Hepimizin hayalleri vardır. Bazen kendimiz, bazen ailemiz, çevremiz ve hatta ülkemiz içindir bu hayaller. Kurulan hayaller yaşanılan zaman dilimine, ekonomik, sosyal ve coğrafi koşullara, yaşa, cinsiyete daha da önemlisi sahip olunan ve duyulan ihtiyaca göre değişebilir. Hayal kurmak kişiyi, o an sahip olmadığını zihninde canlandırarak mutlu eder. Böyle olunca da zihinde canlandırdığı şeye sahip olma planlarını yapmış ve üzerinde düşünülen şeyin gerçekleşme olasılığını da arttırmış olur. Bu nedenledir ki özellikle gençlerin büyük hayallerinin olması beklenir ve özendirilir. Bu yolla bir bakıma hayaller hem “büyük adam” olma yolunda atılan adımlardan biri olarak görülür hem de bireyin yaşamındaki belirsizliklerin üstesinden gelerek zamanını boşa harcamasının önüne geçmiş olur. Hayallerimiz sahip olmadıklarımıza, ileride sahip olmak için zihnimizde çizdiğimiz yol haritalarıdır. Köy çocuklarının hayallerinin neler olduğunu, nelere sahip olmak istediklerini yani yol haritalarını öğrenmeyi istedik. Bu amaçla, İnönü Üniversitesinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında düzenlediği etkinliklerden biri olarak Malatya ve ilçelerinde bulunan köy ilköğretim okulu öğrencilerini üniversiteye davet ettik. 23 Nisan günü, öğretmenleri, okul yöneticileri, hatta ilçe yöneticileri ile birlikte bu davete katılan yaklaşık bin köy ilkokulu öğrencisini ağırladık. Bu etkinlikte en öncelikli amaç, köy çocuklarının bayramlarını onlarla üniversite ortamında kutlamaktı. Bunu yaparken de; köy ilköğretim öğrencilerinin üniversiteyi görmeleri, tanımaları, üniversite öğrencileri ile etkileşim kurmaları ve üniversite ortamını yaşamalarını sağlamak; resim, dans, sinema, tiyatro topluluklarının hazırladıkları gösterilerle sanatsal bir paylaşımda bulunmak ve hem de bayramı birlikte kutluyorken, bir taraftan da hayal ve hedeflerini belirlemelerine, büyütmelerine destek olmaktı. Çocuklar için üniversitenin, öğrenci toplulukları etkinlikler hazırladı. Resim bölümünün onlar için hazırladığı bölümde, farklı resim tekniklerini izleme ve deneme fırsatları buldular. Dans topluluğunun danslarını izleyip, onlarla dans ettiler, tiyatro topluluğunun hazırladığı tiyatroyu, sinema topluluğunun seçtiği filmi izlediler. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının anlam ve önemine ilişkin sunular izleyerek bilgilerini arttırdılar.
Çocuk bayramlarını üniversite gibi hayal ettikleri bir yerde kutladıkları bu günde, çocukların hayalleri üzerinde düşünmeleri ve bunları ifade etmeleri önemliydi. Köy çocuklarından hayallerini yazmaları istenirken amaç, hedeflerini belirlemeleri noktasında onlara cesaret vermekti. Hayallerini ve hedeflerini yazmalarını sağlayarak, hayalleri ve hedeflerine daha çok sahip çıkma ve onları gerçekleştirme sorumluluğu taşımalarına katkıda bulunmak ve çocukların hayal ve hedeflerini önemseyerek, kendilerinin de önemsemeleri gerektiğine vurgu yapmaktı. Çünkü hayallerle ile ilgili planlar yapmak, hayallerin bilinçaltına yerleşerek daha da kök salmasına yol açarak, hayallerin daha çok göz önünde olmasını sağlayacaktır. Yine hayal ve hedefleri söylemek, yazıya dökmek, başarı yolculuğunda önemli bir harita görevi görecektir (Dinler,2004). Çünkü başkalarına söylenen hayaller daha çok sorumluluk yükleyecek ve yazılan hayaller daha çok gündemde kalacaktı.
