İnsana Verilen Değer Bağlamında Ankara ve Denizli Örnekleri

 

Kırda nüfusun artması ile birlikte tarlaların bu yoğun nüfusu doyuramayacak hale gelmesi; tarımda makineleşmenin yaşanması ile insanların işsiz kalmaya başlamaları; kırda iş, eğitim, sağlık, sosyal güvence ve eğlence gibi olanakların sınırlı olması, kentlerde sanayileşme ve iş olanaklarının artması gibi sebeplerle insanlar kente göç etmeye başlamışlardır. Köyden kente göçle gelenlerin, daha önce yine göçle kente gelmiş olan kişilerle kentsel alanda buluşması, kırsal tutum, davranış ve değerlerin de yoğunlaşması tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Kent içerisindeki kentlileşememiş grubun genişlemesi başta insan hakları ihlalleri olma üzere insanların pek çok sorunla karşı karşıya gelmelerine neden olmaktadır(1).

Kentlileşme süreci insanların kırsal alandakinden farklı ve kente özgü olan bir takım tutum ve davranışları kazanmasını ifade etmektedir. Örneğin kişilerin tarım dışı alanlarda ve özellikle hizmet sektörlerinde çalışması, kadın erkek eşitliği, farklılıklara karşı hoşgörülü olma, siyasal bilinç sahibi olma ve vatandaş olmanın gereklerini yerine getirmede aktif olma, sportif, sanatsal etkinliklere katılım, akılcı yaklaşım gibi tutum ve davranışlar bunlardandır. Çalışmanın bu bölümünde kentlerde yaşayan bireylerin, kentli bir bireyin sağlaması gereken nitelikler açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında; Ankara ve Denizli illerinin merkeze uzak bölgelerinde yaşayan bireylerle yüz yüze derinlemesine mülakat yapılarak bilgi toplanmıştır. Alan araştırması Ankara’da Yenimahalle/Yakacık mevkiindeki iki yerleşim alanında (1.Yerleşim Alanı: gelir düzeyi görece yüksek kişilerin oturduğu yerleşim alanı, 2.Yerleşim Alanı: Buna komşu olan ve gelir düzeyi düşük olan kişilerin oturduğu yerleşim alanı), Denizli’de ise Gümüşler Belediyesi’ne bağlı Esentepe ve Alparslan Mahalleleri’nde gerçekleştirilmiştir. Denizli’de Esentepe, Doğu illerinden göç alan bir bölge iken; Alparslan, Denizli’nin ilçelerinden göç alan bir bölgedir. Böylece araştırma birimleri arasında bir karşılaştırma yapma olanağı doğmuştur. Araştırmada, bakış açısındaki farklılıklara göre daha pek çok tutum ve davranışın eklenmesi mümkün olan kentli sayılma ölçütleri 10 başlık altında toplanmıştır. Bunlar;

  • Güvenceli ve sigortalı iş sahibi olma,
  • Sosyal güvenlik sistemlerinden yararlanma,
  • Sağlık konusunda bilinçli olma,
  • Hoşgörülü olma,
  • Gelenek ve göreneklerden uzaklaşma,
  • Eğitime değer verme,
  • Teknoloji ve eğlenceye zaman ayırma,
  • Gıda/giyim gereksinmelerini satın alma,
  • Hak arama ve örgütlenme,

Geleceğe yönelik plan yapma şeklinde belirlenmiştir. Ankara’da Yakacık 1.Yerleşim Alanı’nda 5 ve Yakacık 2.Yerleşim Alanı’nda 5 kişi olmak üzere toplam 10 kişi ile; Denizli’de Esentepe’de 6, Alparslan’da 6 kişi olmak üzere toplam 12 kişi ile görüşülmüştür. Her iki ildeki katılımcıların yaşları 18 ile 70 arasında değişmekte ve tamamı evlidir.

