Küreselleşmenin Kadın Emeği Üzerindeki Etkileri ve Kadınların Geliştirdikleri Direniş Stratejileri : Homenet

 

Emirali KARADOĞAN(*)

GİRİŞ

1970’lere kadar başarıyla uygulanan Keynesyen politikaların, ortaya çıkan ekonomik krizlere yönelik talepleri karşılayamaması ve kârların sıkışması, neo-liberalizm olgusunun ortaya çıkmasına yol açmıştır. 1980’lerden itibaren ülkemiz de dahil, dünyanın neredeyse her yerinde uygulanmaya başlanan bu yeni liberal politikalar, ekonomik ve sosyal krizlerin yaşanmasını da beraberinde getirmiştir (Erdoğdu,2004). Çünkü, neo-liberalizm, tüm dünya genelinde malların, hizmetlerin, sermayenin ve iş gücünün serbest dolaşımı önündeki engellerin kaldırılması olarak tanımlanan küreselleşme olgusunu ortaya çıkarmış ve bu yönde politikalar yürütülmesini talep etmeye başlamıştır. Kar hadleri düşen sermayedarlar yeni çıkış yolları aramışlardır. Özellikle krize giren az gelişmiş ülkelere yönelik uygulanmaya çalışılan yapısal uyum politikaları, bu ülkeleri küresel sermayenin oyun alanı haline getirmiştir.

Neoliberal politikalar çerçevesinde yürütülen yapısal uyum politikaları ile düzenlenmeye çalışılan işgücü piyasalarında esnekleşmeye bağlı olarak enformel çalışma tipleri ortaya çıkmıştır. Uygulanan yapısal uyum politikalarından en çok yoksullar, kadınlar ve çocuklar gibi savunmasız gruplar etkilenmiştir (Ecevit,2007). Küreselleşme, hem kadınların işgücü piyasalarına girişini, hem de toplumsal cinsiyet temelli ayrışmayı arttırmıştır (Beneria,2003). Küreselleşmeyle beraber işgücü piyasasına giren kadınlar kendilerine ancak enformel sektörde yoğun bir şekilde yer bulmuşlardır (Castels ve Portes,1989).

Küreselleşmenin kadın üzerindeki etkisini belli normlar üzerinden anlatmak mümkün değildir. Çünkü salt homojen bir kadın kimliğinden bahsedemeyiz. Doğal olarak küreselleşmenin kadınlar üzerindeki etkisi farklı şekillerde olmuştur. Köyde yaşayan kırsal kadın, küreselleşmeye yol açan makineleşme ile beraber topraktan uzaklaşırken; diğer yandan makineleşme sonrası yetersiz toprak sahibi erkek göç ederken, tek toprak emekçisi ise kadın olmuştur. Şehirdeki kadına baktığımızda ise; köyden kente yeni gelmiş kadın, köyde toprakta çalışırken ve üretici bir konumdayken, şehirde ise sadece, hane içi yeniden üretim işlerine bakmak zorunda kalmıştır. Fakat, kimi ailelerde geçim sıkıntısı yüzünden, kadın, çeşitli işler yapmaya başlamıştır. Evlere temizliğe gitmek bunlardan en çok göze çarpan biçimi olmuştur.

Kentlerde ücretli iş gücü olarak ve düzenli bir işte çalışan alt ya da orta gelir grubundaki kadınlar, küreselleşme ile beraber ortaya çıkan olumsuz durumlarda işten ilk çıkarılanlar olmuşlar ve evlerine hapsedilmişlerdir. Ancak karların sıkışması, rekabet edememe gibi durumlarda da vasıf durumlarından ve çalışmayı kabul etme kriterlerinden dolayı (düşük ücret, kötü çalışma şartlan, uzun çalışma süreleri, sosyal korumasız vb.) iş gücü piyasasının en çok talep edilen grubu haline gelmişlerdir. Kadının özellikle aşırı bilgi ve beceri gerektirmeyen işlerde ve sendikasız çalıştırılması (Pearson, 1992); ayrıca verimi düştüğü zaman yeni kadın işçi ile değiştirilme imkanı, kadını küresel ekonomilerin sömürüye en açık işgücü haline getirmiştir (Standing, 1989). Ülkelerin çoğunda, üretimde çalışacak, verimi yüksek genç kadınlar tercih edilirken; Latin Amerika ülkelerinde evli ve yaşlı kadınlar tercih edilmiş olması (Lim,1990), farklılığı ortaya koyma açısından kayda değerdir.

