Her geçen yıl Nusret Fişek’in eksiliğini daha çok hissediyoruz. Onun bıraktığı bayrağı dik tutamadığımız ortada. Sağlık ocaklarının kapatılması, sağlıkta dönüşüm adıyla “hastalananlara” müşteri gözüyle bakılması yerleşti.
Göz göre göre deyimi, ya da onun kardeşi “bağırta bağırta” deyimi, halkın sağlığının elden gidişi sürecini tanımlıyor.
Bu yıl, Prof. Dr. Nusret H. Fişek’in 98.doğum ve 22.ölüm yıl dönümü. Eğitimden sağlığa, yargıdan basına, çocuğun insan haklarından çalışanların haklarına birçok alanda Cumhuriyet’in değerlerine karşı yoğun bir saldırı ile karşı karşıyayız. Ve bizler, yalnız ve güçsüz bırakılıp, sindirilmek isteniyoruz. Korkutulup, mücadeleden uzaklaştırılmak isteniyoruz.
Toplumları yönetmenin en kolay yolu yüreklere korku salmaktır. Onları hiçbir şey yapamayacaklarına, çaresiz ve yalnız bireyler olduklarına inandırmaktır. Karanlığın gittikçe koyulaştığı, insanların korkuyla terbiye edileceğine inanan düşüncenin kol gezdiği günümüzde, yüreğini korkunun karanlığına kapamış 5 yürekli konuşmacı “Söyleyecek Sözümüz Var” dedi. Bu değerli yürekli konuşmacılar, 3 Kasım 2012 Cumartesi saat 16.00’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (Kavaklıdere Ankara) yürekli dinleyicileriyle buluştu.
Değerli Toplum Dostları,
Hoş geldiniz.
PROF. DR. NUSRET H. FİŞEK’İN 98.DOĞUM VE 22.ÖLÜM YILDÖNÜMÜ ANISINA düzenlediğimiz toplantı sizlerin katılımı ile daha da zenginleşti.
Prof. Dr. Nusret Fişek, sağlıkçıların baş öğretmeniydi. Halkın sağlık düzeyinin yükseltilmesi için, hem sağlıkçıların, hem de halkın eğitilmesini zorunlu görüyordu. “Herkese sağlık” hedefini içten benimsemişti. Sağlık Bakanlığı müsteşarlığında, sağlıkta sosyalleştirme ve nüfus planlaması yasalarını; Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeliğinde, Toplum Hekimliği ve Nüfus Etütleri Enstitülerini; Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı döneminde de insan haklarını geliştirdi. Şimdi hepsinin ayaklar altına alındığını görüyoruz. Onun için bugün, söylenecek çok söz var.
İlk oturumda, kolaylaştırıcı olarak Prof. Dr. Çağatay Güler’i ve konuşmacı olarak da Adnan Menderes Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Osman Elibek “Sağlık Hizmetlerinde Şiddete Bakmak ve Şiddeti Görmek” başlığıyla izleyicileri çok etkileyen sözler söylediler.
Onların ardından panele geçildi.
Değerli toplum dostları,
Nusret Fişek, yaşamı boyunca, hep, bir ekibin parçası olmaya özen gösterdi. Onun, öğrencilerinin hep andığı bir sözü vardır: “Tek saz dönemi geçti, çağımız orkestra çağıdır.”
Onun hep söyleyecek sözü olmuştur. Onu, İnsan Hakları Derneği’nin ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucuları arasında; Nükleer Savaşa Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği’nin kuruluşunda; Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi ve Sağlık Meslek Birlikleri Danışma Kurulu Başkanlığı’nda görüyoruz.
İlerici demokrat kişiliğinin bir uzantısı olarak iyi bir öğretmendi. Bulunduğu her ortamda, yaşamıyla düşünceleriyle yol gösterici ve ufuk açıcı olurdu.
Her yıl olduğu gibi bu yılda, Prof. Dr. Nusret Fişek’i, bir araya gelen örgütlerin çağrısı ile anıyoruz. Konuşmacıların da, örgütlü çalışmalarda yer alan bireyler olmasına dikkat edildi. Bu kez söyleyecek sözüm var diyen 5 yürekli insanı konuştular:
Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Bulut
YARSAV ve YARGI SEN Kurucu Başkanı, Yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu
SES- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Dr. Çetin Erdolu
Kalkınma Atölyesi Sözcüsü Ertan Karabıyık
Yaşamını işçi sınıfının sendikal mücadelesine adamış olan yazar Yıldırım Koç.
