CUMHURİYETİN ANIT KURUMLARI DİZİSİ : 6  Devletçilik, KİT’ler ve Toplumsal Dönüşüm 

 

Taner Akpınar, A. Gürhan Fişek, Umur Aşkın, Aslı Kaykısız, Özgün Millioğulları Kaya, Sebiha Kablay (2017), Devletçilik, KİT’ler ve Toplumsal Dönüşüm, (Ankara: Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yayınları, Yayın No:2.6). 

Prof.Dr.Gürhan Fişek, yalnızca askeri mücadele ile değil, büyük ve özverili bir toplumsal dayanışma ve mücadele ile kurulmuş olan Cumhuriyeti başlı başına bir anıt kurum olarak tanımlamış ve Cumhuriyeti var eden ve onun politikalarını hayata geçiren kurumları yaşatmayı görev bilmiştir. Bu nedenle 1950’lerden bu yana yok edilmek istenen, hatta çoğu yok edilen Cumhuriyet’in anıt haline gelmiş kurumlarını tarihsel incelemelerle gün yüzüne taşımaya çaba göstermiş, boşalan yerlerinin doldurulamadığına vurgu yapmış ve toplumsal işlevlerine dikkat çekmiştir. Bu amaçla özellikle genç akademisyenleri teşvik ederek ilki 2005 yılında Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu temalı olmak üzere altı önemli anıt kurumun oldukça ayrıntılı bir şekilde okurun eline ulaşmasına katkı sağlamıştır. Bu yazı ile bu kitapların altıncısı üzerine odaklanılacaktır. Merak eden okurlar Fişek Enstitüsü’nün web sayfasından diğer anıt kurum incelemelerine de ulaşabilirler (http://www.fisek.org.tr/ calismalar/yayinlarimiz/cumhuriyetinanit-kurumlari/). 

KİTAP İKİ BÖLÜM YEDİ MAKALE VE SONUÇ BÖLÜMÜNDEN OLUŞUYOR 

“Devletçilik, KİT’ler ve Toplumsal Dönüşüm” başlıklı altıncı anıt kurum incelemesinin önemli bazı özellikleri var. Öncelikle bu çalışma, beşinci anıt kurum kitabı olan “Üniversite (1926- 1946)” çalışması gibi kolektif bir emeğin ürünüdür. Çalışmayı aralarında Gürhan Hoca’nın da bulunduğu altı yazar birlikte gün yüzüne çıkarmıştır. İkinci önemli özelliği, anıt kitap incelemesinde Gürhan Hoca’nın ikinci kez (ilki “Üniversite” kitabı) yazar olarak yer almasıdır. Hatta kitap incelendiğinde/okunduğunda önemli bir kısmının Gürhan Hoca tarafından kaleme alındığı görülecektir. Gürhan Hoca’nın diğer anıt kurumlar kitaplarına da emeğinin büyük olduğunu hatırlatmakta yarar bulunmaktadır. Ancak diğerlerinde gençleri öne çıkarmaya çaba göstermiştir. Kitabın bir diğer özelliği, devletçilik ve KİT’lerin toplumsal politika alanındaki işlevini inceleyen ilk kitap olma özelliği taşımasıdır. Bu nedenle kitabın önemli bir boşluğu doldurduğu düşünülmektedir. 

OSMANLI’DAN BERİ SANAYİLEŞME VE DEVLETÇELİK 

“Devletçilik, KİT’ler ve Toplumsal Dönüşüm” başlıklı eser iki bölümde toplam yedi makale ve bir sonuç bölümünden oluşmaktadır. Osmanlı’dan Beri Sanayileşme ve Devletçilik başlıklı ilk bölümün ilk çalışmasında Taner Akpınar, Osmanlı’nın sanayileşme serüvenini incelemekte, Osmanlı’da sanayileşmenin bir toplumsal kurtuluş mücadelesi mi, yoksa biçimlenen yeni toplumsal yapıda sınıfsal iktidar kurma çabası mı olduğunu sorgulamaktadır. 1800’lerin başlarından 1920’lerin sonlarına kadar geçen dönemde kapitalistleşme yönünde atılan adımları, bir toplumsal kurtuluş çabası olmanın ötesinde, egemen sınıfların iktidarlarını yeniden üretme çabaları olarak yorumlamakta ve 151 sayılı yasa dışında sosyal politika alanında neredeyse hiçbir somut politikadan söz edilemeyeceğine vurgu yapmaktadır. 

