Diktatörlüğe Karşı Direnişin Simgesi: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

Şiddet, insanların çeşitli amaçlara ulaşabilmek için insan bedenine ve ruhuna yaptığı saldırıdır. Kadına yönelik şiddet ise; kadınları denetim altında tutmak amacıyla sistematik olarak uygulanan zorbalıktır. Ve bu şiddet türü sadece aile içindeki şiddetle sınırlı olmayan; işyerlerinde, sokakta, televizyonda, kısaca gerek kamu gerekse özel alanda kadınların acı çekmesine neden olabilecek ve kadınların özgürlüğünü zorla kısıtlayan davranışlar bütünüdür.
Kadına yönelik şiddet sorunu erkeklerin kadınlara yönelik uygulamış olduğu istenmeyen davranışlar olması ile birlikte aynı zamanda toplumsal da bir sorundur. Şiddetin ortaya çıkması, toplumsal yapıyı şekillendiren siyasal ve ekonomik politikalar ile bağlantılı, hatta doğrudan ilgilidir. Siyasal açıdan kadın-erkek eşitliğini göz ardı eden söylem ve politikalar, ekonomik açıdan kadınların bağımsız bir birey olarak çalışma hayatına katılımları önündeki engeller, sosyo-kültürel açıdan ise erkekleri, kadınlardan üstün gören erkek egemen feodal anlayış, kadına yönelik şiddeti besler ve güçlendirir. Bu nedenlerle, kadına yönelik şiddet, toplumdan, siyasi yapıdan ve uygulanan sosyal politikalardan bağımsız değildir.
Kadına yönelik şiddet ile uluslararası mücadele günü olan 25 Kasım da bu anlayış ile sadece kadına yönelik şiddete vurgu yapmaz. 25 Kasım kadına yönelik uygulanan ayrımcı politikalara karşı bir isyan ve mücadele günüdür. Her yıl 25 Kasım’da Mirabel kardeşleri anma ve kadınlara yönelik şiddete karşı mücadeleyi öne çıkarmak amacıyla eylem ve etkinlikler düzenlenir.
Ancak aradan geçen 58 yıla rağmen, dünyada ve ülkemizde etkisi giderek artan anti-demokratik yapıda uygulanan siyasal ve ekonomik politikaların etkisi ile birçok kadın ve kız çocuğu şiddete maruz kalmaktadır. Birleşmiş Milletler’in 25 Kasım dolayısıyla yayınladığı “Küresel Cinayet Raporu”na göre dünya genelinde her gün 137 kadın öldürülmektedir. 2017 yılında 87 bin kadın kasten öldürülmüştür. Bunlar arasında 30 bini sevgilisi ya da eşinin saldırısı sonucu yaşamını yitirmiştir.
Ülkemizde kadına yönelik şiddet mevcut ekonomik ve muhafazakâr politikaların etkisi ile artmıştır. Siyasal iktidarın temsilcileri tarafından “kadının yeri evidir”, “fıtrat”, “kadın ve erkek eşit değildir”, “kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek”, “hamile kadın sokakta dolaşamaz” benzeri söylemler ile kadının çalışma hayatında tam zamanlı ve güvenceli işler yerine esnek ve güvencesizliği destekleyen politikaların uygulanması, kadına yönelik şiddetin, tacizin ve tecavüzün cezasız kalması, hem şiddetin dozunu hem de şiddete maruz kalan kadın sayısını artırmıştır.
Bianet’in Erkek Şiddeti Çetelesi’nin Türkiye’de medya takibiyle belirlediği verilere göre erkekler 2017’de en az 290 kadını ve 22 çocuğu; 2018 yılının ilk 10 ayında en az 203 kadını öldürmüştür. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), 2018 yılı Ocak ayından Kasım ayına kadar takip ettiği davalarla yayınladığı ‘Yargıda Cinsiyetçilik Raporu’nda ise kadın cinayeti davalarının 10’unda iyi hal indirimi ve tahrik indirimi uygulanarak cezasız kaldığı görülmüştür. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun (ITUC) 2017’de yaptığı bir araştırmada ise kadınların yüzde 10’unun evde gördüğü şiddet yüzünden işini kaybettiği, tacize maruz kalan kadınların yüzde 30 ila 40’ının ise tacizcisiyle aynı işyerinde çalıştığı görülmüştür. Yani her 3 kadından 1’inin şiddet gördüğü dünyamızda, bu rakamlar kadınların hem evde hem de işyerlerinde bir şiddet cenderesi altında kaldığı ve bu yaşananların da cezasız kaldığını göstermektedir.
25 KASIM’DA ŞİDDETE KARŞI HAYATI SAVUNUYORUZ!
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için kadın-erkek eşitliğini koruyucu ve düzenleyici politikaların hayata geçirilmesi ve suçluların yargılanması gerekmektedir. Ayrıca;
• Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini cezalandıracak önlemler alması,
• Şiddete uğrayan kadınlar için başvuru ve sığınma evlerinin sayısını artırması,
• Ücretsiz danışmanlık, psikolojik ve tıbbi destek ile yasal yardımın yapılması,
• İşyerlerinde kadınlara yönelik şiddet ve tacizde kadının beyanının esas alınması, denetim ve ceza mekanizmalarının işletilmesi,
• Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için caydırıcı önlemler alınması,
• Ve kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir.
• Kadınların şiddet sarmalından kurtulmak için bu sarmalın bir bileşeni olan erkekler de bu zincirin halkasını kendisinden başlayarak kırma iradesini ortaya koymalıdır.
Unutulmamalıdır ki kadınların olmadığı hiçbir haklı mücadele kazanılamaz. Evde, sokakta ve işyerlerinde kısacası hayatın her alanında kadınlarına yönelik şiddetin son bularak kadınlar için daha adil, daha eşit ve daha özgür bir dünya kurulması için hep birlikte mücadeleyi yükseltmeliyiz.
(*) Dr., DİSK/Genel İş Araştırma Daire Müdürü ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , ,

Arşivler