerlerle işçilerin çalışma biçimleri ile hak ve borçları da farklılaşmaktadır.  Ancak özellikle endüstri, turizm ve sağlık meslek liselerinde okul ve kimi zaman da yaz tatili döneminde stajyerler aktif olarak çalışmakta eğitimlerine katkı sağlamanın ötesinde üretim sürecinin özneleri haline gelmektedirler. Staj dönemlerinde çok ciddi bir mal ya da hizmet üretim süreci yaşanmakta, kimi zaman liseler de özellikle turizm ve otelcilik liseleri ile endüstri meslek liseleri bu süreçten ciddi gelir elde etmektedirler. Diğer yandan işyerlerinde kimi zaman işçi istihdamı azaltılarak stajyerlerin bu alanda çalıştırılması uygulamaları görülebilmektedir.

Ülkemizde eğitim sistemine yapılan sık müdahaleler, ara eleman yetiştirmenin bir “önemli memleket meselesi” haline getirilmesi ile meslek liseleri ve dolayısıyla zorunlu staja tabi olan öğrenci sayısı da son derece fazladır. Bu durum stajyerlerin emek süreçlerinde bulunmalarını kolaylaştırmaktadır. Bu çalışmada stajyerlerin emek sürecinde ne şekilde yer aldıkları ve bir işçileşme sürecinin yaşanıp yaşanmadığı tartışılacaktır.

Meslek Liselerinin Eğitim Sistemimizdeki Yeri

Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) göre mesleki ve teknik eğitimin amacı “sosyal ve ekonomik sektörler ile işbirliği içinde ulusal ve uluslararası mesleki yeterliliğe, meslek ahlakına ve mesleki değerlere sahip, yenilikçi, girişimci, üretken, ekonomiye değer katan ehil iş gücü yetiştirmek”tir. Verilen eğitim doğrultusunda bireylerin “ilgi, yetenek ve mizaçları”na uygun  öğrenim fırsatları sunularak istihdama hazırlayan, iktisadi ve sosyal sektörlerin gereksinimlerine göre sürekli yenilenen bir mesleki ve teknik eğitim oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu yapılırken de sektörün gereksinimleri açısından paydaşlarla işbirliği önemli görülmektedir (MEB, 2018). Mesleki ve teknik eğitim ülke ile bireyin istihdam açısından beklentilerini uyumlu hale getirerek, bireyleri iş hayatına hazırlamayı amaçlamaktadır (Amoor, 2011, akt. MEB,2018). Dolayısıyla mesleki ve teknik eğitim bireylerin iş/meslek edinmesi, bu çerçevede ülkenin ve sektörlerin gereksinimlerini merkeze almak durumundadır.

2010 yılı sonrası MEB tarafından genel liseler Anadolu Lisesine dönüştürülerek Liselere Geçiş Sınavı (LGS) sonrası yerleştirilme yapılmış, bu sistemde özel liselerle mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretimdeki yeri arttırılmıştır. Liseye yerleştirmede temel mantık “özellikle yoksul ailelerin çocuklarını bir biçimde mesleki eğitime, imam hatip liselerine ya da açık liseye yönlendirmek” olmuş ancak açık liseye gitmek istemeyen öğrenciler açısından mesleki eğitim “rasyonel bir tercih ve altın bilezik” olarak değerlendirilmiştir (Akçasoy, 2019). Uygulamada meslek edinmek için meslek liselerini tercih eden öğrencilerin yanında herhangi bir liseye yerleşemediği ve açık liseye gitmek istemediği için zorunlu olarak bu liselere yerleşen öğrenciler de bulunmaktadır. Sosyoekonomik durumu iyi olmayan aileler açısından hatta bu tercih zorunlu hale gelmekte, sosyoekonomik durumu iyi olan aileler çocuklarını özel liselere göndererek bu zorunlu tercihten kurtulmaktadırlar.

Mesleki ve teknik eğitim istihdama dönük bir eğitim olması nedeniyle öğrencilerin özellikle meslekle ilgili beceri ve görgülerini geliştirmeleri açısından staj uygulamasını zorunlu kılmaktadır. Staj ile öğrenci mesleğe ilişkin edindiği teorik bilgiyi uygulamaya dökerken, iş piyasasını tanımakta, kimi zaman da staj esnasında sağladığı bağlantılarla mesleki ve teknik eğitim sonrası istihdam olanağı bulmaktadır. Bu açıdan erken dönemde istihdama katılmak, bir mesleği öğrenmek isteyen öğrenciler tarafından bu eğitimi veren liselerin tercih edilmesi gerekmektedir.