Kadınlar neoliberal düzende daha fazla sömürülerek, daha yoğun baskıyla karşılaşmışlardır. Bu durum yoksulluğun kadınlaşmasını doğururken, diğer yandan, küresel işbölümünde özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kadınlar esnek, kısmi zamanlı ve parça başı işlerle ücretli emeğe katılmışlardır. Kadınların kapitalist küreselleşmeye karşı mücadelenin gittikçe daha önemli bir dinamiği haline geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır (ÖDP,2005)

Dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı toplumlarda farklı stratejilerle küreselleşme ile mücadele edilmeye çalışılmış ve hala da çalışılmaktadır. Çalışanların organizeli olarak mücadele etme araçları sendikalar görülmesine rağmen kadınlar açısından bu pek de öyle olmamıştır.

  1. Kadınların Sendika Deneyimi

Kadınlar küreselleşmenin etkilerine karşı, farklı mücadele stratejileri geliştirmişlerdir. Bunun sebebi yukarda kısaca ifade edilen, etkileşimin mekan ve derecesidir. Toplu mücadelenin en önemli aracı olan sendikalar, kadınlara pek çözüm üretememiştir. Gerçi sendikalaşma oranı küreselleşme sürecinde sadece kadınlarda değil, erkeklerde de hızlı bir şekilde düşmüştür. Bunun en önemli sebebi yapısal uyum programları ve Fordist üretim tarzından vazgeçilerek, post-fordist üretim tarzına geçiş gösterilmektedir. Özellikle esnekleşme örgütlenmenin altını oymuştur. Toplam istihdamda imalat sanayinin payının azalması sonucu, 1980’lerden sonra kadınların sendikalara üyelik oranlan düşmüştür. Ancak bu azalma artan hizmet sektörüyle azda olsa telafi edilmiştir. Fakat kişisel hizmetlere yönelik çalışma biçimlerinde örgütlenme söz konusu olamamıştır (Toksöz, 2005).

Kadınların sendikalarda olmamasının çeşitli sebepleri vardır. Burada bu sebeplere değinilmeyecektir. Ancak önemli olanlarına kısaca değinmekte yarar vardır. Toksöz (2005) , özellikle iki sebep üzerinde durmaktadır. Birincisi, erkeklerin yönetici, kadınların bağımlı çalışan konumunda olduğu, geleneksel istihdam biçimlerinin sendikalarda da varlığını sürdürmesidir. Kısaca toplumda varolan cinsiyete dayalı iş bölümü, kadınların sendikalara üye olmalarının önünde bir engel olarak çıkmıştır. İkinci sebep de sendikaların kadınlara karşı tutumunda ortaya çıkmaktadır. Kadınlar bu durumu sendikaların işverenle yaptığı görüşmelerde deneyimlemişlerdir. Yapılan pazarlıklar esnasında, sendika, işverenin talepleri doğrultusunda, kadınlarla ilgili taleplerinden çabucak vazgeçebildiği ve mücadele etmediği için, birçok kadın, kendi gereksinimlerine yanıt vermeyen sendikal örgütlenmeye katılmayı istememiştir.

Küreselleşme ile mücadele, sendikal yapılanmada da yeni alternatif oluşumlar yaratmıştır. Bu oluşumlar, bilinen geleneksel sendikal yapılanmadan farklı bir şekilde gerçekleşen Toplumsal Hareket Sendikacılığı (THS) olarak nitelenen örgütlenmelerdir. Kadınlar mücadele için THS’lerde aktif bir şekilde yer almışlardır. Bu örgütlenmeler çeşitli ülkelerde farklı formatlarda ortaya çıkmışlardır. Güney Afrika’da COSATU (G.Afrika Sendikalar Konfederasyonu), Filipinler’de KMU (1 Mayıs Hareketi), Kanada’da CAW (Kanada Otomobil İşçileri), Meksika’da ATABAL (Ev Hizmetleri İşçilerinin Örgütlenmesini Destekleme Kolektifi) ve Hindistan’da SEWA (Serbest Çalışan Kadınlar Örgütü) bu tip örgütlenmelerin önde gelenlerindendir.

Bu hareketler neticesinde çeşitli kazanımlar elde edilmiştir. COSATU, G. Afrika’daki ev içi hizmet çalışanlarını örgütlemiştir. Ayrıca kadınların sendika dışı mekanlarda yürütülen faaliyetler sayesinde, örgütlenmeleri sağlanmıştır. Bu doğrultuda mahalle örgütlenmeleri ile kurulan sıkı bağlar sayesinde, kadınlar sendikal mücadelede de etkin bir hale gelmişlerdir. Bu etkinlikle beraber, ev içi kadın emeğinin örgütlenmesi gibi radikal bir başarı elde edilmiştir. KMU, Filipinlerde köylüleri, balıkçıları ve kent yoksullarını örgütlemiştir. 1987 yılında Meksika’da kurulmuş olan ATABAL, 1988 yılında 11 Latin Amerika ülkesinden kadın örgüt ve sendikalarıyla birlikte bir konfederasyon kurmuşlardır. Hindistan’daki SEW A, enformel sektörde çalışan yoksul kadınların hem kooperatif, hem de sendika formunda örgütlenme deneyimi olarak ortaya çıkmıştır (Akça, 2004) .

