Çocuk emeği her yerde! Aile içinde, çalışma yaşamında, sokakta, markette, pazarda, yediğimiz meyvede, bastığımız halıda, yemek yediğimiz bir restoranda, yüzümüzü sildiğimiz havluda, daha bunun gibi sayabileceğimiz birçok toplumsal, ekonomik ve kültürel ortamda, “okuması, oyun oynaması gerektiği yıllarda” çalışan binlerce çocuğun emeği var. Çocuk emeği, her alanda genişlerken çocuklara verilen önem gittikçe azalmakta. Bu acı durumu devletlerin yapmış oldukları düzenlemelerden anlayabiliriz. Sadece kendi ülkemizde değil, tüm dünyada çocuk işçiliği, dev bir sorun olarak hala gündemde. Hatta göz göre göre pek çok ülkede bu olgu, kabul görmüş durumda.
Amerika Birleşik Devletleri Çalışma Bakanlığı tarım işçiliğinde kullanılan çocukların tehlikeli işlerde çalıştırılmasının engellenmesine yönelik bir Yönerge hazırlığına koyuldu. Yönergeye göre, 18 yaşın altındaki çocukların tahıl ambarlarında, ağıllarda ve besi alanlarında çalıştırılamayacaklar. Ayrıca Yönerge, 16 yaşın altındaki çocukların, traktör gibi motorlu ekipmanları kullanmalarını da yasaklıyor. Yaralanma ve zehirli böcek ilaçlarından dolayı boğulma gibi nedenler, tarımda çalışan çocukları bekleyen riskler arasında yer almaktadır. Aile işçisi olarak tarımda çalışan çocuklar ise öneride kapsam dışı bırakmaktadır.
ABD Çalışma Bakanlığı bir yılı aşkın süredir bu öneri üzerinde çalışıyor. İşçi sözcüleri aile işçisi olarak çalıştırılan çocukların, bu durumun dışında değerlendirilmesine karşı çıkıyorlar. Cumhuriyetçiler de küçük tarım alanlarında çalışan çocuk işçilerin göz ardı edildiği görüşündeler. Uygulanabilirliğinin olamayacağını düşündükleri bu projeyi siyasi bir hedef haline getirdiler.
Çocuk hakları savunucuları, altı çizilmesi gereken önemli saptamalarda bulundular. Bu saptamalar arasında en dikkat çekici konulardan biri ise 2010 yılı içerisinde 12 si tarım işçisi olan 16 yaşın altındaki 16 çocuğun iş kazalarından öldüğü gerçeğiydi.
Çocuk İşçiliği Koalisyonu koordinatörü Reid Maki ise, Çalışma Bakanlığının bu ani kararını geri çekmesi durumunda, çocuk işçiliği ölümlerinin önlenebilmesinde geç kalınabileceğini açıkladı. Açıklamasının devamında Yönergeye karşı çok şiddetli bir öfkenin olduğunu ve bunun seçim yılı olan bu yıla denk getirilmesinin çocukların istismarı olarak görülebileceğini sözlerine ekledi. Bir çok tutucu siyasetçinin de bu konu üzerinde durmayacağını düşündüğünü belirtti. Tarımda çalışan çocukların öteki sektörlere oranla dört kat daha fazla ölme riskiyle karşılaşma olasılığı olduğunu vurguladı. Asıl amacın çocukların korunması temeline dayanması gerektiğini belirtti. Yönergenin, ABD’nin Kansas ve Montana gibi kırsal bölgelerinde dikkate alınmadığını sözlerine ekledi. Bu bölgelerdeki ailelerin çocuklarına ağır aletler kullandırarak günlük işler yaptırdığı açıklandı.
Senatör Jerry Moran, bu şekilde olacak bir düzenlemenin, yaşam biçimini tehdit edici nitelikte olacağını belirtti. Yaptığı bir basın toplantısındaki verdiği demeçte bu düzenlemelerde sağduyu eksikliği olduğunu belirtti.
ABD Çalışma Bakanlığı, karşıt görüş sözcülerini yatıştırmak amacıyla düzenlemelerde yenilikler yapacakları sözünü verdi. Bu açıklama Amerikan Tarım Bürosu Federasyonu ile öteki karşıt grupları sakinleştirmedi. Demokratlar da düzenlemeler konusundaki geri çekilmenin olumlu bir sonuç olduğu açıklamasında bulundular. Ajans, çocuk işçi kazaların azaltılmasına yönelik geliştirici nitelikli bir eğitim programı hazırlanacağı açıklamasını yaptı. Bu eğitim programının, kırsal bölge hissedarları, Tarım Bürosu, Ulusal Çiftçiler Birliği’nin de bulunduğu bir komite tarafından hazırlanması gerektiği belirtildi.
ABD hükümetinin verilerine göre, ABD’de, 18 yaş altındaki 300.000 den fazla çocuk tarım işçiliğinde çalıştırılıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Hindistan’da 5 ile 14 yaş arası çalışan çocuk sayısının 12.6 milyon olduğunu açıkladı. Bu sayının yüzde yirmisinin evde çalışanlardan oluştuğunu belirtti. Başka örgütlere göre bu sayının 45 milyonun da üstünde bir rakam olduğu görüşünde. UNICEF Hindistan’daki çocuk işçiliğinin dünyadaki öteki ülkelere göre çok fazla olduğunu açıkladı.
