Federal Almanya Cumhuriyeti’nde Mesleki Eğitim ve İkili Sistem

Giriş

Federal Almanya Cumhuriyeti, Avrupa ülkeleri arasında genç işsizliğinin en düşük olduğu ülke konumundadır. Bunda birçok etkenin rolü bulunmakta birlikte 19.Yüzyıl’ın sonunda temelleri atılan ve günümüzde mesleki eğitimde uygulanmakta olan İkili Sistem’in (Duales System) etkisi oldukça fazladır. Teorik ve uygulamalı
eğitimi bir arada vermeyi temel alan İkili Sistem, mesleki eğitimin hem teorik eğitim veren okullarda hem de uygulamalı eğitim imkanı sunan işletmelerde verilmesine imkan sağlamaktadır. Bu çalışma, Almanya’da mesleki
eğitimin ve İkili Sistem’in özelliklerini ortaya koymak amacındadır. Bu amaca uygun olarak öncelikle İkili
Sistem’in ortaya çıktığı koşullara ve Avrupa’daki lonca örgütlenmesine odaklanılacaktır. Ardından Almanya’da
mesleki eğitime dair düzenlemeler ve İkili Sistem’in özellikleri ele alınacak ve son olarak İkili Sistem’in
uygulamada karşılaştığı sorunların başında gelen “uyum sorunu” incelenecektir.

Loncalar Ve Mesleki Ve Teknik Eğitim

Mesleki ve teknik eğitim, genel hatlarıyla bireysel ve toplumsal yaşam için zorunlu olan bir mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri, tavır ve meslek alışkanlıkları kazandırarak bireyi zihinsel, duygusal, sosyal, ekonomik
ve kişisel yönleriyle dengeli bir biçimde geliştirme süreci olarak tanımlanabilir (Şahinkesen, 1992: 691). Böylesi
bir tanımın da işaret ettiği üzere, “mesleki ve teknik eğitim” kişinin gelişiminde farklı alanlar arasında bir
denge kurulmasını ve dolayısıyla gerek bireysel gerekse toplumsal yaşamda bütüncül ve dengeli bir gelişimin
eğitim vasıtasıyla teşvik edilmesini amaçlamaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için gereken koşulların
başında ise nitelikli öğrenme alanlarının sağlanması ile kuramsal ve uygulamalı alanların her ikisini de kapsayacak bir eğitim modelinin geliştirilmesi gelmektedir. Özellikle Kıta Avrupası’nda, söz konusu iki koşulun
sağlanması için geliştirilen ve günümüzde uygulanan eğitim modellerinin temelinde Ortaçağ lonca örgütlenmesi ve usta-çırak ilişkisi içerisinde harmanlanan kuramsal ve uygulamalı eğitim yatmaktadır. Özellikle Federal Almanya Cumhuriyeti’nde uygulanan ikili sistemin (duales System) tatmin edici şekilde anlaşılabilmesi için loncalardan kısaca söz edilmesi yerinde olacaktır.

Loncaların kökenine dair süregiden tartışmaya rağmen Pirenne, loncaların kökeninin Roma İmparatorluğu’nda kent zanaatkarlarının içinde kümelendiği collegia ve artes örgütlenmelerinde arandığını belirtmektedir. 11. Yüzyıl’a kadar antik özelliklerini koruyan birliklere rastlanmakta birlikte kentlerde fraternitates ve caritates gibi, zanaatkarların mesleki temelli kardeşlik birliklerine rastlanmaktadır (Pirenne, 2009: 201). Ortaçağ Avrupası’nda loncalar “özgür insan”ların kurduğu dayanışmacı birlikler olduğu kadar disiplin temelinde işleyen ve ekonomik faaliyetin sosyal organizasyonunu sağlayan bir yapıya da sahiptir. Yerel nitelikleri ve yerel yönetimlerle kopmaz şekilde bağlı olan örgütsel yapılarının temelinde de söz konusu ekonomik faaliyetin geliştirilmesi ve ekonomik etkinliğin arttırılması amacı yatmaktadır. Loncalar, 11. Yüzyıl boyunca etkisini arttırmıştır. Kentlerde üretimin kaliteli olmasını sağlamak için en iyi yöntem, zanaatkarları mesleklerine göre ayırmak ve onları denetlemekten geçmekteydi (Ülgen, 2013: 473). Böylece dokumacılar, balıkçılar, ayakkabıcılar gibi çeşitli mesleklere sahip zanaatkarlar hem üretimin kalitesinin arttırılması hem de belirli bir zanaatın denetlenebilecek şekilde icra edilip öğretilebilmesi için ayrı loncalarda bir araya getirilmiştir. Bu anlamda loncalar, kendi bünyelerinde örgütlenen zanaatların -çoğunca yerel- kamu otoritelerince belirlenen hukuki ve idari düzen çerçevesince icra edilmesi konusunda tekel gücüne sahip birlikler olarak anlamlandırılabilir. Kamu otoritelerince belirlenen hukuki ve idari çerçeve göz önünde bulundurulduğunda loncaların öz yönetime sahip birlikler olmadığı, kamu otoritelerinin kontrolü altında işleyen bir yapıya sahip oldukları görülmektedir. Gerçekten de tarihsel olarak bakıldığında birçok kentte loncaların kent otoritesinin vesayetinden hiçbir zaman kurtulamadıkları ve onların denetimi altında işleyen birlikler olarak kaldıkları belirtilmelidir (Pirenne, 2009: 205).