Çocuk Bayramı kutlamasına katılan köy ilköğretim okulu öğrencilerinden, gönüllü olan yaklaşık 400 çocuk, hayallerini ve hayal olarak değerlendirdikleri dileklerini belirtti. Öğrencilerin hayal ve dilekleri değerlendirildiğinde, köy çocuklarının geleceğe yönelik planlarının göstergesi olan hayallerinin beş başlık altında toplanabileceği görüldü;
- Eğitim (başarı) ve aile yaşamlarına dair hayaller
- Gelecekte olmayı hayal ettikleri Meslekler
- Sahip olmak istediklerini anlatan hayaller
- Dünya, ülke ve toplum için kurdukları hayaller
- Yoksulluktan etkilenip de kurulamayan hayaller
Öğrenci olmalarının getirdiği sorumlulukla en öncelikli hayalleri başarılı olmaktı. Öğrencilerin % 80’i başarılı olmak ve girdikleri sınavları (okul sınavları, OKS, SBS, ÖSS vb) kazanmayı en büyük hayalleri olarak ifade ettiler. Çocukların sınavdan sınava koştukları, sınavların çocukların geleceğini belirleyen temel ölçüt olduğu ve isimlerini bile aklımızda tutmakta güçlük çekeceğimiz kadar çok sınavı geçmek zorunda olmaları doğal olarak köy-kent fark etmeksizin tüm öğrenciler için sınavı temel kaygı nedeni haline getirmektedir. Bu kaygı verici süreçlerde başarılı olmak elbette en büyük hayaldir. Bu hayalden sonra, ailesi ile birlikte mutlu yaşama isteği (% 53) ve iyi bir okulda eğitim alma dileği (% 32) gelmektedir. Yine ülkesi için yararlı ve başarılı bir insan olma hayali (% 21), 23 Nisan bayramını her yıl üniversitede kutlama hayali (% 17), aile bireylerinin sağlıklı olmasını isteme (% 10) ve iyi bir evlilik yapma hayali (% 5) önemli yüzdeliklere sahip hayallerdir. Kentlerde yaşayan yaşıtlarının, aynı kaygı ile dershaneden dershaneye koştuğu, özel dersler aldığı koşullarda, köy çocuklarının bazen öğretmenden, eğitimden yoksun koşullarda olması, ama girdiği sınavları da başarmak zorunda olması, başarıyı %80 oranında önemli bir hayal olarak gündeme getirmektedir. Sınav maratonundan yorulan köy ya da kentte yaşayan her çocuk için en büyük hayaldir bu sınavlarda “başarılı olmak”. Önemli bir diğer hayal olan aile ile birlikte olma hayali Türkiye’de sosyal bir norm olarak görülen otoriteye saygının iki değişkeninden biri olan aileye saygının (Kağıtcıbaşı,1972) bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Gelecekte olmayı hayal ettikleri meslek olarak “Öğretmenlik” (% 47) birinci sıradaydı. Her gün birlikte oldukları, onları destekleyen, bilmediklerini öğreten, en iyi modeldi öğretmen. Onun gibi olmak en büyük hayallerinden biri oldu. Öğretmen olma hayalini aynı yoğunlukta Doktor olma (% 44) hayali izledi. Sırasıyla meslek hayalleri şöyle devam ediyor; Asker/subay(% 16), Polis (% 14), Mimar/ Mühendis (% 9), Futbolcu (% 6), Eczacı, Pilot, Hemşire, Avukat/Savcı, Ressam (% 4) ve son olarak da Veteriner ve Bilim Adamı olma hayali (% 2). Mesleki hayaller çocukların geleceğe bakışları içinde önemli bir yer tutmaktadır. Köylere giden ilk yabancılar olmaları, her gün öğrencilerle birlikte olmaları ve bilginin kaynağı olmaları öğrencilerin gözünde öğretmenlerin önemini arttırmaktadır. Hemen her çocuğun bir dönem ki hayalleri arasında vardır öğretmen olmak. Özdeşleştikleri öğretmenleri gibi olmayı hayal ediyorlar, tıpkı hayallerindeki en kutsal mesleklerden birinin mensubu olan doktorlar gibi. Öğrencilerin hayal ettikleri mesleklere bakıldığında, bu mesleklerin (öğretmen, doktor, pilot, eczacı, mimar, ressam, avukat gibi) daha çok kentte yaşamayı ve çalışmayı gerektiren meslekler olduğu görülmektedir. Bir diğer deyişle, seçilen meslek aslında bir şekilde çocuğun köyden uzaklaşmasını da sağlayacak bir fırsat olarak da değerlendirilebilmektedir.
