GİRİŞ
Sağlık, bedensel ve ruhsal yapı ile birlikte sosyal olarak da tam bir iyi olma durumudur. Günlük yaşantımızda, üzücü bir durumla ya da bir zararla karşılaştığımızda “sağlık olsun” deriz. Kuşkusuz bununla sağlıklı olunduğu sürece her şeyin üstesinden gelineceğini anlatırız. Oysa sağlığımız için sağlık olsun diyemeyiz.
Sağlık, insan için hayat gibi vazgeçilmez ve temeldir. Kişinin yaşam kalitesi öncelikle sağlığına bağlıdır. Toplumların varlık nedeni yurttaşlarının yaşama hakkının güvenceye alınmasıdır. Bu ise ancak “sağlık hakkı” ile sağlanabilir. Sağlık hakkı, bireyin anne karnına düştüğü anda başlar. Yaşadığı sürece sağlığının korunup geliştirilmesi, sağlığı bozulduğunda tekrar kazanabilmesi için eşitlik ilkesi çerçevesinde sağlık hizmetinden en üst düzeyde yararlanması temeline dayanır. Her hangi bir nedenle sağlığını yitirdiğinde yaşamının sürdürülmesi için gerekli hizmetleri alması, giderinin devletten karşılanması, toplumun ve bireyin yakın ilişki içerisinde olması da gerekler arasındadır. Hasta, tedavi edici sağlık hizmetinden yararlanma gereksinmesi içinde bulunan kişidir. Bu nedenle de hasta hakları sağlık hakkından ayrı değildir ve onun sağlanmasına hizmet eden ögelerden biridir..
HASTA HAKLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ VE HASTA HAKLARI
Hasta Hakları , öz olarak insan haklarının sağlık alanında uygulanmalarından biridir. Kavram 1970’li yıllarda ilk kez Amerika Birleşik Devletlerinde tartışılmaya başlanmış, uluslararası metinlerde yer almış ve aynı dönemlerde, ülkeler, ulusal mevzuatlarında düzenlemelere gitmişlerdir. Ülkemizde Anayasa ile güvence altına alınmış olan yaşama ve “Sağlık Hakkı” Anayasamızın 17. maddesi ile düzenlenmiştir. Bu hüküm “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz” şeklindedir.
Hasta Hakları, ülkemizde 1998 yılında “Hasta Hakları Yönetmeliği” ile düzenlenmiştir. “Biyoloji ve Tıbbın Uygulanmasında İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi” ise 2003 yılında onaylanarak yasalaşmıştır. Bunların dışında Sağlık Bakanlığı, sağlıkta dönüşüm programı kapsamında yürütülen çalışmalardan olan hasta hakları 15.10.2003 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanmış ve buna ilişkin “Hasta Hakları Yönergesini” yayımlamıştır.
Hasta Hakları, daha geniş bir kavram olan sağlık hakkının içerisinde bir alandır. Hasta hakları, sağlık hizmetinden yararlanma gereksinmesi içinde bulunan kişilerin, salt insan oldukları için sahip oldukları, Anayasa, uluslararası anlaşmalar, yasalar ve diğer mevzuatta yer alan haklarıdır. Yönetmelikte hasta haklarının neler olduğu belirtilmiş ve ilkeleri yer almıştır. Bunlar Yönetmeliğin 5. maddesinde “Sağlık Hizmeti Sunumundaki İlkeler olarak belirtilen altı ilkedir. Ve
- a) Bedeni, ruhi ve sosyal yönden tam bir iyilik hali içinde yaşama hakkının, en temel insan hakkı olduğu, hizmetin her aşamasında daima göz önünde bulundurulur.
- b) Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını haiz olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırmak yetkisinin olmadığı bilinerek, hastaya insanca muamelede bulunulur.
- c) Sağlık hizmetinin verilmesinde, hastaların, ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç ve ekonomik ve sosyal durumları ile sair farklılıkları dikkate alınamaz. Sağlık hizmetleri, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir.
- d) Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı haller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz.
- e) Kişi, rızası ve Bakanlığın izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz.
- f) Kanun ile müsaade edilen haller ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel hayatının ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.” şeklinde belirtilmiştir.