Loncalar zaman içerisinde gerek tüccar loncaları ve zanaatkar loncaları arasındaki farklılıklar ve mücadeleler gerekse nüfus artışı, üretimde yaşanan gelişmeler ve toplumsal formasyonda gerçekleşen dönüşümler ile birlikte kamu otoriteleri ile yaşanan güç mücadeleleri sonucunda özellikle 16. Yüzyıl ile birlikte gücünü büyük ölçüde kaybetmeye başlamıştır. Fransız Devrimi’nin getirdiği düşüncelerle fabrika üretim rejiminin yeni ihtiyaçlarına cevap verecek yeni yöntem arayışları lonca yapılanmasının gücünü kaybetmesinde büyük bir rol oynamıştır. Fabrika üretimi ile yaşanan değişimlerin başında sermaye birikiminin yatırıma dönüştürülür hale gelmesi, işbölümünün gelişmesi, maliyetlerin düşmesi, kalitenin yükselmesi ve üretimde devamlılığın sağlanması gelmektedir ve bu değişimler lonca üyesi zanaatkarların bağımsızlığını azaltmış; dolayısıyla usta-çırak ilişkisi çerçevesinde işleyen çıraklık eğitiminin de önemli bir kriz geçirmesine neden olmuştur (Şahinkesen, 1984:367). Mesleki ve teknik eğitimin yaşadığı söz konusu kriz, devletlerin fabrika üretim rejimi ile dönüşüme uğrayan ve fonksiyonunu giderek yitirmeye başlayan çıraklık konusunda bu dönemden itibaren yasal düzenlemeler yapması vasıtasıyla aşılmaya çalışılmıştır.

FEDERAL ALMANYA CUMHURİYETİ’NDE MESLEKİ EĞİTİM VE İKİLİ SİSTEM (DUALES SYSTEM)

Almanya’da söz konusu yasal düzenlemelerin 18.Yüzyıl’ın sonlarında başladığı, Prusya Kralı ve Alman Kayzeri II. Wilhelm döneminde hız kazandığı görülmektedir. Özellikle 19. Yüzyıl’ın ikinci yarısında çıkarılan yönetmelik ve tüzüklerle çıraklık kurumu ve çıraklar koruma altına alınarak çırakların bir öğretim kurumuna devam etmeleri, okula devam zorunluluğuna paralel olarak düzenlenmiştir. 1897 yılında yapılan yasa değişikliği ile kabul edilen Meslekleri Düzenleme Kanunu (Novelle zur Gewerbeordnung) ile Sanayi Devrimi’ne uyum sağlayacak düzenlemelerin en önemlilerinden biri olan “ikili sistem”in temelleri atılmıştır. Bu yasa değişikliği, uygulamalı eğitim (praktische Ausbildung) ile teorik eğitimin (theoretische Ausbildung) birbirlerine paralel iki sistem olarak kurulmasını öngörmüştür. Bu sistemde meslek eğitiminin teorik kısımları bir meslek okulunda, uygulama kısmı ise bir işletmede, fabrikada, laboratuvarda, büro ya da benzeri bir yerde yapılmaktadır ve bu iki sistem birbirini tamamlayacak şekilde yürütülmektedir (Şahinkesen, 1984: 368). İlk düzenlemelerde zanaat meslekleri ikili sisteme dahil edilirken zaman içerisinde sanayi meslekleri de sistem içerisinde düzenlenmiştir. 1921 yılında yapılan yasa değişikliğiyle kapsamı genişletilen ve geliştirilen sistem 1938 yılındaki değişiklik ile ise işletmelere çıraklarını eğitime gönderme zorunluluğu getirmiştir. Günümüzde Federal Almanya Cumhuriyeti’nde mesleki eğitim, ikili sistemin temel ilkelerini ve ruhunu koruyan 1969 tarihli Çıraklık Kanunu (Berufsbildungsgesetz – BBiG) ile düzenlenmektedir. Bu kanunda 2005 yılında bir revizyon yapılmış ve bazı hükümleri değiştirilmiştir. Bu kanun temelinde 1970 yılında kurulan Federal Mesleki Eğitim Enstitüsü (Bundesinstitut für Berufsbildung – BIBB), temel faaliyet alanı olan mesleki eğitim araştırmalarının yanı sıra ilgili federal bakanlığın direktifleri ile Çıraklık Kanunu temelinde mesleki eğitim ve zanaat mevzuatlarının hazırlanması konusunda gerekli çalışmaları ilgili sanayi, ticaret ve sanatkar odaları ile birlikte yürütmektedir.

