Çocuk İşçiliği İle Mücadelede Sendikaların Etkisi(zliği)

 

GİRİŞ

Çocuk işçiliği gelişmişlik düzeyi ayrımı gözetmeden tüm ülkelerde farklı biçimlerde ve boyutlarda varlığını sürdürmektedir. Çocuk işçiliğinin temel nedenleri olarak da yoksulluk, bozuk eğitim sistemi, kayıtdışı / enformel ekonomi, çocuk işçiliğinin düşük maliyeti, işçi örgütlerinin eksikliği/yokluğu, sosyal koruma eksikliği, sosyal gelenekler ve tutumlar (ILO, 2000: 11), daha kolay disipline edilme (şiddeti kanıksama) ve göçün her biçimini sayabiliriz. Ancak tüm bu nedenleri de üreten ve süreğenleştiren kök neden ise kapitalist üretim ilişkileri ve onun yaratmış olduğu ve mülkiyet eşitsizliğidir.

Bu çalışmada çocuk işçiliği ile mücadelede sendikaların bir etkisinin olup olmadığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu amaçla sendikaların çocuk işçilik ile mücadeledeki etkileri, sendikaların bu yönde yürütmüş oldukları / yürüttükleri çalışmalar ile tüzük hükümleri üzerinden analiz edilecektir. Tüzükler dışında, belki de daha da önemlisi, sendikaların yaptırım sağlayan en önemli yazılı belgeleri, toplu iş sözleşmeleridir. Bu doğrultuda toplu iş sözleşmelerindeki sendikal tavır da, çocuk işçilerin yoğunlukla çalıştığı iş kollarındaki sendikaların uzmanları ile yapılan görüşmeler çerçevesinde aktarılacaktır. Elde edilen veriler doğrultusunda çocuk emeği ile mücadelede sendikaların olumlu bir etkisinin olup olmadığı araştırılacaktır. Böylece, sendikaların sadece üyelerinin değil, toplumun diğer kesimlerini de kapsayan etkin politikalarının olup olmadığının izi sürülecektir.

SENDİKALAR ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELEDE NE KADAR DUYARLI?

Kapitalizmin kriz yaşadığı her dönemde işgücü piyasasının en hassas ve güvencesiz kesimleri krizin faturasını ağır bedellerle ödemektedir. Bu bedel örgütlü ve kayıtlı işçi için işsizlik tehdidi ile düşük ücretlerle kötü çalışma koşulları; güvencesiz ve kayıt dışı çalışan emekçiler için ise sömürü ilişkilerinin derinleşmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu sömürünün en hassas grubu kuşkusuz çocuk işçilerdir. Her ne kadar devlet koruması altında gözükseler de, çocuk işçiler, yetişkinlerin aksine kendilerini temsil edebilecek örgütlerden yoksundurlar. Bu nedenle sendikaların vb. örgütlerin desteğine ihtiyaç duyarlar.

Sendikaların çocuk işçiliği ile mücadele geçmişi 19. yüzyıla kadar gitmektedir. Sendikaların çocuk işçiliği ile mücadele geçmişi bu kadar eskiye dayanmasına karşın; bu konuda büyük mücadeleler verildiğini söylemek pek de mümkün görünmemektedir. Genellikle sendika kampanyalarının bir sonucu olarak, hükümetlerin, çocukları sanayileşme ve çalışma ilişkilerinin getirdiği tehlikelerden korumak için yasalar çıkardıkları bilinmektedir. Bu gelişmelerle birlikte zorunlu eğitime ilişkin mevzuat, “çocuklar işyerinde değil, okulda olmalı” fikrine yol açmıştır (ILO, 2000: 1). Çocuk işçileri korumaya yönelik ilk sosyal politika önlem ve düzenlemelerinin kamu otoriteleri tarafından yapılmış olması ve sendikaların aktif olarak ortaya çıkışından önceye dayanması, toplumun diğer kesimleri gibi sendikalar açısından da çocukları işgücü piyasalarından korumaya yönelik düzenlemelerin yapılması ve denetlenmesinin devlet otoritesine bırakılması gibi bir sonucu ve kabulü de beraberinde getirmiştir. ILO düzenlemeleri ile birlikte ikinci dünya savaşı sonrası refah ve sosyal devlet uygulamaları da sendikaların bu sorunu uzaktan seyretme tavrını pekiştirmiştir. Bu bağlamda ILO tarafında yapılmış olan bir çalışmanın verileri bu yönde çarpıcı sonuçlar içermektedir. ILO tarafından 81 üye ülkeden 111 sendika ile yürütülmüş olan bir araştırmada çocuk işçiliği ve ilgili konuların sendikaların gündemindeki yeri tespit edilmeye çalışılmıştır (Hybreachts ve Develtere, 2006). Bu çalışmanın aşağıdaki verilerinde de görüldüğü gibi çocuk işçiliği ile ilgili sorunlar alt gündemlerde kendisine yer bulmaktadır.

  • Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı: % 89
  • Örgütlenme Hakkı ve Örgütlenme Haklarının Korunması: % 84
  • İstihdam: % 80
  • Sosyal Koruma: % 78
  • Mesleki Güvenlik ve Sağlık: % 77
  • Eşit Ücretlendirme: % 70
  • Ayrımcılık (İstihdam ve Meslek): % 65
  • Çocuk İşçiliğinin En Kötü Biçimleri: % 61
  • Asgari Yaş: %54,
  • Zorla Çalıştırma İşleminin Kaldırılması: % 43
  • Zorunlu Çalıştırma: % 38

TÜRKİYE’DEKİ DURUM VE SENDİKALARIN ETKİSİ(ZLİĞİ)

Türkiye’de çocuk işçiliği ile mücadele edebilmek için, öncelikle sorunun boyutunun net olarak anlaşılması büyük önem taşımaktadır. Bu amaçla öncelikle ihtiyaç duyulacak çocuk işçiliğine ilişkin niceliksel verilerdir. Bu tür verileri elde edip derleyen resmi kurum Türkiye İstatistik Kurumudur (TÜİK). TÜİK tarafından 1994, 1999, 2006 ve 2012 yıllarında Çocuk İşgücü Anketi uygulanmıştır (AÇSHB, 2017: 20). Ancak TÜİK 2012’den bu yana çocuk işçiliğine yönelik bir veri paylaşmamıştır. 2012 verilerine göre 6-17 yaş arasındaki çocukların yüzde 5,9’u (893 bin) çocuk işçi olarak çalışmaktadır. Aşağıdaki tabloda çalışan çocukların çalıştığı sektör dağılımı da verilmiştir. Küresel dağılıma paralel biçimde (ILO, 2017) çocuk işçilerin büyük bir oranı Türkiye’de de tarım sektöründe çalışmaktadır.

Tablo 1: Sektörlere Göre Çocuk Işçi Sayısı

Sektör Çocuk Işçi sayısı Sektörel Oran (%)
Tarım 399.000 44,7
Hizmetler 277.000 31
Sanayi 217.000 24,3
Toplam 893.000 100

Kaynak: AÇSHB, 2017

Sayılara çok da takılmadan, önemli olan sorunun sendikalar açısından görünümünü vermeye çalışalım.

Yaptığımız inceleme ve veri taramasında Türkiye’de çocuk işçiliğini engelleme ve yok etmeye yönelik sendikaların etkili bir mücadele yürüttüğünü söylemek pek mümkün değildir. Buradan “hiç bir şey yapmıyorlar” gibi bir söylemde bulunmak da hatalı olur. 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği İle Mücadele Günü kapsamında çoğu sendika bildiri, basın açıklaması vb. gibi faaliyetler gerçekleştirmektedir. Ve bu tür uygulamaların çok ötesine geçildiğine yönelik bir veriye en azından biz ulaşamadık. Fakat özellikle 1990’lı yılların başından itibaren tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ILO, IPEC (Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı) aracılığı ile sendikaları bu yönde çalışmaya zorluyor. Burada “zorluyor” ifadesi bilinçli kullanılmıştır. Çünkü ILO/IPEC sonrası çok geçmeden başlayan çalışmaların yavaşça ortadan kalktığını görüyoruz.

ILO/IPEC Türkiye’de uygulanmaya başladığı projelere işçi sendikaları da dahil edilmiştir. Öncelikli amaç sendikaların bu yöndeki kapasitelerini geliştirmek olarak belirleniyor. DİSK, Hak-İş ve Türk-İş’in bu süreçte yer aldıkları görülüyor. Türk-İş tarafından çocuk işçiliği etkinliklerini koordine etmek ve çocuk işçiliğini ortadan kaldırmaya yönelik uygun politikalar formüle etmek için 1 Kasım 1993 tarihinde Çalışan Çocuklar Bürosu kuruluyor (Karabulut, 1998: 40). Büronun amaçları arasında toplumsal bilinci yükseltmek ve çocuk işçiliği ile mücadelede siyasi erk üzerinde baskı yaratmak da yer alıyor. Ayrıca IPEC kapsamında Türkiye’deki üç işçi sendikası konfederasyonu, çalışan çocukları okula yönlendirecek geniş bir eğitim kampanyasında öncü rolü üstlenmek üzere birlikte hareket ediyorlar. Bu sayede çalışan çocukların ailelerine ulaşmaya çalışan sendikaların, küçük yaşlarda çalışmanın olumsuz yönlerini aktararak, ailelerin bilinçlenmesine katkı sağladıkları savunulmakta, ayrıca DİSK, Hak-İş ve Türk-İş’in IPEC projelerinin gücünü kullanarak, Türkiye’nin ILO’nun 182 sayılı sözleşmesinin imzalanıp onaylanmasında etkili oldukları ifade edilmektedir (Dayıoğlu ve Hoşgör,2010: 84-111).

