Halk Sağlığı Önderi Prof. Dr. Nusret H. Fişek 100 Yaşında

 

Prof. Dr. Nusret Fişek 100 yaşında. Biz onu anımsadığımız sürece nice yaş günlerini kutlayacak. O bizim halk sağlığı önderimizdi. Bazen önderler ölümlerinden yıllar sonra, gözden düşerler; değerleri gölgelenir. Ölümünden bu yana 24 yıl geçmiş olmasına karşın, Nusret hocamızın ilkelerinin, önerilerinin ve başardıklarının değeri daha iyi anlaşılıyor. Kazanımlarımızı yitirdikçe, değerlerini daha iyi anlıyoruz. Sağlık alanında karanlıkları yaşıyoruz. Aksaklıkların faturası sağlık çalışanlarına çıkarılıyor ve halkla karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor. Doktorların, hemşirelerin kimlikleri yok edilmeye çalışılıyor; ebelerin ise adı yok.. İş kazaları “cinayet”lerden “katliam”lara dönmekte, meslek hastalıklarının adı yok.

2003 yılından bu yana iki alanda büyük bir gelişme var: Hastalar hızla artıyor ve bu hastane sayısındaki artışa yol açıyor. Bir de suçlananlar ve tutuklananlar artıyor ve yeni yeni cezaevleri açılıyor ve planlanıyor. Bu gözlemlerle “bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik halinden” nasıl söz edebiliriz?

Emre Kongar, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısına başlık olarak “Gerçek Bir Devrimci: Prof. Dr.  Nusret Fişek” demeyi yeğlemiş. “Çağdaş Türkiye, Atatürk Devrimleri ve Prof. Dr. Nusret Fişek gibi bu devrimlerin hayata geçirilmesinde büyük emekler veren Demokrat ve Cumhuriyetçi devrimciler tarafından gerçekleştirildi. Ben bu büyük devrimciyi tanımak, onunla birlikte çalışmak şansına ve onuruna sahip olmuş mutlu biriyim.” diye sürdürüyor yazısını.

“Çağdaşlık savaşımında” yalnız değiliz. Kongar’lar, Balbay’lar, Atasü’ler ve sizlerle beraberiz. Eğer kendinizi yalnız hissettiğiniz oluyorsa, Emre Kongar’ın önerisini dinleyin ve toplantılarımızı kaçırmayın.

*

Anma etkinliklerimizin ilk konusu da “Bir Gizli Epidemi Olarak Dünyada ve Türkiye’de Meslek Hastalıkları”. Konuşmacı Prof. Dr. İbrahim Akkurt’u ve oturumun kolaylaştırıcısı Prof. Dr. Hakan Altıntaş…

*

Fişek Enstitüsü’nün 22 yıldır sürdürdüğü Düşünce Ortamlarında her yıl farklı bir konu ele alınıyor ve tartışılıyor. Bu yıl seçilen konu ÖZGÜRLÜK.  İnsan hak ve özgürlüklerinin bu denli ayaklar altına alındığı bir dünyada ve coğrafyada bu konuda söylenecek çok söz var. Konuşmacılar Mustafa Balbay ve Arzu Çerkezoğlu’nu ve oturumun kolaylaştırıcısı Prof. Dr. Gürhan Fişek… Balbay, daha önce de bizlerle olmuştu. “Beyin Gücü Mezarlığı Türkiye” başlıklı düşünce ortamımıza, hapishaneden yazdığı bildiriyle katılmıştı. Özgürlükte buluşmak üzere diye sözleşmiştik. O gün bu gün.

*

Bu yıl Çocuğun İnsan Hakları Ödülü’nün üçüncüsünü veriyoruz. Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı tarafından verilen bu ödülü, bu yıl araştırmacı, yazar Erol Çatma kazandı. Yaşamını Zonguldak madenlerine adayan yazar, araştırmalarıyla madenlerde çocuk işçilik olgusunu aydınlatıyor.

Nusret Fişek’in 100.doğum yılında, Çankaya Belediyesi de onun adını verdiği bir ETÜD MERKEZİ açtı. Değerbilir bu davranışından ötürü Çankaya Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz.

