GİRİŞ
Kentleşme toplumsal değişme sürecinin bir boyutudur. Dolayısıyla kentleşme sadece nüfus değişimi, nüfus artışı gibi durumları değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir dönüşümü de tanımlamaktadır. Kişilerin kentli yaşama ayak uydurmaları gerekli olanaklara sahip olmaları ile doğru orantılıdır. Burada ilk olarak akla gelen öge “gelir” olsa da bireyler kendilerine değer verildiğini hissetmedikçe, kendilerini göç ettikleri bu yeni mekana da ait saymakta güçlük çekeceklerdir.
Kaldı ki, insanlar, kentte, gereksinme duydukları en yaşamsal ögelere, para ile değil daha çok sosyal devlet desteğiyle ulaşabilmektedirler. Dolayısıyla kentlileşme, bir anlamda, sosyal devlet olanaklarıyla buluşma ile özdeşleşmektedir. Bu olanaklardan yoksunluk ise, kent yaşamından dışlanma ve “köy yaşantısını” kentte sürdürme anlamına gelmektedir.
Bu nedenle bu yazıda, Sen’in sosyal dışlanma kavramını “yapabilirlikten yoksun kalma” şeklinde tanımlamasından yola çıkarak kentlileşememe sorununu sadece gelirden yoksun kalma üzerinden değil, “insanca bir hayat sürmek için gerekli olan temel yapabilirliklerden yoksun kalma” üzerinden tartışmak yerinde olacaktır. (1) Çalışmada ilk olarak kentli yaşama ayak uydurmaya çalışan bireylere sunulan kamusal olanaklar ya da verilen değer ölçülmeye çalışılmıştır. Burada insana verilen değeri belirlemek amacıyla Ankara ve Denizli illerinin merkeze uzak yerleşim yerlerinde alan araştırmaları gerçekleştirilmiş ve katılımcılar ile yüz yüze derinlemesine mülakat yapılmıştır. Her iki il için belirlenen mahallelerde yaşayan bireylerin “sağlık, sosyal güvenlik, eğitim, istihdam, gelir düzeyi, hak arama ve örgütlenme” haklarından ne kadar yararlandıkları araştırılmıştır. (2)
SAHİP OLUNAN/OLUNAMAYAN HAKLAR
Konunun başlığı belirlenirken bile bir çelişkiye düşüldüğü açıktır. Söz edilen temel haklar, sahip olunması gereken haklardır ancak yapılan araştırmalar bireylerin bu haklardan mahrum kaldıklarını göstermektedir. Çalışmada somut birer örnek sunabilmek adına gerçekleştirilen alan araştırmasında Ankara’da Yakacık ve Pursaklar Mahallelerinde, Denizli’de ise Sevindik ve Karşıyaka Mahallelerinde alan araştırmaları gerçekleştirilmiştir.
Her iki il için seçilen mahallelerin ortak özelliği ise şehir merkezine uzak olmalarıdır. Yakacık’taki araştırma birimini oluşturan bireyler, yerleşim yerlerindeki koşullar ve erkeklerin görüşmekten kaçınması gibi nedenlerden dolayı kadınlardan oluşmaktadır. Yakacık ve Pursaklar’da 6’şar kişi olmak üzere toplam 12 kişi ile görüşme yapılmıştır. Denizli’de gerçekleştirilen araştırmada ise araştırma birimini Karşıyaka’dan 7, Sevindik’den 8 kişi olmak üzere, çoğunluğu erkek olan toplam 15 kişi oluşturmaktadır. Her iki il için de görüşme yapılanların çoğu evli ve çocuk sahibidir. Yaşları 18 ile 65 arasında değişmektedir. Eğitim durumları ise oldukça düşüktür. Yaş aralığının geniş tutulması katılımcıların sorunlar üzerindeki yaklaşımlarının farklılık gösterdiğini de ortaya çıkarmıştır.