Ülkemizdeki mesleki ve teknik eğitim verilen okul türleri farklılaşsa da uygulamanın son derece yaygın olduğu görülmektedir. Tablo 1’de de görüldüğü gibi 2017-2018 öğretim yılında ortaöğretimdeki öğrenci sayısı 5.689.427 iken bunların 1.987.282’si mesleki ve teknik eğitim kurumlarında okumaktadır. Yani ortaöğretimde eğitim gören öğrencilerin yaklaşık %35’i mesleki ve teknik eğitim görmektedir. Eğitim Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri, Çok Programlı Anadolu Liseleri ve Mesleki Eğitim merkezlerinde gerçeklemektedir. Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde 54 alan ve bunların da altında 199 dalda program varken; Mesleki Eğitim Merkezlerinde 27 alanda ve 142 dalda öğretim programı uygulanmaktadır (MEB, 2018).[2]

Mesleki ve teknik eğitime yerleşme süresi 8. sınıf sonrasında olmaktadır. Yapılan merkezi sınav ile Anadolu Teknik Programına, mahalli yerleştirme ile de Anadolu Meslek Programı ve Mesleki Eğitim Merkezine yerleştirme yapılmaktadır. 9. sınıfta genel orta öğretim eğitimi verilmekte, 10 sınıfta alan eğitimi, 11 ve 12. sınıfta ise dal eğitimi verilmektedir (MEB, 2018). Dal eğitimlerinin bir bölümü staj uygulaması olarak geçirilmektedir. Özellikle Turizm ve Otelcilik Liselerinde uzun bir yaz stajı uygulaması görülmektedir.

MEB (2018) verilerine göre mesleki ve teknik eğitime son yıllarda bütçeden ayrılan pay da artmıştır. 2013’te bütçe 6,32 milyar TL iken 2018’te miktar 12,5 milyar TL’ye çıkmıştır. Öğrenci başına düşen MTEK bütçesi de 2013’te 3.916 TL’den 2018’te 7.609 TL’ye yükselmiştir. Ayrılan bütçe 6 yılda yaklaşık olarak iki katına çıkmıştır. Bu da mesleki ve teknik eğitim konusunda politika yapıcıların tutumunu göstermektedir (Tablo 1).

 

Tablo 1: Mesleki ve Teknik Eğitimde Durum

Öğrenci Sayıları Ortaöğretimdeki Öğrenci Sayısı        5.689.427

MTE Öğrenci Sayısı                          1.987.282 (%35)

Örgün eğitimdekiler                           1.642.635

             Erkek Öğrenci                          864.591 (%56,08)

             Kız Öğrenci                              677.008 (%43,92)

            Mesleki Eğitim Merkezi            101.036

Alan ve Program Sayıları Mesleki ve Teknik A. L. Alan                       54

Mesleki ve Teknik A.L. Program                199

Kurum Sayıları Toplam Mesleki ve Teknik O. K.              3656

Mesleki ve Teknik A.L.                             2552 (%70,21)                       

Çok Programlı A.L.                                     762 (%20,93)

Mesleki Eğitim Merkezi                              322 (%8,86)

Özel Meslek Lisesi                                      383

OSB’lerdeki Resmi Meslek L.                       33

Döner Sermaye Döner Sermayeli Okul Sayısı                       774

Hiç Gelir Elde Edemeyen Okul Sayısı         131

Toplam Gelir (2017)                       217.197.959

1 Milyon TL Üstü Geliri Olan Okul              54                               

En Yüksek Gelir Elde Eden Alanlar Konaklama ve Seyahat Hizmetleri 144.132.501 (%66,36)

Mobilya ve İç Mekan Tasarımı      

Yiyecek İçecek Hizmetleri

Bütçe (2013-2018)                            6,32 milyar TL———–12,5 milyar TL

Öğrenci başına  3.916 TL——————-7.609 TL

(MEB (2018) verilerinden yararlanılarak hazırlanmıştır)

 