Daha önce “Çalışan Çocuk Karikatürleri” yarışmasında iş birliği yapan iki vakıf, Karikatür Vakfı ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, bu kez başka bir yarışmaya ortaklaşa imza attı. Prof. Dr. Nusret Fişek anısına düzenlenen “Herkese Sağlık” Karikatür Yarışması sonuçlandı. Bu değerli karikatürlerin sergisini biraz sonra birlikte gezeceğiz. Ama öncelikle birinciliği  Hicabi Demirci ve Kürşat Zaman paylaştı. Liman İş Sendikası’nın desteği ile seçilen karikatürler bir albüm halinde yayınlandı.

Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde bu etkinliklerle eş zamanlı olarak  üç sergiyi birden açıldı : Munise Aren Resim Sergisi,  Karma Ressamlar Resim Sergisi ve  “Herkese Sağlık” Karikatür Yarışması Sergisi. Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Munise Aren’in Vakfımıza  armağanından ötürü, ona ve Aren ailesine çok teşekkür ediyoruz.

Nusret Fişek’i anma etkinliklerinde bu barış dinletisinin her zaman ayrı bir yeri olmuştur. Bir çok değerli sanatçı konuğumuz olmuş ve toplum dostlarına müzik ziyafeti vermiştir. Bu kez çok seçkin ve saygın sanatçı bizlerle oldu. Sayın Yıldız İbrahimova ve ona piyanoda eşlik eden Sayın Kaan Bıyıkoğlu bizlere en güzel tınıları ulaştırdılar.

 

AKLIN YOLU*

Prof. Dr. Nusret H. Fişek, yaşasaydı, bu yıl 100 yaşında olacaktı. Ama anısı, ilkeleri, yaptıkları bize kılavuzluk etmeye devam ediyor. Halkın sağlık sorunları derinleştikçe onu ve yaptıklarını daha çok anımsıyoruz.

Tıpkı Cumhuriyet’in ayak izlerinin silinmesi gibi, onun sağlık alanında kazandırdıklarını da birer birer yok ediyorlar. Ülkenin dört bir yanına yayılmış, sağlık hizmetini halkın ayağına kadar götüren sağlık ocakları kapatıldı. Koruyucu hekimlik, ekip çalışması, toplum kalkınması boyutu ortadan kaldırıldı.

Bir hafta önce hazırladığım konuşmamda sizlere, Prof. Dr. Nusret H. Fişek’in “iş sağlığı güvenliği” alanındaki katkılarından söz edecektim. Ama daha SOMA maden kazasından ötürü duyduğumuz öfke küllenmeden, ERMENEK maden kazası bir gülle gibi gündemimize düştü; hem üzüntü hem de öfke içindeyiz.

Soruyorum size:

  1. İş kazalarının nedeni ne? İşverenlerin kâr hırsı.
  2. Kâr hırsı olmayan işveren olur mu? Olmaz. Çünkü içinde yaşadığımız kapitalist düzen, onu daha fazla kar için mücadele etmeye zorluyor. Sırtında bir de rekabet kamçısı var. Onu, insan hak ve özgürlüklerine saygı göstermeye ve kurallara uyarak çalışmaya kim çağıracak? ORTAK AKIL.
  3. İşçinin sırtında işsizlik korkusu ve yoksulluk cenderesi var. Yasalar ona hak ve özgürlükler vermiş. Tek tek işçiler bu haklarını kullanabiliyorlar mu? Hayır. 2012 yılında çıkan 6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası, işçiye, “işinde hayati bir tehlike varsa, işi bırak” diyor. Mümkün mü? Hayır. Ermenek’li maden işçilerinden biri, seçeneksizliklerini şu sözlerle ortaya koyuyor: “Aşağıda ölüm, yukarıda açlık”. Kim onların imdadına yetişecek ? ORTAK AKIL.
  4. Yasa, işyerlerini sağlıklı ve güvenli kılabilmek için, işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarını görevlendirmiş. “Yarı fiyatına çalışırım” diye kapı çalan uzmanlar varken; işverenin kolayca işten atabilme hakkı varken; işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının, bağımsız çalışabileceklerini kim söyleyebilir? KİMSE. Onların güvencesi, mesleklerini bağımsız olarak yürütebilmelerinin anahtarı nedir? ORTAK AKIL.