Sağlık: Ankara/Yakacık bölgesinde katılımcıların, “sağlık, sosyal güvenlik, eğitim, istihdam, gelir düzeyi, hak arama ve örgütlenme” olarak ele aldığımız altı hak içerisinden en çok sağlık hakkından yararlandıkları görülmüştür. Çocuk sağlığı konusunda (aşılanma gibi) koruyucu sağlık hizmetlerinin düzenli biçimde gerçekleştirildiği, bu konuda görüşülen kişilerin memnuniyetlerinin orta ve üstü düzeyde olduğu söylenebilir. Ancak bunun dışında kadın sağlığı-kişisel hijyen-dengeli beslenme gibi konulara ilişkin sağlık eğitimlerinden ve koruyucu hizmetlerden yararlanma durumu söz konusu değildir. Çevre sağlığı konusunda ise belediyenin bu konuda yeterli önlem almadığından şikayet etmektedirler. Pursaklar’da ise sağlık hakkı, bu haklardan yararlanma durumu bir sıralamaya konulduğunda ikinci sırada kalmasına karşın, burada görüşülen kişilerin Yakacık mevkiinde oturanlara göre sağlık konusunda daha bilinçli oldukları kanaatine varılmıştır. Bununla birlikte Pursaklar’da şehir merkezine ulaşım ciddi bir problemdir ve bu sadece ulaşım hakkını değil, başta sağlık olmak üzere diğer tüm hakları da etkilemektedir. Bir katılımcının ulaşım konusundaki şu sözleri bu konuda oldukça dikkat çekicidir: “Çocuğumun krizi tuttuğunda hastaneye götürmem gerekirse nasıl götüreceğimi bilmiyorum. Otobüs saatte bir geliyor, şehre çok uzak, eşim çalışırken tek başıma nasıl götüreceğim?” Burada ulaşım sorununun da baş gösterdiğini ve bunun sağlık hakkından yararlanmada olumsuz bir etkisi olduğunu söylemek mümkündür. Hem Yakacık hem de Pursaklar’da tedavi edici ve rehabilite edici sağlık hizmetleri açısından bakıldığında ise; görüşülen kişiler, hastanelere ve ilaçlara erişim konusunda genel olarak eskiye oranla memnun olmakla birlikte, ödenen katkı paylarından ve hastanelerin kalabalıklığından, düzensizliğinden ve sıra bekleme sorunundan yakınmaktadırlar.
Denizli/Karşıyaka Mahallesi’nde de en çok yararlanılan hak, sağlık hakkı olmuştur. Katılımcılar koruyucu sağlık hizmetlerinden memnun olduklarını belirtirken çevre sağlıklarının tehdit altında olduğunu vurgulamışlardır. Konu ile ilgili olarak Karşıyaka’dan bir katılımcı “merkezin alt yapısını kaç kere yenilediler, bize hala yok yıllardır çekiyoruz, bize ikinci sınıf muamele yapılıyor” şeklinde açıklamada bulunmuştur. Denizli’deki örneklerde Ankara’dakilerden farklı olarak, araştırma yapılan semtlerin her ikisinde de doğal gaz bulunmamaktadır ve bu sebeple özellikle kış aylarında hava kirliliği yaşanmaktadır. Bu da başta astım hastaları olmak üzere burada yaşayan yurttaşların sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Sosyal Güvenlik: Ankara/Yakacık için sağlıktan sonra ikinci en çok yararlanılan hakkın, sosyal güvenlik olduğu saptanmıştır. Bu başlıkta kişilerin sosyal güvencenin üç ayağı olan sosyal sigorta, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetlerden yararlanma durumları incelenmiştir. Yakacık’taki katılımcıların çoğu, düşük gelirli olmaları sebebiyle Genel Sağlık Sigortası’ndan herhangi bir prim ödemeden yararlanmaktadır ve bunun yanı sıra yine çoğunluğu sosyal yardım almaktadır. Pursaklar’da ise daha olumlu bir sonuç elde edilmiştir. Pursaklar’da Yakacık bölgesine göre temel fark toplum güvencesi açısından sosyal yardımlardan çok sosyal sigortalılığın baskın olmasıdır. Bütün bunların yanı sıra iki mevkide de sosyal hizmetlerin çok yetersiz olduğu tespit edilmiştir.
Denizli’de yapılan araştırmaya göre; Sevindik’de yaşayanlar Karşıyaka’da yaşayanlara göre kendilerini daha çok güvence altında hissetmektedirler. Karşıyaka’daki katılımcıların çoğunluğunun hiçbir sosyal güvencesi bulunmamaktadır. Sağlık sorunlarını dahi sigorta çerçevesinde gideremeyen bu kişilere hastalandıklarında ne yaptıkları sorulduğunda “hastalanmamaya çalıştıklarını” söylemişlerdir. Sevindik’deki katılımcılardan biri ise çalıştıkları sürece sigortalı olduklarını ancak iş güvencelerinin olmadığından her an kapı önüne koyulabileceklerini belirtmiştir. Denizli için sosyal güvence açısından kadınlarla erkekler karşılaştırıldığında kadınların duruma daha bilinçli yaklaştıkları görülmektedir. Görüşülen kadınların çoğu daha önce tekstil fabrikalarında çalıştıklarını ifade etmişler ve fabrikalar kapanınca da ya başka bir işe girmişler ya da sigortalarını dışarıdan yatırmaya başlamışlardır. Sosyal güvencenin önemli olduğunu da vurgulamışlardır.
