Emeğin Görünmeyen Yüzü: Hastanenin İşçi Kadınları

 

Görüşmeyi Gerçekleştiren : Özgün MİLLİOĞULLARI KAYA (*)

 

KADIN SÖYLEŞİLERİ

Çalışma Ortamı Dergisi, tüm çalışanların güvenceli, insan onuruna yaraşır işlerde ve sağlıklı iş yerlerinde çalışmasını savunmaktadır. Ancak Türkiye’de liberal politikaların yaygınlaşması çalışma hayatında esnek ve güvencesiz çalışma biçimleri artmıştır. Özellikle taşeron işçiliği, devletin temel istihdam biçimi haline gelmiş ve işçiler korumasız, güvencesiz ve esnek çalıştırılmaya başlanmıştır.

Dergimizin bu sayısında, en kötü çalışma biçimlerinden biri olan taşeronda çalışan DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın Ankara 3 Nolu Şube Sekreteri Nermin Yurttaş ile hastanede çalışan taşeron işçilerin çalışma hayatından kaynaklanan sorunlarını, iş kazaları ve meslek hastalıklarını boyutuyla konuştuk.

Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? 

1971 doğumluyum. Asıl mesleğim muhasebecilik. Ticaret lisesi okudum, muhasebe bölümü ön lisans bitirdim. Sonra işletmeyi tamamladım. Ankara’ya geliş sebebim muhasebe işiydi. Bir şirketin muhasebe müdürlüğüne kadar yükseldim. Ama bir aile şirketiydi ve 1999 kriziyle battı. Birçok alacağımı alamadan işsiz kaldım. Hacettepe Hastanesi’nde 2002 yılında işe başladım.  Taşeron firmada ekip şefi olarak uzun yıllar çalıştım. Yaklaşık 3 sene de şirketin muhasebesini yaptım. 495 kişi ile başladık biz bu işe, şimdi 1070 kişi olduk.

Sendika ile tanışmanız nasıl oldu?

Sendikayla tanışmam çok ilginçti. Ben işçi çocuğuyum. Babam da demir çelik fabrikasında işçiydi. Aralarında o kadar birlik beraberlik vardı ki anlatamam. İnanılmaz eylemleri vardı. Grevleri vardı. O ortamın içinde büyüdüm ben. 4 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuydum. Sendikayla tanışmam babamla oldu. Ondan bu kültürü aldım.

2005-2006 yılları arasında ilk olarak Dev Sağlık-İş sendikasına üye oldum. Biz o zaman sağlık iş kolundaydık. Önce işyeri temsilcisi oldum, daha sonra baş temsilci. 2014’ün son aylarına doğru iş kollarımız değişti. Sonra DİSK/Genel-İş Sendikası’na geçtik ve ciddi eylemlerimiz oldu. Sonra da şube sekreteri oldum.

Hastanelerde çalışan kadınların, çalışma hayatından kaynaklanan sorunları nelerdir?

Taşeronda çalışan işçilerin yarıya yakını kadındır. Hatta bazı yerlerde kadın sayısı daha fazla. Kadınlar, sendika yokken en çok hamilelik sürecinde sıkıntı yaşıyorlardı. Kadın arkadaşlarımız hamileliklerini belli olana kadar gizliyorlardı. Hamile olan kadınları doğum öncesi ve doğum sonrası izinlerinden dolayı işveren istemiyordu. Çünkü kamuda taşeron firmaların ihaleleri yaklaşık bir yıllık yapılıyordu. Hamile olan kadın yaklaşık 4 ay çalışamayacağı için firmalar onları istemiyordu. Hamile olup çok istifa eden arkadaşımız oldu. Ne zaman sendikalı olduk o zaman bu sorun çözüldü. Artık kadın üyelerimiz bunu saklamıyor ve gerekli önlemleri alıyoruz. Hamilelere şimdi daha çok özen gösteriliyor. Hamile olduğunu öğrendiğimiz arkadaşlar termobox taşımıyor. Çöp işinde olanlar çöp atma işine gitmiyor. Hasta kaldırıp indirmiyor. Getir götür işine bakıyor, evrak bakıyor. İkinci önemli sorunumuz ise cinsel taciz ve iş yerlerinde kadınlara özgü yerlerin olmaması. Örneğin soyunma odası gibi.

