Çocuklarımızın Sesini Kestiler

 

Son zamanlarda Kopenhag’da yapılan iklim zirvesi, dünya gündeminde önemli bir yer işgal etti. Her ne kadar dünyanın önde gelen ülkeleri, bir protokol üzerinde anlaşma sağlayamasalar da bu zirve kendinden oldukça fazla söz ettirdi. Bir tarafta ülkelerin kalkınma yarışı içerisinde dikkatsizce harcadıkları doğal kaynaklar ve çevreye yaydıkları sera gazlar, diğer tarafta insanlığın geleceğini tehdit altına alacağı iddia edilen küresel ısınma ve iklim değişiklikleri ve öbür tarafta refahı yükseltme ve iş yaratma çabaları. Bütün bu alınan kararlardan en çok, bugünün çocukları etkilenecek yarınlarda. Ne var ki, dünya nüfusunun 2/5’ini oluşturan 18 yaş altı bireylerin kendi gelecekleri hakkında alınan kararlarda söz hakkı bulunmuyor. Buna karşın “çevre” konularında çocukların ve gençlerin ne denli duyarlı olduğunu biliyoruz. Uluslararası toplantılarda ve karar alma noktalarında mutlaka çocukların da bulunması gerekmiyor mu?

İklim Görüşmelerinde Çocukların Sesi Nerede?

Plan International adlı bir çocuk hakları kuruluşu, değişen hava koşullarına uyum sağlamakta güçlük çeken ve birçok çevresel felakete tanık olan çocukların iklim değişikliği konusundaki tartışmalarda yok sayıldığını ve görüşlerinin dikkate alınmadığını öne sürdü.

International Plan’ın görüşüne göre, kalkınmakta olan ülkelerde genç insanlar, çevrelerini ve evlerini korumak açısından bazı sorumluluklar aldıkları ve girişimlerde bulundukları halde hükumetler tarafından bu gençlerin görüşleri yok sayılıyor.

Dünyada yaşayan her beş kişiden ikisinin 18 yaşın altında olduğu düşünülürse, iklim değişikliklerinin çocuklar üzerinde orantısız bir etki yaratacağı kolayca görülebilir.

International Plan, iklim değişikliğinin etkilerinin bazı ülkelerde aşırı yağışlar, fırtınalar, tayfunlar, seller ve kuraklıklar şeklinde görüldüğünü söylüyor. Bu iklim değişiklikleri nedeniyle ekinler zarar görüyor ve açlık tehdidi baş gösteriyor.

Plan International’ın Genel Yönetmeni Nigel Chapman, küresel ısınma nedeniyle yaşanan iklim koşullarındaki aşırılıkların, yiyecek ve içecek temiz su sorunu olan bölgelerde, son zamanlarda yaşanan iyi gelişmeleri olumsuz yönde etkileyebileceğinden korkuyor.

Chapman’a göre, iklim değişikliklerinin yarattığı felaketler sonucunda ortaya çıkan durumdan en çok çocuklar etkileniyor.

Giderek artan sayıda genç ve çocuk, yaşanması muhtemel olan bir felaket sonucunda evlerini ve çevrelerini korumak konusunda eğitiliyor. Ancak yapılanlar yeterli olmadığı gibi, bu çocukların iklim değişikliği toplantılarında söz hakkı da bulunmuyor.

Dünyanın her köşesinde çocuklar, çevreye karşı daha duyarlı hale gelirken, onların yapılan toplantılarda yaşanan iklim değişikliklerinden en uzun süre etkilenecek nesil oldukları bilinmesine karşın görüşleri alınmıyor ve söz haklarına saygı gösterilmiyor.

Kenya Kithyoko’dan 13 yaşındaki Beatrice, Kopenhag’da yapılan iklim toplantısına International Plan ile birlikte katılan raportörlerden biri. Beatrice, iklim değişikliğinin yaşadıkları çevreyi doğrudan etkilediğini söylüyor. Beatrice, insanların kaynakları doğru amaçlarla kullanacakları ve iklimi olumlu yönde değiştirecekleri günleri dört gözle beklediğini belirtiyor.

İrlanda’da Çocuklara Kendi Sağlıkları Hakkında Karar Alma Hakkı

İrlanda Yasa Reform Komisyonu, 16 veya 17 yaşındaki genç kızların doğum kontrol hapı alabilmelerinin sağlanmasını ve gizlilik ilkesinin gözetilmesini öneriyor. İrlanda’da meşru olarak kabul edilen cinsellik için yaş sınırı 17.

Çocuk Bakanı Barry Andrews tarafından resmen alınacak olan rapora göre, 16-17 yaşındaki çocukların çeşitli tıbbı hizmetleri alma veya reddetme haklarının olması gerektiği savunuluyor.

Bu konuda bazı yasal düzenlemeler öneren bu raporun, öneri niteliğinde çeşitli kararları bulunuyor. Bu önerileri aşağıdaki gibi özetlemek olası:

  • Bunlara göre, çocuklara hizmet sunulurken, sağlık çalışanları onların görüşlerine başvurmalı ve bu görüşlere, çocukların yaşı ve algı düzeyleri ölçüsünde, karar verilirken bir ağırlık verilmeli. Komisyona göre 16 yaşındaki bir genç, sağlık hizmeti almak konusunda özgür iradesini kullanabilmeli.
  • 14-16 yaşlarına gelmiş bir çocuk, bazı koşullar sağlandıktan sonra kendisine yapılacak olan tıbbi müdahale için sonuçları kendisine açıkça anlatıldıktan sonra onay verebilmeli.
  • Bunlar için sağlanması gereken koşullar ise: sağlık görevlisinin, çocuğu, ailesini alacağı tedavi ve yardım konusunda uyarması ve bilgilendirmesi için özendirmesi, hastanın en yüce çıkarlarını korumalı ve halk sağlığını gözetmeli. Bu koşullar, aynı zamanda tedavi almayı reddeden çocuk için de sağlanmalı.
  • 12-14 yaşları arasında yer alan çocuklar da yine talep ettikleri durumlarda tıbbi yardım alabilmeli ancak, bu yaş aralığındaki çocukların aileleri mutlaka doğrudan bilgilendirilmeli.

