Cumhuriyetin Anıt Kurumu: ÜNİVERSİTE

 

Vakfımızın “Cumhuriyet’in Anıt Kurumları” kitap dizisi 5.kitabını kazandı. Cumhuriyet’in ayakta durmasında ve kurumsallaşmasında çok önemli bir yeri olan üniversitelerin “doğuş” sürecini anlatan çalışma için gönüllülerimiz Taner Akpınar, Umur Aşkın, Can Umut Çiner, A. Gürhan Fişek ve Özgün Millioğulları’na çok teşekkür ederiz. Uzun ve titiz bir çalışmadan sonra geçmişimizi farklı açılardan ve farklı bir söylemle aydınlattılar.

Cumhuriyet demek çağdaşlık demektir. Cumhuriyet ile Hilafet arasında ne denli derin bir uçurum varsa, “ileri” ve “geri” arasında da o denli derin bir çelişki vardır. Cumhuriyet, “geri” olana ve “çağdışı” olana ilişkin tavrını en keskin bir biçimde ortaya koymuştur. İleri ile geri arasında bir çizgi çekmiştir. İşte Cumhuriyet’in anıt kurumları, ileri-geri arasındaki mücadelede, Cumhuriyet’in koyduğu bu kırmızı çizgiyi savunan ve onu kurumsallaştıran yapılardır.

Osmanlı’dan kalan ve “geri” ile bütünleşen Darülfünun’un, üniversitede aranan özelliklerden yoksun olduğu bu çalışmada bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hele bu kurumun Cumhuriyet karşıtı direnci ve Türkiye’nin doğuşunu baltalayan tavrı, onun sonunu da belirlemiştir. Buna karşın kitabın başında, Cumhuriyet’in kurucularının Darülfünun’a karşı sabırlı yaklaşımına tanık olacaksınız. Bu başka Osmanlı kurumları için yapılmayan bir uygulama ve “aydın”lara karşı saygının ve “aydınlık” umudunun bir sonucudur. 1924 yılında Darülfünun’a özerklik tanınması da, onun Cumhuriyet’e destek vermesini sağlayamamıştır. Bir yandan değişen hukuk düzeni ve çıkarılan devrim kanunları, bir yandan bunun uygulayıcıları için nitelikli aydınlara duyulan gereksinme, Ankara’da yüksek öğretim okulları açılmasını gündeme getirmiştir. Bu, giderek, Cumhuriyet’in örnek üniversitesinin Ankara’da hayal edilmesine yol açmıştır.

1925 yılında Ankara Hukuk Okulu’nun açılması, öncelikle meslek elemanı gereksinmesinin bir sonucuydu. Ama bu girişimin hemen ardından, tarım alanında nitelikli aydınlara duyulan gereksinme, tarım alanında da yüksek öğretim okullarına gereksinme duyurmuştur. Bu giderek, Cumhuriyet’in kurucularında “üniversite” kavramının olgunlaşmasına yol açmıştır. Hatta bir yazar, Ankara’da tarım alanında kurulan bu yüksek öğretim kurumunu (Yüksek Ziraat Enstitüsü), “doğa üniversitesi” olarak tanımlamaktadır.

Bunun içindir ki, yazarlar, “Cumhuriyet’in Anıt Kurumu: Üniversite” kitabında, üniversitenin doğuşu olarak 1926 yılını aldı.

Toplumsal olgu ve olaylar, belirli bir anda birdenbire meydana gelmiş durumlar gibi ele alınamaz. Bunlar, bir süreç içerisinde meydana gelir ve ele alınan olgu ve olaylar, “an”lar ya da günler değil, ancak söz konusu süreçler incelenerek anlaşılabilir. Cumhuriyetin anıt kurumlarından biri olan üniversiteyi konu alan bu kolektif çalışma da bütünüyle süreçlere odaklanmaktadır. Bu anlamda, ele alınan anıt kurum olan üniversiteye ilişkin sürecin 1926’dan itibaren somut bir gerçekliğe kavuşmaya başladığı görülmektedir. Cumhuriyet kadroları, Osmanlı’dan devralınan Darülfünun’u önce kapatmayıp, hatta bu kuruma 1924 yılında özerklik tanıyarak yola devam etmesine olanak tanımıştır. Buna karşın, bu kurumun, kendisinden bekleneni verememesi üzerine, varlığı 1933 yılında sonlandırılarak, bunun yerine üniversite kurulmuştur. Ancak, cumhuriyet kadrolarının tam olarak kendi zihinlerindeki gibi bir üniversite oluşturmaya dönük çabası çok daha öncesine, 5 Kasım 1925 tarihinde, Ankara Hukuk Okulu’nun açılışına kadar geriye gitmektedir. Bu nedenle, cumhuriyetin üniversitesine ilişkin süreci buradan başlatmak gerekmektedir. Bununla birlikte, Ankara Hukuk Okulu’nun açılışı, 1925 yılının sonlarında olmuştur. Dolayısıyla, sürecin başlangıcını 1926 olarak kabul etmek doğru olacaktır. Hukuk Okulu’nun kurulmasıyla anıt kurum bir anda oluşmuş değil, bu kurumun oluşum süreci başlamıştır.

