Her Koşulda Çalışkan : Prof. Dr. Walter Ruben

 

Yıl 1933. Genç Türkiye Cumhuriyeti büyük dönüşümler içerisinde. Walter Ruben’in Kırşehir için söylediği gibi, Ortaçağ uygarlığından, Yeni Çağ uygarlığına atlamaya çalışıyor. (Ruben W. 2014 : Kitap Hakkında Bir Kaç Söz).

2014 : Kitap Hakkında Bir Kaç Söz). 1933 Üniversite Refor – mu ile Almanya’da Hitler’in Nazi İmparatorluğu’nu kurması ve özgür düşünce üzerinde baskı kurmasıyla yahudi soykırımı üst üste geldi. Kendilerini artık Almanya’da ifade etme olanağını yitirdiklerini düşünen sol düşünceli aydınlar da yeni yurtlar aramaya başladılar.

O bir Hindoloji uzmanı… DTCF’nin kuruluşunda görev almış ve Türkiye Üniversitelerinde Hint Kültür ve Halk Bilimleri’nin akademik düzeyde ele alınmasını sağlamıştır. Walter Ruben (1899-1982), çok zengin bir aileden geliyordu. Babası ünlü bir tüccardı; sosyal demokrasiye bağlıydı ve Hamburg’da bir edebiyat derneğinin kurucularındandı. Annesi büyük bir çiftlik sahibiydi ve Hamburg ressamlarının destekçisi olarak tanınıyordu. Bu Walter Ruben’e düşünce dünyasında özgürce kanat çırpma olanağı verdi. Dünyanın en zengin eski uygarlıklarını tanımak istedi. Kendisine uzmanlık alanı olarak Hint Uygarlığını seçti. 1927 yılında bu alanda Doçentliğini almıştı. 1936-37 yıllarında, 6 ay Hindistan’da kalmış; ünlü ozan Rabindranaht Tagor ile görüşme olanağı bulmuştu.

Biz onu, Türkiye’deki izlerinin en belirgin olduğu ve kimliğini en güzel ortaya koyduğu “enterne” yaşamında inceleyeceğiz. “Enterne” yaşamı 17 ay sürmüştür ve onun en sıkıntılı yıllarıdır. Hitler zulmünden kaçarak Türkiye’ye gelmiş olmasına karşın ikinci dünya savaşının sonunda Türkiye’nin göstermelik de olsa Almanya’ya savaş ilan etmesi dolayısıyla, yine Hitler yüzünden Kırşehir’e “sürgün” (zorunlu oturma) edilmiştir. Kendisi ile aynı durumda olanlar vardı ve onlarla dayanışma içindeydi. Ama bunun yanından yokluk ve yoksulluk da vardı.

Enterne edilen Almanlara gazete, dergi, kitap gelmiyordu. Radyo satın almaları ve dinlemeleri yasaktı. Apar topar getirildikleri için yanlarına okuyacak yeterli kitap alamamamışlardı. Enterne yaşamının ne kadar süreceği belli değildi. Dünya’dan ve Türkiye’deki sosyal yaşantıdan kopmuş gibi yaşıyorlardı. Zaman zaman posta yasağı getirilmişti. Ayda 20 TL Kızılay yardımı ile tüm aile geçimini sağlamak zorundaydı. Soluk almalarını sağlayan tek yol, enterne edilmekten bağışık tutulan Almanların düzenli yardımlarıydı.

Davet edildikleri Türkiye’de, sıradan Alman yurttaşları gibi, düzenlerinin bozulması, gelirlerinin kesilmesi, çocuklarının eğitimine ara verilmesi ve bu sürgün yaşantısının ne kadar süreceğinin bilinmemesi … Bu arada bazı mülteci Almanca konuşan profesörlerin kapsam-dışı tutulmuş olması gerçeği … Bu enterne (sürgün) edilenlerde nasıl duygular uyandırmıştır. Bunun izlerine hiç bir anıda ya yazıda rastlamıyoruz. Bize bir tek Walter Ruben kitabında yanıt veriyor: “Zorunlu ikamette tutulmama kızgınlığım” diyor ve hemen ekliyor: “Bu sevimli vahada, Ankara Üniversitesi’nden uzakta geçirdiğim 17 ay, büyük bir sevinçle hatırladığım dönemdir.”