Hindistan’da, çalıştırılmak istenen bu çocuklar ya aileleri tarafından ya iş bulma ajansları tarafından satılmakta, ya da kaçırılarak zorla çalıştırılmaktadır. Çocukların hemen hepsi ülkenin yoksul bölgelerinden gelen çocuklardır. Yoksul aileler, gelir sağmak için çocuklarını satmaktadır. Aileleri tarafından çalıştırılan çocuklar üretimde, ev hizmetlerinde ve seks ticareti içinde tutulmaktadır. Hindistan 2011 yılı suç istatistiklerine göre ülkede 32.000’den fazla çocuk kayıptır.
Hint hukuku ise, yerleşmiş hale gelen bu durum karşısında sınırlı düzeyde korumacı uygulamalar içermektedir. Hükümet tarafından sözlü olarak reddedilmesine karşın, çocuk hukukuna yönelik düzenlemeler yıllardır hazırlık düzeylerindedir. Kolayca bulunabilen ve ucuz iş gücü olan çocuk işçiliğine hükümetin de göz yumduğu düşünülmektedir. Çocuk işçiliğine karşı mücadele eden gönüllü kuruluşlar bile, çocuk işçiliğine yönelik beklentilerin büyüklüğünün vurgusunu yapıyor. Ama bir yerlerden başlamak gerektiğini de savunuyor.
Yeni Delhi’deki çocuk hakları yetkilisi Raj Mangal Prasad, bu yasadışı ve çocuk haklarına aykırı çalıştırmalar konusunda hükümetin hiçbir baskı yapmadığını belirtti. Açıklamasının devamında ise insanların bir şeyleri görmesi için her şeyin çok açık olduğunu belirtti.
Avukat Ravi Kant mahkemelerin, ev içi çalışanlarına yönelik davalarda, az sayıda da olsa sert kararlar verdiğini açıkladı. Var olan durumun hukuk içinde ciddiye alınmadığını açıklarken insanların da hukuki yaptırımları dikkate almadığını belirtti. Ve son günlerde dünya kamuoyunu da harekete geçiren 13 yaşındaki kız çocuğunun yaşadıklarını şöyle anlattı:
Hindistan çocuk sosyal yardım görevlileri ev hizmetinde çalışan 13 yaşındaki kız çocuğunu, kilitlendiği evden kurtardı. İşvereni tatile giderken onu evine kilitlemişti.
Evde kilitli halde bulunan kız çocuğuna bulunduğu dairedeki komşuları yardımda bulundu. Komşu, üst kat balkonunda ağlayan bir çocuk gördü. Kız çocuk 13 yaşındaydı.
Ev işlerinde çalıştırılmak için alınmıştı. Daire sahibi çift de Tayland’a tatile giderlerken kızı eve kilitlemişti.. Komşunun çağrısı üzerine bir itfaiyeci kızı evden kurtardı.
Hindistan sosyal yardım görevlileri tarafından koruma altına alınan kız, amcası tarafından iş bulma ajansına satıldığını belirtti. Ajans aracılığıyla çalıştırılmak için getirildiği evde, yaptığı iş karşılığında hiçbir maaş almadığını, yemek için ise günde iki pide verildiğini anlattı Fazladan yemek yiyip yemediğini belirlemek için de evde kapalı devre kamera sisteminin kurulu olduğunu açıkladı. Verilen işi yerine getirmemesi ya da istenildiği gibi yapmaması durumunda ise ev sahipleri tarafından dövüldüğünü anlattı. Hindistanlı 13 yaşındaki bu küçük kız çocuğun yaşadığı durumun ortaya çıkarılması, çocuğun koruma altına alınması, ülkedeki öteki çocukların da umut ışığı oldu.
Hindistan’daki çalışan çocukların durumu yıllarca örtbas edildi. Tıpkı Türkiye’deki çocuk gelinler gibi. Para karşılığı küçücük kızlar babası, dedesi yaşındaki adamlarla evlendirildi. Ya da satıldı. Türkiye’de, kamuoyu ayağa kalktı. Peki, bir şeyler yapıldı mı? Ders alındı mı? Göz yumanlar utandı mı? Yargı önüne çıkarılıp cezalandırıldı mı? “Evet” demeyi çok isterdik. Çocukların yaşamını karartan, yıllardır görmezden gelinen bir başka konu da ensest’tir. Kamuoyu çocuk gelinler şokunu yaşarken, hükümetin en son çıkardığı yargı paketinde ensest olgusunu örtbas edici hükümlerle, yeniden ayağa kalktı.
Sevil Arınan’ın, 7 Temmuz 2012 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısını, sizlerle paylaşmak, “Ne yapabilirim?” derken, çaresiz, yapayalnız çocukları bir kez daha düşünmenizi, onların yardım isteyen çığlıklarını duymanızı istiyoruz.
(Kaynak;http://www.crin.org/email/crinmail_detail_popup.asp?crinmailID=4215#US)
* Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü