Türkiye’nin “çağdaşlaşma” uğraşı, toplumun, örgütleri aracılığıyla bu eyleme katılması ve giderek ağırlığını koyması çizgisinde gelişmektedir. Bu çizgide, toplum örgütleri (sendikalar, kooperatifler, dernekler, vakıflar, özel araştırma enstitüleri vb), devletten bağımsızlıklarını arttırmak istemekte, işlevlerinde de değişimler ortaya koymaktadırlar. Bu, toplum örgütlerindeki yeni çizgi arayışının ürünüdür.
Toplum örgütlerinin tümü, “insan hakları savaşımı”nın birer halkasını oluşturmaktadırlar. Onun için etkiledikleri nüfus kesiti önemlidir.
Artık yalnızca soyut düzeyde insan hakları ile uğraşan ya da dar bir çerçevedeki yaklaşımları benimseyen örgüt anlayışları aşılmak zorundadır. Somut sözü ve programı olan örgütler ayakta kalacaktır. Mimarlar Odası’nın 1970’li yıllardaki Ortak Mesleki Denetim Uygulaması (OMDU)1 uygulaması; Türk Tabipleri Birliği’nin 1987 yılında başlattığı “İş Hekimliği”2 çalışmaları, uygulamaya doğrudan müdahale deneyimleri, uygulamaya doğrudan müdahale olanaklarının bu toplum örgütlerince kullanılmaya başlandığının ilk örnekleridir.
Bundan ötürü, “sosyal devlet” ve “toplum örgütleri” arasındaki ilişkilerin, yeniden düzenlenerek bir model oluşturulması güncel bir sorundur.
Sermayenin küreselleşmesine koşut olarak “sosyal devlet”in yokedilmesi, toplum örgütlerini bir tuzağa doğru itmektedir. Bu tuzak ikili bir tuzaktır:
- Eylemsizlik: Dar kadrolarla, dar bakış açılarıyla ve eyleme dönük olmayan soyut tartışmalarla zaman yitirme.
- Eylemini sosyal devlet işlevlerine alternatif olarak koymak: Eyleme dönük çalışmalarının yalnızca yol gösterici ve toplumu eylemde eğitici etkinlikler olduğunu unutarak, kendi eyleminin yüceleştirilmesi (fetişleştirilmesi).
Bu çerçevede toplum örgütü rolünün yeniden tanımlanması gerekmektedir. Toplumsal bir ülküye (misyona-özgöreve) sahip olan bu örgütler, uygulamaya doğrudan girerek, eylemlerini (modellerini) topluma sunmalıdırlar; toplum katılımını sağlamalı, baskısını yönlendirmelidir.
Fişek Enstitüsü’nün Toplumsal Konumu ve
Örgütlediği Gönüllü Yumağı:
Fişek Sağlık Hizmetleri ve Araştırma Enstitüsü, çağımızda, insanın çok yönlü sağlık sorunlarına bilimsel ve toplumcu yaklaşımı getiren ve çözüm yollarını sergileyen toplum hekimliği öğretisinin izleyicisidir.
Sağlığı, tüm kesimleri birarada tutabilecek güçlü bir toplumsal tutkal ya da ortak bir payda olarak görmektedir. Fişek Enstitüsü’ne göre, sağlık, bireysel değil, toplumsal bir olgudur. Bu nedenle toplumdaki tüm zenginliklerin ve sağlıkla ilgili üretimlerin, bireyler arasında varsıllık ve yoksulluk gibi ayırımlar yapılmaksızın herkesin gereksinimine göre paylaştırılması gereklidir.
Fişek Enstitüsü’nün bu yaklaşımları şu ana başlıklar altında açılabilir:
- Tümelci sağlık anlayışı
- Çok-bilimli ve çok-kesimli sağlık anlayışı
- İnsan (ve hasta) haklarına önem veren sağlık anlayışı
- Tüm sorunları birarada ele alan kapsamlı sağlık anlayışı
- Eylemci sağlık anlayışı.
