Etik Üzerine Prof. Dr. Nusret H. Fişek’in Düşünceleri

“Büyüteç” bölümümüzde Halk Sağlığı Önderi Prof. Dr. Nusret H. Fişek’in 96. Doğum günü ve 20.Ölüm Yıl dönümü anısına oluşturulan “Düşünce Ortamı”ndan “esin”tiler bulacaksınız. 1992 yılından beri sürdürdüğümüz düşünce ortamlarının en temel özelliği UFUK AÇMA’dır. Seçilmiş konuyu değişik açılardan ele almak ve bunların sentezini izleyiciye bırakmaktır. Böylece karşılıklı atışmalar, kendi düşüncesini ısrarla bir başkasına kabul ettirmeye çalışmak yerine, az-öz konuşmalarla daha çok kişinin görüşünü açıklaması yaklaşımı benimsenmiştir.  “Etik Üzerine Düşünce Ortamı”nda, bu konuda yardımcı olmayı kabul eden dört konuşmacı ile yola çıkılmış; son bölümde de dinleyici katkılarına yer verilmiştir. Biz de büyüteçin son bölümünde, dinleyicilerden Prof. Dr. Ayşen Bulut’un değerlendirmelerine yer vereceğiz.

 

Nusret Fişek yaşamı boyunca, tıpta kendi uzmanlık alanlarını sürekli olarak genişletmiştir. Bakteriyoloji ile başladığı tıpta uzmanlık serüvenine, biyokimya, epidemiyoloji, toplum hekimliği, halk sağlığı ve nüfus bilimle devam etmiştir. Son geldiği nokta, Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı döneminde, kendisinin övünerek söylediği gibi Tıp Etiği alanıdır.

Bu anlamda, bugün onu anarken, “düşünce ortamı”mızın konusunu ETİK olarak seçmemiz anlamlı olmuştur.

Nusret Fişek, Tıpta Etik konusuna, insan hakları ile harmanlayarak yaklaşmaktadır. Ona göre Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi yeniden gözden geçirilmeli ve insan haklarını da tanıyan bir biçimde yeniden yazılmalıdır. Bu yoldaki girişimi, 1989 yılında Yüksek Sağlık Şurası’nda, bir Sağlık Bakanlığı Müsteşarı’nın çirkin bir oyunu ile sonuçsuz kalmıştır (1).

Nusret Fişek, insan hakları derken, halkı sağlık düzeyinin yükseltilmesini ve bireyin sağlığının korunmasını öne çıkarıyordu. (2) Bir yazısında şöyle diyordu: “Çağımızda değişen değer yargılarından biri de yaşamın niteliğidir. (…) Kişilere, nitelikli hayat sağlanmasında hekimlere de görev düşer. (…) Meslek Ahlak Kurallarındaki bu köklü değişim, ‘Hekimler hastalarına karşı sorumluluklarının bilincinde olduğu ve bu işi benimsedikleri kadar, topluma karşı sorumluluklarını da bilme, benimseme ve davranışlarını bu yönde yönlendirmek zorundadırlar’ tümcesi ile özetlenebilir.” Sağlıkta Sosyalleştirme ve Nüfus Planlaması Yasaları bu yaklaşımın ürünüdür. Muş’lu bir yurttaşımızın “Gökte Allah, yerde sosyalizo” demesi bu saptamanın doğruluğunu ortaya koyar. Nüfus planlamasını başlatan ivme, Köy Enstitülü yazarların, ilkel koşullarda çocuklarını düşürmeye çalışan ve bu uğurda yaşamını yitiren   kadınların dramını sergilemesiyle ortaya çıkmıştır.

Nusret Fişek, Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı döneminde de, sosyal hekimlik politikalarıyla yoğunlukla uğraşmış; Genel Sağlık Sigortası ve aile hekimliği düzeninin getirilmesine direnmiştir. 12 Eylül darbecilerinin hüküm sürdüğü dönemin, “en çok öldüren, en çok yaralayan ve en çok görülen” olgularından biri de idam cezaları, cezaevi koşulları ve açlık grevleriydi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri ile birlikte idam cezalarına karşı çıktıkları için yargılanmışlardır. Şöyle demişlerdi : (3) “Hekimlik mesleğinin temel ahlak kurallarından birincisi insanları yaşatmak olduğuna göre, hekimlerin de hayatı sona erdirecek olan her eyleme karşı olması doğaldır. (…) Hekim bir öldürme işleminde yer almamalı ve bir ölüm olgusunun ‘izin vereni’ ve ‘sonucun pasif bir bekleyicisi konumunda olmamalıdır.” Dünya Tabipleri Birliği’nin deyişiyle “Ölüm cezasının uygulanmasında, doktorların görev almaları meslek ahlakına aykırıdır.”(4)