Bu örgütlenme deneyimlerinin dışında, kadınlar enformasyon çağına uygun olarak yeni bir örgütlenme ve mücadele stratejisi geliştirmişlerdir. Bu amaçla başta Güneydoğu Asya Ülkeleri olmak üzere dünyanın yaklaşık 70 ülkesinde pazara yönelik ev-eksenli üretimde çalışan kadınlar. Uluslararası Ev-Eksenli Çalışanlar Ağı (HomeNet), adı altında bir araya gelerek, kendilerinin de bağımlılık ilişkilerinin olduğunu ve buna bağlı olarak işçi olduklarını, dolayısıyla da örgütlenmeleri gerektiğini vurgulayarak mücadele etmeye başlamışlardır (Hattatoğlu’ndan aktaran, Yücel,2000), Uluslararası düzeyde kendilerinin işçi olduğunu ve örgütlenmeleri gerektiğini kabul ettiren bu Ağın temel hedefi; tüm dünyadaki ev eksenli çalışanları bilgilendirmek ve örgütlemektir (Yücel,2000). 1994’te kurulan HomeNet (Uluslararası Ev-Eksenli Çalışanlar Ağı) alanında tek oluşum olarak hizmet etmekteyken, 1 Mayıs 2006’da da ev-eksenli çalışanlara yönelik yeni bir örgüt; Dünya Evde Çalışanlar Federasyonu (HWW) kurulmuştur (Hattatoğlu, 2006) .

Görüldüğü gibi kadınların küreselleşmeye karşı örgütlenme deneyimleri daha çok ev- eksenli çalışma tipine yönelik olmuştur. Bu amaçla bu çalışmada ev-eksenli çalışma tipine yönelik çalışanların örgütlenme stratejilerinden HomeNet incelenmeye değerdir.

  1. Ev-Eksenli Çalışma Ve Mücadele Stratejileri Bağlamında Örgütlenme: Homenet

Uluslararası Çalışma Örgütü’nce (ILO) Evde çalışma kavramı, evde bir işverene bağlı olarak yapılan işler için kullanılmaktadır. Örgütün 1996’da kabul ettiği 177 sayılı Sözleşme’ye göre “erafe çalışma; bir kişinin kendi evinde veya işverene ait olmayan bir yerde işverenin saptadığı ürün veya hizmeti yaratmak için para karşılığı çalışmasıdır” (ILO, 1996). HomeNet’in yaptığı tanıma göre, ev eksenli çalışma, ev içerisinde ve etrafında gelir elde etmek için yapılan faaliyetler olarak tanımlanmıştır. Bu tanımı yaparken, kadının ev içerisindeki yeniden üretim işleri olan ev temizliği, yemek yapımı, çocuk bakımı gibi işleri hariç tutmuştur. Ev eksenli işlerin farklı nitelikte olabileceğini ifade edilmektedir. Buna göre bu işler, emek-yoğun; paketleme, etiketleme, bakır tel sarma, ayıklama gibi işlerden, elektronik üretimine ve hizmet üretimine dayalı işleri de kapsayan bir çeşitlilik göstermektedir.

Ev eksenli çalışan kadınları dünya çapında bir araya getirmek, bilgilendirmek ve örgütlemek için yola çıkan HomeNet, Ev-eksenli çalışanları iki gruba ayırmaktadır. Buna göre ilk grup ev-eksenliler, Parça Başı Üretim Yapanlardır. Bunlar ya bir işveren yada bir aracı adına üretim yaparlar. İkinci grup çalışanlar ise Kendi Hesabına Çalışanlardır (HomeNet,2006).

