Sık sık çocuklarımızı çok sevdiğimizi söylüyoruz. Gazetelerin arka sayfalarında “güzel yüzlü çocuk yarışmaları” yapıldığında, hiç duraksamadan kendi çocuklarımızın fotoğraflarını gönderdiğimiz gibi başkalarının çocuklarına da gülümseyen gözlerle bakıyoruz. Ama gazetelerin birinci sayfalarını çevirdiğimizde dona kalıyoruz. Bu denli vahşet, bu denli kalpsizlik, bu denli canavarlık bizi korkutuyor. Ne için korkuyoruz ? Kendimiz için mi? Büyük bir olasılıkla .. Çünkü eğer çocuklarımız için korksak, bıçağın kemiğe dayanmasını bekler miydik? Çocukların gözlerindeki korku karşısında, eylemsiz kalıp, başımızı kuma gömer miydik? Dünyanın yarınını teslim edeceğimiz çocukların bu korku ve şiddet ortamında, nasıl sağlıklı kalabileceklerini ve ileride sağlıklı ilişkiler yumağı kurabileceğini düşünürdük? Atılan her siyasal adım, her ekonomik adım, çocuklara uygulanan şiddetten başka bir şey değil. Çocuklara yönelik şiddeti anlayabilmek için, olayın içyüzünü görebilmek için bir çok pencereden bakmak zorundayız. Savaş ve terör, fiziksel ve psikolojik baskı, aile içi şiddet, kadının hiçleştirilmesi, ihmal ve sömürü, yoksulluk ve işsizlik gibi şiddet biçimlerine çeşitli açılardan bakmak gerekir.
BAKIN DÜNYADA NELER OLUYOR?
Çocuklardan sorumlu Fransız Ombudswoman, Dominique Versini, Fransa Ulusal Meclisi’nin aldığı bir kararla çocuk hakları ile ilgili kuruluşları kapatması üzerine uyarılarda bulundu. Versini Fransa’nın Avrupa’daki bağımsız çocuk kuruluşunu kapatan ilk ülke olacağı yönündeki yorumlara aldırmadan, mevcut kuruluşları kapatmasının ve beş farklı kuruluşun genel bir ombusdmanlık altında birleştirilmesinin hatalı olacağını dile getirdi (CRINMAIL, 2011a).
İspanya’da Eşitlik Yasa Tasarısına göre, okullardaki kayıt esnasındaki ayrımcılığı önlemek amacıyla “ırk, dil, din, yaş, cinsiyet ve engellilik, bölge” gibi farklılıklar temelinde herhangi bir resmi ödeme alınmayacak. Bu gelişmedeki amaç, bu tür ayrımcılıklardan dolayı okullardaki bölünmeyi engellemek. Güncel olarak şu anda 67 okul farklı gruplara seslenecek şekilde bölünmüştür.
Çek Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi, yalnızca yoksul olmanın, çocukların ailelerinden koparılmasının tek ve yeterli nedeni olamayacağına hükmetti. Hükme göre, tüm çocuk refah davalarında mahkemeler, çocukların bakım kurumlarına yerleştirilmeden önce, öncelikle, sosyal olarak zayıf olan aileye, yeterli yardımın verilip verilmediğini değerlendirmek zorundadırlar.
Estonya’da Çocuk hak ihlalleri davalarının daha iyi yürütülmesi, soruşturulması ve çocuk hakları ile ilgili hukuki önerilerde bulunulması için Ombudsmanlık kurumu yaşama geçiriliyor. Sadece 2010 Aralık ayında çocuk ombudsmanlık ofisinin kurulması için 380,000 Euro ödenek ayrıldı.
UNICEF’e yeni atanan Türkiye temsilcisi, Dr.Ayman Abulaban, çocuk haklarına yönelik kendisinin öncelik verdiği üç sorunu açıkladı:
- Erken çocukluk döneminde eğitime daha iyi erişim,
- Farklı geçmişlere sahip çocuklar arasında eşitlik
- Çocuk ve genç katılımının geliştirilmesi / arttırılması.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin yalnızca siyasal bir alan olmaması ümidiyle, çocuk hakları ombudsmanlık kurumunun oluşturulması konusunda baskılar yapıldığı da biliniyor.