Yönetmelikte düzenlenen hakların bazıları şunlardır:
- Bilgi İsteme Hakkı ( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 7 ve 3.Bölüm Md. 15-20)
- Hekimini Seçme ve Değiştirme Hakkı ( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 8 ve 9)
- Hastanın Rızası ve Onam hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 24-37)
- Tıbbın Gereklerine Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 11,12)
- Tedaviyi Reddetme Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 25)
- Mahremiyet ve Özel Hayata Saygı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md.21-23)
- Başvuru Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği 8.Bölüm)
- Hasta Güvenliğinin Sağlanması Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 37)
- Onurlu Ölüm ve Ötanazi Yasağı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 13)
- Hastanın İnsani Değerlerine Saygı ve Ziyaret Edilmesi Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 39)
- Hastanın Dini Vecibelerini Yerine Getirme ve Dini Hizmetlerden Yararlanma Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 38)
- Refakatçi Bulundurma Hakkı( Hasta Hakları Yönetmeliği Md. 40)
Yönetmelikte bunların dışında da haklar düzenlenmekle birlikte en temel hak bilgi isteme, hastanın aydınlatılması ve onayı (rızası) ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.
ÇOCUK HASTALARIN HAKLARI
Çocuğa özel bir ilgi gösterme gerekliliği,1924 tarihli, Cenevre Çocuk Hakları Bildirisi’nde ve 20 Kasım 1959 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen Çocuk Hakları Bildirisi’nde belirtilmiş ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisinde ulusal uluslar arası metinlerde çocuklar için düzenlemeler yer almıştır. Nitekim Hasta Çocuklar Bildirgesi European Association for Children in Hospital’in 1988 Mayısında Leiden (Hollanda)’da gerçekleşen birinci konferansında ilan edilmiş, 2001 yılında Brüksel’deki 7.Konferansında düzenlenmiştir. (http://www.kindundspital.ch/charta-d.pdf)
Bu bildirgeye göre;
Çocuklar, ancak gereksinim duydukları tıbbi tedavi, evlerinde ya da gündüz kliniklerinde yapılamadığında hastaneye alınmalıdır. Hastaneye yatan çocuklar da annebabalarını ve öteki yakınlarını her zaman yanlarında görme hakkına sahiptir.
(1) Çocuk hastaneye yatırılırken, anne-babasına çocuğuyla birlikte kalabileceği bildirilmeli, çocuğun yanında kalabilmeleri için yardım edilmeli ve yüreklendirilmelidir.
(2) Anne-babalar, bunun için ek ücret ödememeli, maaş kesintisine uğratılmamalıdır.
(3) Anne-babalar, çocuğun bakımına katılabilmek için “temel bakım” ve “klinik rutini” hakkında bilgilendirilmeli ve aktif katılım için özendirilmelidir.
(4) Tıpkı Anne-babaları gibi çocuklar da, yaşları ve kavrayışları paralelinde bilgilendirilme hakkına sahiptir.
(5) Bedensel ve ruhsal sıkıntılarını giderecek her türlü yöntem uygulanmalıdır.
(6) Çocuklar ve Anne-babaları, sağlık durumlarını ilgilendiren her karar katılma hakkına sahiptir.
(7) Her çocuk, gereksiz tıbbi tedavi ve muayenelerden korunma hakkına sahiptir.
(8) Çocuklar, gelişimleri gereği aynı gereksinimlere sahip diğer çocuklarla birlikte bakılma hakkı vardır.
(9) Çocuklar erişkin ünitelerine yatırılmamalıdır.
(10) Çocuklar, yaşlarına ve durumlarına uygun, oynamak, dinlenmek ve eğitim almak için kapsamlı olanakları olan bir çevrede bulunma hakkına sahiptir. Çevre, çocukların gereksinimlerine uyan bir şekilde düzenlenmeli ve uygun personele sahip olmalıdır.
(11) Çocuklar, eğitimleri ve empati yetenekleri çocukların bedensel, ruhsal ve gelişimsel gereksinimlerine, ailelerinin gereksinimlerine yanıt verebilecek görevliler tarafından bakım görme hakkına sahiptir.
(12) Çocuklara duygu ve anlayışla yaklaşılmalı, mahremiyetlerine her zaman saygı gösterilmelidir.
(13) Her çocuk, gereksiz tıbbi tedavi ve muayenelerden korunma hakkına sahiptir.
Kuşkusuz, sağlık hizmeti gereksinim duyanlar içerisinde çocukların önemli bir payı vardır. Çocuk hastalar da yukarıda saydığımız yönetmelikte yer alan haklardan yararlanırlar. Ancak özelliği gereğince de Hasta Hakları Yönetmeliğinde çocuk hastalara ilişkin özel düzenlemeler de ayrıca yer almıştır. Yönetmeliğin 15. maddesine göre hastanın küçük olması halinde (çocuk 18 yaşını tamamlamamış olan kişidir) sağlığı ile ilgili bilgi isteme hakkı velisine aittir. Veliler bu yetkiyi Medeni Kanundaki esaslarla birlikte kullanırlar. Velisi olmayan küçük için bu hak, yasal temsilcisi tarafından kullanılacaktır.