Kolaylaştıcı olarak da Prof. Dr. Gürhan Fişek görev yaptı. Etkileyici konuşmalarıyla izleyicileri bir kez daha içinde bulunduğumuz durumun ayrıntılarıyla buluşturan konuşmacılar, mücadeleleri ile ve gelecek öngörüleriyle de izleyenlere umut verdiler.
Bunların ardından sıra ödül törenine geldi.
“Sağlıkta Dönüşüm” denilen gerici saldırının ardından sağlık ocaklarının ortadan kaldırılması, Türk Tabipleri Birliği’nin verdiği Prof. Dr. Nusret Fişek Halk Sağlığı Ödüllerini de etkiledi. 20 yıldır “en iyi uygulama örneklerini gösteren” sağlık ocaklarına ödül verilirdi. Bunun yerine, halk sağlığı alanında “en iyi araştırma çalışmalarına”, iki yılda bir, “TTB Nusret Fişek Halk Sağlığı Araştırma İnceleme ve Özendirme Ödülü” verilmesi kararlaştırıldı. Ama ne yazık ki, 22 Eylül 2012 tarihinde toplanan seçici kurul, bu yıl ödüle layık çalışma görmedi. Çok üzgünüz. Ya halk sağlığı alanında hiç de Nusret Fişek’in güvendiği ve eğittiği insanlar biz değiliz; ya da onlara ulaşamıyoruz. Çalışkan, halkını seven ve ilerici araştırmacılara bizim ulaşamadığımıza inanmak istiyoruz. Bunun için, iki yıl sonra, Nusret Fişek’in 100. Doğum yılına denk gelen 2014 yılında gerçekleştirecek yarışmada böyle bir tablo ortaya çıkmaması için elimizden geleni yapacağız.
Bu yıl ödüller arasına İki ödül daha eklendi. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, bu yıl Çocuğun İnsan Hakları Ödülü’nü iki kurum arasında paylaştırdı.
Çalışan çocuklara gösterdiği duyarlılık dolayısıyla, “Çocuğun İnsan Hakları Ödülü” Cumhuriyet Gazetesi’ne verilmiştir.
Ödülün gerekçesi şöyle:
- Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Yılmaz Şipal ve Ozan Yayman’ın duyarlılık dolu yazıları,
- 1979-2008 yılları arasında 5 yıllık zaman dilimlerinde 5 gazete üzerinde gerçekleştirdiğimiz “Basında Çocuk Emeği” araştırmamızda en duyarlı gazete olarak saptanması.
Cumhuriyet Gazetesi’nin ödülünü Çankaya Belediye Başkanı Sayın Bülent Tanık verdi; ödülü de Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sayın Utku Çakırözen aldı.
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ödül töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Prof. Dr. Nusret H. Fişek benim için çok önemli bir insan. Her zaman gülümseyen ve insana enerji aşılayan bir insandı. Onu ölümünden 22 yıl sonra hala anıyor olmamız mutluluk verici bir olay.
Atatürk’ün en çok önem verdiği alanlardan biri sağlık alanıydı. İlk yaptırdığı düzenlemelerin içerisinde, sağlık alanındaki düzenlemeler başta gelir. Bence bu düzenlemeler içerisinde en önemlisi, 1930 yılında çıkarılan Genel Sağlığı Koruma Yasası’dır. Hemen onunla eş zamanlı çıkarılan Belediyeler Yasası onu izler. O dönemde çıkarılan yasal düzenlemeler ve sağlıkla ilgili uygulamalar özünde, sağlığın temel bir insan hakkı olduğu ve devletin bunu halkına götürme sorumluluğunu taşıdığı vardır. Genel Sağlığı Koruma Yasası, kentlerin sağlığını korumada fiziki planlama kavramını, ülkemizde ilk kez ele alan yasadır. Yerleşmelerde, mezarlıkların şehir dışına taşınması, yerleşimlerin korunması açısında cadde-sokak düzenlemeleri, evlerin ışık alması, yoksul Anadolu kasabalarında temiz su sağlanması, planlamadan yerel yönetimlerin sorumlu olduğu düşüncesi hep bu yasada yer alır. Bugün kentler, hala ayakta durabiliyorsa, Atatürk’ün o tarihte, sağlığa ve eğitime verdiği önem dolayısıyladır.
