GİRİŞ
Dünyada su hakkı için uğraşı ve mücadeleler, birçok örgütün ortak çabası olarak biçimlenmiştir. Nicelik ve nitelik yönünden farklılıklar gösteren ittifaklar, bu mücadele içinde yer almıştır. Sendikalar, çevreci gruplar, tüketici dernekleri, halk grupları, çiftçiler, yer yer yöneticiler, bireysel politikacılar, siyasal partiler ve örgütler, demokratik kitle örgütleri bu ortak çalışmanın parçası olmuştur. Sonuç ister başarılı olsun ister başarısız; durum göstermektedir ki, insanlar, bir şeylerin değişmesini; en temel “hak”larına rahatça erişebilmeyi ve bu en temel haklarına erişimde “müşteri” olarak değerlendirilmemeyi; kısaca zaten olması gerekeni istemekte; bunun için örgütlü mücadele vermektedirler.
HABERLER
Su mücadeleleri, dünyanın dört bir yanına dağılmıştır; kendi aralarında birçok farklılık göstermektedirler. Kimi Cochamaba’da olduğu gibi şiddetle ya da Güney Afrika’da olduğu gibi sayaçların parçalanması yoluyla kendini göstermiş; kimi de seçimler veya referandumlar yoluyla başarılı olmaya çalışmıştır. Bu mücadelelerde, su çalışanlarını temsil eden sendikalar da son derece etkin bir rol üstlenmiştir. Lodz, Debrecen, Trinidad, Cochamaba, Brezilya, Güney Afrika, Endonezya, Uruguay gibi yerlerde, sendikaların su özelleştirmelerine karşı protestolarda, öncü bir rol oynadıkları görülmektedir.
Afrika ile başlayacak olursak; çoğu bölgede olduğu gibi Afrika’da da Dünya Bankası ve IMF dayatmalarıyla su özelleştirmelerinin ivme kazanması söz konusudur. Uluslararası tekellere süreli sözleşmeler, servis ve destek kontratlarıyla, faturalandırma gibi yollarla, su hizmetlerini özelleştirmelere açan Afrika’da halk son derece zor durumda bırakılmıştır. Güney Afrika’dan da yola çıkarak su özelleştirmeleri mücadelesine değinecek olursak; karşımıza ilk çıkacak örgüt, Özelleştirme Karşıtı Forum (APF) olacaktır. APF, suyun, parası olan için bir imtiyaz değil; herkesin ulaşması gereken bir yaşam hakkı olduğundan yola çıkmaktadır. APF, su özelleştirilmesi sürecinde yoksul halkı ve işçileri bir araya getirmiş, suyun yanında birçok temel hakları için de mücadele vermelerinde ön ayak olmuştur. Daha sonra da çeşitli toplumsal hareketler bir düzlemde birleşerek 2003 yılında Su Özelleştirmesine Karşı Koalisyon (CAWP)’ u oluşturmuştur. Halkın temel hakkı için mücadelesi hükümet tarafından anarşist hareketler boyutuyla ele alınmış ve birçok insan toplumsal düzeni bozma gerekçesiyle tutuklanmıştır. Özelleştirme karşıtı hareketler, hükümeti sınırlı da olsa bazı bölgelerde ücretsiz su uygulamasına yöneltmişse de çoğunluk bu haktan faydalanamamıştır. Güney Afrika’da, özelleştirme plan ve projelerinin engellenmesini veya tekrar müzakere edilmesini sağlayan karşıt hareketlilikler de söz konusu olmuştur. Yüksek Mahkeme, 30 Nisan 2008’de kontörlü sayaçların yasal olmadığı kararını vermiştir. Bu da örgütlü mücadelenin Afrika’daki sınırlı da olsa bir kazanımıdır.