Parça Başı Üretim Yapanlar: Bu gruptaki erkek yada kadın, bir işveren, yada aracıdan hammaddeyi alarak ev içerisinde işleyerek son mamul haline getirir ve aynı kişiye geri verir. Bu üretimde üretici kadının üretim yaptığı pazarla hiçbir ilişkisi yoktur. Bazı durumlarda verilen hammadde yetersiz kalmaktadır. Bu durumda ev-eksenli çalışan kadın eksik malzemeyi kendi cebinden almak zorunda kalır. Bu tür üretimde eğer bir cihaz/makine kullanılıyorsa, bunu işveren yada aracı tedarik eder; ancak arızalanması, bakımı ve çalışırken tükettiği elektrik sarfiyatı gibi giderler çalışanın gelirinden ödenmektedir. Ayrıca vurgulanan bir nokta da; kimi üreticiler ulusal ve bölgesel pazarlar için çalışırken, kimi ev eksenli çalışanlarda uluslararası üretim zincirinin birer parçası haline gelmişlerdir. Küresel üretim zincirinin, özellikle ihracata dayalı emek yoğun sektörlerde işgücü maliyetlerini en aza indirmek amacıyla desentralize edilmesi, ev eksenli çalışma içinde kadınların ev işçisi olarak yoğun biçimde istihdamının temel nedeni olarak gösterilmiştir (Carr, Chen ve Tate, 2000). Özellikle ayakkabı, elbise ve elektronik sektörüne yönelik üretim yapanlar bu zincirin halkalarını oluşturmuşlardır.

Kendi hesabına çalışanlar: Bu grup ev-eksenli çalışanlar, hammaddeyi kendileri piyasadan alır ve ürünü son haline getirdikten sonra kendileri piyasaya sunarak satmaya çalışırlar. Fakat bu şekilde çalışan kadının, çalışma ve yaşam koşullan açısından durumunun, parça başı üretim yapan diğer kadınlardan daha iyi olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Kendi hesabına çalışanlar aşın bir rekabetle de yüz yüzedirler. Bu nedenle evde üretimi yapılan ürünün hammaddesini az miktarlarda ve ucuza alıp, son ürünü kendileri piyasada yüksek fiyatla satmak zorundadırlar. Bunlar bir işveren yada aracıya bağımlı çalışmasalar da mallarını satmak için, ajanslara ve aracılara oldukça bağımlı durumdadırlar.

Sonuç olarak her iki çalışma tipi teorik olarak birbirinden farklı görülse de aralarındaki ayrım çok da açık değildir. HomeNet’in (2006) ifadesine göre, örneğin Tayland’da kendi hesabına çalışan bir ev üreticisi hammaddeyi, parça başına üretim yapan kadına ürün sağlayan tüccardan almaktadır (her iki üretim yapan kişi hammaddeyi aynı elden almaktadır). Daha sonra imal ettiği ürünü satması için aynı tüccara vermektedir. Görüldüğü gibi, burada ürünü sağlayan da satan da aslında aynı kişidir. Yani parça başına üretim yapanla aslında neredeyse aynı üretim sürecinde yer almaktadır. Hatta kendi hesabına çalışan kadın, üretim yapmak için krediye kendisinin ulaşması gerektiği için farklı zorluklarla da karşı karşıyadır. Çalışma şartlan da parça başına çalışandan farklı olmadığı için, bu iki çalışma tipini teknik olarak, birbirinden açıkça ayırmak pek mümkün olmamaktadır.

  • Ev Eksenli Çalışanlar \ HomeNet

Ev-eksenli çalışmanın enformel doğasından kaynaklı, işverenlere, işçiyi, düşük ücretli, esnek çalışma ve düşük maliyetli, güvencesiz, çalıştırma gibi avantajlar sağlamıştır. Bunun asıl sebebi, çalışacakların geçim için bir gelire ihtiyaç duyması da gösterilebilir. Taşeronlaşmanın tekstil, ayakkabı, oyuncak, plastik eşya ve elektronik gibi sektörlerde uluslararası ölçekte gerçekleşmesi, bu durumu daha da pekiştirmiştir. Böylece istihdamın kadınlar açısından genişlemesi, kadınların bir çoğunun emniyetsiz, düşük gelirli, çok az yada hiç yasal olmayan, sosyal korumasız ve kötü çalışma koşullarının olduğu a-tipik istihdam biçimlerinde yoğunlaşmasına yol açmıştır. Bu tip çalışan kadınlar; dağılmış, izole olmuş ve bilgiye ulaşmakta da zorluklar çekmişlerdir. Bu durum, enformel çalışan kadınların küreselleşmenin kazanımlarından paylarına düşeni almak için, gerekli olan pazarlık güçlerini sınırlamış ve engellemiştir (HomeNet,2006).