Hoşgörülü Olma: Burada ölçmeye çalıştığımız, katılımcıların özellikle kadınlara ve çocuklara ne kadar değer verdiklerini ortaya koymak, komşularını davranışlarından ve/veya farklılıklarından dolayı yargılayıp yargılamadıklarını anlamak gibi konular olmuştur. Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’nda kentli yaşam ölçütlerinden en fazla uyum sağlananı olmuştur. Bu kişilerin farklı kültürlerden, etnik kökenlerden, inanışlardan insanlarla birlikte yaşamak konusunda çok fazla sorun yaşamadıkları ve bu kişilere karşı ayrımcı davranışlar göstermedikleri görülmüştür. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’nda ise kadın erkek eşitliği konusuna yeterince önem verilmediği gözlemlenmiştir. Bu kişiler çocuklarını başka mezhepten ya da dinden birisi ile evlendirmeye sıcak bakmadıklarını da belirtmişlerdir. Denizli’de Esentepe’deki katılımcılar için en az uyum sağlanan ölçüt hoşgörülü olma olmuştur. Özellikle kadınların çalışmalarına karşı olduklarını ve evde erkeğin sözünün geçmesi gerektiğini vurgulamışlarıdır. Alparslan’daki katılımcılar için ise en fazla uyum sağlanan ölçüt olmuştur. Kadına ve çocuğa yeni toplumsal olanaklar sağlanması konusunda ise daha bilinçli oldukları gözlemlenmiştir

Güvenceli ve Sigortalı İş Sahibi Olma: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’nda katılımcıların hepsi güvenceli ve sigortalı bir işe sahiptir. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’nda ise görüşülen 4 kadından 1’i işsiz, diğerleri ev hanımıdır, ancak bu kişilerin de düzensiz olarak ev işlerinde çalıştıkları zamanlar olmaktadır. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’nda görüşülen tek erkek ise işsizdir ve daha önce çalıştığı yerde de sigortasız olduğundan kıdem tazminatını alamadığını ve işsizlik sigortasından da yararlanamadığını dile getirmiştir. Denizli’de ise Esentepe mevkiinde yaşayanların çoğu ya işsiz ya da inşaat sektöründe sigortasız çalıştırılmaktadır. Alparslan’daki katılımcılar ise bu ölçüte daha çok uyum sağlamakla beraber yine de yeterli düzeye ulaşamamışlardır. Görüşülenlerden ikisi Bağ-kur’dan emeklidir ve geliri yetmediği için hala çalışmaktadırlar, Kadınların sigortalı ve güvenceli bir işte çalışma oranları erkeklere göre daha düşüktür ve dönem dönem tekstil sektöründe çalışmaktadırlar.

Sosyal Güvenlik Sistemlerinden Yararlanma: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcıların hepsi sosyal güvenlik sistemlerinden yararlanmaktadır. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndakiler temel olarak sosyal yardım hizmetlerinden yararlanmaktadır. Bu kişiler sosyal yardımları çok önemsediklerini ve olmazsa yaşayamayacaklarını söylemişlerdir. Sosyal hizmetlerden yararlanma durumu açısından ise durum genel olarak olumsuzdur. Denizli’de ise Esentepe’deki katılımcıların çoğu sosyal güvenlik sistemlerinden yararlanamamaktadır, kayıtdışı çalışma bunun en büyük nedenidir. Alparslan’da ise kadın katılımcıların ikisi eşinin üzerinden olmak üzere, erkek katılımcıların hepsi sosyal güvenlik sistemlerinden faydalanmaktadır.