Bir diğer önemli bölge Güney Amerika. Güney Amerika kapsamında ilk ele alacağımız ülke Bolivya. Burada da Dünya Bankasının etkisi söz konusudur. Dünya Bankası kredi verme kartı olarak El Alto genel su sisteminin özelleştirilmesini şart koşmuştur. Ancak bu özelleştirme sonucu Agues Del Illimani (ana hissedarı Suez’dir), El Alto’da 200.000 kişiye su hizmeti iletmede başarısız olmuştur. Daha sonra halk, Suez’in bölgeden çekilmesi için genel grev ve toplu protestolar yapmışlar ve Bolivya Hükümeti’nin Aguas Del Illimani ile kontratı iptal etme kararını vermesinde son derece etkin olmuşlardır. Bu kazanıma karşın, kamu-özel işbirliği çerçevesinde suya olumsuz müdahaleler söz konusu olmakta; halk ise bu durumu reddetmekte ve kamu su şirketi kurulması çağrısında bulunmaktadır. En sonunda Bolivyalı sendikacı Oscar Olivera liderliğinde, “Su ve Hayatın Korunması İçin Koalisyon” kurulmuştur. Bu koalisyon öncülüğünde, su fiyatlarının devasa artışlarından dolayı dört günlük genel grev düzenlenmiş ve tüm şehir toplu olarak işi bırakmıştır. Bu grev süresince yetkililerle görüşülse de müzakerelerden sonuç alınamamıştır. Bir diğer ele alınması gereken ülke, Uruguay’dır. Uruguay’da IMF kararları doğrultusunda, tüm bölgenin su hizmetlerinin özelleştirilmesi, söz konusu olmuştur. Bunun üzerine, Ulusal Su ve Yaşam Koruma Komisyonunun kurulmasıyla, bu durumla mücadele girişimleri de hız kazanmıştır. Tüm bu protestolar sonucu, bir referandum yapılmış ve halkın %62 gibi büyük bir kesimi suyun özelleştirmesi uygulamasını reddetmiştir. Güney Amerika kapsamında incelenmesi gereken en önemli ülkelerden biri, hiç kuşkusuz Şili’dir. Şili, en erken özelleşen ve Dünya Bankasının da sözde başarıymış gibi diğer ülkelere örnek gösterdiği, bir ülke olmuştur. Dünya Bankasının başarılı olarak gördüğü uygulamalar ise fiyat artışları, hizmet yetersizlikleri, su hizmetinde çalışanların gerekçesiz ve haksız işten atılması ve temiz suya erişimde zorluklardır. Halk ise, “Piyasa diktatörlüğüne hayır!” sloganlarıyla, neoliberal serbest ticaret anlaşmalarına karşı duruşunu göstermektedir. Bir diğer önemli ülke Meksika. Bu ülkede 2001’den sonra hızlı bir şekilde su özelleştirmelerine maruz kalarak; bu durumun sancılarını çekmiştir. Durum gerçek yüzünü çabuk göstermiş ve %11’lerde olması gereken su tarifesi %68’lere varmış, birçok Meksikalı fatura ödeyemediğinden, su hizmetinden yoksun kalmıştır. Halk ise, başta, uygulanan farklı su tarifeleri olmak üzere, su özelleştirmelerine tepki göstermekte, bu bağlamda protestolarda bulunmaktadır. Güney Amerika’da son olarak söz edilecek ülke; Arjantin. IMF’nin ekonomik himayesi altına, yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren girmeye başlayan Arjantin, bu durumun mağduriyetini de yaşamıştır. La Compagnie Generales des Eaux adında bir şirket, Tucuman bölgesinin su ve kanalizasyon hizmetini ele geçirmiştir. Ancak halkın yoğun protestolarıyla karşılaşılan bu şirket, en sonunda bölgeden ayrılmak istediğini dile getirmiştir. Halk, haklarına bir saldırı olduğunu, en temel haklarına ulaşımda engeller yaşadıklarını ve artan fiyatlarla hayat şartlarının zorlaştığını dile getirerek kollektif bir mücadele vermiştir.
Avrupa’ya gelince: Avrupa kapsamında ilk ele alınması gereken ülke, İngiltere. Sanayi Devrimi’nin öncüsü olan bu ülke, özelleştirmelerle en erken tanışan ülkedir aynı zamanda. Ancak özel su hizmetlerinin kurulumu ve bunlara devredilen su işletmesi, kirli ve sağlıksız suyu da beraberinde getirmiştir. Özelleşen suyun başını tutanlar, halkın sağlığından çok, kendi karlarını düşündüğünden; sağlıklı su hizmetinde son derece yetersiz kalmış ve hepatit-A hastalığı, özelleştirme öncesinin iki katı oranında artış göstermiştir. Daha özelleştirmenin başladığı ilk iki yılda, 21.000 evin suyu kesilmiştir. Fransa da İngiltere gibi erken sanayileşen ve bir o kadar da erken özelleştirmelerle karşılaşılan ülkelerdendir. Uygulanan su hizmeti modeli; mülkiyeti kamudaymış gibi görünse de, özel şirketlere devirlerin artmasıyla, kamu karar alma işlevinden ve sürecinden sıyrılmakta; bu şekilde su, “olması gereken” gibi değil “piyasa koşulları” bağlamında değerlendirilmekte ve fiyatlandırılmaktadır. Fransa’da halk, piyasa mantığıyla ticari mal olarak ele alınan su politikalarından son derece rahatsızdır; kamusal, temiz, sağlıklı ve devlet tekeliyle yapılması gereken su yönetimi istemini vurgulayıcı protestolarda bulunmaktadırlar. Bu noktada Grenoble bölgesinden söz etmek gerekir. Bu bölge, Suez tekeliyle özelleştirilmiş ve dünyaya su özelleştirmelerinin hız kazanması bağlamından örnek oluşturmuştur. Ancak yoğun bir kamu baskısı ve mücadeleye sahne olmuştur. Gösterilen direniş meyvesini vermiş ve su hizmeti ve yönetimi yerel yönetime devredilmiş; Grenoble’de halk mücadelesi kazanmıştır. Günümüzde de Fransa’da en düşük su fiyatının uygulanmasının yanı sıra; halka temiz, sağlıklı, kesintisiz su hizmeti vermesiyle bölgede mücadelenin sonuçlarının ne denli olumlu sonuçlar verdiği gözler önüne serilmektedir.