Makedonya’da kurulu bulunan dünyanın ilk çocuk büyükelçiliği Megjashi, e-gazetesinin 39.sayısını yayınladı. Bu gazetede, çocuklara yönelik cinsel istismar ve hak ihlalleri üzerinde durulmuş. Özellikle aile içi cinsel istismar ve şiddet öne çıkarılmış. Ensest ilişkinin Makedonya’daki boyutunu gözler önüne seren Megjashi, ayrıca sübyancılığın da, her alanda görülebileceğine değiniyor. Çocukların fahişeliğin pençesinde olduğu konusunda uyarılarda da bulunuyor. Bültene göre Makedonya’da çocuklara yönelik şiddet gittikçe artıyor. Megjashi’inin uyarıda bulunduğu konulardan birisi de, özelikle ülkemizde de sık sık gündeme gelen çocuk kayıpları. Bu bağlamda organ mafyasının yasadışı olarak organ için insan kaçakçılığı yaptığına dikkat çekiyor (Megjashi, 2011)
İngiltere’deki gençler için, insan haklarına yönelik ilk dergi The Right Stuff , İngiltere Çocukların Hakları İttifakı (Children’s Rights Alliance for England – CRAE) tarafından yayımlandı. Dergi, 18 yaş altı 30 çocuk tarafından tasarlanmış ve yazılmış. Dergideki makaleler, bakım altındaki çocukların, mülteci çocukların ve saç rengi nedeniyle ayrımcılığa uğrayan çocukların deneyimlerine yönelik yazılmış; ayrıca 10 yaş altı için ayrı bir bölümde ayrılmış.
“Bir bölge ile ilgili temel coğrafik bilgi olmadan, insanların yaşamlarını geliştirmekten bahsedemeyiz” önermesi bağlamında Kenya’nın Nairobi kentinden 13 genç, Afrika’nın en büyük gecekondu / yoksul bölgesinin yer aldığı bölgenin haritalanması amacıyla GPS kullanma ve yayın teknolojisi konusunda eğitildi. The Map Kibera tarafından başlatılan girişimin amacı, Hükümet kaynaklı mevcut resmi haritalarda ormanlık alan olarak ve kimsenin yaşamadığı bir alan olarak görülen Nairobi’nin gecekondu -yoksul yerleşim bölgesini haritaya yerleştirmek ve bu insanların kendileri ile ilgili şeyler konusunda daha fazla söz söyleyebilmelerine yardım etmek.
ŞİDDETİN ÇEŞİTLİ YANSIMALARI
Ülke Şiddeti
Arjantin’nin kirli savaş dönemlerinde 500 bebeğin, siyasi hükümlülük (aileleri) çerçevesinde elkonularak kaybolması ile suçlanan iki eski diktatörün yargılanması için dokunulmazlıkları kaldırılmak üzere dava açıldı. Bu kanunsuz durumla, Arjantinli Plaza de Mayo’nun Büyükanneleri oluşumu mücadele etmektedir. Bu oluşumu gerçekleştiren kaçırılmış olan çocukların babaanneleri, 2010 yılı UNESCO barış ödülünü de aldılar. 30 yılı aşkındır Büyükanneler, kayıp çocukların yerlerini bulmaya ve onların gerçek kimliklerini saptamaya çalışıyorlar. Organizasyonda görevli ve aynı zamanda UNESCO genel direktörü olan Irina Burokova bu mücadeleyi, devlet zulüm ve baskısına karşı durmak için, insan haklarını savunmada esin verici bir örnek olarak gördüğünü belirtmiştir.
Yakın zamanda, Çocuklar ve Silahlı Çatışma Genel Sekreterliği Özel Temsilcisi, Rdhika Coomaraswamy, çocukların, öldüğü, savaşçı / asker olarak kullanıldığına ve insani gereksinimlere erişebilmesinin engellendiğine yönelik bir duyum aldığını bildirdi. Coomaraswamy, hükumet ve karşı grupları, çocukların hak ihlallerinin gözetilmesi gerektiğini, aksi taktirde bunun uluslararası anlaşmalar gereği bir savaş suçu sayılacağı konusunda uyardı.