IPEC’in ikinci aşaması olarak Türk-İş Çalışan Çocuklar Bürosu aracılığı ile bağlı sendikalarının etkinliklerinin arttırılmasına yönelik projeler başlatıyor. Bu yönde çeşitli eğitim seminerleri ile birlikte ağaç, metal ve deri iş kolundaki sendikalara yönelik çalışmaların yapıldığı görülüyor (Karabulut, 1998: 42). Bu süre boyunca IPEC aracılığı ile değerli çalışmaların yapıldığını ve bir bakıma çocuk işçiliği sorunun sendikaların gündemine sokulabildiğini söyleyebiliriz. Fakat IPEC projesi sona erince sendikaların da çocuk işçiliği ile mücadele hevesi gittikçe zayıflamış ve bu konudaki faaliyetleri yazı yazmanın ve bildiri okumanın ötesine geçememiştir.

Daha önce de ifade etmiş olduğumuz gibi, küresel düzeyde sendikalar son yirmi yılda çocuk işçiliği ile ilgili yeniden mücadeleye yönelik söylem ve kimi yerlerde toplu iş sözleşmelerinde hükümler geliştirmişlerdir. Peki, Türkiye’deki sendikaların gündeminde çocuk işçiliğin yeri var mı?

ÇOCUK İŞÇİLİĞİ İLE MÜCADELE TÜRKİYE’DEKİ SENDİKALARIN GÜNDEMİNDE Mİ? SENDİKALARIN TÜZÜK VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ BİZE NE ANLATIYOR?

Sendikalar genellikle hangi konulara önem verdiklerini/vereceklerini tüzüklerindeki amaç, yetki ve ilkeler kısımlarında hüküm altına almaktadır. Bu amaçla Türkiye’deki mevcut işkollarında önemli ve yetkili gördüğümüz 5’i işçi sendikası konfederasyonu (DİSK, Hak-İş, Tüm-İş, Türk-İş ve Ülkem-İş) ile özellikle çocuk işçiliğinin yoğun bir şekilde görüldüğü tarım ve tekstil imalat işyerlerinde örgütlü olanlar olmak üzere 41’i sendikanın tüzüğü incelendi. Tüzük metinlerinde çocuk işçiliğine dair hüküm olup olmadığı araştırıldı. Konfederasyonlar düzeyinde ise sadece DİSK, Hak-İş ve Ülkem-İş’in tüzüğünde çocuk işçiliğine dair hükmün yer aldığı görüldü. Diğer konfederasyonların tüzüklerinde ise çocuk işçiliğine dair bir ifadeye rastlanmamıştır. DİSK ve Tüm-İş’in tüzüklerinde çocuk işçiliği ile mücadeleye bağımsız bir madde olarak değil, kadın ve çalışma yaşamının risk grupları ile birlikte aynı hüküm içerisinde yer verirken, Hak-İş ise bağımsız bir madde hükmü şeklinde yer vermiştir. DİSK’in tüzüğünde “çocuk” yerine “küçük” ifadesinin kullanılmış olması ise dikkat çekicidir.

Aşağıdaki tabloda da görüldüğü gibi farklı iş kollarında ve farklı konfederasyonlara üye 41 sendikanın 10’u tüzüğünde çocuk işçiliğine dair hükme yer vermiştir. Fakat bu 10 sendika içerisinde çocuk işçilerin yoğun bir şekilde çalıştığı işkollarında örgütlü olan sendikalar yer almamaktadır. Bu durum çocuk işçiliği ile mücadelede sendikaların ne yaptığına değil de ne yapmadığına dair bize bir ön bilgi verir niteliktedir.

Tablo 2: Sendikanın Tüzüğünde Çocuk Işçiliği Ile Mücadeleye Dair Hüküm Var Mı?