Walter Ruben’in üzerine bir kitap ve üç özgün makale yazdığı Kırşehir’i, şöyle tanımlıyor: Bu kitap, ortalama bir Anadolu şehrinin feodalizmden kapitalizme geçişinin devlet eliyle gerçekleştirildiğinin belgesidir. Kemalist Cumhuriyetin devletçi niteliğini ve orada yaşayan halkın % 95’ini bulan muhalefetin tutucu niteliğini yaşarken ve yazarken anlamakta güçlük çekiyorum.

Yabancı bilim insanları içerisinde, Kırşehir üzerine yayın yapan bir tek Walter Ruben vardır. Bir tek 1858 yılında istanbul’da başkonsolosluk yapan A.D.Mordtmann’ın yayınına rastlanmaktadır. Ancak Kırşehir Belediyesi tarafından 2014 yılında yayınlanan Ruben’in “İç Anadolu’da Küçük Bir Eskiçağ Şehri: Kırşehir” başlıklı yayını, çok zengin bir halk bilim içeriği taşımaktadır.

Nasıl Kırşehir üzerine yabancı bilim insanlarının Ruben öncesi, yayınları bulunmuyorsa; Türkiye’de Ruben hakkında “Kırşehir” kaynaklı olmayan herhangi bir yazı bulunmamaktadır. Onun Kırşehir sevgisi, hala süren bir sevgi seli olarak geri dönmüştür.

Enterne edilen Almanlar, bu olumsuz koşulları, olumluya çevirmek, enterne yaşamını yaşanabilir hale getirmek için her yolu, her yöntemi kullanmaya çalışıyorlardı. Okul çağındaki çocuklara ders verme, eğitimlerini aksatmama öncelikli işlerdendi. Bilim insanları, kendi alanlarında araştırmalar yapıyor, çevreleriyle ilişkileri canlı tutmaya çalışıyorlardı(Yalçın K., 2011:346). Öte yandan çocukları da, küçük bir yerleşimde, özgürce gezip, dolaşıyor ve arkadaşlıklar kuruyorlardı. Bir çok anıda, çocukların yaşamlarının en mutlu dönemi tanımlarına rastlamaktayız. Aşağıdaki fotoğrafta Ruben’in çocuklarını bir sütçü ile arkadaşlık ederken göreceksiniz. Babaları da çok farklı değildi. Kahvecisinden, hamamcısına, saracına kadar herkesle arkadaş olmuştu.

Prof.Dr. Walter Ruben, her ne kadar Hint kültürü ve halk bilimi üzerine uzmanlaşmış olsa da, mikro kültürlerin ve folklorunun nasıl incelenmesi gerektiğini biliyordu. Üstelik iyi derecede Türkçe bilmesi onun toplumla yakından temas etmesini kolaylaştırıyordu.

Kırşehir Belediyesi tarafından 2014 yılında yayınlanan Ruben’in “İç Anadolu’da Küçük Bir Eskiçağ Şehri : Kırşehir” başlıklı yayını şu konuları içerir: Kırşehir’in tek tek mahallelerinden, el zanaatlarına; ziraatten mülkiyet ilişkilerine; işçilerin durumundan kadınların konumuna; eğitimin sınıflar arasındaki farklılığından, Kırşehir Gazetesi’ndeki düşünsel canlılığa; çocuk masallarından, çocukların meslek seçimine kadar ayrıntılı bir profilini çıkardı. Taş Yapıları başlığı altında eski eserlerinin dökümünü çıkardı ve bu çalışmalarını daha sonra Türk Tarih Kurumu’nun çıkardığı Belleten dergisinde iki ayrı makale halinde yayınladı. Fotoğraf makinesi kullanmalarına izin olmadığı için, resim yapma yeteneğini, bu yapıların çiziminde kullandı.

Prof.Ruben’in konulara sosyalist yaklaşımı bu derin halk bilim çalışmasında da kendisini gösterir. Sözgelimi, eğitim konusunu incelerken, “yoksulların eğitimi” ve “orta ve üst sınıfın eğitimi” ayırımını getirir. Çalışanları incelediği bölümde, “işçiler ve yoksullar” için ayrı bir başlık açmıştır. Ziraat konusunu incelerken “mülkiyet ilişkileri”ni en başa oturtmuştur.