Ev-eksenli çalışma sadece az gelişmiş ülkelere ait bir olgu değildir. Gelişmiş ülkelerde de yoğun bir şekilde ev de çalışma mevcuttur. Selçuk’a (2002:96) göre 1990’lı yılların ilk yarısında evde çalışanların sayısı AB-15 devletlerinde yaklaşık 15 milyon, Japonya’da ise yaklaşık 1 milyon civarındadır. Hindistan’da sadece sigara yaprağı sarma işinde 2 milyon 250 bin kişi, Filipinlerde sadece giyim işinde yaklaşık 500 bin kişi, toplamda ise yaklaşık 5-7 milyon kişi çalışmaktadır. Yapılan araştırma sonuçlarına göre ev içerisinde çalışma kadın yoğun bir şekilde gerçekleşmektedir (Castells ve Portes,1989). 1990’lı yılların verilerine göre Almanya, HonKong, İtalya, Japonya ve Meksika’da ev eksenli çalışanların yaklaşık %87 ile %93’ü kadındır (Selçuk,2002:97). Küresel kapitalizm için iktisadi yönden önem taşımayan ev işleri ve çocuk bakımını üstlenen milyonlarca kadının sosyal refahı da kapitalist küreselleşme sürecinde gündem dışına itildiğinden (KESK,2004), bu grup çalışanları kendilerini fark ettirmek için stratejiler geliştirmeleri gerekmiştir. Bu stratejilerden birisi de HomeNef tir.

HomeNet , özellikle Güneydoğu Asya bölgesindeki ülkelerde; Filipinler, Endonezya ve Tayland’da ortaya çıkmış ve örgütlenmiştir. HomeNet ILO tarafından 1988-1996 yılları arasında yürütülen bir projenin sonucunda ILO’nun işbirliği ile DANIDA (Danimarka Uluslar arası Kalkınma Acentesi) tarafında kurulmuştur (HomeNet,2007)

HomeNet, Tayland’da NGOTarın aktif desteği ile dört bölgede yaklaşık 9000 kişilik bir üye kitlesine hizmet etmektedir. Filipinlerde, Enformel Çalışanlar Ulusal Ağı (PATAMABA), yaklaşık 15 bin resmi olarak kayıtlı üyeye sahiptir. Bunun yanında, Gençlik servisinin bu amaçla üye yaptığı 2 bin kişilik gayri resmi üyesi de mevcuttur. Endonezya’da da Ev-Eksenli Çalışan Kadınların Arkadaşları Ulusal Ağı (MWPRI) 25 NGO ile işbirliği içerisinde, altı eyalette 11 bin kadına hizmet etmektedir Güneydoğu Asya HomeNet’i özellikle ifade edilen bu üç ülke arasındaki işbirliğine dayanmaktadır. Bu amaçla bütün bilgi ve birikimlerini dünya ile paylaşırken, bölgesel yakınlıktan dolayı bir işbirliği içerisinde çalışmayı ortak hedef olarak belirlemişlerdir.

Güneydoğu Asya HomeNet’e göre, yetkilendirilmiş ev eksenli çalışanlar, kendi örgütlerini ve Ağlarını güçlendirmek, yaşam ve çalışma şarlarım düzeltmek ve geliştirmek, gelir ve iş güvencesini kapsayan sosyal koruma ile ev-eksenli çalışanlarla ilgili yönetişim kararlarına katılmanın sağlanabilmesi için ekonomik, sosyal ve politik hakların kazanılması gerektiğinin farkına varmışlardır.

Daha iyi yaşam ve çalışma şartlarını sağlayacak, daha iyi bir gelir elde etme, sosyal güvenlik sistemlerine erişme, kendi kendilerini yönetebilecek kurumsallaşma ve iletişim ağını geliştirilerek, hem ulusal hem de alt bölgeler düzeyinde örgütlü ev eksenli çalışanların demokratik olarak harekete geçirilmesini sağlamak ve kendileri ile ilgili konularda hükümet programlarından daha iyi programlar üreterek; hükümetlerin, sivil toplum örgütlerinin ve uluslararası ajansların kendilerinin farkına varmalarının sağlanması HomeNet tarafından misyon olarak benimsenmiştir (HomeNet,2007).

HomeNet, özellikle bu üç ülke ile ilgili küresel mücadeleye yönelik olarak toplantılar, konferanslar ve seminerler düzenlemektedir. Faaliyetleri ile ilgili olarak özellikle ILO, UNIFEM (BM Kadının Kalkınması Fonu) ve çeşitli ulusal ve uluslararası Sivil Toplum Örgütlerinden destek almaktadır.

