23 Nisan’ı çocuk bayramı, 19 Mayıs’ı gençlik bayramı yapan ve “küçük hanımlar, küçük beyler … “ diye seslenen Cumhuriyetin Kurucuları, çocukları çok önemsemişlerdi. Bunda gerek Çanakkale’de, gerek Sarıkamış’ta, gerekse Kurtuluş Savaşı’nda cepheye sürülen, ölümüne tanık oldukları kahramanların, geride anasızbabasız kalan çocuklarına karşı sorumluluk duymalarının da çok önemli bir rolü vardı. Böylece ülkenin bağımsızlığına ve yücelmesine duyulan sorumluluk ile çocuklarımıza karşı sorumlulukların yerine getirilmesi kaynaşmıştı. Bu sorumluluk yalnızca devletin üstlendiği ve yönlendirdiği bir sorumluluk değildi. Çocuk Esirgeme Kurumu’nun, gönüllü nitelikte bir yurttaş örgütü biçiminde örgütlenmesi, hem gelir kaynaklarına kolay ulaşımı, hem de yurttaşların etkin katılımını sağlamıştır. Çocuk Esirgeme Kurumu, Cumhuriyetin Anıt Kurumlarından biri. Ta ki, 1982 yılında, 12 Eylül yönetimince devletleştirilene kadar. Devlet, sivil toplum örgütlerine el koydu ve “bir şey yapılacaksa onu ben yaparım” dedi.
Acaba bir şey mi değişti? Hayır. Yalnızca varolanın üzerine bir tuğla daha koymak, ben omuz verirsem daha olumlu bir sonuç alabilmek çabası yok. Gücünü herkese göstermek isteyen bir otorite ve ezilen çocuklar …
Turgay Çavuşoğlu’nun kitabında, bugün izlediğimiz filmin eskilerde kalmış görüntülerini bize gösteriyor. Size bir örnek :
“Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu İstanbul Merkezi 1942-1943 Yılı Kongresinde Okunan Umumi Raporda; ‘İstanbul sokaklarında gecenin geç vakitlerinde sinema kapılarında başı açık, pejmürde kıyafetli, yalın ayak bir takım serseri çocukların dilencilik ettiği, kiminin gazete sattığı, bazılarının da herhangi bir işporta malı satmak bahanesiyle dilencilik veya küfecilik ettiği senelerden beri kurumumuzun dikkatini celbetmekte, kurumumuzun ilk müessislerinden merhum Besim Ömer Paşanın idare heyetinde bulunduğu zamanlardan başlayarak zamanımıza kadar gelip geçen idare heyetleri İstanbul’un yüz karasını teşkil eden bu acı ve elim manzaranın bertaraf edilmesi işini mesai programlarına ithal etmişler, bunun için her çareye başvurmuşlardır. Başarılması mühim maddi fedakarlıkları istilzam eden bu iş, maalesef müsmir ve faali neticeye bağlanamamıştır. (s.122) ”
Bu kitapta, iki kişilik sivriliyor. Bunlardan biri toplumsal sorumluluğunu her şeyin önüne koymuş bir kişi Hasip Akınel ; diğeri toplumcu bir vali Kazım Dirik. Her ikisinin de bazen buluşan, bazen tek başlarına yürüttükleri çabalarla, yaşamı güzelleştirmeye çalıştıklarına tanık oluyoruz. 1923 yılında Hasip Akıncı’nın İzmir’de hayata geçirdiği Sepetçilik Okulu uygulaması, bir yandan işsiz ve niteliksiz çocuklara bir sanat öğretirken; öte yandan üzüm ihraç etmek için sepet bulamayan üreticilerin sorununu çözmüştür. Yine 1926-1935 yılları arasında İzmir’de Valilik yapan Kurtuluş Savaşı komutanlarından General Kazım Dirik, bir çok sosyal projeye imza atmıştır. Bunlardan biri de, çocuk kamplarıdır. Bir yandan çocuklara yurttaşlık eğitimi verilirken, bir yandan da okul-dışı zamanlarda, spor, açık alan çalışmaları gibi destek programları ile sağlıklı, ahlaklı, ülkesi için canını verebilecek yurttaşlar hedeflenmiştir.
Turgay Çavuşoğlu’nun “Sosyal Hizmetler Tarihi Kilometre Taşları” kitabıyla, bize gönül zenginlerinin, gönüllü örgütlerin ve yerel yönetimlerin çalışmalarından tarihsel kesitler sürüyor. Kadın ve Sosyal Hizmet Vakfı tarafından yayınlanan kitap 144 sayfa ve 9 bölümden oluşuyor. Bölümler şöyle :
l Islahhaneler (1861- .)
l Darülaceze ve Sosyal Hizmetler (1896- .)
l Kazım Karabekir ve Savaş Çocukları (1919)
l İzmir Sepet Çiçek Mektebi (1923) l Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu ve Çocuk Bayramı (1921)
l Galata Çocukları Kurtarma Yurdu (1933) l İzmir Çocuk Kampları (1934) l İstanbul Serseri ve Satıcı Çocuklar Projesi (1942)
l Korunmaya Muhtaç Çocuklar Kanunu’nun Çıkmasında ÇEK Projesi ve CHP Meclis Grubu Raporunun Etkileri (1942)
Geçmişini bilmeyen kişi, herşeyin kendisiyle başladığını sanır. Aklına gelen her fikrin, yeryüzünde kimsenin aklına gelmediği heyecanına kendini kaptırır. Bir adım öteye gidemez. Çünkü geçmişi bilmenin en önemli sonucu, yapılan hataları ve eksikleri görmek; onları yapmadan yola devam etmeye çalışmaktır. Bu yönden, Türkiye, çok zengin deneyimleriyle tam bir laboratuvardır. Turgay Çavuşoğlu, yalnızca bu kitabıyla değil, tüm çabasıyla bizleri uyarmaya ve yönlendirmeye çalışıyor. Bu sese kulak verelim.
Turgay Çavuşoğlu : Sosyal Hizmetler Tarihinde Kilometre Taşları – Kadın ve Sosyal Hizmetler Vakfı Yayını, Nisan 2010.
* Prof.Dr., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Genel Yönetmeni ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü – İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)