O zaman tek tek olunca kullanılamayan “aklın yolu”nu, ORTAK AKIL ile yaşama geçireceğiz. Ortak aklın, birlikte örgütlenmemiz olduğunu bileceğiz. Yasalarla en güzel hakları verseniz de, yasalarla en akılcı yükümlülükleri getirseniz de, ORTAKLAŞA yürürlüğe koymadıkça başarılı olamayız.

2012 yılında çıkarılan İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nın en büyük eksiği, bu ORTAK AKLI ve bizim ÖRGÜTLÜ mücadelemizi göz ardı etmesidir.

Acaba Bakanlık uyarılmadı mı? UYARILDI.

2005 yılında danışma amaçlı kurulan Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Konseyi, kamu kuruluşlarının yanında, işçi memur-işveren sendikaları, meslek odaları ve bir sivil toplum kuruluşu temsilcisinden oluşuyordu. ORTAK AKLI temsil edecek en uygun bileşim yakalanmıştı. Ben de STK temsilcisi olarak seçilen Fişek Enstitüsü adına bu konseye katılıyordum.

Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Konseyi’nden Çalışma SG Bakanlığı’nın beklediği, İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nı olgunlaştırıp, herkesin benimseyeceği bir hale getirmesiydi.

Kurulan alt komisyonlardan biri, DİSK, Türk İş, TTB, TMMOB, KESK, Fişek Enstitüsü’nün bir arada çalıştığı çalışma grubuydu. Yasanın bir kazanım olacağı, ancak yaşama aktarılmasında büyük güçlüklerle karşılaşılacağı; örgütlü zeminde uzlaşmalarla adım adım yürünebileceği düşünüldü. Bunun için önerilen yol, ORTAK AKLIN ÖRGÜTLENMESİ idi. Kısaca mevzuatın hazırlanmasından, denetimine kadar, tüm toplum kesimlerinin temsil edildiği, idari ve mali yönden özerk bir İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ KURUMU kurulması istendi.

Konsey’de bu öneriye Bakanlık şiddetle karşı çıktı. Kendi getirdiği yasa metninin kabul edilmesini istedi. Buna karşın kamu dışında kalan temsilciler de, ÖNERİ’nin sahiplenilmesini ve çalışmaların sürdürülmesini istedi. Yapılan oylamada kamu kesimi temsilcileri: 8 ve kamu dışından gelenler: 8 oy verdi. Bunun üzerine Bakan’ı temsilen toplantı masasının başında oturan başkan kendi oyunun iki sayılacağını ve tartışmaların bittiğini bildirdi.

Kısa bir süre sonra, Yönetmelik değiştirilerek Fişek Enstitüsü, Konsey’den çıkarıldı. Bir süre sonra toplantı düzeni kayboldu. Bakanlık beş yıl sonra sosyal tarafların fikrini almadan İş Sağlığı Güvenliği Yasası’nı yayınladı. Ardından bir sürü erteleme, çıkarılan yönetmeliklerde sık sık değişiklikler yaşandı.

Değil ORTAK AKLIN ÖRGÜTLENMESİ, ortak akla danışmak bile iktidara zor gelmişti. Ulusal İş Sağlığı Güvenliği Konseyi, bir daha hayretmedi.

Her gün iş kazalarında ortalama 4 işçi ölmeye devam ediyor. Bu yıl bir de toplu ölümler eklendi.

Onun için, ne zaman bir iş kazası haberi okusam, ne zaman toplu ölümlerle sarsılsam, kendi aklından başkasına değer vermeyen hükümeti SORUMLU tutarım.

Tüm acılı ailelerin, onların acısını içten paylaştığımızı; çok üzgün ve öfkeli olduğumuzu bilmelerini istiyorum.

*   Prof. Dr. A. Gürhan Fişek’in kolaylaştırıcı olarak ÖZGÜRLÜK başlıklı panelde yaptığı açış konuşması.

