Çocuk Emeği ve Sanat
Genel-İş ve DİSK’in eski başkanı Abdullah Baştürk’ün anısına, Baştürk ailesi, Edebiyatçılar Derneği ve Genel İş Sendikası’nın birlikte düzenlediği ve bu yıl altıncısı yapılan işçi edebiyatı yarışması sonuçlandı. Geçen yılki yarışma, çalışan çocuk öykülerine ayrılmış ve dağarcığımıza önemli katkılar getirmişti. Bu yıl da, öykü dalında Haydar Demir’in “Makine”, yaşamöyküsü dalında Zehra İpşiroğlu’nun “Özgürlük Yolları” ve roman dalında Hasan Kıyafet’in “Umut Direniyor” adlı yapıtları ödüllendirildi.
Bu yıl Abdullah Baştürk, iki gün süren etkinliklerle anıldı. İlk etkinlik 20 Aralık 2008 tarihinde yazarlar, Ankara’lı edebiyatseverler Mülkiyeliler Birliği’nde biraraya geldiler. “Edebiyat ve Sanatta İşçiler” (Prof.Dr.Ahmet Makal) ve “Sanat ve Çocuk Emeği” (Prof.Dr.A.Gürhan Fişek) üzerine yapılan sunumların ardından, yazarlar, ödüle layik görülen kitaplarını tanıtıp imzaladılar.
Prof.Dr. A.Gürhan Fişek, sunumuna başlarken toplumsal olguların, kamuoyunda duyarlılık yaratma sürecinin izlediği yolu şöyle açıkladı : “Toplumsal olgular sırasıyla, yazılı ve görsel basın, sanatçılar, bilim İnsanları ve sivil toplum örgütlerince gözler önüne serilirler. Kamuoyunu duyarlılaştırırlar. Politika yapıcıları da bu yolla, o sorunu çözmeye çağırılırlar.”
“Sanat ve Çocuk Emeği” başlıklı sunumun iskeletini, sanat dallarının şu başlıklar altında sınıflandırılması oluşturuyordu :
- Yazı sanatı (Öykü, roman, düzyazı, şiir)
- Görsel sanatlar (Resim, fotoğraf, karikatür, sinema) Orhan Kemal, Uyku adlı öyküsünde çalışan çocukları, öykünün eksenine oturtmuş ve onların ne denli zor koşullarda çalıştıklarına değinmişti :
“Madeni eşya fabrikası, hafta tatiline hazırlanıyordu.
Fabrikanın yüz elli amelesinden sekseni, ondört onaltı yaş arasında erkek çocuklardı ki, yirmi kadarı pres makinelerinde çalışıyordu. Üstleri başları paramparçaydı. (…)
Ustabaşı, tornalardan birinin üstüne sıçradı, düdük öttürdü, ameleyi topladı. Nutuk söyler gibi :
– Bana bakın! Diye bağırdı. Öğleden sonra iş var, sabaha kadar çalışacağız belki de. (…)
Saatler çok ağır geçiyordu. Gece yarısından sonra çocukların hiçbirinde hal kalmamıştı. (…) Tam bu sırada arka makinelerden acı bir çığlık koptu. Koşuşmalar… (…) On sekizinci presin işçisi çocuk Haydar düşmüş, başı yarılmıştı.
Ustabaşı ellerini beline dayadı, Haydar’ın yanındaki makinenin işçisi çocuk Celalettin’e sordu:
– Nasıl kırdı kafasını bu eşşek? Celalettin kekemeydi :
– Uuuyuyordu, düdüdüştü kakakafası. (…)”
Refik Durbaş’ın “Çırak Aranıyor” adlı şiiri de en bilinen örneklerden biriydi. Bestelenmiş ve kulaklarımızda her an ezgisini hatırlatan çarpıcı bir eserdir :
“Elim sanata düşer usta
Dilim küfre, yüreğim acıya
Ölüm hep bana
Bana mı düşer usta ?
Sevda ne yana düşer usta
Hicran ne yana
Yalnızlık hep bana
Bana mı düşer usta?
Gurbet ne yana düşer usta
Sıla ne yana
Hasret hep bana
Bana mı düşer usta ?