Son olarak yer verilmesi gereken ülke ise Türkiye. Yaşadığımız coğrafya da, ne yazık ki özelleştirme ablukası altındadır. Diğer ülkelere koşut olarak, Türkiye’de de halk, bu duruma tepkisini ortaya koymaktadır. Ankara’dan bir örnekle başlayacak olursak; bir kaç yıl önce halk, Ankara’da büyük şehir belediyesinin su hizmeti veremediği; belediyeciliğin iflas ettiği günler yaşadığında, “belediyeciliği ile halka hizmet değil zulüm yapıldığı düşüncesi”nden hareketle halk girişimi, gösterilerde bulunmuştur. Nitekim buna benzer şekilde Bursa’da, Rize’nin Topkaya köyünde de yoğun su kesintilerine ve temiz suya erişememeden kaynaklı halk direnişleri görülmüştür. Ülkemizdeki su sorununda, üzerinde durulması gerekli diğer önemli nokta ise, “HES doğrusu PES doğrusu” sloganlarıyla halkın haklı tepkisini çeken, hidroelektrik santrallerdir. Su potansiyelini kullanarak elektrik üretme amacıyla girişilen bu oluşum; doğayı alt üst edip, zaten günden güne bozulan dengenin üstüne bir tuğla daha ekleyecektir. Halk doğal olarak bu duruma tepki göstermekte ve İstanbul’dan Rize’ye, Zonguldak’tan Antalya’ya ülkenin dört bir alanında protestolarda bulunmaktadırlar. İstanbul’da yapılan protestoya değinecek olursak; Baraj ve HES Fuarı’nı protesto eden grup biber gazlı müdahaleler sonucu dağıtılmış; doğa adına birleşen insanlar sermaye çıkarı adına dağıtılmıştır. HES protestosu bağlamında söz edilmesi gereken bir diğer önemli husus ise bu konuya kadınların gösterdiği duyarlılıktır. Bu duruma bir örnek verilecek olursa; Erzurum’un Tortum ilçesinde kadınlar iş makinelerinin üzerine çıkıp yolu kapayarak protestoda bulunmuşlardır. Aynı şekilde Muğla’nın Göktepe ve Çamoluk köylerinde de kadınlar düzenledikleri bir piknikle HES projesine tepki göstermişlerdir. Halkın gösterdiği tepkilerin yanında, bu konuda Danıştay kararlarına da değinmek gerekmektedir. Artvin, Rize başta olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgesinde Danıştayın iptal kararlarını onaylaması söz konusu olmuştur. Ancak, Ardahan’da Kura Nehrine’ne yapılmak istenen ve Danıştayın, mahkeme sonuçlanana kadar ihale edilemez dediği HES projesinin, bu karara karşın ihale edilmesi, sermaye uğruna doğanın ve hukukun ihlal edildiğinin açık bir göstergesidir.
YORUM
Görüldüğü gibi, dünyanın birçok yerinden farklı insan toplulukları, aynı nedenden dolayı mücadele vermekte; aynı oluşumun sancılarını, boyutları yer yer değişiyor olsa da hissetmektedir. Arjantin’den Güney Afrika’ya, Bolivya’dan Fransa’ya su özelleştirmelerine yönelik örgütlü mücadele sürmekte, insanlar kamu hizmeti olması gereken su hakkı için seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar. Değişen piyasa koşullarına eklemlenen su, geçirdiği evrimle en çok da savunmasız ve yoksul halk için neredeyse lüks sayılabilecek ekonomik bir mala bürünmüş; kısaca parasallaşmıştır. Suyun parasallaşması; kalitesinin düşmesi ve adaletsiz bölüşümünü de beraberinde getirmiştir. Kamuyu hantal, yavaş, kaynakları etkin kullanamama gibi gerekçelerle eleştiren özel sektör; Arjantin örneğinde de görüldüğü gibi, türlü vaatlerle halkın desteğini alarak, bu süreçte onların da seslerini kesmekte; iş vaatleri uygulamaya geldiğinde de hiç bir etkinlik gösterememektedir. Daha bir kaç ay önce Bursa’da da görüldüğü gibi, halk, temiz suya erişememekten yakınmakta; bu noktada bir düzenlemeye gidilmesini gerekli görmektedir.