1969 tarihli Çıraklık Kanunu federal hükümet, eyalet hükümetleri ve yerel otoriteler gibi kamu otoritelerinin, işverenlerin ve işçilerin sorumluluklarını detaylı şekilde düzenlemektedir. Söz konusu kanun mesleki eğitimin hukuki çerçevesini çizerken eğitim modelini de “ikili sistem” (duales System) olarak adlandırmaktadır. Kanuna göre mesleki eğitim, belirli ve bağlayıcı bir müfredata göre gerçekleştirilmekte ve devlet tarafından tanınan diplomaların alınması ile tamamlanabilmektedir. Mesleki eğitim sırasında alınacak olan ücretin (Ausbildungsvergütung) miktarı ise her branş için yapılacak toplu iş sözleşmeleri ile belirlenmekte ve eyaletler arasında farklılık gösterebilmektedir.

Federal Almanya’da altı yaşında başlayan ve dört yıl süren zorunlu ilkokulu bitiren öğrenciler okul başarıları, ailelerin talepleri ve öğretmenlerinin tavsiyeleri ile zorunlu eğitimlerini tamamlayacakları dört okul tipin den birine yerleştirilmektedir. Akademik eğitim görecek olan öğrenciler Gymnasium’a, vasıflı ve yüksek meslek eğitimi görecek olanlar Realschule’ye, çıraklık eğitimi görecek olanlar ise Hauptschule’ye devam etmektedir. Tüm bu okul tiplerinin müfredatını bünyesinde barındıran Gesamtschule’de ise öğrenciler 7. Sınıftan itibaren başarılarına göre diğer okullardan birine devam etme hakkı kazanırlar. Hauptschule veya diğer eğitim kurumlarından birinde zorunlu eğitimini tamamlayan öğrenciler, İş Kurumu’nun (Arbeitsamt) da yönlendirmesi ile bir meslek alanında çıraklık yapabilecekleri bir kurum bulabilmeleri durumunda İkili Sistem’e dahil olarak meslek eğitimlerine devam edebilmektedirler. Günümüzde zorunlu eğitimini tamamlayan öğrencilerin yaklaşık %55’i İkili Sistem çerçevesinde mesleki eğitim almayı sürdürmektedir.

İkili Sistem çerçevesinde Federal Almanya’da uygulamalı eğitim, mesleki eğitim süresinin yaklaşık üçte ikisini kapsamaktadır. Mesleki eğitim alanlar, haftanın üç ila dört günü bir işletmede, atölyede, fabrikada ya da büroda çalışmakta, bir ila iki gün ise devlet tarafından finanse edilen okullara devam etmektedir. İhtiyaç halinde okul ve/veya çalışma saatleri, söz konusu örüntüye alternatif olarak bloklar halinde verilebilmekte ve mesleki eğitimin teorik ve uygulamalı kısımlarının zamansal dağılımı farklılaşabilmektedir. Mesleki eğitim kurumları söz konusu öğrenciler için ücretsiz olup bu okullarda uzmanlaşacakları alana dair verilen eğitimin yanı sıra, hayat boyu öğrenme anlayışı çerçevesinde öğrencilerin genel kültürünün geliştirilmesi de amaçlanmaktadır (Strate ve Wolf, 2019: 1). Eğitim, alana göre iki ila üç yıl sürmekte ve usulü ilgili ticaret, sanayi ya da sanatkar odalarınca belirlenen mezuniyet sınavları ile mesleki eğitim sona ermektedir. Eğitimin ve mezuniyetin her öğrenci için tek tipleştirilmesi vasıtasıyla mezunların işgücü piyasasında ve isteyenlerin ileri düzey mesleki eğitimde (Weiterbildung) eşit imkanlara sahip olması amaçlanmaktadır. Almanya Federal Meclisi’nin konuya ilişkin bir raporunda vurgulandığı gibi İkili Sistem hem öğrencilerin uygulamalı eğitim gördükleri işletme tarafından istihdam edilme şanslarını arttırmakta hem de işletmelere, ihtiyaç duydukları kalifiye işçileri kendi bünyelerinde eğitme imkanı sağlamaktadır (Strate ve Wolf, 2019: 2). Mesleki eğitim alanında da yürürlükte olan Erasmus+ Programı ise mesleki eğitim kurumlarından mezun olanlara, ileri düzey mesleki eğitimlerini farklı Avrupa ülkelerinde sürdürme olanağı tanımaktadır.