Toplumsal ülküsünü iki düzlemde işlemektedir:Kuramve uygulama. Kuram’da, ülke çapında ve farklı mesleklerden insanların yeraldığı gönüllü yumağının katılımıyla düzenli ve aktif-yöntemle yapılan okur seminerlerinde toplum hekimliği ilkeleri ve güncel sorunlar irdelenmektedir. Okur seminerleri, bir okul ve aynı zamanda toplumsal bir eylem aracı niteliği taşımaktadır. Bu çalışmalarda elde edilen bulguların yansıtıldığı Enstitü’nün yayın organı Çalışma Ortamı dergisi, aynı zamanda, sağlıkla ilgilenenlerin ufkunu açmayı denemektedir.
Uygulama’da ise çeşitli toplum örgütleriyle birlikte yürütülen, toplum hekimliği eylemleri (Bkz.Kutu No.1) ve küçük sanayi sitelerinde sağlık-sosyal birim çalışması (Fişek Modeli) ile unutulmuş, kendi sağlığını hiçe sayan yoksul işçi kesimine (ve çalışan çocuklara) katkıda bulunmaya çalışmaktadır.
1982 yılında yürütülmeye başlanan ve 1986 yılında sonuçlarıyla ilgili ilk değerlendirmelerin yayınlandığı3 model çalışması dışında, ülkemizde küçük işyerlerine yönelik sağlık hizmeti götürme çabası olmamıştır. Bu model çalışmasının en önemli özelliklerinden biri, harcamaların işveren katkısıyla karşılanmasıdır. İşverenlerin, modele katkılarını belirleyen tek ölçüt, hizmetten yararlanan ve o işyerinde çalışan yetişkin işçi sayısıdır. 1992 yılından bu yana ILO/IPEC projesinden alınan destekle (Bkz. Kutu No.2), Ankara-Ostim’deki uygulama merkezinin olanakları geliştirilmiş; İstanbul-Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi’nde yeni uygulama merkezi kurulmuş; Denizli-Pamukkale Sanayi Sitesi’nde ise yeni bir uygulama merkezi kurulmaya başlanmıştır. Fişek Enstitüsü’nün, yerel inisiyatiflerden yararlanarak İzmir’de gerçekleştirdiği yürüyen diş kliniği ise ülkemizde cılız düzeyde varolan koruyucu diş hekimliği hizmetleri yönünden de önemli bir atılım oluşturmaktadır. Fişek Enstitüsü, dış destekli bu çalışmalarından Ankara’da desteğin kesilmesine karşın, model çalışmayı sürdürmektedir. İstanbul’da ise uygulama, kendisini finanse etmek üzeredir. Deneyimler, projelerin –yöresel farklılıklar bulunmakla birlikte– 18-24 ay arasında kendi kendilerini döndürebilecek yerel katkıyı örgütleyebildiğini ortaya koymaktadır.
Ülkemizde, bir sanayi sitesinde kurulan yerleşik ve kalıcı sanayide sağlık merkezi, buna bağlı yürüyen klinik ile düzenli işyeri ziyaretleri ve o yöredeki Çıraklık Eğitimi Merkezi’nde (ÇEM) okul hekimliği çalışmalarının yapıldığı ve bütün bunların iş güvenliği hizmeti ve sergievi uygulamasıyla kaynaştırıldığı başka bir çalışma gerçekleştirilmemiştir (Bkz. Kutu No.3). Fişek modeli, ülkemizde olduğu gibi dünyada da “ilk”ler ve “özgün”lükler taşımaktadır.
Bu modeli, dünyadaki örneklerinden ayıran karakteristikler şunlardır:
- Çocuk ve genç vurgusu ;
- Kadın kimliği vurgusu
- İşçi sağlığı iş güvenliği vurgusu ;
- Toplumsal boyut vurgusu
- Sürekli devinim ve toplum katılımı;
- Kendi kendini finanse etmesi
- Modelin yaygınlaştırılması ve ülke düzeyinde bir odak çevresinde örgütlenme.4
Fişek Enstitüsü’nün ILO/IPEC katkılarıyla geliştirdiği ve dört ilde oluşturduğu uygulama odakları, her şeyden önce, bir “düş”ün gerçekleşebilir olduğunu göstermiştir. Birbirinden çok farklı koşullardaki illerde elde edilen bu sonuç, toplumun “yararlı ve iyi uygulamalara” özlemini de ortaya koymaktadır. Bu değerlendirmeyi paylaşanlar, yalnızca hizmetten yararlananlar değildir. Uygulama çalışmaları, TC Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı HABİTAT II Koordinasyon Birimi’nce, Birleşmiş Milletler’e “En İyi Uygulama-Best Practice” adayı olarak önerilmiş; “Cumhurbaşkanlığı Takdir Belgesi” kazandırmıştır.
