Sokağın Sesi

 

Yurdum insanı bu yıl Cumhuriyet tarihinin en uzun, en çılgın yazını yaşadı. Seçim sonrası kentler boşaldı. Türkiye tek adam rejimine geçti. Bu rejim değişikliğinin ne demek olduğunu, Türkiye’yi nelerin beklediğini düşünmeden 30 milyon insan uçakla, otobüsle, kendi arabasıyla yollara düştü. Bunca yıldır ilk kez turizmciler uyarı üstüne uyarı yaptı: “Rezervasyonunuz yoksa sakın gelmeyin.” Geçen yıllar 60-100 TL arasındaki konaklama yerlerinde fiyatlar 5-6 katına çıktı. Vız geldi tatilcilere. Vatandaş yollara döküldü otoyollarda uzun kuyruklar oluştu. Sıcak bir yandan, denize ulaşma telaşı bir yandan kaza üstüne kazalar oldu. 137 kişi bu kazalarda öldü, 619 kişi yaralandı. Gazetelerin birinci sayfaları, televizyonlar günlerce çılgınca eğlenen, kumlarda sere serpe yatıp güneşlenen 30 milyon tatilcilere ayrıldı. Haksızlık etmemek gerek, sosyal medyada çok önemli bir sorun yapılan anketle çözüldü. 24 saatte 757 bin kişinin katıldığı anket en çok kişinin katıldığı “sanal anket” olarak tarihe geçti. Sosyal medyada hala tartışması süren bu anketin sorusu şuydu: “Menemen soğanlı mı yapılır, soğansız mı?”  Sonuç mu? Türkiye ikiye bölündü, kazanan %51 ile soğanlı menemen oldu.

Gelelim gazetelerin arka sayfalarını dolduran yurdum insanlarına. Artık bu sayfalarda masal dünyası alacakaranlık kuşağına dönüşüyor. Haber bombardımanı sağlıklı düşünmeyi bırakın nefes almanıza bile izin vermiyor.

  • Doların yükselişi durdurulamıyor.
  • İğneden ipliğe zam üstüne zam.
  • İşten çıkarılan işçi sayısı binleri aştı.
  • Siyasi ve ekonomik kriz büyüyor.
  • Savaş kapıya dayandı.
  • 24 yaşındaki A.D. babasını döve döve öldürdü.
  • Arkadaşını 56 yerinden bıçaklayıp kafasını kesti.
  • Acil serviste doktoru dövdüler.
  • 16 yaşındaki iki liseli okulu basıp müdürü tüfekle öldürdü.
  • Arkadaşlarının şiddet uyguladığı 14 yaşındaki Y.B. intihar etti.
  • Müvekkilinin davasına girmek isteyen avukatı komiser dövüp, silah çekti.
  • İlk yedi ayda 243 kadın öldürüldü.
  • Çocuklara cinsel tacizler gün geçtikçe artıyor.
  • 15 yaşındaki D.K.’yı taciz eden adamı linç etmek isteyen halkın elinden polis kurtardı.
  • Maganda kurşununa en fazla kurban veren ülkeler arasında 300 kişiyle Türkiye birinci oldu.
  • İş kazaları (iş cinayetleri) binleri aştı.

Bu haberlerin ardı arkası kesilmiyor. Peki, sokaktaki insan ne düşünüyor? Ne kadar farkında bu konuları? “Sosyal ilişkilerimizde neden bu kadar şiddet var?” sorusunu sokağın sesi olan yurttaşlara soralım dedik. Sorumuza 167 kişi cevap verdi. 167 kişinin 38’i konuyla ilgili fikri olmadığını ya da ilgilenmediğini söyledi: “Bu soruyu sorduğunuza göre bu arada önemli bir şeyler olmuş. Hayret, sosyal medyaya da düşmedi. Cevap veremeyeceğim.” Anketimize katılan, konuya duyarlı  129 kişinin cevaplarını  keşke  tek tek sizinle paylaşabilseydik. Ancak on tanesini sizinle paylaşabiliyoruz.