(…)”
Yaşar Kemal’in “Beyaz Pantolon”, Yeşim Eyüboğlu’nun “Cinnet Misafirleri” adlı öyküleri; Cem Karaca’nın “Tamirci Çırağı”, Bora Ayanoğlu’nun “Fabrika Kızı”; Aydın Ayan’ın “Simitçi”si çocuk emeğini ele alan resim çalışması; Ozan Sağdıç, Ara Güler, Aclan Uraz’ın fotoğrafları; Ömer Kavur’un “Yusuf ile Kenan” adlı sinema filmi iz bırakan çalışmalar arasında yer almaktadır.
Ancak çocuk emeği ve sanat alanında yapılan üç müdahale, daha çok sanatçının çocuk emeği konusuna dikkatinin çekilmesine ve değerli yapıtlar vermelerini özendirmiştir. Bunlardan ilki, Fişek Enstitüsü’nün 1998 yılında ilköğretim öğrencileri arasında açtığı “çalışan çocuklar” konulu resim, düzyazı ve şiir yarışmasıdır. Bu yarışma, bir çok genç sanatçı adayının dikkatlerini bu konuya çekmiştir. Bunu yine Fişek Enstitüsü’nün 2002 yılında başlattığı ve 7 yıldır sürdürdüğü Çalışan Çocuklar Fotoğraf Yarışmaları izlemiştir. Bu yarışmalar, bir çok fotoğraf sanatçısının övgüye değer çalışmalarını ve bugüne değin üç fotoğraf albümünü dağarcığımıza kazandırmıştır.
Üçüncü olarak da, Abdullah Baştürk Ödülü kapsamında 2007 yılında öykü dalında “Çocuk İşçi Öyküleri”nin yer almış olmasıdır. Sevgi ve Turan Erenol’un çabalarıyla, ortaya çıkan bu Öykü kitabında yer alan çocuk işçi öyküleri dört başlık altında toplanmaktadır :
- Çalışmayı Seven Çırak (5 öykü)
- İşçi Öğrenci (4 öykü)
- Bir Sarı Güldür İşçi Çocukları (3 öykü)
- Delikanlı İşçiler (5 öykü)
Sanatın kamuoyu duyarlılığının arttırılmasındaki önemli etkisini gözardı etmememiz ve daha çok sanatçının ve daha çok sanat dalının çocuk emeğine eğilmesine aracılık etmeliyiz. Bunun yolu da yarışmalardan geçmektedir.
Çocuk çocukluğunu yaşamalı ; yarına hazırlanmalıdır. Bunun da yolu okuldan ve oyundan geçer. Ne yazık ki,bu nimetlerden yararlanamayan, çok geniş bir kesim olduğunu görüyoruz. Bütün uyarılara karşın, çocuklarımız hala sömürülüyor. Buradan politika yapıcılara bir kez daha çağrı yolluyoruz : Çocukları, çalışma yaşamından uzak tutacak sosyal politikalara sahip çıkın !
Basında Çocuk Emeğinin 30 Yılı (1979-2008)
Çocuk emeği alanında kamuoyu duyarlılığını yansıtan en önemli göstergelerden biri, yazılı ve görsel basındır. İzleyicinin ilgi duyduğu konuları ve ilgi duyduğu biçimde veren basın, bu konuda eğitici-yönlendirici işlevini de özgürce kullanma olanağına sahiptir. Prof.Dr. A.Gürhan Fişek’in “Çocuk Emeği ve Sanat” konuşmasında belirttiği gibi, basının sorunları keşfedici bir özelliği var. Bunları ilk kez kamuoyunun gündemine getirmesi ve kamuoyunu (ve sanatçıları, bilim insanlarını, politika yapıcılarını) harekete geçirmesi sözkonusu. Bu açıdan bakıldığında, yazılı basında çocuk emeği üzerine yazılanları, inceleyen bir çalışmanın hem izleyicilerin bakış açısı ve hem de basın kuruluşlarının yaklaşımını sergilemesi açısından, belgeleyici bir yanı olacaktır.
