Kuşaklar Ötesine Varan Suç

                                               

İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, bütün ülkeler için yaşamsal önem taşımaktadır. İster endüstrileşmiş isterse endüstrileşmekte olsun, güvenlik bütün ülkeler için büyük bir öncelik taşıyor. İşte iki örnek: biri dünyanın en zengin ülkesi ABD’de 2005 yılında yaşanan rafineri patlaması, diğeri Hindistan’da 1984 yılında yaşanan gaz zehirlenmesi. Bu olaylar yüzlerce, binlerce insanın yaşamını karartmış. Eğer gereken önem verilmez ise ne yazık ki bu durumlar birbiri ardına herkesi üzmeye devam edecek gibi görünüyor. Bu nedenle her şeyden önce sağlık, her şeyden önce güvenlik ve en önemlisi de her şeyin üstünde insan…

BP’ye ABD’de Büyük Para Cezası

OSHA (Occupational Safety and Health Administration – İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetimi) BP grubuna 87,4 milyon Amerikan Doları ceza kesti. Bu, OSHA’nın bugüne kadar kestiği en büyük para cezası. 2005 yılında, Texas’ta, BP’ye ait rafinerilerden birinde meydana gelen patlamada 15 işçi ölmüş ve 170 Texas’lı yaralanmıştı. Bu patlamanın ardından BP’nin gerekli olan düzeltici önlemleri almamış olması, kesilen bu büyük cezanın en önemli nedenlerinden biri. OSHA’nın çalışma sekreteri Jordan Barab, rafinerinin çalışma koşullarının bugün bile tehlikeli olduğunu söylüyor. Rafinerinin son derece ciddi genel güvenlik sorunları bulunuyor. OSHA’nın müfettişleri, patlamadan sonra, BP’yi uyarmak için şirektin yönetimine 271 adet uyarı notası göndermişti. Müfettişler, patlamalardan sonra gereken önlemlerin alınmadığını belirtiyorlar. Bunların yanında, iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğine aykırı 439 uygulama tespit edilmiş. Çalışma Bakanı Hilda Solis, bu konuda oldukça kararlı bir tutum sergiliyor. Solis, yeni ABD yönetiminin, insanların yaşamlarını tehdit eden durumlara karşı hiç hoşgörü göstermeyeceğini şimdiden vurguluyor. Güvenlik kurallarının çiğnenmesi ve yok sayılması, çok büyük bir felakete daha yol açabilir.

Kamu otoriteleri tarafından verilen bu büyük cezanın, BP’ye ve diğer şirketlere bir mesaj olması hedefleniyor. Obama, kendinden önceki Bush yönetiminin devlet müdahalesini dışlayan uygulamalarına son vermek istiyor. BP, verilen bu cezadan ötürü doğal olarak hoşnutsuz. 2005 yılındaki bu önemli patlama, izomerleştirme işlemi sırasında bir kulede meydana gelmişti. Bozuk kontrol subapları nedeniyle hidrokarbon ve buhar karışımları havaya karışmış ve patlama oluşmuştu. 6 ay sonra, BP yönetimi, OSHA’ya 21,3 milyon Amerikan Doları para cezası vermiş ve güvenlik uygulamaları konusundaki eksiklerini gidereceği sözünü vermişti. Şirket bu rafineriye 1 milyar Amerikan Dolar’lık yatırım yaptığını ve mağdurların aileleri için 2.1 milyar Amerikan Dolar’lık bir fon oluşturduğunu söylemişti. Bunların sonucunda 4.000 kişi BP ile anlaştı ve şikayetlerini geri aldı. OSHA müfettişlerinin raporları, 87 milyon Amerikan Dolar’lık cezaya rağmen 2005 yılında verilen sözlerin yerine getirilmediği yönünde. Solis, bu yıl 100 yeni müfettiş işe alarak çalışan sayısını %10 arttıracak. Bush yönetimi sırasında etkinliğini yitiren denetimler, bu yolla sıkılaştırılmış olacak.