Örnek: 1

Cinsiyet: Erkek Yaş: 57 Mesleği: Emekli

İşsizlik, çaresizlik, umutsuzluk, duyarsızlık. Hepimiz çok öfkeliyiz. Çünkü işin içinden çıkamıyoruz. Suçlulara “dur” demek yerine birbirimize saldırıyoruz. Beni en çok öfkelendiren nedenlerden biri kemer sıkma uyarısı. Kime bu uyarı anlamıyorum. Bizlere söylüyorlarsa, ekonominin düze çıkması için bize bel bağlıyorlarsa yandık demektir. Orhan Veli›nin bir şiiri vardır. “Cep delik, cepken delik, kevgir misin be kardeşlik?” Ne kemer sıkması gel de öfkelenme. O öfkeyle hıncını çevreden çıkartma.

Örnek: 2

Cinsiyet: Erkek Yaş: 23 Mesleği: Çalışmıyor

Toplumda çok ciddi bir kutuplaşma var. Bu kutupların parçaları birbirini dinlemeyi ve anlamayı reddediyor. Ayrıca bununla birlikte gelen ön yargı, sistematik baskı, hoşgörüsüzlük şiddeti doğuruyor.

Örnek: 3

Cinsiyet: Kadın Yaş: 21 Mesleği: Stajyer

Bu soruya bir değil, bin neden sıralanabilir. İşsizlik, hukuksuzluk, umutsuzluk, çaresizlik, siyasi ve ekonomik bunalım, hızla çoğalan silahlanma. Bilgisayar oyunları, televizyon dizileri hep şiddet üzerine. Düğünlerde milletvekillerinden tut gelinine kadar herkes havaya ateş ediyor. Herkes oldu kabadayı. Hesap soran yok. Basın özgürlüğü yok. Düşünce özgürlüğü yok. Hak yok, hukuk yok. Bilim yok, eğitim yok. Şiddet olmasın da ne olsun? Ama yine de şiddet çıkar yol değil.

Örnek: 4

Cinsiyet: Erkek Yaş: 26 Mesleği: Öğrenci

Bence kişilerin birbirlerine şiddet uygulaması ülkedeki sürekli gerginlikten, gündemden kaynaklanıyor. Geçim sıkıntısı sosyal ilişkilere yansıyor. İnsanların dinlenmeye, anlamaya vakti yok. Çalışmak zorunda. Aslında her çalışan bir köle; düşük maaş, yüksek çalışma saatleriyle her çalışan bir köle. Bu da şiddetin nedenlerinden biri.

Örnek: 5

Cinsiyet: Erkek Yaş: 39 Mesleği: Özel sektör çalışanı

Eğer hukuk yoksa, demokrasi yoksa, yapanın yaptığı yanına kalıyorsa, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” deniyorsa, hakkını arayanın yanında durulmuyorsa, yani, insanlar yalnızlaştırılıyorsa, kendi sorununu kendileri çözmek zorunda kalıyorlarsa en kolay yol sorunu şiddet ile çözmek oluyor. Doğru mu? Tabii ki yanlış. Bu kadar okudum, kendi mesleğim ile ilgili çalışmıyorum. “Mutlu muyum?” Tabii ki hayır. “Öfkeli miyim?” Tabii ki evet.

Örnek: 6

Cinsiyet: Kadın Yaş: 23 Mesleği: Öğrenci

Birincisi hukuk yok. Adam sana saldırıp, taciz ediyor, şiddet uyguluyor, şikayet ediyorsun, bir saat bile geçmeden sırıta sırıta serbest kalıyor. Birilerini öldürmek doğal hale geldi. Silah almak, antibiyotik almaktan bile kolay. Antibiyotik almak için reçete gerekiyor. Yapılanlar cezasız kalınca herkes bireysel olarak çözüm yoluna gidiyor. Bu da şiddeti daha da artırıyor. Eğitimsizlik de önemli. Hapishaneler eğitimliler ile dolunca ortalık bunlara kalıyor.