Sağlık Konusunda Bilinçli Olma: Burada kişilerin doktor reçetesi olmadan ilaç kullanıp kullanmadıkları, hastalıklardan korunmak için aşı olmayı tercih edip etmedikleri, kadın sağlığı konusunda bilgi sahibi olup olmadıkları gibi sorular katılımcılara yöneltilmiştir. Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcıların hepsi Genel Sağlık Sigortası kapsamındadır ve devlet hastanesinin yanı sıra zaman zaman özel hastanelere de gittiklerini de belirtmektedirler. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcıların çoğu ise gelir testi sonucunda Genel Sağlık Sigortasından devlet desteği ile faydalanmaktadır. Bu kişilerin gerek olanaksızlıktan gerek eğitim düzeyi düşüklüğünden sağlık konusunda bilinçli olmadıkları söylenebilir. Denizli’de Esentepe’deki katılımcıların biri dışında hepsi doktor reçetesi olmadan ilaç kullanmadıklarını ifade etmiştir. Bu kişilerin aşı konusunda kendileri için olmasa da çocukların aşılarına önem verdikleri belirlenmiştir. Ayrıca, mahallelerinde çevre sağlığını bozacak derecede çöp kokusu olduğunu, bunu belediyeye bildirdikleri halde bir sonuç elde edemediklerini ifade etmişlerdir. Alparslan’daki katılımcılar ise diğer gruba göre sağlık konusunda daha bilinçli davranmaktadır. Sağlık konusunda akıllarına bir şey takıldığında aile hekimlerine danışabildiklerini ifade etmişlerdir.

Gelenek ve Göreneklerden Uzaklaşma: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılar iyi koşullardaki bağımsız konutlarda yaşamaktadır. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılar ise gecekondu evlerinde yaşayan ve gelir düzeyi düşüklüğü ile de ilgili olarak birbirlerine kenetlenmeye daha çok ihtiyacı olan insanlardır. Nitekim bu gruptaki kişilerde aile bağlarının ilk gruba göre daha güçlü olduğu görülmüştür. Denizli’de Esentepe’deki katılımcılar düğün zamanlarında memleketlerindeki gibi gelenekleri yerine getiremediklerini, şehirde bunların “tuhaf” karşılandığını, ancak adak adama alışkanlıklarının hala devam ettiğini belirtmişlerdir. Ayrıca Kürt oldukları için kendilerini mahallede azınlık olarak gördüklerini, bu nedenle mahalledeki diğer hemşeri ve akrabalarıyla sık sık görüştüklerini ifade etmişlerdir. Alparslan’daki katılımcılar ise, ellerinden geldiğince kendi geleneklerini unutmamaya çalıştıklarını söylemişlerdir.

Teknolojiye ve Eğlenceye Zaman Ayırma: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcıların bu ölçüte ayak uydurmaları diğer gruplara göre oldukça yüksektir. Görüşülen iki kişi kültür ve sanat etkinliklerine katılım konusunda etkin bir konumda yer almakta özellikle tiyatro ve sinemaya ilgi duymaktadır. Katılımcılar kültür, sanat ve spor etkinliklerinin yaygınlaştırılması ve daha erişilebilir düzeye çekilmesi konusunda devlete önemli görevler düştüğünü belirtmişlerdir. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılarda bu ölçüte ayak uydurma yok denecek kadar azdır. Denizli’de ise her iki bölgede de katılımcılar teknoloji ve eğlenceye ayıracak zaman ve paralarının olmadığını söylemişlerdir. İnternet kullanımının ise sosyal paylaşım siteleri ile sınırlı olduğu görülmüştür.

Hak Arama ve Örgütlenme: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcıların kendilerini demokratik bir toplumun üyesi olarak görmek istediklerini dile getirmiş ve hak arama ve örgütlenme özgürlüğünün demokratik toplumlarda önemli olduğunun altını çizmişlerdir. Bu yerleşim alanında görüşülen kişiler toplumsal ve siyasi gündemleri yakından takip eden, toplumsal ve siyasal platformda yaşanan olumsuz durumlardan kaygı duyan ve bunun için mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden kişiler olarak gözlenmiştir. Görüşülen kişilerden ikisinin siyasi partilerde doğrudan ilişki kurdukları ve siyasi alanlarda sorumluluk aldıkları belirlenmiştir. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılardan hiçbiri hak arama ölçütüne ayak uyduramamıştır. Bu kişilerin hak arama ve örgütlenme konusunda çok bilinçli olmadıkları, demokratik haklarını kullanmadıkları, kullanmaktan çekindikleri gözlemlenmiştir. Denizli’deki her iki bölge için de hakkını aramama durumu söz konusudur.