 

BARIŞ DİNLETİSİ

Yıldız İbrahimova ilk müzik derslerine Çocuk Müzik Okulu’nda piyanoyla başladı. Şan ve piyano öğrenimi gördüğü Sofya Müzik Lisesi’ni, Bulgar Devlet Müzik Akademisi’ni birincilikle bitirdi. Sanatçının; dört oktavlık sesi, özgür doğaçlama ustalığı, cazdan folklor ve çingene şarkılarıyla avangard müziğe varıncaya kadar geniş bir uğraş alanı, değişik müziklerde spesifik teknikleri değerlendirme yetenekleri vardır.

Yıldız İbrahimova, elliye yakın ülkede birçok caz festivallerine katılmıştır. Sanatçı, film ve sahne yapıtlarında şarkıcı ve aktris gibi rol almıştır. Çeşitli ülkelerde 19 albüm çalışması yapmıştır. Bulgar ve Türk halk müziklerini caz stilinde evrenselleştirme uğraşı içinde olan sanatçı; modern, avangard müzik dallarında uygulama ve beste çalışmaları yanında Çigan müziğini klasik ve caz müziğiyle bağdaştırarak aranjmanlar yapmaktadır.

Yıldız İbrahimova; Fransa, Almanya, Bulgaristan ve Türkiye’de müzik okulları, konservatuvar öğrenci ve öğretmenleri ile atölye (workshop) çalışmaları yapmış ve yönetmiştir. “ODTÜ Müzik ve Güzel Sanatlar Bölümü”, “Bilgi Üniversitesi Caz Müziği Bölümü, Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Hacettepe Konservatuarı Caz bölümünde öğretim üyeliği yapmıştır. Halen ODTÜ “Müzik ve Güzel Sanatlar Bölümleri”nde öğretim üyeliği yapmaktadır. Yurtdışı festivallerinde Bulgaristan ve Türkiye’yi temsil etmektedir.

2002 yılında “Johanesburg (Güney Afrika) Ekoloji ve Sosyal Gelişme Dünya Konferansı”na Birleşmiş Milletler tarafından kültür elçisi olarak gönderildi. Türkiye ve Bulgaristan’ı temsil etti.

Kazandığı ödüllere gelince:

  • 1998 Dünyaya Balkan Müziğini Tanıtan En İyi Sanatçı Ödülü,
  • 1998 Türkiye’de dinleyiciler tarafından seçilen “En iyi Caz Şarkıcısı”
  • 2003 yılında Bulgar Müzisyenler Birliğinin “Yılın En İyi Sanatçısı Ödülü”
  • 2009 yılında Sırbistan 26.Uluslararası Nish Caz Festivalinde “En İyi Performans Sergileyen Sanatçı Ödülü” ile “Caza Katkı Sağlayan En Başarılı Sanatçı Ödülü”
  • 2009 yılı Kültür ve Sanat Elçisi
  • 2010-Bulgaristan Kültür Bakanlığının en büyük ödülü-“Altın asır”-altın madalya ödülü

Yıldız İbrahimova’ya bu “Barış Dinletisi”nde konuğumuz olduğu için teşekkür ediyoruz.

Çankaya Belediyesi tarafından kısa süre önce açılan yeni etüt merkezine Halk Sağlığı Önderi Prof. Dr. Nusret Fişek’in isminin verilmesi ve Fişek’in adının yaşatılması nedeniyle Belediye Başkanı Alper Taşdelen’e Fişek Vakfı Başkanı Oya Fişek tarafından teşekkür plaketi verildi. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, etkinliğe katkı sunabilmenin mutluluğunu duyduğunu belirtti. Taşdelen; “Nusret Fişek, halk sağlığı başta olmak üzere her alanda eşitlik için bütün hayatı boyunca çok emek veren bir insandı. Onun adını etüt merkezimizde yaşatmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Umarım, aynı şekilde tarihe adını yazdıracak Nusret Fişek’ler bundan sonra da olacaktır” ifadelerinde bulundu.

 

Bu yazıdaki tüm fotoğraf çekimleri Başak Zeynep Çongur tarafından yapılmıştır.

Tags: , ,

Arşivler