Bu amaçlar doğrultusunda belli dönemlerde çeşitli ülkelerden katılımın da sağlandığı konferanslar düzenlenerek, HomeNet grup üyeleri bilgilendirilmektedir. Bu seminerlerde özellikle adil bir ticaretin savunması ve sosyal piyasanın oluşturulmasına yönelik özellikle enformel ekonomideki deneyimlerin ve bilgilerin karşılıklı aktarımını kolaylaştırmak amaçlanmaktadır. Bu yönde Kasım 2006 tarihinde Filipinlerde yapılan seminere sadece HomeNet üyesi kadınlar değil, yerel çeşitli üretici ve çalışan gurubu ile beraber Vietnam, Timor ve Kamboçya’dan temsilciler de katilmiş ve kendi ülke deneyimlerini katılımcılarla paylaşmışlardır (HomeNet,2007). Burada görüldüğü gibi HomeNet sadece bir bölgede sıkışmamıştır. Çevredeki ülkelerdeki gruplan da etkilemekte ve gruba dahil etme yolunda gelişme göstermektedir. Bu HomeNet’in ve doğal olarak özellikle Ev-Eksenli çalışan kadınların geleceği için olumlu bir gelişmedir.

HomeNet’in gelişme kaydedişi Dünya Ticaret Örgütü (WTO)’nce fark edilmiş ve Haziran 2005 tarihinde HonKong’da yapılan Adil Ticaret konulu Fuara, bir NGO olarak davet edilmiştir (HomeNet, 2006a). Bu, mücadelede kat edilen yolun önemini vurgulamak açısından önemli bir gelişmedir.

Çeşitli ülkelerdeki HomNet temsilcileri, HomeNet’i değerlendirme ve gelecekle ilgili planlarını ortaya koymak için 10-11 Mayıs 2006’da Bankok’da UNIFEM’in bölge temsilciliğinde bir araya gelmişlerdir. Yapılan değerlendirmelere göre HomeNet, özellikle Asya krizinden sonra alt bölge, bölgesel, ve ulusal çapta yetersiz finansmana rağmen oldukça faal bir şekilde faaliyetlerde bulunmuştur. Bu dönemden itibaren Web-sitesi genişletilmiş, gazete ve dergi çıkarılmaya başlanmıştır. Önemli faaliyetlerden biri de özellikle Filipinlerde, diğer enformel çalışan gruplarla da ilişkiler kurulmuş ve bunlarla da bilgi alış verişi yapılmıştır. Her üç ülkede de Ev-eksenli çalışanlara yönelik, girişimcilik, liderlik, iş sağlığı ve güvenliği, bilgisayar donanımı gibi birçok alanda yetenek arttırıcı faaliyette bulunulmuştur. Ülkelere farklı gelişimlerden de söz edilmiştir. Buna göre, HomeNet’in, Endonezya’da plan ve projeler aracılığıyla görünürlüğü ve tanınmışlığı arttırılmıştır. Tayland’da iş sağlığı ve güvenliği ile işçi sigortası alanında politikalar ve bunların uygulamalarına yönelik ilerlemeler gerçekleştirilmiştir. Filipinlerde de enformel sektörde çalışanlarla ilgili olarak, kaynaklara ulaşma, sosyal güvence, karar mekanizmalarında yer alma gibi alanlarda ilerlemeler sağlanmıştır.

Ayrıca bu görüşmelerde gelecekle ilgili hedeflerde ortaya konmuş ve bu yönde hareket edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu amaçla dört ana hedef belirlenmiştir.

Bu hedefler şunlardır;

  • Güneydoğu Asya’daki Ev-Eksenli çalışanları, onların organizasyonlarını ve network sistemlerini güçlendirmek
  • Oluşturulacak politikalarda ve ev-eksenli çalışanları etkileyen meselelerde onları desteklemek
  • Ev-eksenli çalışanların sosyal güvenliğine yönelik pilot yaklaşımları desteklemek
  • Ev-eksenli çalışan kadınlar için daha uygun çalışma şartlarını sağlamaya yönelik ulusal düzeyde adil ticaret pratiklerini desteklemek

Bütün bu ifade edilen hedefleri gerçekleştirmek üzere kullanılacak araçlar da ortaya konmuştur. Bu amaçla; belgeleme (bu işlev, en iyi uygulamaları, araçları, rehberleri ve kaynaklan içermektedir); bilgi bankasının oluşturulması, sınır ötesi yayınlar, lobicilik, savunma/mücadele, ve network’le ilgili yetenekleri arttırıcı faaliyetlerin oluşturulması; websitesi yönetimi, karşılıklı ziyaretler, e-ticaretin geliştirilmesi; sosyal koruma üzerine bir alt bölgesel seminer; ve ev-eksenli çalışanların ürünlerinin dağıtımı ve pazarlanması için stratejik planlama, ilk yapılacak faaliyetler olarak belirlenmiştir.

HomeNet’in özellikle ev işçilerin emeğinin görünürlüğünü sağlamaya ve ondan sonra da her çalışan gibi tüm ekonomik ve sosyal haklan kazanmaya yönelik hareket ettiği görülmektedir. Küreselleşmenin olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik sosyal güvence ve koruma özellikle vurgulanmaktadır. Mevzuatta yapılacak değişikliklerle bu kişilerinde birer çalışan olduğunun kabul edilmesi bu yöndeki en önemli adımlardan biri olarak görülmektedir.

