Düş Mü? Boş Bir Hayal Mi? Küçük Sanayi Sitelerinde İşçi Sağlığı İş Güvenliği Hizmeti: Fişek Modeli

Küçük işyerlerine yönelik işçi sağlığı iş güvenliği araştırmalar ne yazık ki yüz güldürücü sonuçlar vermiyor. 126 küçük işyeri üzerinde yaptığımız araştırmada, işyerlerinin ortalama 5 üzerinde 2,3 puan alabilmişlerdi. 200 küçük işyeri üzerinde bir başka ölçek kullanarak yaptığımız araştırmada ise, “genel sağlık” ve “işe özel” önlem ölçütlerindeki temel önlemlerden onda birini alan işyeri oranının, sırasıyla % 61,1 ve % 51,0 ; tümünü alanların oranının ise % 2,2 ve %11,8 olduğunu göstermiştik. 1

Özellikle Avrupa ülkelerince işçi sağlığı iş güvenliği konusunun üzerinde titizlikle durulmaktadır. 19.yüzyılın başlarında Avrupa’nın gelişmekte olan sanayi ülkelerinin gündemine gelen işçi sağlığı iş güvenliği konusu, 19.yüzyılın sonlarında toplanan Çalışma Konferanslarının da 4 temel konusundan biri olmuştur. 2 Bu ülkeler, büyük ölçüde rekabet eşitsizliğini ortadan kaldırabilmek için, işçi sağlığı iş güvenliği temasının altını çizmişlerdir. 1919’da kurulan Uluslararası Çalışma Örgütü de, kendisinden önce yapılan bu girişimlerin birikimi üzerinde serpilip gelişmiştir. ILO Sözleşme ve Tavsiye Kararlarının içinde işçi sağlığı iş güvenliği konusunda olanların sayısı azımsanmayacak ölçülerdedir. Önce Avrupa Sosyal Şartı’na sonra da Avrupa Birliği Direktifleri’ne 3 göz atmak, işçi sağlığı iş güvenliğine ne denli önem verildiğini anlamak için yeterlidir.

Öyle anlaşılıyor ki, Avrupa ülkelerince çok önemsenen, ancak ülkemizde bugüne değin üzerinde hiç durulmayan işçi sağlığı iş güvenliği hizmetleri bu çerçevede ve ivedilikle geliştirilmek zorundadır. Gümrük Birliği’ne ve Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlamaya çalıştığımız şu günlerde, tüm sanayi kuruluşlarının (özellikle ihracata dönük çalışan ve bunların yan sanayilerinin), bu açıdan, büyük desteğe ihtiyaçları vardır.

Ülkemizde, Avrupa standartlarına uyum denildiği zaman, ilk akla yasal yönden uyum gelmektedir. İşçi sağlığı iş güvenliği alanına bakıldığı zaman, bu açıdan daha 1930’lu ve 1940’lı yıllarda çok önemli adımlar atılmış olduğunu görürüz. Ama bugün eksik olan 66 yıldır ülkemizde eksik olandır: Yasanın öngördüğü yükümlülüklerin işverenlerce yerine getirilmesi, işçilerce de bu yükümlülüklere uyulması.

Yine yasal her türlü temeli hazır olduğu halde bu konudaki kamu denetiminin, eşitlikçi ve etkin bir konuma erişmemiş olmasıdır. 1936 yılından beri varolan iş teftiş örgütü, ne yazık ki, hem sosyal ve hem de teknik konularda, tüm işyerlerinin uyduğu işçi sağlığı iş güvenliği kurallarının yerleşmesini sağlayamamıştır. İşverenler -özellikle de küçük işyeri sahipleri- için en büyük yakınma, bir bölümünün sık teftiş görmesine, yükümlülüklerini yerine getirmesinin ısrarla istenmesine karşın; bir bölümünün hiç teftiş görmemesi ve kötü koşullarda çalıştırılmasıdır. Bu rekabet eşitsizliği ve sosyal adaletsizlik, işyerlerinin işçi sağlığı iş güvenliği yönünden gelişmesindeki en büyük engellerden biridir.