“DEVLETÇILIK: BIR TOPLUMSAL BARIŞ ATAĞINA (1930-1932) KARŞI OTORITER ANA DAMAR (1932-1980 VE SONRASI” 

İlk bölümün ikinci çalışması A.Gürhan Fişek hocaya aittir. “Devletçilik: Bir Toplumsal Barış Atağına (1930-1932) Karşı Otoriter Ana Damar (1932-1980 ve Sonrası” başlıklı çalışma ile Gürhan Hoca, devletçilik ilkesinin temellendirilmesi ve yaşama geçirilmesi (1930-32), inişe geçmesi ancak çoğaltıcı etkiler göstermesi ve çökertilmesi (1980 sonrası) alt başlıklarıyla oldukça ayrıntılı bir inceleme yapıyor. Milli iktisat görüşünden devletçilik görüşüne geçişte Mustafa Şerif Özkan, A.Şerif Önay ve M.Ali Dağpınar’ın önemli katkılarına vurgu yapıyor. Özel sermayenin insanın insanı sömürmesine dayandığını ve bencil olduğunu vurgulayan dönemin İktisat Bakanı Mustafa Şerif Özkan’ın, 1931 yılında kabul edilen CHF Programı’nda altı oktan biri olarak devletçilik ilkesinin kabul edilmesinde de büyük katkılar gösterdiğini vurguluyor. Dış açık vermekten sakınmak, sanayii bankacılığın yedeğine takmamak, yerli hammadde kullanmak ve çağdaş bir çalışma düzeni kurmak yoluyla sermaye birikimini yaratma yolunu seçmiş Sayın Özkan. Ancak 1932 yılında yerini alan Celal Bayar’ın 180 derecelik bir dönüşle devletçilik ilkesini inişe geçirmeye başladığını; buna rağmen Özkan’ın attığı tohumların çoğaltıcı bir etki ile 1980 yılına kadar yalnızca bir ekonomik araç olarak değil, aynı zamanda işçileri gözeten sosyal bir araç olarak ne kadar yerinde bir işlev gösterdiğini belirtiyor. 

BİR KAMU İKTİSADİ TEŞEKKÜLÜ OLARAK TURHAL ŞEKER FABRIKASI’NIN TURHAL İLÇESİNE KATKILARI 

KİT’lerin Sosyal ve Ekonomik Yaşama Etkileri başlıklı ikinci bölümde beş çalışma bulunmaktadır. İlk olarak, bir KİT olarak Turhal Şeker Fabrikası’nın Turhal İlçesi’ne katkılarını ele aldığı oldukça özgün çalışmasında Umur Aşkın, Turhal ve çevresinde ekonominin çağdaş dinamikler çerçevesinde kurulması, geliştirilmesi, ülke ekonomisi ile bütünleşmesi ve halkın yaşam düzeyinin yükseltilmesinde Turhal Şeker Fabrikası’nın önemli katkılar sağladığını belirtmektedir. Ancak 1998 yılında başlayan kota uygulamasının ve AB, IMF ve DB etkileri ile hazırlanan 4634 sayılı Şeker Yasası’nın süreci tersine döndürdüğünden de dem vurmaktadır. 

DEVLETÇİ SANAYİLEŞMENİN OLMAZSA OLMAZI: MESLEKİ EĞİTİM SORUNU 

İkinci olarak Aslı Kaykısız, devletçi sanayileşmenin gereği olarak mesleki eğitim sorununa değinmektedir. Kaykısız, herhangi bir sanayi gelişimin olmadığı Osmanlı döneminde mesleki eğitim adına verilen çabaların cılız kaldığı ve amacına ulaşamadığını, ancak Cumhuriyet döneminde de bir süre ertelenen bu durumun devlet eli ile sanayileşmenin öngörüldüğü I. Sanayi Planı ve 1930’lu yıllarda peş peşe kurulan KİT’lerle birlikte önemli hale geldiğini belirtiyor. Bu önemin 1938 yılında 3457 sayılı yasa ile mesleki eğitime yasal bir zemin kazandırılması ile pekiştirildiğini, 1965 yılına gelindiğinde ise 657 sayılı yasa ile yeniden düzenlendiğini vurguluyor.   