Özbekistan’da Çocuk İşçiliği Konusunda

Yasal İlerleme

Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov, ülkede yaşayan çocukların daha iyi korunmasını mümkün kılacak olan yeni bir yasal düzenlemenin yaşama geçirilebilmesi için gereken onayı verdi.

Yasa Tasarı Kurulu tarafından Kasım ayında kabul edilen yeni kanun, bir üst meclis konumunda bulunan senato tarafından da kabul edildi. Yeni yasa Şubat 2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş olacak.

Buna göre, ILO’nun Asgari Yaş Sözleşmesi kapsamında ulusal bir hareket planı oluşturulacak. Konuyla ilgili sözleşmeler 2008 yılının Mart ayında Özbekistan tarafından imzalanmıştı.

Yeni düzenlemede, çocuk işçi çalıştırılanlar, asgari ücretin 5-10 katı bir para cezasına çarptırılacak. Çocukların ruhsal, bedensel ve sosyal sağlıklarını olumsuz yönde etkileyen işlerde çalıştırılmaları bu uygulamalarla engellenmeye çalışılacak.

Uganda’lı İsyancılar, Çocukları da Hedef Alıyor

Birleşmiş Milletler’in Raporu’na göre, Uganda’lı bir isyancı örgüt olan Lord’s Resistance Army (LRA), insanlık suçu sayılabilecek cürümleri işledi. LRA, 2008 ve 2009 yıllarında Sudan ve Kongo’da köylülerin bazılarını öldürdü, bazılarının kol ve bacaklarını kesti ve kadınlara tecavüz etti.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri’nin söylediğine göre isyancılar, kuzeydoğu Kongo’da geçen yılın eylül ayından bu yılın haziran ayına kadar 1.200 kişiyi öldürdü ve içlerinde kadınların ve çocukların yoğun olarak bulunduğu 1.400 kişiyi de esir aldı

Bunun dışında yayınlanan bir başka rapora göre ise LRA, Sudan’ın güney bölgelerinde yer alan köylere 27’den fazla saldırı düzenledi ve en az 80 sivilin ölmesine neden oldu. Diğer köylülerin önemli bir bölümünü ise çocuk asker olarak savaştırmak ve seks kölesi olarak kullanmak için esir aldı.

Rapor, Sudan’da bu yılın mart ayına kadar gerçekleştirilen saldırıların, vahşice ve acımasızca gerçekleştirildiğini belirtiyor. Yayınlanan bu raporlar, saldırılardan mağdur olan yüzlerce kişi ile yapılan görüşmelere dayanıyor. Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri Rupert Colville, iki ülkede taşra bölgelerinde yapılan bu çalışmaların gerçekleri gözler önüne serdiğini söylüyor.

Sudan’da saldırılardan kurtulan köylülerden biri, arkadaşının bedenini parçalara ayrılmış olarak bulduğunu ifade etti. Anlatılanlara göre, kurbanın bacakları koparılmış, çenesi ayrılmış ve dişleri ağzından sökülmüş. Kongo ve Sudan’a sızan isyancılar, insanları sakat bırakmak, öldürmek ve çocukları asker olarak kullanmak için kaçırmakla tanınıyor.

Saldırıları yaşayan köylülerin anlattığına göre, LRA, 5 ve 20 arasında yer alan gruplarla köyleri basıyor ve süngü, kılıç, bıçak, balta ve kasatura ile insanlara saldırıyordu. Ateşli silahları emirlere itaat etmeyenleri vurmak ve öldürmek için kullanıyorlardı.

Kongo’nun Orientale Bölgesi’nde binlerce ev, dükkan, hastane, kilise ve okul yakıldı ve kullanılamaz hale getirildi. Köylüler sakat bırakıldı, işkenceye maruz kaldı ve kadınlara defalarca kez acımasızca tecavüz edildi.

Birleşmiş Milletlerin yayınladığı bu raporlara göre, bu saldırıların her biri bir savaş suçu olma durumunda. LRA, Uganda hükümeti ile 20 yıldır savaş halinde ve hükümeti ülkenin kuzeyinde yaşayanlara karşı ayrımcılıkla suçluyor. LRA’nın lideri Joseph Kony geçen yıl barış görüşmelerine katılmayınca, Uganda ordusu, Kongo ve Sudan’dan gelen birliklerle LRA’ya karşı bir harekat başlattı. Kony ve örgütün diğer liderleri Hollanda’da Hague’de bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından insanlık suçu işlemekle itham edildi. Düzenlenen bazı saldırılarda, Kongo ordusu LRA’ya yardım etti ve kaçanların bazılarını silah zoruyla yıldırdı.

Bütün bunlar bölgeden barışın ne kadar uzak olduğunu ortaya koyuyor. Bu denli vahşet ve hele çocukların buna ortak edilmesi onlarca yıl sürecek kin ve öç duyma konularının öne çıkmasına yol açıyor. Demek ki, bütün bunlar barış istemeyenlerin kasıtlı hareketleri.

* Derleyen: Onur Sunal Araştırmacı, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı

Tags: ,

Arşivler