Eğitime ve Geleceğe Yönelik Plan Yapma: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcıların ikisi lise, biri üniversite, biri ise yüksek lisans mezunudur. Katılımcıların özellikle kariyerlerine yönelik plan yaptıkları sonucuna varılmıştır. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılar, ise çocuklarını “okutma” isteği ve çabası içerisinde olduklarını dile getirmişlerdir. Denizli’deki katılımcıların çoğu ilkokulu zorlukla bitirebilmiş veya terk etmiştir. Esentepe’deki katılımcılar bugünlerini garanti altına alma derdindeyken geleceğe dönük plan yapmamaktadırlar. Alparslan’daki katılımcıların ise çocuklarını okutmak, işlerini büyütmek ve oturdukları semtleri değiştirmek gibi hayalleri bulunmaktadır.

Gıda/Giyim Gereksinmelerini Satın Alma: Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılar kaliteli mal ve hizmetlere erişimleri konusunda da oldukça iyi seviyelerde olduğu gözlemlenmiştir. Yakacık 2.Yerleşim Alanı’ndaki katılımcılardan ikisinin ise evine hiç gelir girmemekte yaşamlarını aile desteği ve sosyal yardımlarla sürdürmektedir. Denizli’de Esentepe’deki katılımcılar memleketleri uzak olduğu için gıda yardımı alamadıklarını ve mecburen pazar ve marketlerden alışveriş yaptıklarını ifade etmişlerdir. Kadınlar hala örgü örmeye devam etse de giyim ihtiyaçlarının çoğunu satın almaktadırlar. Alparslan’daki katılımcıların ise çoğu memleketlerinden gıda desteği aldıklarını ifade etmişlerdir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Ankara ve Denizli’de toplam dört farklı bölgede yapılan alan araştırması sonuçları, kent merkezi dışında yaşayan katılımcıların sağlık, eğitim, gelir düzeyi, çalışma hakkı, toplum güvencesi, hak arama ve özgürlük hakları gibi temel haklardan yeterli düzeyde yararlanamadıklarını kent içinde yaşamanın “kentli haklarından” mutlak biçimde yararlanmak anlamına gelmediğini ortaya koymaktadır. Araştırma sonucunda, Ankara Yakacık 1.Yerleşim Alanı’nda yapılan araştırma sonuçları katılımcıların kentli sayılma göstergelerine daha çok uyum sağladıklarını göstermiştir. Bu bölgedeki katılımcıların en büyük farkı ise eğitimlerinin ve bununla ilişkili olarak gelir düzeylerinin yüksek oluşudur. Diğer katılımcılar için kentli sayılma ölçütlerine ayak uydurma durumları oldukça zayıftır. Denizli örneğinde ise, Doğu illerinden göç eden bireylerin kentli yaşama ayak uydurmada daha çok zorlandıkları sonucuna varılmıştır. Kendilerini azınlık olarak görmeleri ve bu nedenle kendi mahallerinden dışarı çıktıklarında rahatsız olmaları kent nimetlerinden yararlanmalarına da engel olmaktadır. Bunların yanı sıra kentli yaşama tam anlamıyla ayak uyduramayan katılımcılar kırsaldaki yaşam tarzlarını da devam ettirememektedir. Zira araştırmamızda özellikle Yakacık 1.Yerleşim Alanı dışındaki katılımcılar, geleneksel yaşam ile modern yaşam arasında bir yerlerde yer almaktadırlar.

