Rize’de “O”ndan Önce Çay Dikilmiyordu : ZİHNİ DERİN

 

Zihni Derin’in girişimleri öncesi, yalnızca Rize’de değil, Türkiye’de de çay tarımı yoktu. Bugün çayın toplumsal yaşamımızda kapladığı yeri düşünürsek, bu girişimin, kazandırdığı ekonomik değer ve açılım daha iyi anlaşılır.

“Bir yörenin yazgısını değiştiren bir önder olabilir mi?” sorusuna verilecek, “en iyi örnekler”den biri, Zihni Derin’dir (1880 Muğla, 1965 Ankara) . Hem eğitimini ve hem de yaşamını tarıma adamış olan bu örnek kişi, Rize’nin de yazgısını değiştirmiştir. Ama Türkiye’de birçok olumlu girişimde olduğu gibi, bu değişim kolay olmamıştır.

Bu değişimde “önder” kişilik olarak ortaya çıkması, onun karakteriyle yakından ilgilidir.

Zihni Derin’in karakterini ortaya koyan bazı köşe taşlarını şöyle sıralayabiliriz :

  • Bursa’da 1914-20 yılları arasında kimya dersi okuyan öğrencileri kendisine “Kibrit-i Hadid” lakabını takmışlardı. Demir kükürdü demek olan arap köklü bu eski terimdeki “Hadid” aynı zamanda “hiddetli ve öfkeli” anlamını da veriyordu. Zihni Derin gerçekten çabuk parlayıp çabuk sönenlerdendi.
  • Tarım Genel Müfettişi iken gittiği Batum’daki konsolosumuzu “uyuşuk olduğu için”, zamanın Başbakanına şifreli telgrafla şikayet etmiş ve değiştirilmesini istemiş.
  • Ankara’dan Rize’ye atanan tarım memurlarından kimisini verilen işleri yapamayacak kadar züppe bulduğu için vapura bindirip kendi eliyle bakanlığa göndermiştir. (Koyuncu R. 2014:19)
  • İnatçı ve tuttuğunu koparan bir yapısı vardı. Zorluklardan yılmaz ve doğru bildiğini sonuna kadar savunurdu.
  • Zihni Derin’in tükenmez bir enerjisi ve paylaşımcı bir yapısı vardı. Birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla, “çay tarımı ve sanatı” hakkındaki bilgi notlarını paylaşıyor; çaya ait teknikler üzerinde durularak uygulamaya en elverişli olan kuramsala ve uygulamalı yöntemleri birlikte saptıyorlardı. Bu arada laboratuvar çalışmaları sürdürülüyordu (Zihnioğlu A., 2010: ).

Zihni Derin Selanik Ziraat Mektebi’nde okurken, babasının harçlık gönderememesi nedeniyle parasız kalmıştı. Okul müdürünün izniyle, bir arkadaşıyla birlikte, okul bahçesinin bir köşesinde domates ve soğan yetiştirip satmıştır. Kazandığı para onun Halkalı Ziraat Mektebi’nde okumasına da yardımcı olmuştur. Yine Selanik Ziraat Mektebi bahçesinde çay bitkisi yetiştirmeye çalışmış; ama iklim elverişsizliğinden başarılı olamamıştır (Koyuncu R. 2014:18-20).

Anlaşılan odur ki, Zihni Derin’in çay bitkisine olan ilgisi Selanik Ziraat Mektebi’ndeyken de vardı. Daha sonra Halkalı Ziraat Okulu’ndaki öğretmeni Ali Rıza Erten’in, ısrarla Batum ve Rize’nin iklim ve toprak yapısı bakımından benzerliğinden yola çıkarak, Rize’de çay tarımının yapılabileceğini söylemesi onun dikkatini Rize’ye yöneltmiştir.

Ancak, meslek çizgisinde Rize’ye ulaşması için daha çok aşılacak yol vardır. 1904 yılında iyi dereceyle Halkalı Ziraat Mektebi’ni bitirdikten sonra ilk görevi, Aydın İli Orman ve Maden Muamelat Katipliği’dir. Daha sonra üç yıl süreyle Selanik Ziraat Mektebi’nde ve Feyziye Mektebi’nde kimya, ziraat sanatları ve Jeoloji öğretmenlikleri yaptı. Ardından 1920 yılına kadar İstanbul ve Bursa’da çeşitli okullarda öğretmenlik yapmıştır.

