Son dönemde, özellikle Ziya Selçuk’un Milli Eğitim Bakanı olmasının ardından yürütülen imaj tazeleme kampanyasıyla birlikte eğitim politikalarında bir kırılma olduğu, paradigma değişikliğine gidildiği algısı yaratılmak isteniyor. Elbette toplum nezdinde bunun karşılık bulabilmesi için kimi adımların atılması gerekmektedir. Kaldı ki siyasi iktidarın en tepesinden dahi “eğitimde başarısızlık” uyarıları geliyorken, birilerinin yeniden toplumsal rıza üretme politikalarını devreye koyması kaçınılmazdır.
Ancak söz konusu Türkiye olduğunda, bugünden geriye dönüp bakmak, politikaların izini sürmek, hafızalarımızı tazelemek sadece siyasi iktidarın mevcut durumu nasıl organize ettiğini görmemiz açısından değil, mücadelenin nerelerde yoğunlaşabileceğini işaretleyebilmemiz açısından da oldukça önemlidir.
Hatırlanacağı üzere siyasi iktidar 2010 yılından başlayarak eğitimde 4+4+4 sisteminin alt yapısını adım adım inşa etmeye başladı. Kalkınma planları, MEB’in “2010 – 2014 Strateji Planı”, “Mesleki Eğitim ve Öğretim Sistemini Güçlendirilmesi Projesi”, “Meslek Lisesi Memleket Meselesi”, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın “Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi 2011–2014” programı gibi sayısı arttırılabilecek çok sayıda temel politika metni incelendiğinde mesleki eğitime yönelik oldukça kritik tespitlerin ve hedeflerin yapıldığı kolaylıkla görülebilecektir.
Söz konusu metinlerin ortak paydasında, mesleki eğitimde okul-sanayi iş birliği, özel sektörün meslek lisesi açabilmesinin sağlanması, meslek liselerinin sayısının arttırılması gibi hedefler bulunmaktadır.
Ancak asıl kritik adım, 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın genel liseleri Anadolu liselerine dönüştürme kararıyla atılmıştır. Çünkü o günden bugüne kadar liseler, bugün uygulanan Liselere Geçiş Sınavı(LGS) sonrasındaki yerleştirme mantığına uyumlu biçimde kategorize edilmiş, devlet desteğiyle özel liselerin sayılarında muazzam bir artışa gidilmiş, mesleki ve teknik eğitimin ortaöğretimdeki yeri güçlendirilmiştir.
Gerek o dönemki liselere geçiş sınavı olarak uygulanan Seviye Belirleme Sınavı(SBS)’nın gerekse bugünkü LGS’nin ardındaki en temel mantık, özellikle yoksul ailelerin çocuklarını bir biçimde mesleki eğitime, imam hatip liselerine ya da açık liseye yönlendirmek olmuştur. Ancak burada altını çizmemiz gereken konu, açık liseye gitmek istemeyen bir genç ve ailesine mesleki eğitim tercihinin “rasyonel bir tercih”, “altın bilezik” olarak sunulmasıdır.
10 Aralık 2010 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmekte olan “torba yasa” tasarısında durum tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Hatırlayalım, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer verdiği demeçlerde Milli Eğitim Bakanı gibi konuşmakta ve mesleki eğitime yönelik çokça açıklama yapmaktaydı. Nitekim kendisi 2011 yılında Milli Eğitim Bakanı görevine getirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı döneminde de 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrasında “meslek eğitimi gören öğrenci, aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin %30’undan aşağı ücret ödenemez.” ifadesi yer almaktaydı. Ancak 10.12.2010 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen torba yasa tasarısının 54. maddesi ile mevcut durumdan daha geri bir düzenleme yapıldı ve “asgari ücretin net tutarının %30’u” ifadesi getirilerek yasalaşması sağlandı.