Çocukların hayallerinde üçüncü kategori; gördükleri, bildikleri ama sahip olamadıklarını yazdıkları bölümden oluşuyor. Rekor elbette ki bilgisayar hayali (% 66), her çocuğun hayali olan bisiklet ikinci sırada (%57) ve bu sıralamayı oyuncaklar ve Oyun CD’leri (%21), araba (% 7), büyük ev (% 6), müzik aleti (% 5) ve son olarak da cep telefonu, kendine ait oda ve köy veya mahallelerinde park olması (% 4) hayalleri izlemektedir. İletişim teknolojilerinin hayatımızda önemli yer ettiği bu dönemde, bilgisayarın çocuk için önemli bir gereksinim olduğu kaçınılmazdır. Bu gereksinim de ona sahip olmayı öncelikli bir hayale dönüştürmüştür.
Kendilerinden çok içinde yaşadıkları toplum, ülke ve dünya için yazılan hayaller en dikkat çeken hayaller arasında yer aldı. Dünyanın barış ve dostluğun olduğu bir yer olması (%10) hayali ve Türkiye’nin çağdaş, demokratik ve geleceği olan bir ülke olması hayali (%10) yaşları göz önüne alındığında dikkat çekici hayallerdir. Yine Atatürk’ün yaşaması ve ülkeyi yönetmesi hayali (%6), çocukların dövülmemesi (%8), kız çocuklarının da okutulması (%8), ve okula gitmeyen çocukların okutulması isteği % 8 oranında yazılan hayallerden olmuşlardır.
Çocukların bir bölümü ülkesi, ülkesinde yaşayanlar adına bir hayal yazmayı, kendisi için olan hayallerini yazmaktan öncelikli buldu. Öğrendikleri ve gözlemlediklerinden dolayı belki ülkesinde ve dünyada; barışı, huzuru, iyi bir eğitim ortamını ve kız erkek her çocuğun okullu olması isteğini yazdı. Yaşları 9 ile 13 yaş arasında değişen bu çocukların Türkiye’nin geleceğinden kaygı duymaları, Türkiye’nin iyi bir geleceğe sahip olmasını istemeleri, Atatürk özlemleri ve her çocuğun okumaya hakkı olduğunu ifade etmeleri, onların tahmin edilenden çok daha fazla ülke ve ülke koşulları ile ilgilendikleri ve etkilendiklerinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Okula gitmeyen çocukların ve kız çocuklarının okutulması da ayrı ayrı %8 oranında ifade edilen istekler arasında yer alıyor. Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitsizliği hem yoksullar hem de yoksul olmayanlar için geçerlidir. Ancak bu eşitsizlik yoksulluk içindeki çocuklar söz konusu olduğunda daha da artmaktadır. Yani kız çocukları bir yandan yoksulluğun, diğer yandan da kız olmanın ortaya koyduğu çifte olumsuzluğun etkisi altındadırlar (Bellamy, 2004).