Hak ve Borçlar Açısından İşçi/Stajyer Farklılaşması

Stajyer kavramı bir mesleğe ilişkin teorik bilgisi olan ancak bu bilgiyi geliştirmek için alanda pratik çalışmada bulunan kişiler için kullanılmaktadır. Stajyer “bir işyerinde yapılan işleri izleyerek bilgisini geliştirmek için işveren yanında çalışan kişidir” (Çelik vd, 2019: 94). Stajyerler de aynı çıraklarda olduğu gibi 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu hükümlerine tabidir. Söz konusu yasa stajı “Yükseköğretim Kurulunca, yükseköğretim kurumlarında verilmekte olan her düzeydeki alana özgü olarak belirlenen teorik ve uygulamalı dersler dışında, öğrencilerin öğrenim programlarıyla kazandırılması öngörülen mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmeleri, sektörü tanımaları, iş hayatına uyumları, gerçek üretim ve hizmet ortamında yetişmeleri amacıyla işletmede yaptıkları mesleki çalışma” (MEK md. 3/1) olarak tanımlamaktadır. Stajyer öğrenci de bu amaçları gerçekleştirmek için işletmedeki uygulamaları izleyerek mesleki (pratik) bilgilerini geliştiren kişi (Süzek, 2018: 149) olarak tanımlanabilir.

Yasa tanımda sadece yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerden stajyer olarak söz etmektedir. Oysa uygulamada lise eğitimlerinde de staj uygulaması bulunmaktadır. Çeşitli meslek liselerinde eğitim gören öğrencilerin pratik bilgilerini geliştirmeye yönelik kimi zaman gönüllü ancak çoğu zaman zorunlu staj uygulamaları bulunmaktadır. MEK “mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları öğrencilerinin beceri eğitimlerini işletmelerde, teorik eğitimlerini ise mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarında veya işletme veya kurumlarca tesis edilen eğitim kurumlarında” yapılan eğitimi “İşletmelerde Mesleki Eğitim” olarak tanımlamaktadır (md.3/h). Bu öğrencilerin teorik bilgiyi okullarında almakta, sahaya ilişkin bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmek için ise işyerlerine uygulamaya çıkmaktadırlar. Bu uygulama genellikle zorunlu olup mesleki eğitimin bir parçasını da oluşturmaktadır. Bu nedenle bu öğrenciler de stajyerdir.

Mesleki eğitim yapan bu öğrenciler çırak sayılamaz. Çıraklık bir meslek ya da sanatı öğrenip (vasıflı) işçi olma amacıyla yapılırken, stajyer var olan mesleğe ilişkin teorik bilgisini, uygulamayı izleyerek ve katılarak pratik açısından işyerinde geliştirme amacını taşır (Süzek, 2018; Çelik vd. 2018). Stajyer de işçi ve çıraklar gibi işverenin yanında faaliyette bulunur. Ancak bu ilişki ne bir çıraklık ilişkisi ne de bir iş ilişkisidir. Stajyer işçi gibi geçimini sağlamak için değil, bilgi ve tecrübesini arttırmak için faaliyette bulunur. İşveren ile aralarındaki ilişkide stajyerinin yararı ön plandadır (Çelik vd., 2019). Tablo 2’de de görüldüğü gibi stajyerler ile işçiler çalışma amaçları, sözleşme tipleri, çalışmalarını düzenleyen yasal düzenleme, kendilerine yapılan ödeme, çalışma süresi sosyal güvenlik ve örgütlenme pratikleri açısından farklılaşmaktadır.

Tablo 2: İşçi ve Stajyerlerin Yasal Durum Karşılaştırması

ÖZELLİKLER İŞÇİ STAJYER
Amaç İş görme

Mal ya da hizmet üretimi

Eğitim ile bilgi, görgü, beceriyi arttırma

10’dan fazla işçi çalıştıran yerde stajyer almak zorunlu (işçi sayısının %5’i)

Sözleşme İş sözleşmesi İş sözleşmesi ile çalışmaz
Yasal Düzenleme 4857 sayılı İş Kanunu 3308 sayılı Meslek Eğitim Kanunu
Ödeme Ücret

Asgari ücret

Sosyal ücret

Asgari ücretin yüzde otuzu, bazı durumlarda yüzde altmışı

Devlet desteği= 20’den az işçi olan işyerinde 2/3, 20’den fazla işçi varsa 1/3)

Çalışma Süresi Tam zamanlı ya da kısmi zamanlı Okul döneminde haftada 2-3 gün

Yaz döneminde 36/40 iş günü ya da

4,5- 6 ay

Sosyal Güvence Uzun vadeli sigorta kolları

Kısa vadeli sigorta kolları

GSS

İşsizlik sigortası

Kısmi sigortalılar

İKMH Sigortası, GSS (Primler asgari ücretin %50’si üzerinden ödeniyor)

Örgütlenme Sendika hakkı vardır Sendika hakları yoktur.