Şüphesiz ki bu sürecin en önemli kırılma anını 4+4+4 düzenlemesi olarak bilinen eğitimin kademelendirilmesi uygulaması oluşturmaktadır. 4+4+4 düzenlemesi sonrasında MEB, mesleki ve teknik liselerin sayısında ciddi bir artış sağlamıştır. Bu durumu daha iyi görebilmek için MEB’in örgün eğitim istatistikleri bizlere oldukça önemli veriler sunmaktadır.[1]
Özel Mesleki ve Teknik Ortaöğretimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayısı[2]
Eğitim Yılı | Özel Ortaöğretim Sayısı | Öğrenci Sayısı | Öğretmen Sayısı |
2011/’12 | 45 | 4.348 | 689 |
2012/’13 | 126 | 17.854 | 2.181 |
2013/’14 | 426 | 54.153 | 7.472 |
2014/’15 | 429 | 75.890 | 7.660 |
2015/’16 | 419 | 99.217 | 8.604 |
2016/’17 | 372 | 111.720 | 7.771 |
2017/’18 | 383 | 109.113 | 8.873 |
2018/’19 | 413 | 107.228 | 9.278 |
MEB’in istatistiklerine bakıldığında 2011/12 yılında özel mesleki ve teknik liselerin sayısının 45, öğrenci sayısının da 4 bin 348 olduğu ama 2017/18 yılına gelindiğinde okul sayısının 383’e, öğrenci sayısının da 109 bin 113’e çıktığı rahatlıkla görülebilmektedir. Aynı şekilde 2011/12’de devlet mesleki ve teknik lise sayısı 4 bin 794 iken öğrenci sayısı 1 milyon 593 bin 935 düzeyindedir. 2018/19 yılında ise bu rakamlar sırasıyla 4 bin 227 ve 1 milyon 686 bin 163 kişi olarak karşımıza çıkmaktadır.[3] Her ne kadar okul sayısında azalma olduğu ifade edilecek olsa da durum sayıların bize söylediğinden daha farklıdır. Çünkü 2013/14 yılında mevzuatta yapılan bir düzenleme ile mesleki ve teknik liselerde isim değişikliğine gidilmiş ve bu nedenle söz konusu düşüş yaşanmıştır. Ancak özel meslek liselerinin sayısındaki artışla mesleki ve teknik liselerdeki öğrenci sayısı oldukça artmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Kasım 2018’de yayınlanan “Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Görünümü”[4] başlıklı raporun 22. sayfasında bu durum açıkça ifade edilmiş, ortaöğretimdeki öğrencilerin %35’inin mesleki ve teknik eğitimde öğrenim gördüğü belirtilmiştir.
Bu oranın oluşmasındaki en önemli etkenlerden biri de özel okullara teşvik sisteminin başlatılmasıdır. Söz konusu dönem içerisinde 5580 sayılı yasaya dayanarak 23/10/2012 tarihli ve 28450 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ile Organize Sanayi Bölgeleri kapsamında eğitim veren özel mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına da teşvik uygulaması başlatılmıştır. Günümüzde, bu okullara kamu kaynakları kullanılarak öğrenci başına 6 bin 900TL’ye kadar teşvik sağlanmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Haziran 2019 yayınlanan “Organize Sanayi Bölgelerinde Meslekli ve Teknik Eğitim Raporu”[5]nun 17. sayfasında, “OSB’lerde yer alan mesleki ve teknik eğitim kurumlarında eğitim alan toplam 56.334 öğrencinin çoğunluğu (%80,79) MTAL’lerde eğitim almaktadır. MEM’lerde eğitim alan 10.820 öğrenci OSB’deki mesleki eğitim kurumlarında eğitim alan tüm öğrencilerin %19,21’ini oluşturmaktadır. OSB kapsamındaki MTAL’lerdeki öğrencilerin %70,44’ü özel MTAL’lerde, %29,56’sı resmi MTAL’lerde bulunmaktadır.” denilerek, gelinen durumun boyutları gözler önüne serilmiştir.
Son dönemde, fabrika gibi çalışan ve devasa döner sermayelere ulaşan mesleki ve teknik liselerin yanı sıra MEB ve sanayi kuruluşları arasında yapılan protokollerle[6] de “iş garantili” meslek liseleri “pazarlaması” son hızıyla sürmektedir.
Bunlarla birlikte Mesleki Eğitim Merkezleri’nde de önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. MEB verilerine göre 2011/12 eğitim öğretim yılında 99 okulda 43 bin 809 öğrenci bulunmaktayken, 2017/18 yılında bu sayılar sırasıyla 322’ye ve 136 bin 274’e çıkmıştır. 09/12/2016 tarihli 29913 sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren yasal değişiklikle meslek eğitim merkezleri Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlanmıştır. Bununla da yetinilmeyerek çıraklık eğitimi örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınmıştır. 12. sınıfta ustalık belgesi alan öğrenciler, haftada bir gün okula gitmekte ve açık liseden fark derslerini vererek lise diploması alabilmektedir. Kısaca fiilen örgün eğitimin dışında kalan ve işçi olarak çalışan öğrencilerin mevzuat değişikliğiyle zorunlu eğitim sisteminin içine dahil edilmesi sağlanmıştır.