Hak ihlallerinden dolayı hesap verme ile ilgili bir dava da Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde görülüyor. Kongo ordusunun 11 mensubu, 25 kadına tecavüz etmek ve çocukların kaçırılması suçlarıyla yargılanıyor. Benzer şekilde görülmüş olan bir davada, içlerinde üst düzey rütbeli’nin de bulunduğu 3 askeri personel, kendi korumaları altındaki tek bir kasabada, içlerinde çocuklarında olduğu 300’ün üzerinde sivile toplu tecavüz etmekten, 10-20 yıl arası hapis cezasına çarptırıldılar. Savaşlarda Cinsel Şiddet Genel Sekreterliği Özel Temsilcisi Marget Wallström, sanıklara, hiçbir ulusal askeri personelin kanunların üzerinde olamayacağını belirten bir mesaj gönderdiğini bildirdi.
İnsanlık Dışı Cezalandırma
Suriye’de ergenlik çağındaki bir blog yazarı, “yabancı ülkelerin bilmemesi gereken sırların ifşaa edilmesi” ne yol açmaktan casusluk suçlamasıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kız çocuğu kendi blog sayfasında, Suriye’nin geleceğinin şekillenmesine katılma dileğini belirten ve Barak Obama’ya da Filistin’deki olaylara daha fazla destek vermesi için çağrıda bulunan bir makale yazmış.
İnsanlık dışı cezalandırmaya yönelik olarak iyi haberler de geliyor. Tunus’taki geçiş dönemindeki hükumet, ilk iş olarak, uluslararası sözleşmeleri onaylayacağını duyurmanın yanında ölüm cezasını kaldıracak düzenlemeleri de gündeme aldı. Benzer şekilde ABD’nin İllinois Eyaleti de ölüm cezasını kaldıran 16’ncı eyalet oldu. Bu karar, suçsuz kimselerin de cezalandırılmasına da yol açabileceğinden dolayı, bu büyük hatayı önlemek için bu tür insanlık dışı bir cezalandırmayı kaldırdı.
Çocuk Evliliği
Çocuk yaşta evlilik özellikle kız çocuklarına yönelik uygulanan bir şiddet türü. Malawi’nin kötü geleneklerinden olan bu uygulamada, 9 yaşından da küçük kız çocukları kendi lerinden 40 yaş büyük erkeklerle evlenmeleri için aileleri tarafından zorlanmaktadırlar. Bu durum, prematüre doğum, ölü doğum ve kız çocuğun eğitiminin tehlikeye girmesi gibi sorunları da beraberinde getirmektedir. Bir rapora göre, 13 yaşındaki bir kız çocuğu, 78 yaşındaki bir adamla evlenmeye zorlanmış. Benzer bir uyarı da Chithyola İmvi geleneği ile ilgili. Bu inanışa göre kızlar, iş yaşamında başarılı olabilmeleri ve maddi kazanç / ödül alabilmelerine destek sağlayacağı inancıyla kendi babaları ya da büyükbabaları ile cinsel ilişkiye zorlanmaktadır.
Çocukların zorla evlendirilmesi sorunu, Suudi Arabistan’da da tekrarlanmaktadır. Yayınlanan bir çalışmada Kraliyette yaklaşık 3 bin kız çocuğunun kendilerinden 25 yaş büyüklerle evlendirildikleri öne sürülüyor. 2009 yılında Adalet Bakanı Mohammad Al-Eissa , aileleri ve velileri, çocuklarını zorla evlendirmelerden koruyacak gerekli düzenlemelerin yapılacağı ile ilgili niyetlerini açıklamış olmasına karşın, insan hakları eylemcilerinin söylediklerine bakılırsa, etkili hiç bir önlem alınmamış.
Aynı sorun ile ilgili olarak Hindistan’daki erken evliliklerin, doğrudan ev içi artan şiddetle bağlantısını ortaya koymaktadır. Duygusal, fiziksel ve cinsel şiddet hem eşi hem de kayınbiraderleri tarafından uygulanabilmekte, hatta hamilelik ve yeni doğum sonrası hiç kesilmeden, sürmektedir.
Hindistan’ın en büyük eyaletlerinden biri olan, Uttar Pradesh’te, kızların % 40’ı 18 yaşından önce evlendiriliyor. Şimdi bu eyalette, kendisi de çocuk yaşta evlendirilmiş olan bir toplum kalkınma çalışmacısı, Youth for Change adlı yürütülen bir programla, okullu kızlara, erken evliliğin neden ve sonuçlarını içeren bir eğitim veriyor. Bu eğitimle, yoksulluğa, toplumsal cinsiyet ve ataerkil düşünce sistemine göndermede bulunarak sorunun kökenlerini anlatmaya çalışıyor.