O kuşağın devamı olarak Prof. Dr. Nusret Fişek’in, halk sağlığı ile ilgili olarak Türkiye’ye açmış olduğu ufkun altını çizmek gerekir. Çok büyük bir öğretmen olarak sadece halk sağlığı alanında yetiştirdiği öğrencileri değil; örgütlü mücadele alanında atmış olduğu adımları, açmış olduğu kapıları önemle anmak isterim. Ondan çok yararlandım. En çok gurur duyduğum konulardan biri, onunla eş zamanlı olarak iki saygın meslek örgütünün yöneticiliğini yapmış olmamızdır.
Türk Tabipleri Birliği’nin Prof. Dr. Nusret Fişek’in de içinde olduğu çok değerli başkanları oldu. Hem örgüt hem de üyeleri gördükleri bunca şiddete ve baskıya karşın hala ayakta. Yalnızca yurt içinde değil, yurt dışında da; yalnızca sağlık alanında değil, insan haklarının savunulmasında da duyarlılık gösterdiler. Türk Tabipleri Birliği ve sağlık çalışanlarının örgütleri, önder başkanlardan biri olan Nusret Fişek’in açtığı yolda hala yürüyorlar. Bir ödülü hak ediyorlar. Ben iki yıl sonra, Nusret Fişek’in 100.Doğum yıldönümündeki ödül için, şimdiden, Türk Tabipleri Birliği’ni aday olarak gösteriyorum.”
Kadın hakları alanında başarılı çalışmaları ile tanıdığımız Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği, çocuk gelinler konusundaki çalışmalarıyla çok önemli toplumsal bir sorunu gündeme taşıdı. Çocuk gelinler konusunda, Türkiye çapında yaptıkları araştırma ile bu sorunu su yüzüne çıkardılar ve bir mücadele platformu oluşturdular. Çocuk gelinler konusundaki bu çalışmaları dolayısıyla, “Çocuğun İnsan Hakları Ödülü”nü kazanan Uçan Süpürge Derneği üyelerinden dördü ödüllerini almak üzere sahneye geldi ödüllerini Vakıf Başkanı ve kadın hakları konusunda birlikte mücadele ettikleri Oya Fişek’in elinden aldılar.
Ödül konuşmasında üyeler şunları söylediler:
“Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı, Uçan Süpürge’nin önderliğinde kurulan Çocuk Gelinlere Hayır Ortak Platformu’nun da üyesi. Çok yeni bir oluşum bu. Önümüzde çok uzun bir yol var. Ama biz Uçan Süpürge olarak, sizin de bildiğiniz gibi, uzun yıllardır ülke genelinde çalışmalar yapıyoruz. Çok yol kattetik. Tüm ülkeyi il il gezdik. Filmler yaptık; yayınlar çıkardık; toplantılar düzenledik. Binlerce kadın ve kız çocuğu ile bir araya geldik. Okul yöneticileriyle görüştük. Elimizden geldiğince, Türkiye içinde ve dışında sorunları dile getirmeye çabaladık. Hep birlikte bu sorunu çözelim diye uğraş verdik. Bu çabalarımızın takdir görmesi bizi çok mutlu etti.”
Her iki kurum da başarılarından ötürü, izleyicilerden büyük bir alkış aldılar. Biz de onları kutluyoruz.
Ödül törenin ardından, sıra Barış Dinletisi’ne gelmişti.
Nusret Fişek’i anma etkinliklerinin bir parçası olarak Barış Dinletisi’nin sunulması bir gelenek oldu. Bu, Nusret Fişek’in barışçı kişiliğiyle de, çok sevdiği ve umut bağladığı gençlerle buluşmamızı sağlaması dolayısıyla da son derece yerinde bir etkinlik. Sevda Cenap And Vakfı’nın, bize verdiği desteğe teşekkür ediyoruz.
Bu bölümde piyano ile Scarlatti, Chopin, C. Frank, Rahmaninof’tan sunulan eserlerin yanında film müzikleriyle, Prof. Güherdal Çakırsoy’un öğrencisi olan Sayın Günay Hüseynova kulağımızdaki pası sildi.
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)