Eğitim-İstihdam-Gelir Düzeyi: Ankara/Yakacık için kişilerin kendi eğitim seviyeleri düşük olsa da, çocuklarını “okutma” isteği ve çabası içerisinde oldukları görülmüştür. Eğitimle bağlantılı olarak katılımcılar çalışma hakkından ve işsizlik korumasından da gereğince yararlanamamaktadırlar. “Düşük eğitim seviyelerinin işsizlik ve yoksulluk olgusunu pekiştirdiği” savı bu alanda yapılan çalışmalarda doğrulanmış gözükmektedir. Görüşülen kadınların çoğu kendilerini ev hanımı olarak nitelendirse de düzensiz ve güvencesiz olarak nadiren de olsa ev temizliği işine gitmekte ve/veya el işi yapıp satarak ev ekonomisine destek olmaktadırlar. Pursaklar’da ise gelir düzeyinin Yakacık’a göre daha yüksek olduğu söylenebilir. Pursaklar’da oturan kişilerin genel özellikleri buraya daha önceden oluşturdukları maddi birikim ve ek olarak konut kredisi kullanmak suretiyle ev alarak bölgeye yerleşmiş olmalarıdır. Bu nedenle bu kişilerin çoğu konut kredisi ödemekte ve gelirlerinin büyük çoğunluğunun bu kredi ödemelerine gittiğini belirtmektedirler.
Denizli için eğitim hakkı Sevindik Mahallesi’nde yaşayanlar için biraz daha yüksek olduğu görülse de her iki mahalle içinde oldukça düşük olduğu sonucuna varılmıştır. Sevindik Mahallesi’nde yaşayan bir katılımcı; bulunduğu mahalledeki okulların verdiği eğitimin iyi olmadığını düşünerek oğlunu merkezde oturan kardeşinin yanına gönderdiğini ve oğlunun orada bir okula gittiğini söylemiştir. Karşıyaka Mahallesi’nden bir katılımcı ise “ben asgari ücret alırken çocuğumu nasıl üniversiteye göndereyim de okutayım, göndersem biz evde ne yer ne içeriz?” şeklinde konuşmuştur. Buradan hareketle eğitimin gelirle doğrudan bağlantılı olduğunu söylemek mümkündür.
Çalışma hakkı ve işsizliğin önlenmesi ise Denizli için en çok yararlanılan haklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Görüşülenlerin çoğu iş imkanı daha fazla olduğu için Denizli’nin ilçe köylerinden Denizli merkeze göç etmişlerdir. Çoğu tekstil fabrikalarında işçi olarak çalışmaya başlamıştır. Ancak 2001 ve 2008 krizleri sonucu Denizli’deki çoğu tekstil fabrikalarının kapanmasıyla işsiz kalmışlar ve ardından özellikle kadınlar eğreti işlerde çalışmaya başlamışlardır. Her iki mahalledeki katılımcılar için eğitim düzeyleri düşük olmakla beraber çocuklarını okutmaya gayret etmektedirler.
Denizli’de gelir düzeylerine baktığımızda Sevindik’deki katılımcıların Karşıyaka’dakilere göre biraz daha yüksek olduğunu söylemek mümkündür. Karşıyaka’daki katılımcılardan serbest meslek erbabı olanlar elde ettikleri gelirin yeterli olmadığını söylerken, işçi olarak çalışanlar aldıkları asgari ücretin evlerini geçindirmeye yetmediğini vurgulamışlardır. Gelir düzeyi oldukça düşük olan bu ailelerin çocuk bakımı için bir bakıcı tutma ya da çocuklarını kreşe gönderme olanakları yoktur. Bu nedenle özellikle büyük çocuk kız çoğu ise diğer kardeşlerine bakmakla yükümlüdür. Karşıyaka’daki katılımcıların çoğunun kaldığı evler tek katlı, gece kondu evleridir. Sevindik’de ise TOKİ evleri inşa edilmeye başlanmıştır. Konu ile ilgili olarak bir kadın katılımcı, yıllar önce yaptığı gece kondu evinin artık bakıma gereksinmesi olduğunu ancak TOKİ sebebiyle de yıkılma olasılığı olduğunu söyleyerek çaresizce beklediğini ifade etmiştir. Sevindik’de yaşayan katılımcılardan bir kısmı gıda malzemelerinin büyük oranda memleketten geldiğini söylemiştir. Gıda desteği sayesinde yeme-içmeye ayıracakları paydan arttırarak başka bir gereksinmelerini yönlendirebilmektedirler. Karşıyaka Mahallesi’nde yaşayanlar gıda gereksinmelerinin tamamını marketlerden pazardan karşıladıkları söylemişlerdir.