Çocuk çalıştıran küçük işyerlerine yönelen çalışma, çocuğa olan bu vurgusunu, toplumun vefa borcu kavramı ile açıklamaktadır. Yaşıtları, kamu kaynaklarından yararlanarak öğrenimlerini sürdürürken, çalışan çocuklar, kendileri vergi üretmektedirler. Çocukluklarına yaşama olanağı sunamayan toplumun, onlara, bir vefa borcu olmak gerekir. İşte Fişek Modeli, bu vefa borcunu ödemenin bir yolunu topluma önermektedir.
Bugüne değin yapılan dört uygulamada da birbirinden farklı vurgular kullanılmıştır. Fişek/Ankara, ilk başlatılan ve yalnızca koruyucu hekimlik uygulaması ile uzun yıllar ayakta kalabilmiş ve yoğun işyeri temasının ağırlık taşıdığı bir uygulamadır. Bugün 200’ün üzerinde işyerinin abone olduğu ve çeşitli çıkar gruplarının (ticari, köktendinci vakıflar vb) müdahalelerine karşın, toplumun direnci ile ayakta kalabilen bir sistem oluşturmuştur.
İstanbul’da, kamu denetiminin hiç uğramadığı bir sanayi sitesinde, yayılmakta olan “toplam kalite çalışmalarının” bir uzantısı olarak ve en yakın SSK sağlık tesisinin 12 km. uzakta olmasından yararlanarak ilkeler yaşama geçirebilmiştir. Toplumla kurulan olumlu ilişkiler ve düzeyli uygulama, Fişek/İstanbul uygulamasında, sanayi sitesi kooperatifi katkısının üst düzeyde gerçekleşmesini sağlamıştır.
Fişek/Denizli’de vurgu, çalışan küçük kızlara verilmektedir; küçük kız çocuklarının çalışma yaşamındaki sorunlarının, cinsiyet ayırımından ve kadın kimliği sorunundan ayrı düşünülemeyeceğinden hareket edilmektedir. Denizli, üretim yönüyle çok gelişmiş, sosyal alandaki hizmet kesimiyle ise çok güdük bir sanayi ortamı göstermektedir. Uygulamada, Fişek Enstitüsü’nün bilgi ve deneyim birikimiyle, tüm hizmet çeşitleri Denizli’de büyük bir ilgi uyandırmaktadır.
Fişek/İzmir ise, koruyucu ağız ve diş sağlığı çalışmalarının, yürüyen klinikle işyerlerine ulaştırılması ile başlayıp, küçük işyerleri için sağlık-güvenlik hizmetleri ile geliştirilmektedir. Bu uygulama merkezinde geliştirilen özellik ise, uygulamanın birden çok toplum örgütünün katılımı ile işlenmekte oluşudur.
Şimdi model çalışmanın “uygulanabilir” ve “ulaşılabilir” olduğunun örneklerinin arttırılması gerekmektedir. Bu hem uygulamada standardın tutturulması için önemlidir; hem de yerel inisiyatiflere olanaklar sunulması yönünden önemlidir.
Toplumsal bir ülkünün izleyicisi olan Fişek Enstitüsü, bir toplum örgütü olarak, kendi ilkeleri ile uyuşan bireyler için, bir ilgi ve çekim odağı oluşturmaktadır. Bireylerin tek başına gerçekleştiremeyecekleri “düş”lerini, bir potada eritmeyi ve bir toplum hekimliği eylemine dönüştürmeyi üstlenmektedir.