Köy ya da kent hiç fark etmeksizin tüm çocukların yaşamlarının, hatta hayallerinin bile önündeki engeldir yoksulluk. Yoksulluk hayallerin kurulmasını bile bazen zorlaştırmaktadır. Bu çocukların bir bölümünde de yoksulluğun engellediği hayallerin dileklere dönüştüğü görülmüştür;
Dilekler (%)
Giyecek yardımı talebi %10
Yoksullara yardım talebi % 8
En vazgeçilmez oyuncak olan “bir top” isteği % 8
Okulun yeteri miktarda kitap ve kırtasiyeye sahip olmaması % 7
İhtiyacı olan okul malzemelerinin eksikliği % 7
Maddi durumun iyi olmasını isteme % 5
Okuma şansı olmayan (bizim gibi) çocukların okutulması talebi % 4
Sosyo-ekonomik durum aileyi doğrudan etkilemektedir. Giderek aile bu etkiyi çocuğa geçirip onun kişiliğini oluşturmaktadır (Kağıtcıbaşı, 1972). Yoksulluk içinde yaşayan çocukların yaşama, büyüme ve gelişme açısından gerekli maddi ve manevi kaynaklardan yoksun oldukları, çocuk yoksulluğu üzerine önemli çalışmalar yapan Unicef’in raporlarında sıkça yer almaktadır. Yine çocukların yoksulluk içinde büyümelerinin hayatlarını olumsuz etkilediği, yoksul bölgelerde okulların kalitesinin düşük olduğu ve erken yaşta okuldan ayrılma oranlarının daha yüksek olduğu yapılan araştırma sonuçlarındandır (Koşar, 2000). Unicef’in “dünya çocuklarının durumu” (2001) raporuna göre, “yoksulluğun pençeleri bir aileye uzandığında, bundan en çok etkilenen, en çok zarar görenler; yaşama, gelişme ve büyüme hakları riske atılanlar, o ailenin en küçük üyeleridir. Erdoğan (2002)’ın “Yok-sayma: Yoksulluk ve Fark Yaraları” kitabında belirttiği gibi, yoksulluk yalnızca giderek artan ve derinleşen toplumsal eşitsizlik ve maddi sefalet değil, aynı zamanda yoksunluğun bireyler üzerinde yarattığı şiddettir. Yani yoksul, yalnızca açlık, hastalık ve soğuktan donma vb. tehlikelerle karşı karşıya değildir; aynı zamanda onurlarına, öz saygılarına ve öz güvenlerine yönelin tehditle, sembolik şiddetle de karşı karşıyadır (Hatun ve diğer. 2003).
Çocuk hayallerinde büyük mesajlar;
o Güzel giysilerim olsun
o Kitaplarım olsun
o Ailem çöpten yemek toplamasın
o Işıklı bir botum olsun
o Babam bira içmesin
o Ders ve yardımcı kitaplarım yok, onlara ihtiyacım var
o Giden öğretmenimiz geri gelsin
o Anne babam kavga etmesin
o Kardeşimin sünnetinde giyecek güzel bir elbisem olsun
o Babamın borçları bitsin
o Sıkıntım olduğunda paylaşacağım biri olsun ve
o Dondurma istiyorum.
Sonuç olarak, köy çocuklarının hayalleri bize, köy çocuklarının da çocuk gibi yaşamadığını gösteriyor. Peş peşe gelen ve başarmak zorunda oldukları sınav maratonları, sahip olmayı istedikleri iyi eğitim koşulları, hem aile bireylerinin hem de kendi kaderlerini belirleyen yoksulluk, yoksunluk, ülkelerinin içinde bulunduğu siyasi hareketlilik gibi pek çok konuda dünyanın, hayatın farkında oldukları, değerlendirdikleri ve doğal olarak da etkilendiklerini göstermektedir.
KAYNAKLAR
Bellamy, C. (2004). Dünya Çocuklarının Durumu 2004: (Genel Direktör) UNICEF.
Dinler, A.(2004) Hayalleri Olan İnsan Durdurulamaz: İstanbul: Beyaz yayınları.
Hatun,Ş., Etiler,N.,Gönüllü,E. (2003) Yoksulluk ve Çocuklar Üzerine Etkileri. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi. 46: 251-260.
Kağıtcıbaşı, Ç. (1972) Sosyal Değişmenin Psikolojik Boyutları. Sosyal Bilimler Derneği Yayınları. Ankara: Ayyıldız Matbaası,
Koşar, G. N. (2000) Sosyal Hizmetlerde Sosyal Yardım Alanı (Yoksulluk ve Sosyal Hizmet). Ankara: Şafak Matbaacılık.
*Yrd. Doç. Dr. İnönü Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı
** Yrd. Doç. Dr. İnönü Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)