Bursa’nın düşman tarafından işgalinden sonra, ailesini Bursa’da bırakarak, Ankara’ya gelmiş; 1920 yılında TBMM hükümetinin ilk Ziraat Genel Müdürü olarak atanmıştır. Henüz tarım bakanlığı kurulmadığı için İktisat Bakanlığı’na bağlıydı. 1924 yılına kadar süren bu görevi sırasında, Türk Tarımı hakkında çok büyük atılımlara imza atmıştır. Ülkemizde yetiştirilecek olan tarım ürünlerinin başta araştırılması ve gerekli alt yapının hazırlanmasında hep en ön sırada olmuştur.

Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluş aşamasında ve gelişme planlarıyla ilgili toplantılara katılmış ve Mustafa Kemal Atatürk ile kişisel görüşme olanağı bulmuştur. Bu görüşmelerinde, Türkiye’nin birçok bölgesinde çok çeşitli tarım ürünleri yetiştirilebileceğini söylemiştir. Özellikle Rize ve çevresinin, çay ve narenciye üretimine elverişli olmasını vurgulaması, Atatürk’ün dikkatini çekmiş; Zihni Derin’e, Rize ve çevresindeki çay tarımı ilgilenme görevi verilmiştir (Koyuncu R., 2014 : 15).

Rize 1922 yılında yoksul bir ilçeydi. Erkekleri gurbetçi olarak memleketlerinden uzakta çalışırlar; eşleri de düzlüklerden yoksun bir arazide mısır, fasulye, kabak ve karalahana yetiştirmeye çalışırlardı.

1937 yılında da durum farklı değildi. Arazi, deniz kıyısından başlayarak arkalara doğru yükseliyordu. Sonra da yüksek dağ silsileleri başlıyordu. O tarihte Rize küçük bir kentti. Yolcu gemisinin yanaşacağı bir limanı yoktu. Onun için gemi açıkta demirler ve motorlarla kıyıya çıkılırdı. Kıyıdan başlayan ana cadde tekti ve beş yüz metreyi geçmiyordu. Yeşil tepelere serpilmiş iki katlı evler ve bu tepelerin dibindeki ince düzlük şeride sıralanmış dükkanlardan oluşmuş bir kent…

Rize’de yoksulluğu yenmek için, devlet tarafından ilk girişim 1922 yılında başlatılmıştı. Çeşitli tarım ürünlerinin denemesinin yapılması planlanmıştı. Toplam 73 dönüm yer tutan bu fidanlıklara, Zihni Derin tarafından, mandalina, portakal, greyfurt, ağaçkavunu, limon ve bambu gibi bitkilerin yanında çay fidanları da dikilmiştir. Bugün hala fidanlıkta varlığını koruyan, mimoza gibi süs bitkileri de bu dönemde Zihni Derin tarafından dikilmiştir. Kurulan üç adet fidanlıkta yapılan denemeler, Türk tarımında da çığır açmıştır.

Ziraat Bahçesi olarak anılan fidanlık, Garal dağı adındaki Rize koyuna hakim tepenin üzerinde kurulmuştu. Yol arnavut kaldırımı şeklinde, sağdan soldan ve denizden toplanmış taşlarla döşenmişti. Mandalina ağaçları ve çay fidanları düzenli olarak sıralanmıştı. İnsanın içini ferahlatan bir görünümdü. 1924 yılında Zihni Derin’in Batum’dan getirip diktiği, mimoza gibi süs ağaç ve bitkileri ile mandalina, greyfurt, ağaçkavunu, portakal, limon ve bambu ile çeşitli armut ve meyveler de bahçenin uygun köşelerine yerleştirilmişti.

(http://denetimyazilari.blogspot.com.tr/2012/08/turkiyeyi-cay-iletanistiran-orman.html)

Zihni Derin, ilk başarısızlık sonrası Ankara’ya dönerken, bahçeyi, Batum’dan tüm bu fidanları birlikte getirip diktiği Rus bahçıvana emanet etmişti (Zihnioğlu A., 2010: ). Zihni Derin’in bu mücadelesinde, Rusya’dan getirdiği çalışkan bahçıvan Emil Vlakov’un çok büyük katkısı olmuştur; Derin, onu hep övgüyle ve teşekkürle anmıştır (s.27).

Ünlü yazar Hüseyin Cahit Yalçın, bu bahçeyi bir ziyaretinde, elindeki bastonuna dayanarak çevreyi seyreder ve bu iç açısı görünümü seyre dalar. Bir süre sonra kendini toplayarak şöyle der: “Az daha bastonum da yeşerecekti”.

Zihni Derin’in “çay” tarımına olan ilgisini destekleyen birtakım veriler vardı:

  • Rize Ziraat Odası Reisi Mustafa Hulusi Karadeniz, kendisine (Ziraat Umum Müdürlüğü görevindeyken) bir mektup yazarak, Rize’de çay tarımını savunmuş ve kendi bahçesinde Batum’dan getirdiği fidenin çok verimli olduğunu savunmuştu.
  • Yakın dostu olan Rusya Büyükelçisi’nden bu konudaki kitap ve yayınları istediğinde, Büyükelçi, bir zamanlar Rus Bilim Adamları’nın Rize üzerine hazırladıkları “Çay Raporu”nu da ona vermişti. Bu rapor, Rize’de çay üretimi yapılabileceğini destekliyordu.
  • Ankara’dan verdiği talimatla Rize’de “çay deneme fidanlığı” kurdurmuş ve bir teknisyeni de konuyu incelemek üzere Batum’a göndermişti. Kendisi de konuyu yerinde incelemek üzere 1921 yılında ilk kez Rize’ye gitmişti.
  • Başarılı sonuçlar, TBMM’e yansıyarak, Rize ile sınırlı olmak üzere “Fındık, Portakal, Limon, Mandalina ve Çay Üretiminin Desteklenmesi”ni ve üreticiye devlet desteği verilmesini kapsayan bir yasa çıkarılmasını sağlamıştı.
  • Özellikle, gurbetçi olarak çalışan erkekleri yeniden kendi topraklarında çalıştırmaya özendirmek amacıyla, 10 lirası peşin 10 lirası sonradan ödenmek üzere 20 lira avans verilmesi kararını TBMM’den zorlukla çıkaran Zihni Derin; bu kez halkın para yerine mısır istemekte ısrar etmesi dolayısıyla hayal kırıklığına uğramıştır. (Koyuncu R. 2014:32)

1924’de Çay Kanunu ile teşkilat kurulmuştu. Zihni Derin Ankara’daki görevini sürdürmekteydi. Yılda iki kez, birkaç aylığına Rize’ye gelir ve çay tarımı ile ilgili çalışma ve denetimlerini yapar; talimatlar vererek kentten ayrılırdı.

Ancak, halkın, çay tarımına sahip çıkması ve alışkanlıklarından vaz geçmesi bu ilk dönemde sağlanamamıştır. 1927 yılında Ziraat Genel Müfettişliği görevinden alınan Zihni Derin’in de Rize ile iletişimi geçici olarak ortadan kalkmıştır.

Kendisi yeniden öğretmenlik görevine dönmüştür. 1927-30 yıllarında İstanbul’da, 1930-36 yılları arasında Ankara’da çeşitli okullarda kimya ve tabii ilimler öğretmenliği yapmıştır. 1932-36 arası Gazi Terbiye Enstitüsü’ndeki görevinin bir başka kazanımı, bugün Gazi Üniversitesi Rektörlüğü’nün yer aldığı, geniş ve parkı andıran bahçenin planlanmasının ve ağaçlandırılmasının Zihni Derin tarafından yapılmış olmasıdır.

1936 yılında Trakya’da İkinci Genel Müfettişlik Ziraat Müşavirliği’ne atanarak öğretmenlik yaşamı sona ermiştir. Hemen bir yıl sonra Ankara’ya Baş Müşavir ve Çay Organizatörü olarak görevlendirilip; Rize’ye gönderilmiştir. Derin, artık çay tarımı hakkındaki tüm gelişmeleri yakından ve yerinde saptayacak ve üretimin gerçekleşebilmesi için, elinden gelen her türlü özveriyi gösterecektir. Arkasında bütün planlarını onaylayan hükümetin gücü vardır (Koyuncu R., 2014 : 17, 33).

Çay örgütünün kurulmasıyla ilgili ilk hedefler :

  • Ekibin kaynaşması ve eğitimi (memurlar, bölge teknisyenleri ve çay çavuşları),
  • Bölge örgütlenmesinin sağlanması,
  • Batum’dan gelecek çay tohumlarının ekilip, fidan haline getirilmesi
  • Yeni çay yetiştiricilerinin saptanması
  • Çevrede çay tarımına elverişli alanların bulunması ve ekime hazırlanması.

İlk paydaş çay üreticileri : Topraklarında çay üretmeyi kabul eden ilk çiftçilerle yapılan anlaşma gereği, arazilerini bir yıllığına Bölge Tarım Örgütü’ne bırakacak; ne bir bedel alacak ve ne de bir bedel ödeyecekti. Ama çay tarımı için, arazi setlendirilecek, çukurlar açılacak ve çay fidanları ekilecekti. Hazır hale getirilen çay bahçesi, üreticisine teslim edilecekti. Bu bahçeler çok önemliydi; çünkü bölge halkını özendirebilmek için örneklik oluşturacaktı. Böylece, Rize köylüsü, mısır, fasulye, kabak ve karalahana gibi yiyecek ürünlerini yetiştirmekten vazgeçecek ve çay tarımına dönecekti. Bunun için bölge teknisyenlerinin ve çay ustalarının, bilinçlendirici ve inandırıcı çalışmaları çok önemli ve çok başarılı olmuştu (Zihnioğlu A., 2010: ).

Rize çayının kalitesi konusundaki ilk tahlil 1939 yılında Zihni Derin tarafından yapılmıştır. “Bu tahlil sonucunda Rize Çayı; Cava, Hint ve Seylan çayları ayarında bulunmuştur” sonucuna varmıştır. Daha sonra bu tahliller Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Ziraat Sanatları Enstitüsü Müdürlüğü tarafından sürdürülmüştür.

1937’den başlayarak yine Zihni Derin’in girişimleriyle “çay tarımı”nın ısrarla üzerine gidilmiştir.

Batum’dan getirilen fideler, fidanlıkta çoğaltılmış ve 500.000 fide elde edilerek, çevre halkına dağıtılmıştır. Ancak çevre halkının bunları dikme konusundaki isteksizliği, çay üretiminin Rize’de başlamasını büyük ölçüde geciktirmiştir.

Çay fidanı ve tohum gereksinmesinin zamanında karşılanabilmesi; yeni çaylıkların kazandırılması; çay üreticilerinin birlik ve beraberliğini sağlamak amacıyla bir kooperatifin oluşturulması gibi konulara öncülük etmiştir. Bütün bunların yanı sıra çay üretimi hakkında eğitim amaçlı kısa süreli kurslar düzenlemiş ve bu kurslara katılanlara, çay üretimi hakkındaki bilgi ve deneyimlerini anlatmıştır. Merkezdeki fidanlıkta bir çay kurutma evi yapmış; çay hakkında afişler ve broşürler bastırarak üreticilerin bilinçlenmesine katkı sağlamıştır. O zamanki ülke koşullarında, yol bile olmayan en uzak köşelere kadar gidip halkla sıcak ilişkiler kurmuş ve onlara çayın bölgeye sağlayacağı yararlarını anlatmıştır (s.34).

1937 yılında Hayrat Çay Bahçesi adıyla kurulan ve 111 dönüm alanı kapsayan fidanlığın özelliği “tohum” amaçlı olmasıdır. Çapalama, otlardan temizlenme ve gübreleme dışında, hiçbir şekilde el sürülmeyen çay bitkilerinden yalnızca tohum elde edilirdi.

1939 yılında açılan merkez çay atölyesinde, makineler yardımıyla, çay üretimi yapılmaktaydı. İlk makineleri İngiltere’den getirilmişti; daha sonra benzerleri Ankara Ziraat Aletleri Fabrikası’nda yapılmıştır. Yine bu dönemde farklı yörelerde atölyeler kurulmuştur (Uzunkaya (1941), Gündoğdu (1941), Çayeli (1942) Atölyeleri, fabrikanın kurulmasından sonra işlevlerini tamamlayarak kapanmışlardır.

1946 yılında Fener Çay Fidanlığı’nda kurulan ve daha sonra fabrikaya dönüşen bu atölye, işlerin büyümesi sonucu başka bir yere taşınmak zorunda kalmıştır (Koyuncu R., 2014: 39-41).

Bölgenin ekonomik ve sosyal yönden kalkınması, geliştirilmesi ve göç olgusunun yarattığı sosyal problemleri azaltmak amacıyla, çay tarım ve sanayi uzun yıllar devlet tarafından desteklenmiş ve teşvik edilmiştir. İlk yaş çay yaprağı hasadı ve kuru çay üretimi 1938 yılında gerçekleştirilmiştir.