Ülkemizde işçi sağlığı iş güvenliği sorunlarının çözümündeki önemli engellerden biri, küçük işyerlerinin sorunlarının çözülmesi için, kendi olanaklarını biraraya getirme (imece, ortaklaşa çözümler, çözüme katılma) uyaranının verilmemiş olmasıdır. Buna karşın, sorunun çözümünde, öncelik tanınması gereken kesim küçük ölçekli işyerleri olmalıdır. Bunun nedeni, çalışma koşullarının göreceli kötülüğü değildir. Bunun nedeni, çok sayıda olmaları ve çocuk-genç işçilerin ağırlıkla çalışmakta oluşlarıdır. Bir yerde küçük işyerleri, eğitim ocağı olma görevini görmektedirler. Büyük işletmelerin, küçük birimler biçiminde örgütlenmesi ve bu birimlere göreceli inisiyatif tanıması eğilimi artmaktadır. Böylece, küçük işyerlerinde işçi sağlığı iş güvenliğini sağlayabilen model çalışmalar; büyük ölçekli işyerlerine daha kolay uygulanabilecektir.

Ülkemizde işçi sağlığı iş güvenliğinin gelişmesindeki bir başka ve çok önemli engel ise, küçük işyeri sahiplerinin, işyerlerinde uymakla yükümlü oldukları kuralları yerine getirecek, insangücü ve örgütlenmeden yoksun oluşlarından kaynaklanmaktadır. Sözgelimi, yasalar, 50 ve daha çok işçi çalıştıran işyerlerine işyeri hekimi bulundurma yükümlülüğü getirmiş; işverenlerin bu alandaki bazı görevlerinin hekimler eliyle yapılmasına olanak sağlamıştır (Bu olanaktan ne ölçüde yararlanıldığı ise tartışılması gereken bir konudur). Buna karşın, küçük işyerlerinin böyle bir zorunluluğu yoktur. Ancak gönüllü örgütlenmeler onlara çağdaş uygulamanın olanaklarını sağlayabilir. Ülkemizde iş güvenliği uzmanı ve sosyal danışman tutma yükümlülüğü de yoktur. Ama isterlerse tüm işyerleri, işçi sağlığı iş güvenliği takımının bu vazgeçilmez oyuncularını istihdam edebilir.

Küçük işyeri işverenlerinin, bugün Avrupa standartları ile özdeş sayılabilecek işçi sağlığı iş güvenliği kurallarına uymalarını sağlayacak, insangücü ve örgütlenme sorunları, öncelikle bu sitelerde kurulacak bir “sağlık-güvenlik” birimleri aracılığıyla çözülmelidir. Bu birimler şöyle olmalıdır:

Küçük sanayi Sitelerinde biri sabit , diğeri gezici (sağlık karavanı) olmak üzere iki kanaldan oluşan koruyucu ve tedavi edici sağlık örgütü oluşturulmalıdır. Bu örgüt, işyeri ortamındaki sağlıksız ve güvensiz koşulları değerlendiren, ölçümler yapan, öneriler sunan endüstri hijyenistleri (veya iş güvenliği uzmanları) ile desteklenmelidir. Bu çalışmalarda, işçilerin sosyal sorunları, çocukların ve kadınların korumasızca çalıştırılması gibi toplumsal sorunlar da değerlendirilmelidir. Aynı zamanda sanayi sitesindeki Çıraklık Eğitimi Merkezi (ÇEM) ile bağlantı kurulmalı ve bir okul sağlığı birimi oluşturulmalıdır. Tıpkı çocuklara okulda erken yaşta sağlıklı güvenli çalışma alışkanlığı kazandırılması gerektiği gibi; işyerlerinde çalışmaya başlayan işçilere de, işçi sağlığı iş güvenliği eğitimi verilmelidir. Tüm bu sistem, başlangıçta bir dış destek sağlamış bile olsa, kısa zamanda, hizmet karşılğı işveren katkıları ile kendisini döndürmeli; sürekli atılımlarla da kendisini yenilemelidir.

Bu önerilerimiz, her okuyana bir “düş” olarak görünebilir. Hatta “Bu işe niyet edenler çabuk pes ederler; Türkiye’de her şey iyi başlar ve sonra saman alevi gibi söner” diyebilirsiniz. Biz 14 yıl önce yola çıkarken, bu söylemleri boşa çıkarmaya ve kalıcı olmaya kendi kendimize söz verdik.