Gündeme damgasını vuran konulardan biri de, cezaevlerinde hekimlerinin açlık grevleri ve zorla beslenme konusundaki tavırlarıdır. Nusret Fişek şöyle yazmıştı: “Cumhuriyetimiz kurulalı 66 yıl oldu. Ama bizi yönetenler Osmanlı İmparatorluğu’nun geleneklerinden henüz kurtulamadılar. Açlık grevlerini kırmak için yönetimin, -adam öldürme pahasına da olsa-, zor kullanması bunun örneklerinden biridir. (5) (…) Adalet Bakanlığı, hükümlülere baskı yapmak için ne yapıyor? Bir genelge çıkarıyor ve ‘açlık grevinde olanlara tuz ve şeker verilmez’ diyor. Bunun tıp yönünden anlamı ‘bu kişileri öldürün’ demektir. (6,7) Ancak öldürme yönteminde asmak, tabanca ve bıçak öngörülmemiş, elektrolit dengesini bozmak yeğlenmiştir.”

Öte yandan, aynı dönem gündemde olan ve Türk Tabipleri Birliği’nin girişimleri ile olumlu sonuçlandırılan tıp ahlak sorunlarından biri de, mahkumların doktor muayenesi sırasında, jandarmanın başlarında beklemesiydi. Dönemin doktor olan İçişleri Bakanına yazdığı yazıda Nusret Fişek, “Tutukluların muayenesi sırasında güvenlik personelinin muayene odasında bulunmaması için, bir hekim olarak hastaların hakkını savunma hususunda ilginizi rica ederiz” demektedir. Yanıt, olumludur. (8)

Türk Tabipleri Birliği olarak güçleri sınırlıydı. Yapabildikleri kamuoyunu duyarlılaştırmak, iktidarları “rahatsız etmek” (ya da baskı altında tutmak) ve hekimleri etik kurallara uymaya zorlamaktı. Buna karşın birçok kazanım elde edildi. Ne yazık ki, cezaevi uygulamaları dolayısıyla, pek çok tutuklu fiziksel ve zihinsel hasar gördü. Sayıları o kadar çoğaldı ki, bugün açlık grevleri sonucu Wernicke Korsakoff denilen beyin hastalığına yakalananlar için dayanışma konserleri düzenleniyor; onların yeniden çalışma yaşamına ve toplum yaşantısına kazandırılabilmesi için dayanışma faaliyeti sürdürülüyor. Başaramadıklarımız, bu düşüncelerin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Kaynaklar :

(1) 1990 – Genelgeler, Yazışmalar, Basın Açıklamaları (1988-1990)   TTB Merkez Konseyi Yayını  Ankara, Haziran 1990 s.239

(2) 1989 – Türk Tabipleri Birliği Haber Bülteni, TTB Merkez Konseyi Yayını Sayı 20 Ağustos Eylül 1989  s.1

(3) 1986 – Türk Tabipleri Birliği Haber Bülteni, TTB Merkez Konseyi Yayını Sayı 8 Şubat 1986 ıs.1

(4) 1990 – Genelgeler, Yazışmalar, Basın Açıklamaları (1988-1990)   TTB Merkez Konseyi Yayını  Ankara, Haziran 1990 s.57

(5) 1985 –  Türk Tabipleri Birliği Haber Bülteni, TTB Merkez Konseyi Yayını Sayı 3 Nisana 1985 s.1

(6)  1989 – Türk Tabipleri Birliği Haber Bülteni, TTB Merkez Konseyi Yayını Sayı 20 Ağustos Eylül 1989 s.16

(7) 1990 – Genelgeler, Yazışmalar, Basın Açıklamaları (1988-1990)   TTB Merkez Konseyi Yayını  Ankara, Haziran 1990 s.36 ve s.43.

(8) 1990 – Genelgeler, Yazışmalar, Basın Açıklamaları (1988-1990)   TTB Merkez Konseyi Yayını  Ankara, Haziran 1990 s.275 ve s.278

*  Prof. Dr., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Genel Yönetmeni ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü – İş Hukuku  ve Sosyal Güvenlik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , , , ,

Arşivler