KİT’LERDE SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENLİK BOYUTU 

Üçüncü çalışmada Gürhan Fişek Hoca, KİT’lerde sağlık ve sosyal güvenlik boyutunu ele alıyor. Gürhan Hoca, Cumhuriyetin en yakıcı sorunlarından biri olan sağlığa verilen önemin hiç vakit kaybetmeden 3 No.lu yasa ile kurulan Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı öncülüğünde ele alındığını vurgulayarak başlıyor çalışmasına. Bakanlığın bütün enerjisini başta sıtma, trahom, kolera, frengi olmak üzere ülkeyi kırıp geçiren bulaşıcı hastalıklarla savaş için yürütülen koruyucu hekimlik çalışmalarına verdiğini bildiriyor. Koruyucu hekimlik çalışmalarına verilen önceliğin hastalıklarla savaş için kurulacak sağlık tesislerini ertelediğini, bazı illerde kurulan Numune Hastaneleri’nin istisnaları oluşturduğunu belirtiyor. Bu dönemde sosyal yardımlar ile ilgili çalışmaların da büyük oranda hükümet dışı örgütler aracılığıyla (Çocuk Esirgeme Kurumu, Hayırseverler Derneği gibi) yürütüldüğünü aktarıyor. 1921 yılında Ereğli ve Zonguldak Havzası çalışan işçiler için çıkarılan iki yasayı, en çok da Genel Sağlığı Koruma Yasası’nı önemle vurguluyor. 1930’lardan sonra 500 ve daha çok işçi çalıştıran işyerleri için hastane kurma yükümlülüğünün KİT’ler tarafından büyük bir titizlikle uygulanmış olduğunu, bu durumun da hem tedavi edici hizmetler için önemli bir başlangıç hem de hükümetin üzerindeki çok önemli bir sorumluluğu kısmen devretmesi ile sonuçlandığını belirtiyor. KİT hastaneleri ile gelişen işyeri hekimliğinin önemini ise Dr. Ceyhun Atuf Kansu ve Dr. Engin Tonguç’un anıları ile zenginleştiriyor Gürhan Hoca. Ancak ne yazık ki bu hastanelerin de 1980 sonrasında budanmış olduğundan, özellikle 2000’li yıllarda Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında Sağlık Bakanlığı’na devredildiğinden dem vurmaktadır Hoca.   

İKTİSADİ DEVLET TEŞEKKÜLLERINDE KADIN İSTİHDAM 

Dördüncü çalışmada Özgün Millioğulları Kaya, KİT’lerin kadın istihdamına katkılarını gündeme getiriyor. Kaya, KİT’lerin kadın istihdamına etkisinin olumlu olmakla birlikte, bu etkinin sınırlı olduğuna, buna rağmen 1980’li yıllara kadar KİT’lerde çalışan kadın sayısının önemli oranda arttığına değinmektedir. Kadınların çalışma hayatına katılmalarının ve kadınların çalışma hayatını kolaylaştırıcı önlemlerin erken Cumhuriyet dönemindeki batılılaşma ve modernleşme düşünceleri ile de bağlantısını kurmuştur. 1980’lerden sonra yaşanan neo-liberal politikaların Türkiye’de kadının çalışma hayatına katılımına olumsuz yönde yansıdığını, kadın istihdamındaki nicel gerilemenin yanı sıra kadınların 1930’lu yıllara göre güvencesiz ve esnek çalışma koşullarına maruz kaldığını vurgulamaktadır. 

TÜRKİYE’DE KİT’LERIN SENDİKAL ÖRGÜTLENMEYE ETKİSİ 

Beşinci çalışmada, Sebiha Kablay KİT’lerin sendikalaşmaya etkisini tartışmaktadır. Kablay, KİT’lerle birlikte gündeme gelen sanayileşme atılımlarının sendikal örgütlenmenin de önünü açtığını, KİT’lerin hem istihdamı nicel olarak artırdığını ve hem de özellikle orta ve büyük ölçekli kuruluşlarda yığınlaşmasını sağlayarak örgütlenmeyi kolaylaştırdığını vurguluyor. Böylece sanayileşmenin lokomotifi olan KİT’lerin sendikalaşmanın da lokomotifi olduğuna, sendikal kültürün oluşup yerleşmesine katkı sağladığına değiniyor Kablay. Ancak 1980’li yıllardan sonra gündeme gelen neo-liberal politikaların yol açtığı özelleştirmeler, taşeronlaştırmalar, kamu istihdamında ve ücretlerdeki esneklik uygulamaları, kayıt dışı çalışmanın artması gibi uygulamaların sendikalaşma oranlarının da oldukça gerilemesine, bu gerilemede KİT’lerin gücünü kaybetmesinin önemli bir etkisi olduğunu vurguluyor. 

SONUÇ YERİNE : YIKILMADIK AYAKTAYIZ 

Kitabın sonuç bölümünde yine “Yıkılmadık Ayaktayız” sloganı ile Gürhan Hoca çıkıyor karşımıza. Tarımda, sanayide ve hizmetler sektöründe hala varlığını koruyan kamu girişimciliği örneklerini önemle gündeme getiriyor. Son sözünde ise “Halâ tohumlarını koruyan ve derin birikimiyle yatırıma hazır olan kamu girişimciliği; 1930’lardan farklı olarak geniş bir insan gücü potansiyelini de kullanabilecek olanaklara sahiptir. Beklenilen tek işaret siyasi iradedir” diyerek yol göstermeyi de ihmal etmiyor.  

Devletçilik ve KİT’lerin toplumsal politika alanındaki işlevini inceleyen ilk kitap olma özelliği taşıyan bu kitabın özellikle genç sosyal politikacılara önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Kitaba Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı ile iletişim kurularak ulaşılabilir. 

(*) Doç.Dr., Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sağlık Yönetimi Bölümü 

Tags: , , ,

Arşivler