Kitap 8 bölümden oluşuyor:

  • Cumhuriyet’in Olmazsa Olmaz Adımı: Üniversite
  • Üniversitenin Öncülleri: Darülfünun (Fenler evi)
  • Türkiye’nin Kalbi Ankara: Hukuk Okulu’nun Açılışı
  • Tam Bağımsızlık Yolunda Bir Anıt Kurum: Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü
  • 1933 Üniversite Reformu
  • Bir Üniversite Doğuyor
  • Yeni Doğan Üniversitenin Temelindeki Harç: Devrim Ruhu
  • Kapanan Bir Kapının Ardından Açılan Yepyeni Bir Ufuk
  • Üniversite ve Kadınlardan Örnekler
  • Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Üniversite’nin Yönetim
  • 1946 Türkiye’sinde Üniversite

Daha önce incelediğimiz Cumhuriyet’in Anıt Kurumları’nda gördüğümüz bir olgu ile “üniversite” olgusunda da karşılaşılmıştı. Ne yazık ki, belli bir tarihten sonra “anıtsal” niteliği kaybolmakta, sıradanlaşmaktadır. Cumhuriyet’in kuruluş evresindeki devrimci heyecanın bir eseri olan bu kurumlar, heyecanın kaybolmaya başlamasıyla birlikte parlaklıklarını yitirmekte ve kapanmasalar da “söylem” değişikliğine uğramaktadırlar.

Kitap, bu anı 1946 tarihine bağlamaktadır. Anıt Kurum, Hukuk Okulu’nun açılmasıyla bir anda ortaya çıkmadığı gibi, kitabın başlığında vurgulanan 1946 yılında da bir anda yok olmamıştır. Bu dönem, Anıt Kurum’un çöküş sürecinin başlangıcıdır. Bu süreci, üç öğretim üyesinin üniversiteden tasfiye edilmesiyle başlatmak doğru gözükmektedir. Tasfiye 1948 yılında gerçekleşmiş olsa da, bu uzun uğraşlar sonucu gelinen son noktadır. Öğretim üyelerinin tasfiye edilmesi yönünde somut adımlar 1945 yılı biterken atılmış ve üç öğretim üyesi tasfiye edilmiştir. Öğretim üyeleri hukuki yolları işleterek tasfiye kararını iptal ettirebilse de 1948 yılında, tasfiye geri dönülmez bir şekilde, bu kez TBMM eliyle, yeniden uygulanmıştır. Öğretim üyelerinin tasfiye edilmesi, bütünüyle bilim dışı ve akademik ilkeleri hiçe sayan bir müdahale sonucu olmuştur. Bu müdahalenin, çöküş sürecinin başlangıcı olarak alınmasının nedeni ise, tek başına bu olayın kendisi değil, bu şekildeki tasfiyelerin yerleşik hale gelmesi ve sonraki dönemlerde de tekrarlanması nedeniyledir. Sürecin başlangıcının, üniversitenin bütünüyle özerkliğine kavuşturulduğu döneme denk gelmesi ise ironiktir.

“Cumhuriyet’in koruyucuları” ile “yıkıcıları” arasındaki, ileri-geri mücadelesi bugün de sürmektedir. Bu kitabın, Türkiye’nin aydınlığa ulaşmak için mücadelesinde, önemli dersler içerdiğini düşünüyoruz. Yararlı olmasını diliyoruz.

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , ,

Arşivler