HomeNet’in önemli bir yanı da; uluslararası bir boyutta olmasıdır. Aslında çoğu örgütün yapmaya çalışıp, pek de başarı sağlayamadığı bir şekilde, başarı kazanmış gibi görülüyor. Bu sadece ev eksenli çalışanlar açısından değil, tüm emekçiler açısından küreselleşmeye karşı mücadelede bir başarı olarak görülebilir. Özellikle ILO’nun 177 sayılı “Ev Eksenli Çalışmaya” yönelik sözleşmesinin çıkarılmasındaki etkisi, büyük bir önem taşımakta ve kendisinin de aslında gittikçe artan bir güç olduğunu ortaya koymaktadır.

Türkiye’de de ev eksenli çalışan kadınlara yönelik çeşitli faaliyetlerde bulunulmuştur. Türkiye’de de ev-eksenli çalışanların örgütlenmesi 1990’h yılların ortalarına dayanmaktadır. Konuyla ilgili yapılan ilk çalışmalar; ev-eksenli çalışmaya yönelik daha önce uluslararası düzeyde hazırlanmış belgelerin -özellikle HomeNet belgeleri- tercüme edilerek ilgili taraflara dağıtılmasını içermiştir. Özellikle de Hindistan’daki SEWA deneyimi, Türkiye’de ev eksenli çalışan kadınların örgütlemesi konusunda ilk ivmeyi kazandırması açısından, büyük bir katkısı olmuştur (www.jo-in.org,2004).

HomeNet oluşumu daha önce de ifade edildiği gibi, dünyanın bir çok ülkesinde faaliyet göstermektedir. Türkiye’de bu ülkeler arasına katılmıştır. Ev eksenli kadınlara yönelik olarak, “Ev-Eksenli Çalışan Kadınlar 1. Ülke Konferansı” Kasım 2004 tarihinde Ankara’da düzenlenmiş, Konferansa 20’yi aşkın yerelden 42 ev-eksenli çalışan kadın temsilci katılmış ve bu tip çalışan kadınların sorunları ortaya konarak, çözüm yollan dile getirilmiştir (Uçan Süpürge,2004). Kısacası küresel HomeNet mücadelesine Türkiye’de katkı yapmaya başlamıştır (Hattatoğlu,2006).

Sonuç

Küreselleşme tüm dünyada sosyal ve ekonomik yapılar üzerinde derin etkiler yaratmıştır, bu etkilerin derecesini azaltmak ve yok etmek; küresel aktörlere ve onların politikalarına karşı örgütlenmekten geçmektedir. Artık bölgesel yada ulusal değil, uluslararası bir dayanışmanın varlığı yadsınmamaktadır. Küresel kapitalizm özellikle savunmasız kişi ve grupları daha çok etkilemiştir. Kadınlar bu grubun belki de en çok etkilenen üyeleridir.

Fason üretimle beraber eve iş verme ve ev-eksenli çalışma artmıştır. Bu durum kadınların çalışma yaşamına girişini sağlamakla beraber, kötü çalışma ve ücret koşullarını da beraberinde getirmiştir. Sayıları dünya genelinde giderek artan ev-eksenli çalışanlar, kendilerinin de işçi olduklarını ve kendilerine bu yüzden işçi haklarının tanınması gerektiğini kabul ettirme ihtiyacı duymuşlardır. Bu da beraberinde örgütlü bir mücadeleyi gerektirmiştir. Çünkü hakkın verilmediğini ve mücadele ile alınması gerektiği fark etmişlerdir. Fakat geleneksel sendikalar kadınları pek tatmin etmediği için kendilerine farklı mücadele ve örgütlenme stratejileri geliştirmişlerdir. SEWA ve HomeNet bunların en bilinenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. SEW A, mücadele açısından ufuk açmış olsa da yerel olması etkisini kısıtlamıştır. Ancak HomeNet bu sınırlılığı aşmış ve dünya çapında güçlü bir oluşum olarak karşımıza çıkmıştır. Bir iletişim ağı olarak ortaya çıkması ve faaliyetlerini bu şekilde yürütmesi, kendisine farklı bir biçim kazandırmıştır. Özellikle Güneydoğu Asya’daki oluşum Endonezya, Tayland ve Filipinlerde bir işbirliği şeklinde yürütülerek, karşılıklı bilgi ve tecrübe alış verişi sağlanmaya başlanmıştır. Özellikle uzun ve kısa dönemli hedeflerle, ev- eksenli çalışanların sosyal ve ekonomik haklarını elde etmelerine yönelik faaliyetleri büyük bir hızla devam etmektedir.