Sendika adı Evet Hayır Sendika adı Evet Hayır
1 A.Sağlık-İş x 21 Limter-İş x
2 Ağaç-iş x 22 Nakliyat-İş x
3 Avmes x 23 Oleyis x
4 Avukatlara Sendikası x 24 Öz-Çelik-İş x
5 Bank-Sen x 25 Öz-Gıda-İş x
6 Banksis x 26 Öz-İplik-İş x
7 Basın-İş x 27 Öz-Orman-İş x
8 Basısen x 28 Öz-Sağlık-İş x
9 Belediye-İş x 29 Petrol-İş x
10 Birleşik Metal-İş x 30 Selüloz-İş x
11 Cam Keramik-İş x 31 Sosyal-İş x
12 Çelik-İş x 32 Tekgıda-İş x
13 Demiryol-İş x 33 Teksif x
14 Genel-İş x 34 Tes-İş x
15 Hizmet-İş x 35 Toleyis x
16 Hür Tekstil-İş x 36 Tez-Koop-İş x
17 T.Koop-İş x 37 Tümtis x
18 Kristal-İş x 38 Türk Metal-İş x
19 Lastik-İş x 39 Türkiye Çimse-İş x
20 Liman-İş x 40 Türkiye Maden-İş x
41 Yol-İş x

Kaynak: AÇSHB, 2019

Tüzüğünde çocuk işçiliğine dair hükme yer veren sendikaların üçü dışında tamamı DİSK’e bağlı sendikalardır. Ancak yapılan inceleme neticesinde DİSK’e bağlı sendikaların DİSK’in tüzüğündeki hükümden hareketle, bir örnek yazım tekniği ile benzer hükmü kopyaladıkları gibi bir izlenim edinilmiştir. Bu nokta da sendikaların bunu ne kadar içselleştirdikleri ve bu konuda faaliyette bulunmaya istekli oldukları da bir soru işaretidir. Fakat aynı yazımlarda çocuk işçiliği ile mücadele (engellemek ya da yok etmek bağlamında) değil, “…çocuk işçilerin sorunlarının çözüme kavuşturulmasını sağlama” ifadesinin yer alması dikkat çekicidir. Her ne kadar hüküm içerisinde ILO normlarına atıf yapılsa da, bu ifade çocuk işçiliği ile mücadeleden çok, çocuk işçiliğini kabullenen; ancak çalışma koşullarının düzeltilmesi ve varsa sorunlarının düzeltilmesine yönelik bir görüşü yansıtmaktadır. Buna karşın, Liman-İş ve Tez-Koop-İş sendikaları kendi tüzüklerinde sendikanın amaçları arasında bağımsız bir madde olarak, sırasıyla “Çocuk işçiliğinin önlenmesini” ve “Çocuk işçiliğinin önlenmesi için mücadele” ifadelerine yer vermişlerdir. Tüzüklerde çocuk işçilerin çalışma koşulları, sağlık ve güvenlik koşullarına yönelik de bir bulguya da rastlanmamıştır.

Daha önce ifade etmiş olduğumuz gibi en çok çocuk işçi, yaklaşık yüzde 45’i, tarım sektöründe çalışmaktadır. Bu bağlamda da tarım, tekstil imalatı ve genel işlerde örgütlü sendikaların faaliyetleri ayrıca incelendi ve sendika uzmanları ile görüşmeler yapıldı. Tüzüklerinde çocuk işçiliği ile mücadele dair ifade bulamadığımız sendikaların toplu iş sözleşmelerinde acaba durum neydi? Bunu öğrenmek adına görüştüğümüz sendika uzmanları, toplu iş sözleşmelerinde çocuk işçiliğine dair bir hükümlerinin bulunmadığını ifade etmişlerdir.

Uzmanlar, imzaladıkları işyerlerinin kayıtlı ve örgütlü olmasının çocuk işçiliğini doğrudan engellediği için buna yönelik bir hükme ihtiyaç duyulmadığını ayrıca belirmişlerdir. Buradan da sendikaların örgütlü işyerleri ile sınırlı bir faaliyet sunduklarını söylemek sanırız hatalı olmayacaktır.

Diğer yandan çocuk işçileri sadece mevzuatın tanımladığı yaşın altındaki kayıt dışı işçiler olarak da görmemek gerekir. Özellikle çıraklık eğitim merkezleri ve meslek liseleri gibi eğitim kurumlarında mesleki eğitim için işyerlerine gönderilen kayıtlı çocuk işçiler azımsanmayacak kadar çoktur. Sendikalı işyerlerinde çırak ve stajyer emeği kullanılma olasılığı oldukça yüksektir. Ancak bu çocukların çocuk işçi olarak görülmemesi, egemen sınıfın algı yönetimi ile mevzuat bağlamında işçi sınıfına ve topluma kabul ettirerek meşruluğunu sağladığı bir durumdur.