BÜYÜYEN BİR SORUN OLARAK “UYUM SORUNU” (PASSUNGSPROBLEM)

Federal Almanya’da mesleki eğitim ve istihdama dair, özellikle 2011 yılından bu yana akademik söylemde ve iş piyasasında gündemde olan ve giderek büyüdüğü ifade edilen sorunlardan biri “uyum sorunu”dur (Passungsproblem). Uyum sorunu ile ifade edilmek istenen, en temel anlamıyla mesleki eğitim için işletmelerde boş kalan kontenjanların sayısının giderek artmasına rağmen mesleki eğitime başvuran kişilerin bu arayışlarındaki başarının giderek düşmesidir. Paradoksal bir durum olarak değerlendirilebilecek bu sorunun, talep ve ihtiyaçların örtüşmemesinden kaynaklandığı ifade edilebilir. Bu uyumsuzluğun temelinde eyaletler bazında arz ve talebin farklılaşabilmesinin yanı sıra farklı mesleklerin ikili sistem çerçevesinde mesleki eğitimini sürdürenler nezdinde farklı düzeylerde cazibeye sahip olması ile başvuru sahiplerinin belirli meslekler için yeterliliklerinin düşük olması yatmaktadır (Strate ve Wolf, 2019: 2). İşletmelerde boş kalan kontenjanların, dolayısıyla karşılanmayan işgücü talebinin yüksek; başarısız başvuru sayısının, dolayısıyla talepte başarısızlığın düşük olduğu ya da tam tersinin geçerli olduğu durumların aksine uyum sorununun temel göstergesi, hem boş kalan kontenjanların hem de başarısız başvuruların sayısının yüksek oluşudur. Resmi verilere göre İkili Sistem dahilinde çalışan işletmelerde boş kalan kontenjanlar, uyum sorununun büyümeye başladığı 2011’den 2013 yılına kadar %13 artarken, başarısız başvurularda ise artış oranı %15,5 olarak ölçülmüştür (Matthes vd., 2014: 1). 2017 yılında başarısız başvuruların artışı ise %15,4 oranında gerçekleşmiştir (BMBF, 2018: 12). Aynı yıl 48.000 kontenjan boş kalırken 80.200 kişinin başvurusu da olumsuz sonuçlanmıştır (Strate ve Wolf, 2019: 2).

Tüm bu veriler, uyum sorununun halen mesleki eğitim bağlamında önemli bir iş piyasası sorunu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu soruna karşılık verebilmek ve olumsuz etkilerini asgari düzeye indirebilmek amacıyla Federal Ekonomi ve Enerji Bakanlığı (BMWi) ve Almanya için Avrupa Sosyal Fonu (ESF) tarafından finanse edilen bir tam istihdam programı (Programm “Passgenaue Besetzung”) uygulamaya konmuştur. Uygulama süresi 2015-2020 yılları arasını kapsayan program meslek odaları, işletmeler ve ilgili kurumları istihdamdaki uyumsuzluğun giderilmesi konusunda desteklemekte ve program danışmanları mesleki eğitimdeki ihtiyaç analizinden iş görüşmeleri ve işe alım süreçlerine kadar birçok alana etkide bulunmaktadır (BMBF, 2019: 108). 2018 yılında program çerçevesinde danışmanlık vermek üzere farklı oda ve kurumlarda toplam 168 danışmanlık kadrosu söz konusu program tarafından finanse edilmiş ve İkili Sistem çerçevesinde toplam 5011 kontenjana yerleştirme yapılmıştır (BMBF,2019: 108-109).  Program, uyum sorununun olumsuz etkilerini azaltma konusunda etkili olmuş olsa dahi, bu etkilerin bertaraf edilebilmesi amacından uzakta olduğu ileri sürülebilir.