Bhopal Felaketinin Etkileri Dinmiyor

Bhopal sonu gelmeyen bir felaket. 3 Aralık 1984 tarihinde Union Carbide ait bir pestisit fabrikasından yükselen zehirli dumanlar, binlerce Hint vatandaşının ölmesine neden olmuştu. Bu olayın üzerinden tam 25 yıl geçti.

3 Aralık 1984 günü siyanürden 500 kat daha zehirleyici olan ve Sevin adlı pestisitin üretiminde kullanılan 27 ton metil izosiyanat gazı, Union Carbide firmasına ait fabrikadan havaya sızmaya başladı. 100 binlerce insan, uykudayken bu gaz nedeniyle zehirlendi. Fabrikanın tellerinin hemen yanındaki baraka ve gecekondularda yaşayan binlerce kadın, erkek ve çocuk dumanlar nedeniyle nefessiz kaldı ve ortalığı aniden saran bu duman onları kör etti.

Olayın ardından, ilk 72 saat içinde, 8.000 kişinin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Yüzlerce insan yataklarında ölürken; binlerce insan evlerinden sokağa kaçarak burada yaşamlarını yitirdi. Amnesty International’ın görüşüne göre, diğer 15.000 insan ise gaz sızıntısı nedeniyle ciğerlerinde, kalplerinde ve beyinlerinde oluşan ağır hasar nedeniyle öldü. Bu bölgede yaşayan hamile kadınların 2/3’üne yakını bu olaydan hemen sonra düşük yaptı. Yüzlerce bebek ise sakat olarak doğdu ya da organları tam gelişmemiş olarak dünyaya geldi. Olayın olduğu gece, fabrikanın 6 güvenlik sisteminden hiçbiri çalışmıyordu.

Bugün, dünyanın bu en büyük endüstriyel felaketinin üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına karşın, hala yeni kurbanlar doğmaya devam ediyor.

Bugün kullanım dışı olan bu fabrikanın yakınlarında oturanlar, kimyasallar tarafından kirletilmiş olan yakınlarındaki su kaynaklarına gereksinmeleri var. Bu bölgede doğan çocukların, ulusal ortalamalara göre 10 kat daha yüksek sakat doğma olasılığı var. Bhopal Sambhavna Kliniği doktorları, bu bölgede doğan her 25 çocuktan birinin, doğum sakatlıklarına sahip olduğunu söylüyor. Bebeklerin bazıları el ve ayak gelişimlerini bazıları ise kafa gelişimlerini tamamlayamadan doğuyorlar.

1 milyon insanın yaşadığı bu şehirde dumanlar altında kalan o günün çocukları ise, hala büyük bir mağduriyet içerisinde. Ağrılı deri lezyonları, mide sorunları, kaşıntılı ve kuru gözler bu şehre yeni taşınan bazı insanların hergün çektikleri bazı ortak sıkıntılar. Safrakesesi ve yemek borusu kanseri, anemi ve tiroid hastalıkları konusunda bu şehir, Hindistan’da görülen en yüksek oranlardan bazılarına sahip. Genç kızlar, olması gerekenden çok daha uzun bir süre sonra ergenliğe ulaşırken son derece sancılı periyodlar geçiriyorlar ve ağrılı jinekolojik durumlar sonunda genç yaşta histerektomilere yol açıyor.

Bu sorunların önemli bir kısmı, kloroform ve karbon tetraklorür gibi kimyasalların suya karışması sonucu görülüyor. Bu bölgede yaşayan ailelerin, yıkama, pişirme ve içme için bundan başka bir su kaynağı kullanma şansı yok. Yeni yapılan araştırmalar, bu bölgedeki su kaynaklarının kanserojen maddelerle kirlendiğini ortaya koyuyor. Bunun yanında, geçen yıla oranla bu yıl çok daha fazla kirlilik görülmesi, gelecek için oldukça endişe verici bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Bu bölge arındırılmadığı sürece, gelecek kuşakların sağlığı da önemli ölçüde büyük bir tehdit altında kalmaya devam edecek. Bölgenin temiz olduğunu söyleyen bakanların sözlerinin yanında bu araştırma sonuçları oldukça manidar.