Kısaca Türkiye’deki sendikaların çocuk işçiliği ile mücadeleyi “sözel”de bile gerçekleştiremediklerini söyleyebiliriz.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Özellikle 2000’li yıllardan itibaren çocuk işçiliğine duyarlılığın artması, sendikaları bu konuda daha aktif bir şekilde rol almaya itmiştir. Çocuk işçiliğinin çok farklı biçimlerde ortaya çıkması hükümetlerin tek başlarına sorunu çözmesini imkânsızlaştırmaktadır. Bu imkânsızlığı besleyen ve dayatan kapitalist küreselleşmenin ve diğer bir ifade ile egemen sınıfların devlet aygıtı üzerindeki talebini de yadsımamak gerekir. Diğer yandan çocuk işçiliği sorunun sınırları aşması sorunun çok uluslu ve çok paydaşlı uyumlu bir şekilde çalışmayı da zorunlu kılmıştır. Güçlü bir baskı grubu olarak, sendikaların toplu pazarlıkta ve ulusal ve uluslararası düzeyde sosyal seferberlik çabalarında rol oynamaları zorunlu kılmaktadır.

Yukarıdaki aktarılan bilgilerin ışığında sendikaların çocuk işçiliği ile mücadelede çok etkili görev aldıklarını ya da çocuk işçiliği gibi toplumun canını yakan bir sorunu kendilerine dert edindiklerini söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Türkiye’de sendikaların belli dönem ve tarihlerde kendilerine tanımlanmış zorunlu bir görev yerine getirircesine bildiri, basın açıklaması ve toplantılarda boy göstermenin ötesinde bir iş yaptıklarını ifade etmek çok güç. Oysaki toplu iş sözleşmelerine çocuk işçiliği ile mücadeleye dair hükümler koyabilir; en azından kendi işyerlerinde çocuk işçi olmasa da eğer varsa tedarik zincirlerinde ve fason üretim yapan diğer alt işverenlere yönelik dolaylı baskı kurabilirler.

Sendikalar üyeleri aracılığı ile toplumun geniş bir kesimini gözlem altında tutabilir ve toplumu harekete geçirebilirler. Hatta sendika üyesi işçilerin kendi çocuklarının çocuk işçi olarak çalışıyor olma ihtimali az olmasa gerek. Özellikle eğitim sektöründe örgütlü sendikaların üyelerinin-örneğin öğretmen sendikalarının- çocukların eğitime devamsızlığından çocuk işçilere ulaşma imkanı yüksektir ve bu çocuk işçiliği ile mücadelede çok önemli bir güç niteliğindedir. Sonuç olarak, çocuk işçiliği sadece kamu görevi olarak görülerek, devletin düzenleme ve kontrol mekanizmalarına bırakılmayacak kadar önemli ve derin bir sorundur. Bu soruna müdahil olmak sendikaların hem sınıfsal hem de toplumsal bir görevidir.

(*) Dr, Tez-koop-İş Sendikası Genel Başkan Danışmanı ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü

 

Kaynaklar:

AÇSHB (2017), Çocuk İşçiliği İle Mücadele Ulusal Programı: 2017-2023, ttps://www.ailevecalisma.gov.tr/media/1322/cocukisciligimucadele_2017_2023_tr.pdf (Erişim 01.10.2019)

AÇSHB (2019), “İşçi-İşveren Sendikaları ve Bağlı Oldukları Konfederasyonların Tüzükleri”, https://www.ailevecalisma.gov.tr/tr-tr/sendikalar/isci-isveren/ (Erişim:10.11.2019)

Dayıoğlu, M.ve Hoşgör, A. G. (2010), Türkiye’de Çocuk işçiliğiyle mücadelede izlenen strateji ve yöntemler: IPEC Deneyimi”, Türkiye’de Çocuk Emeği (Der.Kemal İnal), Ütopya Yayınları, Ankara, s. 77-132

Hybrechts, A. and Develtere, P. (2006), “Trade Unions and Fight Against Child Labour: Evidence of Policies and Practices”, LIRGIAD, K.U.Leuven, ILO, (2000), Trade Union And Chid Labour, https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_dialogue/—actrav/documents/publication/wcms_116635.pdf (Erişim Tarihi: 15.11.2019)

ILO, (2017) Global estimate of Child Labour, https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@dgreports/@dcomm/documents/publication/wcms_575499.pdf (Erişim, 10.11.2019)

Karabulut, Ö. (1998), Çocuk İşçiliğine Karşı Sendikal Mücadele: Türk-İş Modeli, Türk-İş Yayınları, Ankara

Tags: , , ,

Arşivler