4 Aralık Dünya Madenciler günü. Madenciler Günü, Türkiyeli madenciler tarafından her yıl buruk bir şekilde kutlanıyor. Çünkü madencilik sektörü ülkemizde, kaza ve ölümlerle birlikte anılmaya devam ediyor. Maden kazaları gazete ve televizyonlarda sadece kitlesel işçi ölümleri olduğu zaman yer bulabiliyor. Oysa Zonguldak’tan Şırnak’a Manisa’dan Bursa’ya yurdun dört bir köşesindeki maden işçileri, çoğunlukla haber bile olmayan maden kazalarında birer ikişer yaşamlarını yitiriyorlar. İstanbul İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre, 93’ü 2017 yılında olmak üzere 2002-2017 yılları arasında madenlerdeki kazalarda 1632 maden işçisi yaşamını kaybetti. Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necmi Ergin madencilik sektöründeki bu kara tabloya yol açan koşullara ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Dünya’da madencilik alanında iş kazasına bağlı ölümlerde önemli azalmalar yaşanırken, Türkiye’de madencilik sektöründeki iş kazalarında yüzlerce işçi yaşamlarını yitirmeye devam ediyor. Neden?
Maden kazalarının sık yaşandığı ülkelerde; maden arama, hazırlık, üretim ve zenginleştirme imalatları esas itibariyle emek yoğun bir biçimde yapılmaktadır. Emek yoğun iş yerlerinde üretim boyutu arttırılarak üretim zorlamasına gidilmektedir.Ayrıca çalışılan alanların planlanmadan, denetim yapılmadan kolayca değiştirilmesine sıkça rastlanmaktadır.Gelişmiş teknoloji ve mekanizasyon kullanımında proje kapasitelerine uyulmamaktadır. İşyeri denetimleri gereği gibi yapılmamaktadır. İşçiler kuralsız biçimde çalıştırılmaktadır. İşçilerin ekonomik-sosyal haklara ilişkin sorunlarının yanı sıra iş güvencesi ve örgütlenme haklarından yoksun olmaları iş kazalarınayol açmaktadır.
Gelişmiş teknolojiler ve mekanizasyonun, maden ocaklarının emniyetini sağlamadaki olumlu etkilerini görmek gerekir. Mekanizasyonun olduğu ocaklarda emek yoğun ocaklara göre hem daha az işçi çalışmaktahem de daha fazla emniyet sağlanmaktadır. Bu nedenle iş kazası sıklığı da azalmaktadır. İş kazalarının önlenmesinde; bilinçli kullanılan teknolojiler, zamanında yapılan uygun yatırımlar ile teknik eleman gözetimi ve denetimi çok büyük önem taşımaktadır. Bununla birlikte ülkemizde yeni iş cinayetlerinin yaşanmaması için başta sendikalar olmak üzere, örgütlü-örgütsüz işçilerin işçi sağlığının kendi sağlıkları olduğu bilinci ile mücadele etmeleri veörgütlenmelerini yeniden güçlendirmeleri gerekmektedir.
Soma’da yaşanan iş cinayetlerinden sonra Türkiye’de havza madenciliği gündeme geldi ancak yaşama geçirilmedi. Havza madenciliği nedir? Havza madenciliği işçi sağlığı açısından niçin önemlidir?
Havza madenciliği; bir maden havzasındaki madenlerin üretiminin belirli birplan çerçevesinde,bütünlüklü olarakprojelendirilmesidir. Havza madenciliğinde üretime esas her adım(üretim miktarı, üretim için hazırlıklar, makine-ekipman ve tesisler, işçilik ) dikkate alınır.İmalat sırasında ortaya çıkan yeni durumlar değerlendirilir ve uygun önlemler alınır. İşçilerin barınma, dinlenme ve sosyal tesis ihtiyacı gibi sorunları da değerlendirilir. Havza madenciliği doğası gereği planlamayı esas aldığı ve planlamadaki unsurlardan birinin eksik olması halinde üretimin devamına izin verilemediği için işçi sağlığını da güvence altına almaktadır. Soma faciasından sonra iktidar tarafından maden mevzuatında yapılan değişikliklerlemadenlerin daha da parçalanması olanaklı kılınmıştır.