Bütün bunların yanında, Union Carbide’nin yönetim kurulu başkanının firmasının, olayı inkarı ile ilgili devam eden yasal süreç ise 25 yıl önce başladığı yerde duruyor. Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü), 2001 yılında Union Carbide firmasını satın alan Dow Chemicals ve Hindistan Devleti’ne suçlananların mahkemede hazır bulunması ve gerekenlerin yapılması konusunda bir çağrıda bulunuyor. Dow Chemicals, ceza davası konusunda bir sorumluluk üstlenmek istemiyor.

Bugün bile, bu gaza sunuk kalan 120.000 kişinin, ciddi sağlık sorunları bulunuyor. Fabrika, 1985 yılında kapatıldıktan sonra, 30.000 kişi de çevreye gömülen kimyasal artığın temiz suya karışması nedeniyle hastalandı. Altında bu kimyasal artıkların gömülü bulunduğu çimenlik arazinin üzerinde, yerel yönetim yeterli önlemleri alamadığı için, günümüzde de oyun oynayan çocukları görmek olası.

Formaldehit Kan Kanseri Riskini Arttırıyor

Birçok endüstride kullanılan ve kanserojen olduğu bilinen formaldehit, kan kanserine yakalanma olasılığını arttırıyor olabilir. International Agency for Research on Cancer – Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (IARC) tarafından ekim ayında yapılan bir toplantıda sunulan bir uzman raporu, bu durumu ortaya koyuyor. Formaldehit, Grup 1 kanserojen madde olarak sınıflandırılıyor ancak şu ana kadar nazal sinüs kanseri ve nazofarinejal kansere yol açtığı düşünülüyordu.

Kasım ayı sonunda sonuçları açıklanan bir çalışmaya göre, formaldehit ile kan kanseri arasında bir ilişki bulunuyor. Cenaze işlerinde mumyalama için kullanılan formaldehite uzun süre sunuk kalan çalışanların, kan kanseri nedeniyle ölme risklerinin yükseldiği, 20 Kasım tarihinde Journal of the National Cancer Institute dergisinde yayınlanan bir çalışmayla ortaya konuldu.

Daha önceki çalışmalar, beyin kanseri ve lenfohematopoetik kötü huylu tümörler nedeniyle ölüm riskinin, formaldehitle sık çalışma olasılığı bulunan pataloji, anotomi bilimleri ve cenaze işleriyle uğraşanlar arasında daha yüksek olduğu yönündeydi.

Bu son çalışmada, Bethesda’da yer alan Cancer Epidemiology and Genetics at the National Cancer Institute araştırmacıları, adı geçen bu işlerde çalışanlar arasında formaldehite sunuk kalma ve çalışma nedeniyle ölüm görülmesi arasındaki ilişkiyi açıklamayı hedeflediler. 1960-1986 yılları arasında ölen cenaze endüstrisi çalışanları arasında yapılan kontrollu olgu çalışmasında araştırmacılar, lenfohematopoetik kötü huylu tümörler nedeniyle ölenlerle diğer nedenlerden ötürü yaşamını kaybedenleri karşılaştırdılar. Formaldehite sunukluk ve işyeri çalışmaları konusunda edinilen bilgi, akrabalardan ve yakın çalışma arkadaşlarıyla yapılan görüşmelerden derlendi.

Bu çalışmada, mumyalama işinde geçirilen yıllar ve bununla bağlantılı olan formaldehite sunukluk düzeyleri, kan kanseri nedeniyle istatistiksel açıdan anlamlı bir ölüm artışının bulunduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle mumyalama işinde 20 yıldan daha fazla süre çalışanlar için bu risk, en yüksek düzeyde bulunuyor. Diğer lenfohematopoetik kötü huylu tümörler nedeniyle görülen ölümler ile formaldehit arasında böyle bir ilişkinin varlığı bulunamazken, beyin kanseri ile ilişki konusu da açık değil.

Kırgızistan’da Bir Sirkçiye Gösteri Ayısı Saldırdı

http://www.cnn.com/2009/WORLD/europe/10/23/russia. skating.bear.death/index.html

Kırgızistan’da, ‘Buz Pistinde Ayılar’ gösterisine hazırlık sırasında, çalışma yaptırılan ayılardan biri, eğitmenlerine saldırdı.