Çocuğa tıbbi bir müdahalede bulunulabilmesi için yine velilerinin/yasal temsilcisinin onayı gereklidir. Ancak Yönetmeliğin 26. maddesinde küçüğün tıbbi müdahaleye iştiraki başlığı altında, velinin izninin yeterli olduğu hallerde dahi mümkün ölçüde küçüğün dinlenmesi suretiyle tıbbi müdahaleye iştiraki sağlanmalıdır, denilmiştir.
Sağlık personeli, anne babaların, bilgi ve onay (rıza) haklarını ve çocuk üzerinde haklarını kullanırken, çocuğun çıkarlarını gözetmediğinin anlaşılması durumunda, çocuk hakları çiğnetilmemelidir
Diğer yandan, gerekli bir tıbbi müdahale veliler tarafından red edilmesi (velayet hakkının kötüye kullanılması durumunda) tıbbi müdahalede bulunmak için Yönetmeliğin 24. maddesine göre mahkemeden izin alınmalıdır. Yine Yönetmeliğin 24. maddesinin devamında derhal müdahale edilmezse, çocuğun hayatı veya hayati organlarından birisi tehdit altına girecekse izin şartı aranmayacağı düzenlenmiştir.
Çocuk hastanın da mahremiyetine, insani değerlerine saygı gösterilmeli, bilgileri gizli tutulmalıdır. Hasta haklarının ihlal edilmesi durumunda bu kez yasal başvuru hakları vardır. Çünkü sadece hakkın olması yeterli değildir. Bu hakların ihlal edildiği durumlarda çocuk hasta adına velisi/ yasal temsilcisi tarafından başvuru hakları kullanılacaktır.
Sonuç olarak,
Hasta Hakları Yönetmeliğimizin amacını belirten 1. maddesinde, “Temel insan haklarının sağlık hizmetleri alanındaki yansıması olan ve başta Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sında, diğer mevzuatta ve milletler arası metinlerde kabul edilen hasta haklarını somut olarak göstermek ve sağlık hizmeti verilen bütün kurum ve kuruluşlarda ve sağlık kurum ve kuruluşları dışında sağlık hizmeti verilen hallerde insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin hasta haklarından yararlanması esaslarını düzenlemek” olduğu yazılmıştır. Bu önemli ve kapsamlı bir düzenlemedir. Sağlık hizmeti alınan her yerde, her durumda, ulusal ve uluslararası tüm mevzuattan doğan haklardan yararlanılacağını işaret etmektedir. Kuşkusuz bu amaç çocuklar içinde söz konusudur.
Çocuklar sağlık hizmetine gereksiniminin en yoğun olduğu hasta gruplarıdır. Bunların hasta hakları, konumlarından ötürü ayrı düzenlemeyi gerektirir. Nitekim gerek ulusal ve gerekse uluslararası metinlerde çocuk hastaların hakları ayrıca düzenlenmiştir. Çocuğun yaşam hakkının sağlanması, sağlık hakkının sağlanması ve korunması ile mümkündür. Bunun sağlanması için hasta hakları bilincinin oluşturulması ve devamla haklarının çiğnenmesi durumunda, haklarının kullanılması için başvuru kanalları ve merkezleri oluşturulmalıdır.
* Av., Ankara Barosu
Kaynakça :
Akyıldız, Sunay, Özkan, Hasan, Hasta-Hekim Hakları ve Davaları, Ankara, 2008
Büyükay, Yusuf, İstenmeden Dünyaya Gelen Çocukların Bakım Eğitim ve Tedavi Giderlerinin Tazmin Edilmesi Sorunu, İstnabul, 2006
Er, Ünal, Sağlık Hukuku, Ankara, 2008
Hakeri, Hakan, Tıp Hukuku, Ankara, 2007
Sarıtaş, Hatice, Hasta Hakları Açısından Hekim Sorumluluğu, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmış yüksek lisans tezi), Ankara, 2005
Özpınar, B, Tıbbi Müdahalede Kötü Uygulamanın Hukuki Sonuçları(Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayımlanmış yüksek lisans tezi), Ankara, 2007
Ankara Barosu Hasta Hakları Bülteni, Ankara, 2009
A’dan Z’ye Sağlık Hukuku , İstanbul Barosu, İstanbul, 2007
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)