Kanımızca bireylerin kadın erkek eşitliği, farklılıklara karşı hoşgörülü olma, siyasal bilinç sahibi olma ve vatandaş olmanın gereklerini yerine getirmede aktif olma, spor ve sanatsal etkinliklere katılım, akılcı yaklaşım gibi tutum ve davranışlar geliştirebilmesi için toplumsal yaşamda öncelikle yapılması gerekenlerden biri, eğitime verilen değerin ve eğitim olanaklarının arttırılmasını sağlamaktır. Çünkü eğitimin kişinin ve ailesinin toplumda bir yer edinmesi, geleceğini garanti altına alması açısından çok önemli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Kişiler hem eğitim süreci içerisinde hem de bunun neticesinde toplumsal ve ekonomik yaşamın daha aktif ve üretken bir parçası olabilmektedir.

Ancak toplumda yeterli iş olanakları olmadığında eğitim düzeyinin yüksek olmasının bu sonuçları doğurmayacağı ortadadır. İyi eğitim almış kişiler, ancak yeterli istihdam olanakları söz konusu olduğunda daha “iyi işlere”, daha “düzenli gelir” olanaklarına sahip olabilecektir. Ayrıca iş sahibi olmak sosyal güvenceden yararlanmak anlamına gelmektedir. Bu nedenle ekonomik kalkınmanın artırılması, yeterli ve iyi istihdam olanaklarının geliştirilmesi ve işsizlikle mücadele edilmesi, kişisel özgürlüklerin sağlanması açısından çok önemlidir. Bu çerçevede toplumsal yaşamda öncelikli olarak korunması ve şartlarının iyileştirilmesi gereken bireyler olan kadın ve çocuklara verilen değerin artması, bu kişilerin topluma kazandırılması da önemli hususlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların özgürleşmesi, istihdamı gibi konularda önemli adımlar atılmalı, toplumda kadınların istihdam edilebilirliklerini kolaylaştırıcı politikalar uygulanmalıdır. Çocukların eğitim olanaklarının artırılması, gelişimleri için olumsuz ortamlardan uzaklaştırılmaları, toplumda daha aydın ve ilerici nesillerin yetişmesi için bir umut ışığı olabilecektir. Kentli bireylerin demokrasiyi ailede, okulda, iş yerlerinde bir yaşama biçimi olarak özümsemeleriyle, kentlileşememenin sonucu olarak ortaya çıkan olumsuzluklar kısmen de olsa azaltılabilecektir.

Bunlara ek olarak bireylerin haklarının bilincinde olması, kendilerine yapılan haksızlıklara karşı boyun eğmemesi, bu haklarını korumak ve geliştirmek için mücadele etmesi de çok önemlidir. Nitekim “kentli birey” kavramı; özgür, bilinçli, haksızlıklara karşı çıkabilme cesareti olan, toplumsal alanda kendine güveni olan bireyi çağrıştırmaktadır. Bu açıdan kentli birey hangi yollara, mercilere başvurması gerektiğini bilen demokratik yollardan hak arama özgürlüğünü kullanabilen ve dolayısıyla karar alma mekanizmalarına katılabilen birey olarak ele alınmalıdır. Hak arama ve örgütlenme özgürlüğü konusu bu açılardan çok önemlidir. Zira bu özgürlüğün azlığı veya olmaması, hayat koşulları zorlu olan insanların bu durumdan bir çıkış yolu bulmalarında onlara destek olacak demokratik haklarını kullanamamaları, içinde bulundukları yoksulluk ve yoksunlukların bir sarmal biçiminde tekrarlanmasına neden olacaktır. Bu nedenle hak arama ve örgütlenme özgürlüğü, bireylerin ekonomik, sosyal ve siyasi haklarının bilincinde olması, bunları aktif biçimde kullanabilmesinin bir göstergesi olarak özellikle geliştirilmeli ve güçlendirilmelidir.

* Araştırma Görevlisi, Pamukkale Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri

** Doktora Öğrencisi, Ankara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri

KAYNAKÇA

(1) Fişek A.Gürhan (2001): “Kentli Evi Kavramının Kurumsallaştırılması” – Çalışma Ortamı Dergisi, Temmuz-Ağustos 2001, Sayı 57.

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , , ,

Arşivler