Kutu No.3 |
ILO.IPEC/FİŞEK EYLEM PLANI |
Küçük ölçekli işyerlerinde çalışan çocuklara sağlık ve sosyal hizmet taşıyan bir model nasıl oluşturulabilir?Bir sanayi sitesinde, çalışan çocuklara dört noktada ulaşmak olasıdır:
|
Kutu No.2 |
ILO.IPEC/FİŞEK EYLEM PLANI |
ÇOCUK ÇALIŞTIRAN KÜÇÜK İŞYERLERİNE YÖNELİK SAĞLIK HİZMET SUNUMU VE ÇALIŞMA ORTAMININ GELİŞTİRİLMESİUzun erimli amaç: Çocuk emeğinin sona erdirilmesi. Çocukların içinde bulunduğu koşulların, gelecek konumlarının ve olası sorunlarının ortaya serilmesi; sosyal politikalar geliştirilmesi yoluyla çocukların çalışmasını gerekli kılan koşullar ortadan kaldırılmalıdır. Kısa erimli amaç: Çalışan çocuklara ulaşan sağlık ve sosyal refah hizmetleri ile onların sonuçlarını hafifletmek amaçlanmaktadır. Bu amaca oluşmak için,
|
Kutu No.1 |
FİŞEK/ EYLEM PLANI |
Toplum Örgütleri ve Sağlık (3D)Amaç Sağlık alanındaki hak ve çıkarlarına sahip çıkması için, bireyi harekete geçirmek ve toplum örgütlerinin, bu bireysel tepkileri yönlendirici-güçlendirici işlev görmelerini sağlamak. Gerekçe Sağlık, bireylerin kendi başlarının çaresine bakmalarını gerektiren, özel bir sorun değildir. Sağlık bir toplum sorunudur ve “sağlıklı bir ortam oluşturmak”, “nitelikli sağlık hizmeti sunmak” toplumun bireye borcudur. Ülkemizde sağlık hizmetlerinin giderek yetersiz düzeyde sunulur hale gelmesi, bireylerin bu haklarını istemelerini ve ardına düşmelerini de zorunlu hale getirmektedir. Toplum örgütleri, demokrasinin varlık nedeni, toplumun sesini duyurabilmesinin yoludur. Her toplum örgütü, amacı ve toplumdaki işlevi ne olursa olsun, örgütlediği insan topluluğunun sorunlarına kayıtsız kalamaz. Onların istemlerini şekillendirmede, çözümler üretmelerinde ve aynı uğraş içindeki kümelerle buluşmalarında aracı rol oynar. Bireylerin, sağlık haklarını, örgütleri aracılığı ile savunmaları ve yaşama geçirmeleri; çağdaş ve evrensel bir ilke olan sağlıkta toplum katılımını gerçekleştirmeleri için örgüt kamuoylarını aydınlatmak ve gündemi oluşturmalarını sağlamak gerekmektedir. Hedef Herkese eşit, ulaşılabilir, nitelikli, basamaklı, katılımcı, kamu kaynaklarından beslenen sağlık hizmeti ve sağlıklı yaşama-çalışma ortamları sunmak. Araç Toplum örgütlerinin, üyelerine 3D (Duyurma, Duyarlılaştırma, Destek) kampanyası aracılığıyla, eylemli kılınması. Üyelerinin bu yöndeki eylemlerini, koruması, yönlendirmesi, güçlendirmesi. |
1:Gökçeli R.: Demokratik Kitle Örgütleri Üzerine ve Bir Örnek Olay: Mimarlar Odası – KIYI Yayınları No.101 Ekim 1987.
2:A.Gürhan Fişek: Toplum Örgütlerinde Üretim ve Katılım (Türk Tabipleri Birliği’nden Örneklerle) – Çalışma Ortamı Dergisi, Fişek Enstitüsü Yayını, Mayıs-Haziran 1994 Sayı:14 s.2-13.
3:A.Gürhan Fişek: Küçük Ölçekli İşyerlerinde Çalışma Koşullarının Geliştirilmesi İçin Alınabilecek Fizibl Önlem Önerisi, Uluslarası Çalışma Örgütü’ne (ILO) sunulan rapor – Temmuz 1985 (Yayımlanmamış)
4:A.Gürhan Fişek: Küçük Sanayi Sitelerinde İşçi Sağlığı Güvenliği Birimi: Fişek Modeli – Çalışma Ortamı Dergisi, Fişek Enstitüsü Yayını, Eylül-Ekim 1995 Sayı:22 s.6-15