1977 yılının Aralık ayında, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği’nin Etimesgut Bölge Hastanesi’nde Eczacı olarak göreve başladım. Her sabah servis otobüsü ile gittiğimiz Hastane, bahçe içinde, 1937’de Ulu Önder Atatürk’ün de ziyaret ettiği tarihî bir binaydı. Bu binayı canlı tutan ise, tam anlamıyla “Takım” olarak çalışan özverili personel kadrosuydu. Bu “Sihirli Hava”, beni de çok kısa sürede içine çekti…
Bunun nedenini, işe başlamamın daha ilk haftalarında, Bölge İçi Eğitim Toplantısı’na katılmak için gelen Prof. Dr. Sayın Nusret Fişek Hocam’ın Eczane ziyareti ile çözdüm. Sayın Fişek Hocamı, öğrencilik yıllarımdan beri tanırdım. Beni Hastane Eczanesi’nde ziyareti ve ilaçlar -özellikle, antibiyotikler- üzerine söyleşisi, aslında “Etimesgut Ailemize Hoşgeldin” demekti. Bunu, yıllar sonra, daha da iyi anlıyorum…
Her iki haftada bir, Bölge’de; ayda iki kez de Hacettepe Üniversitesi’nde gerçekleşen ve bizleri sürekli öğrenmeye yönelten coşkulu eğitim toplantılarında; “takım olma”nın temel unsurlarını da öğreniyorduk.
Bu giriş paragraflarını niye mi yazdım?
Bunu nedeni; geçtiğimiz yaz ortasında evdeki kütüphanemi gözden geçirirken gözüme çarpan, Atatürk’ün 100. Doğum Yılı nedeniyle Hacettepe Üniversitesi Toplum Hekimliği Enstitüsü tarafından yayınlanmış olan bir kitap:
“HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ’NDE TOPLUM HEKİMLİĞİ’NİN İLK 15 YILI”
Sayın Hocam, ithafında “Arkadaşım Leylâ Üstel’e Teşekkürlerimle” yazmıştı. Alışılagelmiş tanımları bir yana; “Arkadaş” demek, özünde “güvenle sırtını dayayabildiğin varlık” anlamına gelmektedir. İşte; bu nedenle, söz konusu ithaf, her zaman onurlandırdı beni.
Prof. Dr. Sayın Fişek Hocam’ın yazmış olduğu bu onurlandırıcı ithaf, beni zaman tünelinde yolculuğa çıkardı.
Bu yaşımda, biriken deneyimlerimle, kavramların nasıl ete-kemiğe büründüğünü; Kişilerin ve Kurumların nasıl markalaştığını bir kez daha anımsattı.
Bu kavramların en başında, “Takım Ruhu”nun kıvamlanmasında
“Lider-Yönetici”nin rolünün olmazsa olmaz olduğu gerçeği yatmaktadır.
“Lider-Yöneticilik” nedir? Bu soruyu irdeleyerek, “Takım Çalışması” oluşumundaki rolünü anımsatmak istiyorum.
Herkes Yönetici olabilir. Ne var ki; Lider olabilmek, doğuştan gelen bazı karakter unsurlarının varlığını gerektirir. Dahası, anılan unsurların yaşam boyu kuyumcu titizliğiyle işlenmesi de gerekmektedir.
Konuyu değerli Hocam Prof. Dr. Sayın Nusret Fişek özelinde gözden geçirdiğimizde, ortaya şöyle bir tablo çıkmaktadır:
Kararlılıkla ve tutkuyla ilmek ilmek dokuduğu Ufuk Hedefi (Vizyonu)…
“Bireylerin – Kurumların Omurgası” olduğuna inandığı değerleri ve ilkeleri rotasındaki tutarlılığı…
Ayrıntıları gözden kaçırmayan; ancak, ayrıntılarda boğulmayan
“Sistemik ve Sistemli Düşünme” refleksi…
“İnsanlara Yatırım Yapma” uygulamaları…
Eğitirken söyleşen, söyleşirken eğiten “Yaşam Rehberliği” yanı…
Diliyle ve beden diliyle “Motivasyonu Şarj Eden” yönü…
En olumsuz koşullarda bile pes etmeyen “İnsanları ve Kurumları Geliştirme ve Güçlendirme” enerjisi…
Mimar Sinan’ın Horasan Harcı gibi oluşturduğu güçlü “Biz Aidiyet”i…
Hiyerarşiye değil, “Takım Rolleri”ne odaklanan çalışma felsefesi…
Yüreğinden beslenen “Yüreklendirme Gücü”…
Gönlünden coşkuyla taşan “Gönüllülük Bilinci”…
Katkısız ve katıksız “Katılımcılık” anlayışı…
Kimseyi paylamaksızın ördüğü “Paylaşımcılık” yaklaşımı…
Bilgeliğinden süzülen “Yapıcı ve Kalıcı İnsan İlişkileri” gücü…
En kurak insan ilişkileri iklimlerinde dahi gürüldeyerek akmayı sürdüren “İyiniyet Şelalesi” …
Herkesi her zaman “Can Kulağı İle Dinleme” alışkanlığı…
Alçakgönüllü kişiliğinin akort ettiği “Duyarlılık” ve “Farkındalık” örneği davranışları…
İnsan ilişkilerini “Duygusal Zekâ” parıltısı ve “Sosyal Zekâ” ışıltısı ile zenginleştiren dokunuşları…
“İz Bırakan” adımları ve atılımları… Profesyonel yaşantımı bir “Deniz Feneri” gibi aydınlatmış ve rotalamış olan Hocam Prof. Dr. Sayın Nusret Fişek, yukarıda sayılmış olan karakter unsurlarının “Yaşayan Örneği” idi…
Sayın Hocamız ile yaşamış olduklarımızı düşünüyorum da, kendisini yalnızca “Lider-Yönetici” olarak anlamak ve anmak, çok büyük bir haksızlık olacak!..
Çünkü; yukarıdaki satır başları bir yap-boz parçaları gibi uyumlulukla bir araya geldiğinde; ortaya Liderliği de aşan, Lider-Yöneticiliğin de ötesine geçen bir tablo çıkıyor.
Değerli Hocam Prof. Dr. Sayın Nusret Fişek -deyim yerindeyse-
“Lider Ötesi” Bir İnsandı…
Özlemle, Saygıyla…
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)
* Dr. Ecz., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Denetleme Kurulu Üyesi