Yine Soma’daki kazadan sonra Maden Kanunu’nda değişiklik yapılarak her maden ocağında bir daimi nezaretçi bulundurulması şartı getirildi. Fakat Eylül 2017’de yayımlanan son Maden Yönetmeliği ile daimi nezaretçi uygulaması gevşetildi. Yönetmeliğe göre kuş uçuşu 20 kilometre içerisindeki üç madene tek bir nezaretçi bakabilecek. Buna neden ihtiyaç duyuldu?Bu durum işçi sağlığı iş güvenliği açısından ne anlama geliyor?
Maden Mühendisleri Odası,madenlerin aranması, hazırlık, dekapaj, üretim ve zenginleştirme işlemlerinin, maden mühendisi nezaretinde yapılması gerekliliğini savunmaktadır. Maden Kanunu’nda da maden sahalarındaki işletme faaliyetlerinin, maden mühendisi nezaretinde yapılacağı belirtilmektedir. Buna göre maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde en az bir maden mühendisinin daimi olarak istihdam edilmesi zorunludur.
Yasadan doğan mühendis istihdam etme yükümlülüğü bir maliyet, gereksiz bir mali yük olarak görülmektedir. Yönetmeliği yapanlar, kuş uçumu 20 kilometrelik mesafedeki üç sahaya tek bir nezaretçinin bakabileceğine ilişkin düzenleme ile bu yükü azaltmak istemişlerdir. Ancak yasada maden ruhsat sahalarındaki işletme faaliyetlerinde asgari bir maden mühendisinin daimi olarak istihdam edileceği açıkça belirtilmektedir. Bu nedenle yönetmelikte yasaya aykırı bir durumla karşı karşıyayız. İktidarın bu yönetmelikle çalışandan değil işverenlerden yana tavır aldığını da belirmek isterim. Madenler çok tehlikeli işler sınıfındadır. Kuş uçuşu 20 kilometre içerisindeki üç madene tek bir nezaretçinin baktığı durumu düşünelim. Daimi nezaretçibir madendeişletme projesi kapsamında imalatların yapılmasını yürütürken; diğer iki işletmenin sorumluluğunun da aynı daimi nezaretçiye verilmesi, gözetim ve önlem işlerini aksatacaktır. Dolayısıyla işçi sağlığı önlemlerini de aksatacaktır.
Türkiye’de madenlerde rödovans olarak adlandırılan sistem çok yaygın. Bu sistemle iş kazaları arasında bir ilişki var mı?
Madenlerdeki rödovans sistemi diğer sektörlerdeki taşeron sisteminin aynısıdır. İş Kanunu’nda tanımlanan asıl işveren alt işveren ilişkisine benzer bir ilişki rödovans sisteminde ruhsat sahibi ile rödovansçı arasında kurulmaktadır. Aslında rödovans ilişkisi kamunun bazı işletmelerinde büyük ölçekte üretimler için gerçekleştirilmiştir. Ancak küçük rezervli maden ruhsatlarında da bu sözleşmeler yapılmaktadır. Rezerv miktarı küçük ya da büyük olsun rödövansçı ruhsat sahibine kira bedeli gibi bir miktar rödovans bedeli ödemektedir. Rödovançı ruhsat sahibine ödediği miktarı ve maliyetini karşılayıp kar etmek için taşeronda olduğu gibi davranmaktadır. Kârından taviz vermeden üretim için gerekli olan önlemleri tam olarak yerine getirmeden üretime soyunmakta, bu durum iş kazalarına sebep olmaktadır.
(1) Rödovans, maden ruhsat sahalarının işletme hakkının özü kendisinde kalması koşuluyla hak sahibi tarafından sözleşme ile gerçek veya tüzel bir kişiye, bir süre tahsis edilmesidir.
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)