Enterne yaşamı sona erip Ankara’ya döndükten sonra bir kaç kez, çalışmalarını tamamlamak üzere Kırşehir’e gitti. Prof.Ruben, hiç bir zaman Türkiye’deki siyasal gelişmelere kayıtsız değildi. 1944- 45 yıllarına kadar Almanlara duyulan sevgiye karşın, güçlenen ABD etkisini de görüyordu. Giriş bölümünde not ettiği iki gelişme Türkiye’nin bu tarihlerdeki iç çekişmesini tanımlamak bakımından önemlidir : “Hükümetin her türden baskısına rağmen illegal bir barış hareketi gelişmektedir, sosyalizm iradesi güçlenmektedir. Henüz 1947 yılında Kırşehir’de bir gerici otelci, kahve içerken şehirde duyulmadık bir yeniliğin olduğunu söyledi. Yakın bir zamanda yol işçileri bölge yöneticisi olan valiye bir heyet göndermiş ve haklarının verilmesini talep etmişler.”

Enterne yaşantısı dönüşü Ruben iki yıl daha DTCF’deki görevine devam etti. Anadolu gezilerini de bu dönemde sürdürdü. Hem Kırşehir’le ilgili çalışmalarını fotoğraflarla ve yeni araştırmalarla süsledi ve hem de Karadeniz’i mercek altına aldı. Akdeniz kültürünün en batı örneklerini Kuzeydoğu Anadolu’da buldu. Bu bulgularıyla, daha sonra iki yıl süreyle çalıştığı Bolivya ve Şili’de (1948-49) incelediği ve İspanyollar tarafından getirilen, eski çağ su değirmenlerinin, mısır, şarap, kayısı, eşek ve diğerlerinden kaynaklanan kültürel benzerliğe dikkat çekti (Ruben W., 2014: Giriş).

Onun birikimini günümüze aktaran metinlerden biri “Eski Metinlere Göre Budizm (Budacılığın Diyalektik Yorumu)” adlı kitabıdır (http://www.kitapso.com/ kitaplar/dini-kitaplar/2/WalterRubenBudizm.pdf).

1947 yılında, DTCF’de Türkiye’nin Üniversite Tarihi’ne kara leke olarak geçen bir dizi olay oldu. Türkiye’nin ilerici-gerici güçleri arasındaki kıyasıya mücadele sonucunda, Behice Boran, Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes ve Muzaffer Şerif gibi (bugün ünlü, o günün genç) öğretim üyeleri üniversiteden uzaklaştırıldı. Bu uzaklaştırma furyasının arasına, tıpkı onlara yapıldığı gibi, bütçeye kadro konulmayarak 5 Almanca konuşan mülteci profesör de eklendi : Prof.Dr.Hans Güterbock, Prof.Dr.Benno Landsberger, Prof.Dr.Wolfram Eberhard, Prof.Dr.Walter Ruben, Prof.Dr.Georg Rohde. Bu konuda özerk üniversiteyi savunmak için en büyük mücadeleyi, Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr.Tevfik S.Sağlam ve Kurulda Ankara Üniversitesi temsilcisi olan Prof.Dr.Hirsch verdi. Üniversite yönetimi bu konuda ödün vermedi. Özerk üniversitenin tüm direnişine, Üniversite’nin iç disiplin mekanizmalarını kullanılmamasına karşın, bazı milletvekilleri, “solculuk yaftası ile” sürdürdükleri mücadelede, TBMM’de Bütçe Kanunu’nu kullanarak amaçlarına eriştiler. Bütün bu öğretim üyeleri bir anda kendilerini kapının önünde buldular. (Hirsch E.E. 1950: 1144 ; Yalçın K., 2011 : 396).