5 yaşında bulunan ve dünyaca ünlü Rus sirkinde gösteriler yapan ayı, ziyaret amacıyla hazırlık çalışmalarına gelen bir başka sirkin yöneticisini, Kırgızistan’ın başkenti Bişkek kentinde öldürdü.

Olayın gerçekleştiği sırada buz patenleri ile kaymaya çalışan ayı, 25 yaşındaki Dmitry Potapov’un boynunu buz pistinin kenarına sıkıştırarak sürükledi. Sakinleşmeyen ayı, Potapov’un neredeyse bir bacağını kopma noktasına getirdi.

Ayının Potapov’a saldırmasının nedeninin bilinmediğini söyleyen yetkililer, Potapov’un tüm tıbbi müdahalelere rağmen aldığı ağır yaralar nedeniyle öldüğünü söylediler.

Potapov’u kurtarmak için araya girmeye çalışan 29 yaşındaki bir başka sirk çalışanı da aldığı darbeler nedeniyle, doktor Gulnara Tashibekova’nın verdiği bilgiye göre, ağır bir şekilde yaralandı.

Saldırının kurbanlarının başlarında büyük yarıklar, kafataslarında kırılmalar, beyinlerinde morluklar ve vücütlarında derin kesikler oluştu.

Saldırının kurbanlarının başlarında büyük yarıklar, kafataslarında kırılmalar, beyinlerinde morluklar ve vücütlarında derin kesikler oluştu.

Kentin merkezinde bulunan sirk, olayın ardından polisler tarafından kordon altına alındı, kurtarma ekipleri geldi ve uzmanlar gelerek olayı incelediler.

Kırgızistan’da, daha önce de Rusya’dan gelen sirk ayıları, insanlara saldırmıştı.

2002 yılında Rusya’dan Bişkek Hayvanat Bahçesi’ne getirilen bir başka ayı, kendisini sevmeye çalışan bir bebeği öldürmüştü.

Uzmanlar, bu duruma, hayvanın yetersiz beslenmesi nedeniyle içine girdiği saldırgan tavrın neden olduğunu belirtmişlerdi.

Sovyetler Birliği’nde insanlara ayıların saldırması, insanların seyrek yaşadığı bölgelerde rastlanan bir durumdu.

Ancak sirklerde iyi eğitimden geçirilmiş gösteri ayılarının insanlara öldürmek amacıyla saldırması, pek rastlanan bir durum değildi.

Rus sirklerinde ayıların buz üstünde kayması ve buz hokeyi oynaması, sıradan gösterilerin bir parçası.

Otellerde Çalışan Kadınların Kaza Yaşama Olasılığı Daha Yüksek

ABD’de 50 otelde yapılan bir araştırmaya göre, kadınların yaralanma riski erkeklere göre %50 ve Hispanik kadınların beyaz kadınlara göre 2/3 oranında daha fazla. American Journal of Industrial Medicine adlı dergide yayınlanacak olan bu çalışmaya göre, kadınların yaralanma riskinin daha fazla olmasının nedeni kaza görülme oranı daha yüksek olan temizlik ve oda hizmet işlerinde çalışıyor olmaları. Araştırmaya göre, temizlikçilerin bir kazayla karşılaşma olasılığı % 7,9. Bu oran diğer otel çalışanlarının ½ katı ve ABD’deki tüm işçiler için görülen oranın 2 katı.

Diğer çalışmalar, kat görevlileri ve oda hizmetçilerinin daha yüksek bir kaza riskine sahip olmalarını ağır kaldırmaları, tekrar eden işler yapmaları ve hızlı çalışamamalarına bağlıyor.

Yapılan bu son çalışma sendikalı işçilerin çalıştığı 50 otelde yapılmış. 3 yıl içinde gerçekleşen toplam 2.865 kaza incelenmiş. Bu çalışma, yaşanan kazaların iş bölümü nedeniyle kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsiz dağılımını ortaya koymak bakımından çok önemli.

* Derleyen: Onur Sunal Araştırmacı, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı

 

Tags: ,

Arşivler