Dernek hakkını kullanabilirler

 

Yasaya göre on ve daha fazla personel çalıştıran işletmelerin, personel sayısının yüzde beşinden az olmayacak şekilde “mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırır… Mesleki eğitim kapsamına alınıp alınmadığına bakılmaksızın ondan az personel çalıştıran işletmeler de mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları öğrencilerine …beceri eğitimi, staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırabilirler”. İşyerlerindeki personel sayısının belirlenmesinde Ocak ayı, mevsimlik işlerin yapıldığı işletmelerde ise Temmuz ayı personel sayısı dikkate alınır (MEK md.18). Bu durumda personel sayısına göre stajyer alınması pek çok işyerinde stajyer çalıştırmayı zorunlu hale getirmektedir.

Stajyerlerde çalışmanın amacı bilgi, görgü ve beceriyi arttırmak iken işçiler iş görme amacı ile çalışırlar. Bu anlamda işçinin işverene bağımlılığı esastır ve çalışma genellikle süreklilik arz eder. Oysa stajyerler yılın veya haftanın belli günlerinde/dönemlerinde çalışırlar. Stajyerlerin Çalışması 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu ve ilgili yönetmeliklere göre yürütülürken işçiler genellikle 4857 sayılı İş Yasasına göre çalışırlar.[3] Stajyerler İş Yasasına göre işçi sayılmadıklarından işçilerin hak ve borçlarına sahip değillerdir. Yine 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu işçi tanımını genişletmişse de stajyerler işçi kabul edilenler arasında sayılmamıştır (md. 2/3-4). Bu nedenle sendikal hakları yoktur, isterlerse dernek hakkından faydalanabilirler (Tablo 2).

Stajyerlerin sosyal güvenlik açısından da hakları sınırlıdır.  Bunlar 5510 sayılı Yasanın 4/I(a) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Kendilerine İş Kazası Meslek Hastalıkları Sigortası hükümleri uygulanır. İlgili yasa 5/1(b)’de 6111 sayılı Yasayla yapılan değişiklikle stajyerler ve bakmakla yükümlü oldukları kişiler GSS (Genel Sağlık Sigortası) kapsamına alınmışlardır. Aynı Yasa ile stajyerlerin kısmi sigortalı sayılması için yaptıkları stajın “zorunlu staj” olması gerektiği düzenlenmişti. Ancak “zorunlu” ifadesi 1/3/2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmıştır. Bu durumda ister gönüllü isterse de zorunlu olsun tüm stajyerler GSS kapsamındadır ve bunlar staja başladıkları tarihten itibaren kısmi sigortalı sayılırlar. Staj süresinde işverenin isteğine bağlı olarak bir miktar ücret veya benzeri ödeme yapılması bu öğrencileri tam sigortalı durumuna getirmez. Ancak işveren isterse stajyeri tüm sigorta kollarına girecek şekilde sigortalı yapabilir (Tuncay ve Ekmekçi, 2019: 331-333). Anadolu Teknik ve Anadolu Meslek Programlarında 10. sınıftan itibaren öğrencilere İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları Sigortası yapılır. 18 yaşın öncesinde yapılan çalışmalar uzun vadeli sigorta kolları açısından hizmet yılından sayılmamaktadır. Stajyerlerin çalışma süreleri uzun vadeli sigorta kolları açısından kapsama alınmamaktadır. Ancak özellikle turizm otelcilik gibi alanlarda öğrencilerin 6 ay gibi uzun bir süre ve günlük 8 saat yaptıkları çalışmanın uzun vadeli sigorta kolları kapsamına alınmaması alandaki öğretmen ve öğrenciler tarafından eleştirilmektedir. Çünkü buradaki çalışma artık staj işlevini aşarak iş görme amacına yönelmiştir. İşverenlere stajyerlere verilecek ücret konusunda teşvik de sağlandığından (Tablo2) çoğu zaman tam zamanlı işçi istihdam etmek yerine stajyer çalıştırmayı belli alanlarda tercih edebilmektedirler. Çalışma yaşı yönünden sadece mesleki eğitim için iş ortamına dahil olması gereken stajyerlerin sürekli istihdam gereken işlerde işçi istihdamı yerine kullanılmasına neden olmaktadır (Kablay, 2018).