SONUÇ

Mesleki eğitimde uygulanan İkili Sistem, Avrupa ülkeleri arasında Almanya’da genç işsizliğinin en düşük seviyede olmasının temel etkenlerinden biri sayılmaktadır. Gerek uygulama ve teori birlikteliğinin amaçlanması gerekse işletmelere kalifiye işçileri kendi bünyelerinde yetiştirme olanağı sağlaması ile İkili Sistem’in, Avrupa’daki lonca örgütlenmesinin güç kaybettiği dönemlerde başlatılan mesleki eğitimin devlet eliyle planlanması sürecinin ihtiyaçlar doğrultusunda biçimlendirilmiş bir sonucu olduğu ifade edilebilir. Her ne kadar Almanya’da genç işsizliği Avrupa’daki en düşük orana sahip olsa da, İkili Sistem’in de karşı karşıya olduğu ciddi sorunlar mevcuttur. Yukarıda sözü edilen uyum sorununun yan ısıra Almanya’da son yıllarda en önem verilen temaların başında gelen dijitalleşme (Digitalisierung) süreci de gerekli önlemler alınmadığı takdirde İkili Sistem’in verimini düşürme tehlikesini doğurmaktadır. Bu tehlike karşısında mesleki eğitim mevzuatında dijitalleşme çağına uygun değişiklikler yapılmakta ve İkili Sistem’e dahil olan meslekler sürekli güncellenmektedir. Buna paralel olarak 2018 yılının Eylül ayında Almanya Federal Meclisi bünyesinde “Dijital İş Dünyasında Mesleki Eğitim” (Berufliche Bildung in der digitalen Arbeitswelt) adında bir araştırma komisyonu kurulmuş olup bu komisyonun odak noktasını dijitalleşen iş dünyasında mesleki eğitimi hangi olası zorluk ve sorunların beklediği oluşturmaktadır. Komisyon yaptığı analizlerin sonucunda hangi siyasi, hukuki ve kurumsal önlemlerin gerekli olduğu konusunda çalışmalar yapmayı amaçlamaktadır.

Son olarak, Almanya’da İkili Sistem’in, tüm sorunlara rağmen dinamik bir yapıya sahip olduğu, federal, yerel ve özel aktörler tarafından ihtiyaçlar doğrultusunda revize edildiği ve sadece Avrupa’da değil, dünya genelinde mesleki eğitimde teori ve uygulama birlikteliği bakımından bir örnek teşkil etmeyi sürdürdüğü ifade edilebilir.

KAYNAKÇA

BiBB (2019). Datenreport zum Berufsbildungsbericht 2019: Informationen und Analysen zur Entwicklung der beruflichen Bildung. https://www.bibb.de/dokumente/pdf/bibb_datenreport_2019.pdf [erişim tarihi: 20.11.2019].

BMBF (2018). Berufsbildungsbericht 2018. https://www.bmbf.de/upload_flestore/pub/Berufsbildungsbericht_2018.pdf [erişim tarihi: 22.11.2019].

BMBF (2019). Berufsbildungsbericht 2019. https://www.bmbf.de/upload_flestore/pub/Berufsbildungsbericht_2019.pdf [erişim tarihi: 22.11.2019].

Matthes S., Ulrich J. G., Krekel E. M. ve Walden G.(2014). Wachsende Passungsprobleme auf dem Ausbildungsmarkt: Analysen und Lösungsansätze, Bundesinstitutfür Berufsbildung (BiBB). https://www.bibb.de/dokumente/pdf/a2_passungsprobleme-ausbildungsmarkt.pdf [erişim tarihi: 23.11.2019].

Pirenne H. (2000). Ortaçağ Avrupasının Ekonomik ve Sosyal Tarihi, (Çev. Uygur Kocabaşoğlu) İletişim Yayınları, Ankara. Strate, G. ve E. Wolf (2019). Aktueller Begriff: Duale Berufsausbildung in Deutschland. https://www.bundestag.de/resource/blob/589710/64c7b80131e797231cdee4c7ae8c62f3/duale-berufsbildung-data.pdf [erişim tarihi:13.11.2019].

Şahinkesen A. (1984). Federal Almanya‘da Çıraklık Eğitimi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 1:21, 367-378. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/516/6427.pdf [erişim tarihi: 13.11.2019].

Şahinkesen A. (1992). Eğitimde İkili Sistem, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 2:25, 687-701. http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/501/6005.pdf[erişim tarihi: 11.11.2019].

Ülgen P. (2013). Geç Ortaçağ Avrupasında Lonca Teşkilatı, History Studies, 5:2, 471-487.

Tags: , , ,

Arşivler