O gün için bu “düş”ümüzdü; bugün Ankara ve İstanbul’da “gerçek” oldu; Denizli ve İzmir’de de “düş”ten “gerçek”e dönüşmek üzere. Fişek Modeli olarak adlandığımız çalışmalarımızın bütünü, Türkiye için “ilk”leri getirdiği gibi Dünya için de “ilk”ler ve “özgün”lükler içermektedir. Bu modeli, dünyadaki örneklerinden ayıran karakteristikler şunlardır:

  1. Çocuk ve gençlere verdiği öncelik,
  2. Kadının kimlik savaşımına destek,
  3. İşçi sağlığı iş güvenliği vurgusu,
  4. Toplumsal boyuta ağırlık vermek,
  5. Sürekli devinim ve toplum katılımı,
  6. Hizmet karşılığı işveren katkısı ile sistemin kendi kendini finanse etmesi,
  7. Modelin yaygınlaştırılması; ülke düzeyinde bir odak çevresinde örgütlenmesi.

Fişek Modeli’nin gelişimi de özgünlük göstermektedir. 4 (Grafik:1, Kutu 1) Sanayi sitelerinde bu modeli uygulamaya koymak için çeşitli başlangıç noktaları seçilebilir.

KUTU 1
FİŞEK MODELİ UYGULAMASINDA İZLENEN BASAMAKLAR.

  1. Sanayide Sağlık Merkezi
  2. “Yürüyen Klinik” ile küçük işyerlerine hizmet
  3. Çıraklık Eğitim Merkezleri’nde (ÇEM) okul sağlığı hizmeti
  4. Hizmetin araç-gereç yönünden zenginleştirilmesi
  5. Çevresel ölçüm ve işyeri ortamının değerlendirilmesi hizmeti
  6. “Takım”ın (professionals) zenginleştirilmesi
  7. “Sağlık Dostu” hizmeti (Hizmetin hastaların sağaltımı ve sağlık danışmanlığı yönünün geliştirilmesi)
  8. “İşçi Sağlığı İş Güvenliği Sergievi” Çalışması
  9. “İş Güvenliği Hizmeti”nin geliştirilmesi
  10. Kampanyalar
    • “Sigaraya Başlamayın”
    • “Çocuk Kimliği”
    • “Kadın Kimliği ve Kadın Girişimciliğinin Geliştirilmesi”
  11. “Bilgi Belge Merkezi (BBM)” veya “Çalışan Çocuklar İçin Bilim Merkezi” ve Çalışan Çocuk Araştırmaları
    • Çocukların Sağlık ve Sosyal Sorunları
    • Çocuklar için Tehlikeli İşler ve Koşullar
    • Kimyasalların Çocuk Gelişmesi Üzerindeki Etkileri
    • Çocuk İşçilik ve Nüfus Politikalar
  12. Kurumsal İlişkiler ve Ortak Çalışmalar

Bizim çalışmamızda, Ankara’daki küçük sanayi sitesinde (Ostim), ilk adım olarak, “ağır ve tehlikeli işler tüzüğü’ne göre işçilere alınması gereken sağlık raporları” hareket noktası olarak seçilmiştir. Bunun için, küçük işyeri ziyaretleri ön plandadır. Bu girişimi, uluslararası destekle (Meawards) Türkiye’deki ilk kapsamlı çocuk işçi araştırması gerçekleştirilmiş ve buna koşut olarak sanayide sağlık merkezi oluşturulmuştur (1985). İlk yıllarda, sanayide sağlık merkezinde, yalnızca yarı-zamanlı bir doktor bulunurken, daha sonra hemşire eklenmiştir. İşyeri ve Çıraklık Eğitimi Merkezi ziyaretlerinin, Yürüyen Klinik adı verilen sağlık karavanı ile yapılmaya başlanması da sistemin önemli adımlarından biridir. Bu çalışmalar sırasında, gürültülü işlerde çalışanların kulak işitme düzeyleri (odyometri) ve tozlu-dumanlı işlerde çalışanların akciğer fonksiyonları (spirometri) ölçülebilmektedir. Yine bunlarla eş zamanlı olarak, sisteme yarı-zamanlı bir endüstri hijyenisti katılmıştır. İşyerlerinin durumunu değerlendirmek; iş kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için yapılacak çalışmaları tanımlamak; gürültü, aydınlatma, hava ölçümleri yapmak; tüm önlemlere karşın, tehlikelerin engellenememesi durumunda, işçilerin kullanacakları kişisel korunma malzemelerinin seçimini yapmak ve kullanımında uyulması gereken temizlik-saklama yöntemlerini öğretmek, endüstri hijyenistinin görevleri arasındadır.