Bir kamu hizmeti olması gereken ve bu çerçevede değerlendirilmesi gereken su, ne yazık ki özelleştirme çemberine alınmıştır. İnsan hayatının sürdürülebilirliği için olmazsa olmaz nitelikte olan bu yaşam kaynağı, son derece adaletsiz politika ve planlar doğrultusunda; toplumda parası olmayan için elde etmesi güç olan bir gereksinme haline getirilmektedir. Parası olanla olmayan arasında suya erişimde uçurum yaratmasının yanı sıra; su özelleştirmeleri istihdam kapsamı açısından değerlendirildiğinde de ne denli yıkıcı olabildiğini göstermektedir. Su hizmeti veren şirketlerde maliyeti kısmak, cebini daha çok doldurmak için işçi azaltmaları günümüzde de bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Dolayısıyla adaletsiz uygulamalar ve halkın sağlıklı suya erişiminde ortaya koyduğu engellerin yanında; zaten günden güne yığılan ve artan bir işsizler ordusuna yenilerini eklemektedir. Böylece, su özelleştirmeleri bir yıkıcı darbesini daha göstermektedir. Görüldüğü gibi; özel sektörü harekete geçiren tek güdü karını en çoklaştırmaktır, bu noktada halkın sağlıklı suya erişimi, herkesin bu haktan yararlanması doğrultusunda adaletli bir bölüşüm; özel sektörün pek de umurunda olmamaktadır. Özel şirketler hala kamunun kaynakları etkin kullanamadığından, suyun yeterliliği ve sürekliliğini sağlamaktan, şebekeleri yenilemeyi ve iyileştirmeyi düşünerek ileri dönük istihdam yaratıcı uygulamalar öngördüğünden söz ede dursun; bugün suyun ticarileştiği bölgelerde su hizmeti yapan yerlerde çalışan personelin maliyet kısma adını işten atıldığı, halka ulaşan su hizmetlerinin kısıtlandığı, su fiyatının sözleşmelerde taahhüt edilen oranların çok üzerinden olduğu görülmektedir. Ortaya çıkan bu olumsuz tablo, kendine çeşitli söylemlerle meşruiyet kazandırmaya çalışan özelleştirmelerin kabul edilemeyeceğinin göstergesidir.
Su “gereksinme” boyutunun ötesinde; bir “ hak “ boyutu içinde ele alınmalı ve uygulamalar da bu düzlemde gerçekleştirilmelidir. Halkın istemine ve suyun adil paylaşımına örtüşecek şekilde su; ticari bir meta boyutundan çıkarılmalı ve kamu hizmeti kapsamına alınmalıdır. Halk böyle istemeden ve bunu elde edene kadar da rahat edecek gibi görünmemektedir. “Su hayattır” ; insan hiç hayatından vazgeçebilir mi?
KAYNAKÇA
• http://ekolojiagi.wordpress.com/2011/03/01/dunyada-suyunticarilestirilmesi-ve-su-mucadeleleri/
• Ulusoy,Kudret (2011): Su Kaynaklarının Özelleştirilmesi
• http://www.odatv.com/n.php?n=su-kaynaklarinin-ozellestirilmesi0502111200
• http://metinindir.com/docs/1988/index-33003.html?page=4
• http://eski.bianet.org/2007/08/01/100408.htm GÖRSELLER KAYNAKÇA
• http://t24.com.tr/haber/iceride-uzmanlar-disarida-poliskonustu/34747
• http://www.omegayapi.com.tr/img/water-protest
• http://www.bodrumdabugun.com/mahalleliden-su-protestosu.
• html/muglada-su-protestosu-3/
• http://www.dogruhaber.com.tr/Haber/Kategori/Guncel/Sayfa-217.html
• http://haber.sol.org.tr/sonuncu-kavga/akp-istanbul-il-baskanligionundehes-protestosu-haberi-40232
• http://www.kemenche.com/kemenche/?p=2169
• http://www.haberler.com/trabzon-da-hes-protestosu-4428970-haberi/
• http://www.timeturk.com/tr/2010/12/21/antalya-lilardan-hesprotestosu.
• html#.U1LFP1V_v_o
•http://www.sondakikahaberleri.info.tr/haber/295249-hesprotestosu-2-asker-yaraliHES PROTESTOLARI
• http://www.timurca.com/page/136/?p=smghbdxytnfzh
* Genç Sosyal Politikacı
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)