Örnek: 7

Cinsiyet: Erkek Yaş: 32 Mesleği: İnşaat işçisi

Bu sıcakta üç beş kuruş için inşaatta çalışıyoruz. Patron “git” derse öldük demektir. Ellerinizden öper dört çocuğum var. Karım, kaynanam bir de ben yedi boğazız. Şu yaptığımız evlerin yanında bizim gecekondu çöplük gibi. Otobüse biniyorum, insanlar sana değmemeye çalışıyor. Pazara gidiyorsun her şey pahalı, eve geliyorsun hepsi eline bakıyor. Biri kalem diyor, biri “Ayakkabım yırtıldı su giriyor.” diyor.” Karım “Bari biraz kemik alsaydın kasaptan.” diyor. Kaynana “Oğlum ağrılarım var ilacımı aldın mı?” diyor. Bu her gün böyle. Ne yalan söyleyeyim, zaman zaman karıma da çocuklara da girişiyorum. Sonra üzülüyorum. Kendini benim yerime koy. Bizimki yaşamak değil. Patronun iki dudağının arasında hayatımız. Korkudan ne dese susuyoruz, hep susuyorum. Bir gün patlıyorsun karını dövüyorsun. “Onların günahı ne?” diye sorarsan haklısın, onların günahı yok. Ama ne derler, gücü gücüne yetene. Bizi insanlıktan çıkarana gücümüz yetmiyor ki.

Örnek: 8

Cinsiyet: Kadın Yaş: 31 Mesleği: Ev kadını

Çocuklar kaçırılıyor, tacize uğruyor. Kadınların öldürülmesi, tecavüze uğraması neredeyse doğallaştı. Uyuşturucu kullanan çocukların, gençlerin sokaklarda ölmüş fotoğraflarını gazetelerde görmeye insan nasıl katlanır? Bunu yapanlara çok öfkeleniyorum. Yakalasam ben bile onu paralarım. Yanlış, biliyorum ama kurumlar görevlerini yapmıyorlarsa insanlar ne yapsın? Şiddetin karşısındayım ama caydırıcı önlemler almayanların da karşısındayım.

Örnek: 9

Cinsiyet: Erkek Yaş: 38 Mesleği: Taksi şoförü

Ben sakin bir adamım, zaten öyle olmasam şoför olamazdım. Ama ben bile artık sakin olamıyorum. İşler kesat. Bazı günler bir kuruş kazanamıyorum. Eve bile gitmek istemiyorum. Ben kazanamıyorum ama birileri çok kazanıyor. Herkesin altında son model araba. Parayı basan arabayı da alıyor, ehliyeti de. Herkesin elinde cep telefonu çıkıyor. Trafiğe yasak, kontrol yok. Trafik polisi anca bize ceza kesiyor. Her şeye zam var. Gazetede gördüm, kadının biri bir çantaya benim bir ayda kazanacağım parayı vermiş.  Kısacası, ben de benim gibi pek çok insan da patlamaya hazır bir bomba gibiyiz.

Örnek: 10

Cinsiyet: Kadın Yaş: 23 Mesleği: Sosyolog

“Neden şiddet yok?” diye sorsaydınız daha mantıklı olurdu. Memleketin iler tutar neyi var? Her gün sudan nedenler ile insanlar birbirini öldürüyor, yüzlerce çocuk kayboluyor. İşsizlik derseniz diz boyu. Bu kadar çok üniversite açacaklarına oradan mezun olanlara iş imkanı yaratsınlar. Cezalar caydırıcı değil! Sopayı kapan, parayı eline alan, tabancayı beline takan sokakta terör estiriyor. Ekonomik durum, siyasi durum birbirinden beter. Biz bizlikten çıktı. Çaresizlik, umutsuzluk insanları zıvanadan çıkarıyor.

Sağlığın tanımını bilim insanları şöyle yapıyor;

“Bedensel, ruhsal, sosyal iyilik hali.”

Bu tanıma göre ağır hastayız. Sokağın sesine bakılırsa hastalık nedenleri belli. O zaman hastalığın dermanı da bizde demektir. Çözüm; umutsuzluğa, yalnızlaştırmaya, hukuksuzluğa, işsizliğe, eğitimsizliğe, eşitsizliğe, şiddette, korkuya, kısacası bizi biz olmaktan çıkaran her şeye karşı birlikte olmakta yatıyor.

 

* Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Başkanı

Arşivler