1940 yılında çıkarılan 3788 Sayılı Çay Kanunu ile ülkemiz çaycılığı güvence altına alınmış ve çay bahçesi kuracaklara ruhsatname alma zorunluluğu getirilmiştir. Bu yasal gelişmenin ardından çay tarım alanları giderek genişlemiş ve üretim miktarı hızla yükselmiştir. İlk çay fabrikası, 1947 yılında, 60 ton/ gün kapasiteli, Rize Fener Mahallesinde, Merkez Çay Fabrikası adı altında işletmeye açılmıştır. Çay tarım alanlarının ve yaş çay yaprağı üretiminin artması çay işleme fabrikalarının sayısının da giderek artmasını zorunlu kılmış, 1973 yılında, kurulan yaş çay işleme fabrika sayısı 32´ye, 1985 yılında ise 45´e ulaşmıştır. 1963 yılına kadar ithalat ile karşılanan iç tüketim talebi 1963 yılından sonra yurt içi üretim ile karşılanmaya başlanmıştır. (http://www.caykur.gov.tr/Caykur/2/1/8/6/caykurun-tarihcesi.aspx)

Zihni Derin’in Rize’ye katkılarından biri de, halkın kooperatif biçiminde örgütlenmesi için gösterdiği çabadır. Yörenin zenginliğini arttırmasının çay tarımında olduğunu bildiği için, “Rize Çay İstihsal  Kooperatifi”nin, tüzüğünü yazmak da içinde olmak üzere kuruluşunu sağladı. Bu kooperatif bugün de ayaktadır.

13 Temmuz 1945’te 65 yaşını doldurduğu için zorunlu olarak emekliye ayrılmıştır. Ancak çay tarımı konusunda Rize’de yapılması gereken daha çok şey vardı. Hükümet, bu kez ücretli olarak “Çay organizatörü” görevini sürdürmesini istemiştir. Bu ücretli iş, 29 Şubat 1951 tarihine kadar sürmüştür.

Ancak Rize’deki hayal kırıklıkları sürmektedir. Son olarak 1950 seçimlerinde, yöredekilerin ısrarı ile bağımsız milletvekili olarak adaylığını koymuş; ama kazanamamıştır. Son Rize ziyareti, 1964 yılında, çayın ülkemizde üretilmeye başlanması dolayısıyla düzenlenen Çay Bayramı, çok coşkulu ve Zihni Derin’in Eylemi’ni övücü bir çizgide yaşanmıştır. Bu onu çok mutlu etmiştir. Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’in de katıldığı törende, Belediye Başkanı’nın arabası, geri geri giderken Zihni Derin’i ezmiş ve kalça kemiğinin kırılmasına neden olmuştur. Bu da sonun başlangıcı olmuştur. Uzun hastanede yatılı tedavilerden bir yıl sonra, Zihni Derin yaşamını yitirmiştir.

Bu çalışmaların karşılığında aldığı iki ödül, 1969 yılında TUBİTAK Hizmet Ödülü ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Onur Ödülü olmuştur. Rize’de büstü ve rölyefi bulunmaktadır. Değerbilir insanlar, onun adıyla “çay”ı birlikte anarak onu gönüllerinde yaşatmaktadırlar.

Kaynaklar:

  • Recep Koyuncu (2014) : Bildiğini Okuyan İmam Zihni – ÇINAR Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayını, 2.Baskı
  • Asım Zihnioğlu (1998) : Bir Yeşilin Peşinde – Tubitak Popüler Bilim Kitapları, 7.Basım (1983 Tubitak Hizmet Ödülü)
  • http://www.caykur.gov.tr/Caykur/2/1/8/6/caykur%C2%B4un-tarihcesi. aspx
  • http://denetimyazilari.blogspot. com.tr/2012/08/turkiyeyi-cay-iletanistiran-orman.html

 

* Prof. Dr., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Genel Yönetmeni ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü – İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

** Cumhuriyet Aydını Zihni Derin’ın portresinin hazırlanmasında bize büyük destek veren Rize’li araştırmacı-yazar Recep Koyuncu’ya ve fotoğraf arşivinden yararlanmamıza olanak tanıyan torunu Mimar Cemal Kayalar’a sonsuz teşekkürler.

 

Tags: , , , ,

Arşivler