Stajyerlerin iş sağlığı ve güvenliği konusu da düzenleme yapılan ancak sorunlu alanlardan birisidir. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası işyerinde bulunan herkesi kapsama almaktadır (md. 2/1). Bu anlamda stajyer öğrenciler de İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamındadır. Öğrenciler alanlarına göre staja çıktıkları işletmelerde pek çok risk ile karşılaşırlar. Literatürde yapılan pek çok çalışma da stajyerlerin mesleki risklere çalışanlar kadar, bazen daha fazla maruz kaldığını göstermektedir. Bu risklerden etkilenmeyi engellemek veya en aza indirmek için öğrencilerin staja çıkmadan önce iş sağlığı ve güvenliği eğitimi alması sağlanmaktadır. Ancak bu eğitimlerde bir standart bulunmamaktadır. Kimi zaman eğitimleri okuldaki öğretmenler, kimi zaman dışarıdan sağlanan eğitimci vermektedir. Eğitimler bazen 8 saatlik bir seminer şeklinde düzenlenmekte bazen de bir dönem boyunca ders olarak verilebilmektedir. Stajyerlerin işin getirdiği risklerden korunmak için özellikle alana yönelik iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almadan staja çıkmaması gerekmektedir.  Oysa uygulamada verilen eğitimlerin bir zorunluluğu yerine getirmek şeklinde gerçekleştiği görülmektedir. İş güvenliği açısından en sorunlu durumlardan biri stajyerlerin daha önce eğitim almadığı bir konuda uygulama yapmasının beklenmesidir. Bu durum özellikle sağlık meslek liseleri açısından sorundur. Sağlık meslek liselerinde son yıllarda “yardımcı” unvanı ile mezun verilmekte ve bu nedenle girişimsel işlem eğitimi verilmemektedir. Buna rağmen staja çıkılan yerlerde servis çalışanları tarafından bu işlemlerin öğretilerek stajyerlere yaptırılması ya da iş yoğunluğu açısından gözetmensiz yaptırılmaması gereken işlerin tamamen stajyerlere bırakılması söz konusu olabilmektedir. Bu durum hiç kuşkusuz stajyerlerin iş güvenliğini tehlikeye atmaktadır.

Meslek lisesi türüne göre stajyerlerin çalışma koşulları ve ücreti farklılaşmaktadır. Stajyerlere yapılan ödeme aslında bir sosyal ücret niteliğindedir. Stajyerler için asgari ücretin yüzde otuzu kadar bir ücret ödenir. Turizm ve otelcilik meslek liselerinde ise ücret asgari ücretin yüzde altmışı kadardır. Bu sosyal ücret olarak kabul edilir. Ayrıca döner sermaye geliri elde edilen meslek liselerinde elde edilen gelire göre öğrencilere ek ödeme yapılmaktadır. Yapılan ödemenin standart bir uygulaması olmayıp okul idareleri tarafından belirlenmektedir.

Staja çıkılan süreler de meslek liselerine göre değişmektedir. Yaz stajı uygulamasından bazı sağlık meslek liselerinde vazgeçilmiştir. Teknik liselerde ve sağlık meslek liselerinde staj 3. ve 4. sınıfta yapılmaktadır. Teknik liseler ve turizm otelcilik liselerinde okulların atölyeleri olması nedeniyle öğrenciler okulda da uygulama eğitimi almaktadır. Sağlık meslek liselerinde ise maketler üzerinde uygulama çalışmaları yapılmaktadır. Sağlık meslek lisesi ile turizm ve otelcilik liselerinde staj yeri okul tarafından belirlenmektedir. Teknik liselerde ise staj yerinin öğrenci tarafından belirlenmesi beklenmekte bu durum kimi zaman öğrenci açısından stres kaynağı olabilmektedir. Öğrencinin staj yerini belirleyememesi durumunda öğretmenler ya da okul devreye girmektedir. Stajyerlere kimi zaman işyerlerinde “ayak işi” olarak tabir edilen işlerin yaptırılması stajın amacına uygun düşmemektedir.