Bu arada Pakistan’da Çocuk Hakları Hukuk Merkezi (Child Rights Legal Centre) hükumete, kızların en düşük evlenme yaşının 16’dan 18’e çıkarılması için baskı yapmaktadır. Pakistan yasalarında bu konuda var olan ayrımcılığı kaldırması için, erkekler için öngörülen minimum 18 yaşın kızlar için de geçerli olmasını istiyor. Organizasyon, ayrıca, Pakistan genelinde çocuk evliliğini destekleyen Şeriat hükümlerinin, evlilik için ergenliğin belirleyici olduğu iddiasından dolayı kaygı duyuyor.
Kenya’da Uluslararası Kadınlar Günü’nü (8 Mart – Dünya Emekçi Kadınlar Günü) işaret ederek hükumete, çocuk evliliği ve kadınların sünnet edilmesi gibi kötü ve zararlı uygulamaları yasaklayacak tasarının derhal geçirilmesi için çağrıda bulunuldu. Bu konuda hazırlanmış olan onaylanmayı bekleyen tasarılar şunlardır: Aileyi Koruma Yasa tasarısı 2009 ve Evlilik Yasa tasarısı 2009.
Cinsel Sömürü
Afganistan’da hükumet ve BM arasında çocukların kolluk güçlerinin cinsel istismarından korunmasına yönelik anlaşmanın imzalanmasından sonra, yerel olarak bacha bazi olarak bilinen BM’ile bağlantılı insan hakları organizasyonu, Hükumete, imzaladığı anlaşmaya uyması konusunda baskı uyguluyor. Aynı doğrultuda BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’da sunduğu yeni bir raporda, Afganistan’daki çocukların cinsel istismarının rapor edilmeyişinde sosyal yapının altını çiziyor. Ayrıca bunun Afgan Yasalarınca başlı başına açıkça bir suç sayılmamasının da etkili olduğunu vurguluyor.
Çocuk hakları eylemcilerine göre, her yıl yaklaşık 150 çocuğun artan oranda seks endüstrisine zorlandığı Malezya, çocuk fahişeler açısından tam bir cehennem. Malezya’da fahişelik, yasa-dışı olmasına karşın, insan hakları grupları, özellikle müşterilerin yetişkin için ödedikleri ücretin iki katını ödemeyi kabul etmesi çocuk fahişelik endüstrisini karlı bir pazar haline getirdiğini belirtiyorlar.
Buna karşılık, Güney Afrika’da Çocukların Okula Döndürülmesi programı kapsamında film ve ilan bordlarında / panolarında okullarda, eğitimdeki çocukların, internetteki çocuk pornografisi tehlikesine karşı eğitilmesi için çağrılarda bulunuluyor.
Fiziksel İstismar
Genellikle her yeni yılın başında çocuk istismarı ile ilgili verilen raporların gerçeğe yakın ayrıntıları ortaya çıkar. Pakistanda örneğin, Madadgar Helpline veri tabanına göre 2010 yılında, 5120 çocuk istismar edilmiş ve hak ihlallerine uğramış. Verilere göre, 288 çocuk tecavüze uğramış, 149 erkek çocukla ilişkiye girilmiş (sadomised) ve 211 çocuk da cinsel saldırıya uğramıştır. Benzer şekilde, 648 çocuğa sarkıntılık yapılmış, 572 çocuk işkenceye maruz kalmış, 200 çocuk insan kaçakçılığına / ticaretine karışmış ve 364 çocuk da kaybolmuştur.
Japonya’da da 2010 yılında çocuk istismarına, ev içinde çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismarın da yer aldığı olgular için açılan davaların sayısı 4788’e ulaşmış.
Geçen ay içerisinde, Hindistan’daki çocuk bakımevlerindeki şiddet ve istismarların yer aldığı iki haber alındı. Bir grup sivil toplum örgütü (NGO) Bangalore’daki çocuk bakımevlerinde meydana gelen ve çocukların buna karşı direnmeleri sonucu kendilerine bakmak ve korumakla görevli kişiler tarafından dövüldüğü ve fiziksel işkenceye maruz kaldıkları istismar olgularını ortaya çıkardı. Benzer şekilde, Chingmeirong Lei-inkhol’da diğer bir çocuk evinde, yöneticinin, ceza amaçlı çocukları kırbaçlatan ve ağır işlerde çalıştırmasına ve kötü muamelesine dayanamayan 3 çocuğun kaçtığı haberi geldi.