Hak Arama ve Örgütlenme: Yakacık ve Pursaklar’da her iki bölge için de hak arama ve örgütlenme özgürlüğünden söz edilememektedir. Kadınların bu konuda çok bilinçli olmadıkları, demokratik haklarını kullanmadıkları, kullanmaktan çekindikleri gözlemlenmiştir. Denizli’deki her iki mahalle için de benzer durum söz konusudur. Karşıyaka Mahallesi’nden bir katılımcı “bu ülkede örgütlü oldun mu terörist diye içeri atıverirler, biz yaşadık bunları 80’lerde” şeklinde açıklama yapmıştır. Yine aynı mahalleden başka bir katılımcı hayatında hiç sendikalı olmadığını, zaten isteseler de işverenlerin buna müsaade etmediğini belirtmiştir. Sevindik Mahallesi’nden bir katılımcı da “hiç sendikalı olmadım, ancak olsam belki daha iyiydi, daha yüksek ücretlere çalışırdık belki, ama bizim orda sendikalı olan da yok ki, bize bunları anlatacak birileri lazım” şeklinde açıklama yapmıştır. Haksızlığa uğradıklarında ne yaparsınız sorusuna katılımcıların çoğu dayanabildiğim kadar dayanırım, olmuyorsa da vazgeçerim şeklinde açıklamada bulunmuştur. Yani katılımcılar herhangi bir kitle örgütüne üye olarak hak aramayı akıllarından bile geçirmemektedirler.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME: Ankara ve Denizli’de toplam dört farklı bölgede yapılan alan araştırması sonuçları, gelir düzeyi görece düşük olan ve kent merkezi dışında yaşayan katılımcıların “insana verilen değeri” tanımlayan temel haklardan büyük oranda yoksun kaldıklarını göstermektedir.
Bu onların “kentlileşememiş” olmalarının temel göstergesi olduğu kadar, onların köy-kent değerleri arasında sıkışıp kalmalarının da nedenidir. Araştırma sonucunda, en fazla yararlanılan hak sağlık hakkı ve sosyal güvenlik olsa da, genel anlamda oldukça düşük düzeylerde kalmıştır.
Araştırma sonucuna göre hiç yararlanılamayan hak ise, hak arama ve özgürlük olmuştur. İnsanca bir hayat sürmek için gerekli olan temel yapabilirliklerden yoksun kalma, katılımcıların sosyal hayattan dışlanmaları sonucunu doğurmuştur. Küreselleşme çağında sosyal dışlanma ile başa çıkma yolunun yurttaşlık hakları ve mücadeleden geçtiği görüşünü kabul edersek (3), araştırma birimini oluşturan bu katılımcıların sosyal dışlanmadan kurtulmaları oldukça güç görünmektedir. Hayat koşulları zorlu olan insanların bu durumdan bir çıkış yolu bulmalarında onlara destek olacak demokratik haklarını kullanamamaları, örgütlenme ve hak arama bilincine erişememiş olmaları, onları kamusal destek olanaklarından da uzak tutmakta; kentle bütünleşmelerini önlemektedir. Bu da, içinde bulundukları yoksulluk ve yoksunlukların bir sarmal biçiminde tekrarlanmasına neden olmaktadır.
Bu çalışmanın daha geniş saha araştırmaları ile desteklenmesi, doğaldır ki, Türkiye’de kent merkezine uzak bölgelerde yaşayan yurttaşların sosyal dışlanma ve kentlileşememe gibi temel sorunlarının yanı sıra başka olası sorunlarının ortaya çıkmasını da sağlayacaktır.
KAYNAK:
(1) Sen Amartya (2000) : Social Exclusion: Concept, Application and Scrutiny, Social Development Papers No.1, Manila: Asian Development Bank.
(2) Fişek A.Gürhan (1992) : “Güvence ve Sağlık” – Çalışma Ortamı Dergisi, Mayıs-Haziran 1992, Sayı 2.
(3) Munck Ronaldo (2005) : “Social Exclusion-The New Poverty” and “Social Exclusion: An Inequality Paradigm For The Era of Globalization?”, Globalization and Social Exclusion, Bloomfield: Kumarian Press.
* Araştırma Görevlisi, Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
** Doktora Öğrencisi, Ankara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)