Stajyerlerin hak ve sorumluluklarına bakıldığında en az işçiler kadar süreçlere katıldığı buna rağmen haklarının son derece kısıtlı olduğu görülmektedir.

 

Sonuç

Mesleki ve teknik eğitim öğrencilere bir meslek edindirmek ve sonrasında istihdama kazandırmak amacıyla yapılması gereken bir eğitimdir. Bu eğitimi veren yerlerde öğrencilerin bir bölümü gerçekten de meslek edinmek için bu okulları tercih ederken bir bölümü -özellikle de sosyoekonomik durumu kötü olanlar- genel liselerin sayısının istenen seviyede olmaması nedeniyle zorunlu olarak bu liseleri tercih etmek zorunda kalmaktadır. Bu durum meslek liselerinin amacına uygun kullanılmadığı anlamına gelmektedir. Alt yapı olarak pahalı bir eğitim türü olması nedeniyle istemeyen öğrencilerin bu liselere yönlendirilmesi hem ekonomik değildir, hem de öğrencilerin mutsuz olmasına neden olmaktadır.

Meslek lisesi öğrencilerinin mesleğe ilişkin uygulamaları gerçekleştirdikleri staj sürecinde de pek çok sorunu bulunmaktadır. Çıraklar gibi stajyerlerin de öğrenci statüsünde olması emeklerinin istismar edilmesinin engellenmesi açısından önemlidir (Akpınar, 2006). Ancak uygulamada işçi sayılmamanın getirdiği bir takım sorunlar daha doğrusu emeğin istismarı görülmektedir. Şöyle ki öğrenciler işçi sayılmadığından ücretleri düşüktür. Hatta çoğu zaman işverene çalıştırdığı stajyerler için teşvik verilmektedir. Turizm otelcilik gibi bazı meslek liselerinde uzun staj süreleri ve yoğun çalışma koşulları aslında stajyerlerin emek sürecinde işçileşmesine neden olmaktadır. Bu öğrenciler işçi gibi çalıştırılmasına rağmen pek çok sosyal haktan mahrum kalmakta emek piyasası için ucuz işgücü olmaktadırlar. Bu duruma ilişkin olarak da hem staj alanlarının denetimlerinin artması hem de stajyerlerin emeklerinin amaç dışında kullanılması önlenmelidir.

KAYNAKÇA

Akçasoy, İ. (2019) “Öğrenciler Milli Eğitim Bakanlığı Eliyle Nasıl İşçileştiriliyor”, Çalışma Ortamı, S:161, s.23-25

Akpınar, T. (2006) Çocuk Emeği Sorununa Çağdaş Bir Yaklaşım: KİT’lerin Çırak Okulları (1938-1986), Ankara: Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayınları

Çelik, N., Caniklioğlu, N., Canbolat, T. (2019) İş Hukuku Dersleri, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım

Kablay, S. (2018) “Yaşama Verilen Değerin Bileşik Göstergesi Çerçevesinde Ülkemizdeki Çalışma Hakkı Açısından Durum”, Gürhan Fişek’in İzinde Ortak Emek ve Ortak Eylem, Anakara: Siyasal Kitabevi, s. 451-478

T.C. Milli Eğitim Bakanlığı (2018) Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Görünümü, Eğitim Analiz ve Değerlendirme Raporları Serisi

Süzek, S. (2018) İş Hukuku, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım

Tuncay, C., Ekmekçi, Ö. (2019). Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım

3008 Sayılı Mesleki Eğitim Kanunu

4857 Sayılı İş Kanunu

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu

6356 Sayılı Sendikalar Ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu

 

[1] Bu yazı 16. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresinde “Fişek Enstitüsü: Çalışma Ortamı” oturumunda sunulan bildiriye dayanmaktadır.

* Doç. Dr., Ordu Üniversitesi Ünye İİİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü

[2] Mesleki eğitim merkezleri kalfalık ve ustalık eğitimi verdiklerinden bu çalışmanın ilgi alanı dışında kalmaktadır.

 

[3] Çalışma alan ve biçimlerine göre bir kısım işçi 854 sayılı Deniz İş Kanunu, 5953 sayılı Basın İş Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa tabidir.

Arşivler