Küresel kapitalizmle mücadeleye uluslararası bir boyut kazandırması umut vericidir. Ayrıca Türkiye’de de bu tür oluşumların ortaya çıkması ve mücadele programları hazırlamaları,

Türkiye’deki ev-eksenli çalışan kadınların örgütlenmesi açısından önemli bir gelişmedir. Fakat bunların bireysel davranmaktan çok birbirleri ile iletişime geçerek ortak hedefler doğrultusunda hareket etmesi daha olumlu olacaktır. Kısaca HomeNet gibi oluşumlar, sadece Ev-eksenli çalışanlar için değil, emeği görünmeyen, baskı altında tutulan ve gizlice sömürülen tüm enformel çalışanlar için bir kilometre taşı olabilir.

* Dr., Tez-Koop-İş Sendikası Başkan Danışmanı                ve Fişek  Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakıf Gönüllüsü

Kaynakça

Akça, İsmet, “Uluslararası Neoliberal Kapitalizme Karşı Yeni Sendikal Strateji: Toplumsal Hareket Sendikacılığı”, Gelecek, S. 16, Ocak 2004, http://www.sbu.vildiz.edu.tr /ismetakcayayinlar/Sendikal%20Arayislar-THS.doc

Beneria, L., “Gaobal/Local Connections: Employement Patterns, Gender and Informalization”, Gender, Development And Globalization, 2003

Carr,M, Chen,M.A., Tate,J., “Globalization and Home-Based Workers, Feminist Economists, Vol.6, no:3, November 2000

Castells, Manuel; Portes, Alejandro, “World Underneath: The Origins, Dynamics And Effects Of The informal Economy, L.Benton (Ed ), The Informal Economy ,1989

Ecevit, Yıldız, “Çalışma Yaşamında Kadın Emeğinin Kullanımı ve Kadın Erkek Eşitliği”, / www.kulturad.org /images/yildizece.pdf, 2007

Erdoğdu, Seyhan, “Sosyal Politikada ‘Avrupalı’ bir Kavram: Sosyal Dışlanma”, Çalışma Ortamı Dergisi, S.75, Temmuz-Ağustos 2004

Hattatoğlu, Dilek, “Ev-Eksenli Çalışanlar Tüm Dünyada Örgütlü”, 2006, www.bianet. org /2006/10/03/86076.htm

HomeNet, “Introduction”, 2007, http://www. homenetseasia.org/intro.html

HomeNet, “FAQS about homeworkers”, 2006, http://www.homenetseasia.org/faqs.html

HomeNet, “Homenets join Fair Trade fair in HongKong”, January 2006a, http://www. homenetseasia.org /ppa article4.html

ILO, “C177 Home Work Convention”, 1996, http://www.ilo.org/ilolex/english/convdispl.htm

KESK, “Kapitalist Küreselleşmenin Kadın Emeğine Etkileri”, KESK Kadın Kurultayı Atölye Çalışması, 2004, http://www.sendika.org/yazi. php?yazi_no=1110

Lim, Linda, “WomensWork in Export Factories: The Politic of a Cause”, Persistent inequalities, 1990

ÖDP, “ÖDP Programı Taslak Metni”, 2005 Http://www.Yaziyaz.Com /Forum/ Threadl674.

Pearson,Ruth, “Gender Issues in Industrialization”, T.Hewit (Ed ), Industrialization and Development, 1992

Selçuk, Fatma Ülkü, Örgütsüzlerin Örgütlenmesi: Enformel Sektörde İşçi Örgütleri,

Atölye Yayınevi, Ankara 2002

Standing,Guy, “Global Feminization Through Flexible Labor”, Worl Development, Vol.17, No. 7, 1989

Toksöz,Gülay, “Türkiye’de Kadın İşçiler ve Sendikal Örgütlenme”, Tes-İs Dergisi. Mart 2005

Uçan Süpürge, “Türkiye HomeNet’e Doğru: 1. Ülke Konferansı”, 2004, www.ucansupurge. org/ index. php?option=com_content&task=v iew&id=982&Itemid=77

Yücel, Hacer, “Evde Çalışan Kadınlar Sömürüye ‘Dur’ Diyor”, 2000, www.evrensel. net /00/11/02/kadin.html

www.io-in.org. “Türk Hazır Giyim Endüstrisinde Çalışma Koşullan Ve Sosyal Denetim Hakkında Temel Bilgiler”, Kurumsal Sorumluluk ve İşçi Haklan Ortak Girişimi, Temmuz 2004

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

 

 

Tags: , , ,

Arşivler