Daha sonraları, ÇEM’i Yürüyen Klinik ile ziyaret, yerini yerleşik Okul Sağlığı Birimi’ne hazırlık çabasına bırakmıştır. Bugün, bu merkezde “Çocuk Kimliğini Yeniden Kazandırma” adı altında bir deneyim başlatılmıştır. Ankara Uygulama Merkezi’mizdeki bu atılımlar, ILO/IPEC projesinin katkılarıyla gerçekleştirilebilmiştir. Ondan önce de, hizmet karşılığı işverenlerin katkılarıyla kendini yaşatan sistem; bu genişleyen insangücü ve araç-gereç yapısıyla da, bir süredir kendisini yaşatabilmektedir.

Ankara’da 1996 yılında iki yeni girişimin içindeyiz. Bunlardan biri komşu sağlık merkezleri uygulamasıdır. Uygulama yapılan sanayi sitesinin yakınındaki diğer bir sanayi sitesinde, hizmet araçlarının (yürüyen klinik, araç gereç vb) ortak kullanımına dayanan, aynı ilkelerle ama yeni bir odakta uygulamanın başlatılması girişimi böyle adlandırılmaktadır. Ankara Sanayi Odası Sincan Organize Sanayi Bölgesi, Ostim’e komşu sanayi sitesi olarak seçilmiştir. İş Güvenliği Sergievi ve İlk Yardım Merkezi burada hareket noktası olarak seçilmiştir. Daha önce Ostim’de yer alan 12 işyerinin, taşınmasıyla “İşyeri Hekimliği Ortak Sağlık Sistemi” uygulaması bu bölgede de başlatılmıştır.

Diğer girişim ise çocuk kimliğini yeniden kazandırma projesidir. Çıraklık Eğitim Merkezi’ni Yürüyen Klinik ile ziyaretle başlayan, yerini yerleşik sağlık birimine bırakan çaba, bugün de bu merkezde “Çocuk Kimliğini Yeniden Kazandırma” adı altında çok ilginç ve özgün bir “çıraklar için okul sağlığı” deneyimi başlatılmıştır. Çalışma yaşamına katılan küçük çocuk, kimliğini işyerinin kapısında bırakmakta ve erişkin bir role ve kişiliğe bürünmeye çalışmaktadır. Bu onun, çocukluğunu unutması demektir. Buna karşın, çocukluğunu yaşamak, oynamak ve yaşıtlarıyla iletişim kurmak, onun ruhsal ve kişilik gelişimi için çok önemlidir. İşyerindeki kimliği ile çatışma halinde olan “çocuk kimliği” onun yüzeysel imgelere yönelmesine neden olmaktadır. Sözgelimi, sigara içmeye başlamakta5 ve ağzı bozuk konuşmalar yapmaktadır. İşyerindeki “yaş hiyerarşisi”, daha büyük çocuklar tarafından ezilmesine neden olmaktadır.

Bu “sosyal risk”in panzehiri, yaşıtlarıyla dayanışması ve çocuk kimliğinin boş zaman etkinlikleri ile desteklenmesidir. İşte FİŞEK/ANKARA’da yapmaya çalıştığımız budur. Çocuk kimliğinin geliştirilmesinde ve yaşıt dayanışmasında, spor bilimlerinin olanaklarından yararlanmak istiyoruz. Bu amaçla Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Bölümleri ve Hacettepe Üniversitesi Çocuk Psikiyatrisi Bölümü ile geliştirdiğimiz çalışmalarda, çocuklara, ruhsal gelişimlerini tamamlamaları için olanaklar sunulmaya çalışılmaktadır. Kanımızca bu çaba, Çıraklık Eğitim Merkezleri’ndeki Okul Sağlığı Birimleri için de bir prototip çalışmasıdır.