Çocuk evlerindeki istismarlarla ilgili bir haber de Malezya’dan geldi. Penang’da cinsel istismarın yaşandığı bir olayın ardından, sivil toplum örgütü yöneticisi Prema Deveraj harekete geçerek, çocukların bakımevlerinde korunmasına yönelik zorunlu olarak uygulanması gerekenlerle ilgili fikirlerini, ortaya koydu. Deveraj, özellikle, bu tür cinsel istismar olaylarının Malezya’da pek dile getirilemeyen bir sorun olduğundan bu davayı önemsediğini belirtmiştir.. Ayrıca çocuklara iyi ve kötü dokunmanın (fiziksel temas) ne olduğunun anlatılmasının ve eğer böyle bir olayın kurbanı olurlarsa gerektiğinde seslerini çıkarmaları gerektiğinin anlatılmasının öneminin altını özellikle çiziyor.
Aile içi şiddet
Kadın hakları savunucularına göre, Afganistan’da gündeme alınan bir yasa tasarısı, aile içi şiddete maruz kalan, kadın ve kız çocukları gibi grupların, devlet kontrolündeki barınaklara sığınmalarını zorlaştırıcı ve engelleyici hükümler getiriyor. Bu tasarıya göre, sığınma talebinde bulunan kadının, sekiz üyeli hükumet temsilcileri kurulunun karşısına çıkması gerekiyor. Öyle ki, kadının ikna etme kabiliyetine bağlı olarak bu kurul vereceği kararla ya sığınma talebi kabul edilecek; ya şiddet gördüğü evine ya da hapishaneye gönderilecek.
Diğer yandan İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre, sağlıklı çocuklara oranla, kronik sağlık sorunları bulunan çocukların % 88’i büyük olasılıkla fiziksel istismara uğruyor. Karlstad Üniversitesi’nden araştırmacılar, 44 okulda 2510 öğrenci ile görüşme yapmış. Ortaya çıkan sonuçlara göre, fiziksel şiddet biçimleri yetişkinler tarafından, şiddetli sarsma, saçın çekilmesi, kulağa yumruk atmadan, ciddi biçimde el veya bir cisimle dövme şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Benzer biçimde Çocuklara Yapılan Zulmü Önleme Ulusal Derneği (NSPCC) tarafından Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırma, 11-17 yaş arasındaki her beş çocuktan birinin çocukluk döneminde, ev içerisinde ciddi biçimde yetişkinlerin istismarına uğradığını ortaya koymuştur. Meydana gelen vakaların yarısından çoğundan çocukların kendi aileleri ya da velilerinin sorumlu olduğu da diğer önemli bir ayrıntı olarak ortaya konmuştur. NSPCC yöneticisi, Andrew Falanagan, öğretmenlere bu çocuklara yardım edilmesi açısından kritik bir rol tanınmasının, bu tür istismar ve ihmallere erken müdahalede yardımcı olabileceğinin önemini vurgulamaktadır (CRINMAIL, 2011)
Sonuç
Gün geçmiyor ki, çocuklarla ilgili kötü haberler alınmasın. Burada tek yüz güldürücü olan, toplum önderlerinin, sivil toplum örgütlerinin bu konuda artan eylemlilikleri… Özellikle de çocuklara şiddeti ve haklarını öğretmeye çabalamaları çok anlamlı.
Kötülükler, yanlışa göz yumma ve tepkisizlik cezasız kalmaz. Aradan yıllar geçse de toplum karanlık geçmişini irdelemeye ve haksızlıkları gidermeye yönelir. Yoksa dünya nasıl ayakta kalabilirdi?! Ama bunun için bizlerin de çaba göstermesi gerek.
Kaynaklar :
- CRINMAIL, (2011), “CRIN reports on forms of violence against children” CRINMAIL no:55, http://www.crin.org/email/ crinmail_detail_popup.asp?crinmailID=3581
- CRINMAIL, (2011a), “Latest News and Reports”, CRINMAIL no: 1209 http://www.crin.org/email/crinmai l_detail _popup.asp?crinmailID=3467
- Megjashi, (2011), e-gazete no: 39, http://www. childrensembassy.org.mk/default-en.asp? ItemID=FCA7E021E7 D4CD49B2CC241448F04DE0
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)