Çocuk İstismarı Nicel Durum Üzerinden Tartışılamaz

 

Türkiye’de, çocuk istismarı da dahil olmak üzere toplumsal sorunları nicel değerler üzerinden tartışmak gibi bir eğilimin olduğu gözlenmektedir. Bu, uzun tarihsel geçmişi olan bir tutumdur.Ancak,bu yaklaşım daha çok sorunların varlığını kabul edip nedenlerini ortaya koymaktan çok sorunların görmezden gelinmesini meşrulaştırmaya dönüktür. 

Toplumsal düzen kurgusu birey odaklı olan egemen konumdaki liberal görüş bireyi de rasyonel davranan bir varlık olarak kabul etmektedir.Bu düşünce, toplumsal düzenin sağlıklı bir işleyişe sahip olup olmadığının değerlendirilmesi noktasında da, tarihsel kökleri Jeremy Bentham’a kadar geriye götürülen, faydacılık yaklaşımına sahiptir.Bilindiği gibi, bu yaklaşım, liberal düzenin başarısını, tek tek bireylerin içinde bulunduğu koşullara göre değil, genel toplumsal koşullara göre ölçmektedir. Buna göre, toplumsal sorunların varlığının kabul edilmesi ya da ciddiyet düzeyinin belirlenmesinde belirli nicel eşik değerler esas alınmaktadır. Örneğin, ulusal düzeyde, kişi başı gelir hesapları ya da ülkelerin ekonomik büyüklüklerine ya da işsizlik oranlarına göre sıralanması hep faydacılık yaklaşımı esas alınarak yapılmaktadır. Bu bağlamda bir ülkenin kişi başına düşen ulusal gelir miktarının artması, ülkenin ekonomik büyüme düzeyine göre olan sıralamada birkaç basamak yukarı tırmanması ya da işsizlik oranının en yüksek olduğu ülkeler sıralamasında birkaç basamak gerilemesi o ülkenin başarı hanesine yazılmaktadır. Buna karşın, ulusal gelirin eşitsiz ve adaletsiz dağılımı, ekonomik büyümenin istihdam düzeyine etkisinin ne olduğu ya da işsizlik oranının gerilemesine rağmen halen işsiz olan birilerinin var olduğu birincil öncelikli konu olarak görülmemekte ve başarı söylemi uğruna feda edilmektedir. 

Türkiye’de, son zamanlarda, çok can yakıcı kimi toplumsal sorunlar gündeme getirilirken, politik iktidar ve iktidardan yana olanlar, buna karşı, tam da faydacı yaklaşıma yaslanarak, reddiyeci bir tutum takınmaktadır. Özellikle anaakım medya aracılığıyla sorunların nicel boyutları birincil öncelikli konu haline getirilmekte ve muhalif kesimlerce ortaya atılan sorunlara ilişkin nicel verilerin gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmektedir. Böylece gerçek nicel değerlerin ne olduğu üzerine başlayan tartışmalar amansız bir kavgaya dönüşerek sürüp gitmektedir. Bunun en son örneğine, ülkedeki ensest sorununun nicel boyutları üzerine yapılan kavgada tanıklık ettik. Bir yanda şu ya da bu oranda Türkiye’de ensest olduğunu iddia eden görüşler, diğer yanda rakamların gerçeği yansıtmadığını ileri sürenler… Gerçek oran ne olursa olsun, bu, ikincil bir konudur ve tartışmasız gerçeklik bu toplumda ensestin var olduğudur. Zaten bunun olmadığına ilişkin bir itiraz da bulunmuyor. Benzer bir örneğe çocuk yurtlarında yaşanan tecavüz olaylarının birinde tanık olmuştuk, dönemin bakanı, yine nicel değerler üzerinden “bir defadan bir şey olmayacağına” hükmetmişti.

Kaldı ki Figen Atalay’ın Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan yazı dizisi, çocukların taciz edilmesinin bir defalık değil, sürekli olarak yaşanan bir sorun oluğunu ortaya koyuyor. Nicel durum ne olursa olsun, kabul edilemez, hafife alınamaz bir sorun… Atalay hem kız hem de erkek çocukların cinsel saldırıya uğradığını belirtiyor. Üstelik, Atalay’ın, görüşüne başvurduğu uzmanlara göre, istismar edilen çocuklar, yaşadıkları bu travma nedeniyle sigara kullanımı, uyku bozukluğu, depresyon, intihar etme eğilimi, istenmeyen gebelikler, HIV/AIDS gibi sayısız psikolojik ve fizyolojik sorunla başetmek zorunda kalmaktadır.[1]Atalay ayrıca çocukların fuhuş pazarında metalaşmasına dikkat çekiyor.[2]

Psikiyatri Uzmanı Dr. Sibel Koçbıyık, bu konuda toplumdaki genel geçer yanlış yargılara dikkat çekerek, sorunun bilinenden çok daha başka olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.[3]

Aslında bu konudaki resmi araştırmalar da çocukların evde, okulda, sokakta istismara uğradığını tespit ediyor.[4]İlla da nicel veriler merak ediliyorsa, örneğin 2015 yılına ait resmi verilere göre, bir yıl içerisinde güvenlik birimlerine gelen/getirilen çocuk sayısı 303 bin 213’tür. 122 bin 209 çocuk mağdur durumdadır.[5] Yaralama, cinsel suçlar, tehdit, hürriyetten yoksun bırakma, hırsızlık… çocuklara yönelik suçlar arasında ne yok ki! Açık ki, gündelik siyasi çıkarlar uğruna çocukların canının yanmasının bile üstü örtülmekten geri durulmuyor.     

Meselenin insani yönünün nicel değerler itibariyle ciddi boyutlarda olmadığına inanan faydacı yaklaşım, bu meta pazarından elde edilen kazancı toplam gelir hesaplarına dahil ediyor mu acaba, yoksa ihmal edilecek kadar önemsiz mi görüyor?

 

[*] Yrd. Doç. Dr., Akdeniz Üniversitesi İİBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü

[1] Figen Atalay, “Çocuğa tacize ‘dur’ denmiyor: Gerçek 10 kat daha fazla”, Cumhuriyet 6.11.2017, http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yazi_dizileri/861036/Cocuga_tacize__dur__denmiyor__Gercek_10_kat_daha_fazla.html

[2]http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/861613/11_yasinda_zorla_seks_iscisi.html

[3]Sibel Koçbıyık, “Çocuk cinsel istismarıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar”, Çocuk Cinsel İstismarı ve Zor Açığa Çıkması Bilgilendirme Dosyası içinde (Yayına Hazırlayanlar: Şahika Yüksel ve Suzan Saner), http://www.psikiyatri.org.tr/uploadFiles/219201618057-CocukCinsel_istismar_bilgilendirme_dosyasi.pdf

[4]T.C. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ve UNICEF (2010), Türkiye’de Çocuk İstismarı ve Aile İçi Şiddet Araştırması Özet Rapor, http://www.unicef.org.tr/files/bilgimerkezi/doc/cocuk-istismari-raporu-tr.pdf

[5]Türkiye İstatisitk Kurumu, Güvenlik Birimine Gelen veya Getirilen Çocuklar, 2015, Haber Bülteni 2 Ağustos 2016, http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=21544

Tags:

Arşivler