Walter Ruben, kendisine gelen çağrıyı değerlendirerek Şili’de Santiago del Estado Üniversitesi’nde Hindoloji bölümünü kurmak üzere Türkiye’den ayrıldı. Bu kez, gittiği ülkede, karşılaştırmalı etnoloji araştırmalarına devam etti, Titicaca Gölü’nde bir keşif seyahati yönetti. İki yıllık Güney Amerika deneyiminden sonra 1950 yılında Berlin Humboldt Üniversitesi’nin Hindistan Coğrafyası Enstitüsü müdürlüğünü yaptı. Uzun yıllar Gelsee Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 1955 yılında Alman Bilimler Akademisi Asli Üyesi oldu ve 1962 yılından başlayarak Akademi’nin Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü’nü yürüttü. Aynı zamanda, Uluslararası Hindistan Kültürü Akademisi (Lahor) Üyesiydi. Demokratik Alman Cumhuriyeti’ndeki bilimsel çalışmaları dolayısıyla, Ulusal Ödül’e layık görülmüştür. 100. Doğum

günü dolayısıyla onun onuruna Rammohun Kütüphanesi ve Kalküta Alman Dostları Derneği “Uluslararası Din Toplum ve Devlet” semineri düzenlemiştir. Onun yaşamının en önemli parçasını Hindoloji oluşturuyordu. Oğluna göre onun en kıvanç duyduğu çalışması, altı ciltlik “Eski Hindistan’da Toplumsal Gelişme” ve “Hindistan Kültür Tarihi” kitaplarıydı (Ruben W., 2014 : Kitap Hakkında Bir Kaç Söz).

Bu portre çalışmasının sonuna gelirken, çileli bir yaşam portresi önümüze serilen bir aydının, tüm bu mücadelelerinde kazananın ve yitiren kim olduğunu sorgulamak akla gelebilir. Ruben, çektiği üzüntülere ve yaşadığı kızgınlıklara karşın, hep kazanmıştır. Bugün bile ayakta kalmayı sürdürmektedir. Yitiren ise, onun birikimlerinden ve değerlerinden yeterince yararlanamayan ülkelerdir. Ruben’e “o bizden biri” diyoruz ama ne yazık

ki yitiren ülkelerden biri de biziz.

* Prof.Dr., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Genel Yönetmeni ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü – İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

 

Kaynaklar

Ruben W. (2014) : İç Anadolu’da Küçük Bir Ortaçağ Şehri : Kırşehir, Kırşehir Belediyesi Kültür-Tarih Yayınları Serisi No.14.

Yalçın K. (2011) : Haymatlos Dünya Bizim Vatanımız, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları No.2249 s.348.

Hirsch E.E. (1950) :

http://www.kitapso.com/kitaplar/ dini-kitaplar/2/Walter%20Ruben%20 -%20Budizm.pdf

 

NEDEN O Bizden Biri ?

Bunu anlamak için 17 ay sürgün kaldığı Kırşehir üzerine yazdığı ÖNSÖZ’ü okumak yeter.

ÖNSÖZ (1945)

Kırşehir’de yaşadığım sürede şehrin halkıyla görüşme fırsatı bularak yazdığım bu kitabımın bitmesinin ardından, dokuz ay boyunca, çok yakın ilişki içinde bulunduğum, bir Alman olarak beni her yerde büyük bir hatırşinaslıkla kabul eden Kırşehir halkına içten teşekkürlerimi sunmak, benim için bir görevdir.

Değerli dostlarım,

Körağaların ihtiyar temsilcisi Esat Ağa’ya,

Belediye Başkanı, tarihçi, Kocaağaların başı Cevat Hakkı Tarım’a

Sağlık İl Müdürü Dr.Süreyya’ya

Ziraat İşleri Müdürlüğü’nde uzman İlhami Efendi’ye,

Tecrübeli saraç ustası Mehmet Ağa’ya,

Ahi Evran öğrencileri Muammer ve Selahaddin kardeşlere,

çok özel bir teşekkür borcum var.

Bütün Kırşehir’lilere güzel şehirleri için her şeyin en iyisini diliyorum. Çalışmamın Türk çevrelerinin bazı önemli noktalara dikkatini çekeceğini ve on yıl boyunca bize kucak açan, Almanya’nın en karanlık yıllarında bana Hindoloji ve tarih çalışmalarım için düşünsel özgürlük veren Türk halkının ilerleme mücadelesinin ağır koşullarını dünyanın anlamasına yardımcı olacağını umuyorum.

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: ,

Arşivler