Ankara’da, uluslararası destekle Fişek Enstitüsü tarafından geliştirilen modelin (Fişek Modeli), genellenebilir olup olmadığını deneyebilmek için yine ILO/IPEC’in katkılarıyla, bu kez İstanbul’da uygulamaya başlanılmıştır (1994 Haziran). Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi’nde, şu beş adım birlikte atılmıştır:

    1. Yerleşik sağlık biriminin kurulması,
    2. Çıraklık Eğitim Merkezi’nde çalışmaların yürütülmesi,
    3. Ağır ve tehlikeli işler tüzüğü gereğince, işçilerin işe giriş ve aralıklı sağlık muayenelerinin yapılması ve sağlık raporlarının düzenlenmesi,
    4. Yürüyen klinikle işyeri ziyaretlerinin başlatılması,
    5. İşyeri ziyaretlerinde endüstri hijyenistinin, işyerinin çalışma ortamıyla ilgili görüş ve önerilerinden yararlanılması.

FİŞEK/İSTANBUL çalışması da kendisini, işverenlere sunulan hizmetlerle yaşatma olanağına kavuşmuştur. Ek olarak, 50 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerine yönelik, işçi sağlığı iş güvenliği destek hizmetlerini (odyometri, spirometri, ilk yardım kursları, işçi sağlığı iş güvenliği eğitimi vb) sunmaya başlamıştır.

Bu kez, Fişek Modeli’ni çok daha değişik iki koşulda deneme uğraşı içindeyiz. Bunlardan ilki Denizli’de ILO/IPEC katkısıyla, çalışan küçük kızlara yönelik olarak başlattığımız çalışmalardır.

Kız çocuklarının küçük yaşta çalışma yaşamına başlaması, erkek çocuklarından farklılıklar göstermekte ve çalışma yaşamındaki kalıcılıkları da değişiklik göstermektedir. Şöyle ki, küçük yaşta çalışan kız çocuklarında egemen olan bir gelir elde etmektedir (ailesine ve çeyizine katkı). Hedefi, evlendikten sonra çalışma yaşamından çekilmektir; bunun için de mesleksel gelişmesine özen göstermez; kendisine yeni ve alışılmamış çalışma alanları açmaya çabalamaz. Böylesine kariyer anlayışından yoksun yaklaşım, ileride, yeniden çalışma yaşamına döndüğünde onu niteliksiz ve boynu bükük kalmasına neden olmaktadır. Öte yandan, yoğun bir aile baskısı altındaki kızlar için, bir işyerinde çalışmak bir anlamıyla özgürlük ve yeni arkadaşlık ilişkileri anlamına gelmektedir.

Çalışmalarımızda, çalışan küçük kızların sağlık ve sosyal sorunlarına eğilmenin yanında, onlarda meslek öğrenme ve evlilik sonrası meslek yaşamını sürdürme yönünde bilinç yaratılması da hedeflenmektedir.

Başlangıcından bu yana çalışan çocuklar ve küçük işyerlerine yönelik etkinliklerimiz sürekli bir yenilenme ve atılım içindedir. Bu dinamizmin kaynağında da ikili bir katılım vardır. İlki, küçük sanayi sitesindeki işçi, işveren, çalışan çocuk ve ÇEM öğretmenlerinin önerilerine olan açıklık ve yaşama geçirme çabasıdır. İkincisi ise, Enstitü çalışanlarına tanınan inisiyatiftir.

Fişek Enstitüsü’nü bir toplum örgütü, Fişek Modeli’ni de bir umuda dönüştüren bu özellikleri ve uygulamadaki ödünsüzlüğüdür.


 

1:A.Gürhan Fişek: Çalışan Çocuk ve Sağlık – Küçük İşletme (Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Yayın Organı) Nisan 1996 Yıl: 2 Seyı: 6.

2:Prof.Dr.Cahit Talas: Toplumsal Politika, İmge Kitabevi Ekim 1990 sayfa 101.

3:Kim.Müh.Hüseyin Gökçek: Avrupa Topluluğu’nda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği – Çalışma Ortamı Dergisi, Ocak Şubat 1996 Sayı 24.

4:Doç.Dr.A.Gürhan Fişek: Küçük Sanayi Siteerinde İşçi Sağlığı Güvenliği Birimi – Fişek Modeli , Çalışma Ortamı Dergisi, Eylül Ekim 1995 Sayı 22.

5:Dr.M.Baytemür, A.Koçak, Doç.Dr.A.Gürhan Fişek : 13-15 Yaş Diliminde Sigara İçmeyi Etkileyen Etmenler Üzerine Bir Araştırma –Çalışma Ortamı Dergisi, Mayıs Haziran 1994 Sayı 14.

Tags: , , , , , , , ,

Arşivler