Bunlarla birlikte asıl müdahale Liselere Geçiş Sınavı sonrasındaki yerleştirme sistemiyle gerçekleşmektedir. Şöyle ki Türkiye’de 2019 yılında LGS sonuçlarına göre merkezi düzeyde öğrenci alan 1526 lise belirlenmiştir. Bu liselere LGS sonuçlarına göre Türkiye genelinde %10’luk başarı dilimine girebilen öğrencilerin yerleşmesi sağlanmıştır. Hemen belirtelim ki 1526 okulun 855’i Anadolu imam hatip ve meslek liselerinden oluşmaktadır.
Bu liselere yerleşemeyen öğrenciler için de ayrı bir sistem öngörülmüştür. Buna göre öğrenci, ikamet ettiği bölgeden sınavsız öğrenci alan 5 lise tercih etmektedir. Sorun da burada başlamaktadır. Çünkü bir öğrenci söz konusu 5 tercihi yaparken sadece 3 liseyi aynı genel müdürlük bünyesindeki liseden yapabilmektedir. Örneğin sistem, bir öğrencinin Ortaöğretim Genel Müdürlüğü bünyesinden en fazla 3 Anadolu lisesini tercih etmesine izin vermektedir. Haliyle dışarıda kalmak istemeyen bir öğrenci 3 tercihini Anadolu liseleri arasından yaptıktan sonra son iki tercihini de imam hatip ya da meslek liselerinden yapmak zorunda kalmaktadır. Eğer öğrenci Anadolu lisesi dışında bir liseye gitmek istemiyorsa, kaydı otomatik olarak sistem tarafından açık liseye yapılmaktadır. Anadolu lisesine gidebilmek için izleyebileceği tek yol ise verdiği dilekçeler sonrasında boş kontenjanı olan bir Anadolu lisesinin bulmak ve MEB’in ilgili birimlerinden bu okula gidebilmek için onay almaktır. Dolayısıyla Anadolu lisesine yerleştirilmeyen yoksul bir ailenin çocuğunun önünde meslek lisesi, imam hatip lisesi ya da açık lise seçenekleri bulunmaktadır. Özetle bu öğrenciler, fiili biçimde akademik eğitimden koparılmakta ve “altın bilezik”, “iş garantili meslek lisesi” gibi propagandalar eşliğinde mesleki ve teknik eğitime yönlendirilmektedir.
Sonuç olarak en genel hatlarıyla bu tablo bizlere birçok gerçeği göstermektedir. Bugün gelinen nokta, uzun yıllardır izlenen bir politikanın sonucudur. Eğitim hakkının içeriği bizatihi Milli Eğitim Bakanlığı eliyle boşaltılmakta, çocuk emeği sömürüsü desteklenmektedir. Okulların etrafındaki ekonomik duvarlar yükseltilerek, öğrenciler ailelerinin sınıfsal konumuna mahkum edilmektedir. Dolayısıyla bütünlüklü ve olabildiğince geniş bir mücadele yürütülmeden, mevcut eğitim paradigmasında kopuş sağlanmadan ciddi sonuçlar alabilmek oldukça güç hale gelmiştir.
[*] Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Uzmanı
[1] Yıllara göre örgün eğitim istatistiklerine ulaşmak için bknz: http://sgb.meb.gov.tr/www/resmi-istatistikler/icerik/64
[2] MEB örgün eğitim istatistiklerinden derlenmiştir.
[3] MEB 2018-2019 örgün eğitim istatistikleri için bknz: http://sgb.meb.gov.tr/www/icerik_goruntule.php?KNO=361
[4] Raporun tamamı için bknz: http://mtegm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2018_11/12134429_No1_Turkiyede_Mesleki_ve_Teknik_Egitimin_Gorunumu.pdf
[5] Raporun tamamı için bknz: http://mtegm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2019_06/12223750_12103640_2019_06_12_Organize_Sanayi_Bolgelerinde_Mesleki_ve_Teknik_Egitim.pdf
[6] Bknz: https://mtegm.meb.gov.tr/www/protokoller/icerik/2227