İş yerinde kadınlar, erkeklerle eşit haklara sahip mi? Örneğin ücretler konusunda bir eşitsizlik var mı?

Ben ayrım olduğunu düşünmüyorum. Ücretler eşittir. İş yapma konusunda da ayrım yok. Örneğin ben yemek grubunda çalıştım. Yemeklerin transferinde kullanılan termoboxlar vardır. Bunlar çok büyük ve yemek taşımak için kullanılıyor. Yaklaşık 30-40 kilo, belki de 50 kiloyu geçen bu termoboxların taşınmasını kadınlar da erkeklerle beraber yapıyor.

Bu iş kolunda, kadın işçiler açısından işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınıyor mu? En sık görülen meslek hastalıkları nelerdir?

Hastanede çalışan taşeron işçilerin en çok yaşadığı sorun hijyen ve kullanılan kimyasallar. Mesela hasta odalarındaki duvar kâğıtlarını silmek için kimyasal klor tablet diye çamaşır suyunun tablet haline getirilmiş halini dezenfeksiyonlarda kullanıyoruz.  Şimdi hastane içinde bir odanın duvarlarını yıkarken kapıyı kapatıyorsun, camı açıyorsun ama havalandırma yeterli olur mu? Olmuyor. Ve onu soluyorsun, maskeni, eldivenini ve koruyucu malzemeni takıyorsun ancak o halde bile o çamaşır suyunu hep ciğerlerimde hissettim.

Diğer bir sorun da hasta taşıma işleri. Çarşafın bir ucundan kadın bir ucundan erkek tutuyor. Bütün gün ayakta kalmaktan oturup dinlenme şansımız yok. Bu yüzden bel fıtığı sıkıntısı çekiyoruz.

Bu iş kolunda kadınların sendikalara katılım düzeyi nedir?

Olması gerektiği kadar sendikalı değiller. İnanılmaz bir korku dünyası yaratılmış sendikalara karşı. Sendika ne yapabilir ki denmiş aileleri tarafından. Taşeronda çalışan işçi de sendikanın çok gerekli olduğunu düşünmüyor.

Sizce, sendikalar, kadın sorunlarına duyarlı mıdır? Neler yapılabilir?

Hacettepe Hastanesi’nde çalışan kadın işçiler, diğer hastanelerde çalışanlara göre çok daha iyi durumda.  Herkesin iş tanımı yapıldı ve herkes kendi işini yapmaya başladı. Ücretler düzenli yatıyor. Bu mücadelelerle sağlandı.

Ama bunlar yeterli değil. Ben daha iyi olabileceğini düşünüyorum, çok daha iyisi yapılabilir, çok daha iyisini hep beraber yapabiliriz. Çünkü kadınlar inanınca gerçekten inanıyor ve pes etmiyor. Peşini bırakmıyor.

Kadınlara kolaylık sağlanabilir. Bizim şartlarımızda çocukların bütün sorumlulukları kadınların üzerinde, her şeyle kadınlar ilgileniyor. Kadın arkadaşlara izin konusunda ve maddi anlamda daha çok destek verilebilir.

Sendikanın taşeron işçilere ilişkin talepleri nelerdir? Ne tür çalışmalar yapmaktasınız?

Taşeron çalışma, işveren için bir emek cenneti, işçiler için ise geleceksizlik ve güvencesizlik üzerine kurulmuş tam bir cehennemdir. Bu nedenle sendika olarak taşeronlaştırmaya karşıyız. Ancak örgütlü olduğumuz işkolunda taşeron üye sayımız her geçen gün artmakta ve taşeron işçilerin sorunları derinleşmektedir. Bu yüzden taşeron işçilerin sendikalı olması için örgütlenme kampanyaları yürüterek çalışma hayatından kaynaklanan sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyoruz. Özellikle toplu sözleşmeler yoluyla taşeron işçilerin geçici ve güvencesiz çalışmaları ile düşük ücret almalarını önleyici ve iyileştirici düzenlemeler yapmaya çalışıyoruz. Ama biliyoruz ki bunlar tek başına yeterli değil, temel isteğimiz taşeronlaşmanın tamamen ortadan kalkmasıdır.

Röportajımızı kabul ettiğiniz için teşekkürler…

(*) Dr., DİSK/Genel İş Araştırma Daire Müdürü ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü

Tags: , , , , , ,

Arşivler