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, akademik kimliğinin ve çocuk emeğine gönül vermişliğinin yansımalarını bu alanda da gösterdi. Yeni bir araştırmanın yapılmasına ve kamuoyu gündemine taşınmasına olanak verdi. Yine bir ilki gerçekleştirdik. Araştırmacı Şafak Tartanoğlu, 1979 yılından başlayarak 1983, 1988, 1993, 1998, 2003, 2008 yıllarını kapsayan dört ulusal gazetenin (Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Türkiye) arşivlerinde, büyük bir özveri ve titizlikle yaptığı taramanın sonuçlarını bizlerle web sayfamızda paylaşıyor. Bu geniş çalışmanın ürünü olarak, çocuk emeği haberlerini içeren gazete kupürlerini, haberin özelliklerini içeren anket yanıtlarını ve Şafak Tartanoğlu’nun genel değerlendirmesini www.fisek.org.tr adresimizde bulabilirsiniz. Araştırmacıya, bize kattıkları ve emek ürünlerini bizimle paylaştığı için çok teşekkür ederiz.
“1979’dan bu yana 5’er yıllık zaman dilimlerinde yapılan gazete taramaları, bize çocukların çok “önemsendiğini ve sevildiğine” ilişkin söylemlerin tersine, ihmal edildiğini ortaya koymuştur. Çalışan çocuklar, onları çalışmaya iten ekonomik ve sosyal nedenler görmezden gelinerek, kendi yazgılarıyla başbaşa bırakılmaktadırlar.
Çocukların, eğitim görmeleri gereken bir çağda, erken yaşta, çalışarak, bireysel bir kurtuluş aramaktadırlar. Bu büyük bir haksızlıktır. Ama onları bu mücadelelerinde, korumasız ve yalnız bırakmak daha büyük bir haksızlıktır. Yazılı, sözlü ve görsel basını bu konuda daha duyarlı olmaya, kamuoyunu duyarlılaştırmaya çağırıyoruz.”
Çalışma Yaşamında Sağlık Güvenlik
Ülkemizde çalışma yaşamındaki sağlık ve güvenlik sorunlarına ilişkin kitapların yetersizliği öteden beri sorundur. Özellikle Türk Tabipleri Birliği’nin 1988 yılında yayın alanına yeni kitaplar kazandırmasından önce, bu konuda yazılmış kitaplar bir elin parmaklarını geçmezdi. Bu iyileştirici müdahaleden sonra, bu alanda bir kıpırdanma oldu. Ama yine de kitap sayısı düşük… Bu alanda çalışanların gereksinmelerini karşılayacak konu çeşitliliği yok. Hem bu alanda eğitim gören öğrencilere ve hem de uygulamada çalışanlara yardımcı olmak üzere Prof.Dr.A.Gürhan Fişek, “Çalışma Yaşamında Sağlık Güvenlik” adıyla bir kitap hazırladı. 2008 yılında TRT-Diyarbakır Radyosu’nda yaptığı haftalık konuşmaları işleyip geliştirdi.
Kitap 3 bölümden oluşuyor: İş kazaları, meslek hastalıkları ve sosyal boyut.
İş kazaları bölümü en sık rastlanan iş kazları olan “düşme”ler ile başlıyor ; “iş kazası gibi trafik kazaları” ile sonlanıyor.
Meslek hastalıkları bölümü ise, en sık rastlanan sağlık sorunu olan “bel ağrıları” ile başlıyor; “hem mesleksel hem bulaşıcı hastalıklar” ile sürüyor.
Sosyal boyut ise iki alt bölümden oluşmakta : (1) Yaşama ilişkin olanlar, (2) İşçi sağlığı iş güvenliği yönetimi.
Yaşama ilişkin olan işçi sağlığı iş güvenliği sorunları arasında, işsizlik, uzayan çalışma süreleri, gece/vardiyalı çalışma, kayıt-dışı çalışma vb. incelenmektedir.
İşçi sağlığı iş güvenliği yönetiminde, inceleme “mevzuat” ile başlıyor; “en iyi uygulamalar” ve “kurumsallaşma” ile sürüyor; çıkmazlar ile sona eriyor.
Yazar son söz yerine, gözbağlarını çözelim diyor.”
Ortaya çıkan kitap, konuları bakımından geniş bir alana sesleniyor. Kitap bir eksiğe değiniyor ve böylelikle yayın alanındaki eksiklerin giderilmesi için de yeni görevler yüklüyor.
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)