Çingeneler ve Sosyal Politika – 3 (Öneriler)

Bu yazı dizisinin temel amacı Çingenelere yönelik var olan tüm olumsuz imgelerin yanlışlığını ortaya çıkarmak değildir: Kalıp yargılar ve önyargılar nedeniyle birçoğunun derinden yaşadığı yoksulluğu ve sosyal eşitsizliği görmemizi engelleyen duvarları yıkmaktır.
Çingene/Roman toplumunun sosyo-ekonomik durumunun iyileştirilmesi için ne yapılmalıdır?
Sosyal politikaların temel amacı, insan(lar)ın refahını geliştirmek ve eğitim, sağlık, barınma ve sosyal güvenlik gibi temel gereksinimlerini karşılamaktır. Bununla birlikte, refahın geliştirilmesinde ve temel gereksinimlerin karşılanmasında iki farklı bakış açısı bulunmaktadır. İlki, genellikle insanları kontrol ederek “oldukları yerlerde” kalmalarını amaçlamaktadır. İkincisi ise, onları, daha iyi bir yaşam olanaklarına erişebilmeleri için gereksinimlerden özgür kılmayı arzulamaktadır.
İlk görüş, sosyal politikanın tarihsel gelişim sürecinde, sakıncaları ortaya konmuş ve özellikle ülkemizdeki uygulamalarıyla insan onuruna bağdaşmayan ve genellikle tek bir hizmet kalemi ile ortaya çıkan sosyal yardımları ön plana çıkartmaktadır. Sosyal yardımlar, değişik adlar altında, gereksinim içinde olanlara genellikle çalışmama karşılığında dağıtılan para, kömür, erzak gibi yardımlardır. Halkı umutsuzluğa ve bağımlılığa iten sosyal yardımlar ile sosyal politikanın tüm gereklerinin karşılanma olanağı yoktur (Fişek, 1996; 2007a; 2007b).
İkinci görüşün esas aldığı sosyal politika yaklaşımı, eğitimden istihdama, çalışma ilişkilerinden sosyal güvenliğe, sağlıktan sosyal hizmetlere kadar birçok bağımsız politikanın bileşkesi olarak ortaya çıkmaktadır. Yaşamı sorgulayarak kişinin en çok gereksinim duyduğu yaşamsal öğeleri temel insan hakkı olarak gören ve ön plana çıkartan ikinci görüş, daha adaletli bir toplumsal yapıyı ortaya çıkartacak ve insanca yaşama değer veren yöntem ve süreçleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu yöntem ve süreçler yardımı ile insanların, yardıma gereksinim duymadan, kendi çabaları ile yaşamlarını sürdürebilmeleri olanaklı olmaktadır (Fişek, 1996; 2007a; 2007b). Bununla birlikte, küreselleşme süreci, ilk görüşü savunanların düşüncelerini temel alan uygulamaların yaşama geçirilmesine uygun ortam hazırlamıştır.
Böylesi bir ortamda, Çingene/Roman toplumunu içine sürüklendiği kısır döngüden kurtaracak, içinde bulundukları toplumsal eşitsizlikleri ortadan kaldıracak, daha iyi bir yaşama erişmek için umutlar taşıtacak sosyal politika uygulamaları neleri içermelidir? Çingene/Roman toplumunun içinde bulunduğu savunmasız ve korumasız durum ve konumlarını iyileştirmek için gerekli yaşam becerileri ve yeterlilikleri edinebilmeleri için gerekenler nasıl yapılmalıdır?
Çingene/Roman toplumunun sosyo-ekonomik durumunu, konumunu, yeterliliklerini ve yaşam becerilerini arttıracak öneri ve politikalar, yalnızca Çingene/Roman toplumunun sosyo-ekonomik özellikleri göz önüne alınarak geliştirilmemelidir. Yaşadıkları bölgelerin sosyal ve ekonomik özellikleri ve sosyal ve ekonomik yapıdaki değişikleri de göz önünde bulunduracak daha geniş düzlemde, “hak temelli” öneri ve politikalar geliştirilmelidir (Aşkın, 2011).
Çingene/Roman toplumu için yaşama geçirilecek sosyal politika uygulamalarının kalıcı ve sürdürülebilir olması önemlidir. Süresi birkaç yıl ile sınırlı, daha çok yürütücülerine çeşitli çıkarlar sağlayan “proje bazlı” uygulamalardan uzak durulmalıdır.
Kalıcı ve sürdürülebilir sosyal politika uygulamaları, yaşam biçimi, yaş grubu, barınma olanakları, eğitim durumları ve cinsiyet gibi farklılıkları içerecek çok boyutlu bir şekilde yaşama geçirilmelidir.
Çingene/Roman toplumunun gelir getirici etkinlikleri, diğer bir ifadeyle işgücü piyasaları ile geliştirdikleri ilişkiler, gelir durumları, sosyal güvence durumlarına bakılmalıdır. Çingene/Roman topluluklarının kendi içlerinde geliştirmiş olduğu dayanışma ilişkileri de göz önünde bulundurulmalıdır; bu dayanışma ilişkilerini zedeleyecek ve zayıflatacak uygulamalardan uzak durulmalıdır(Aşkın, 2011).
Konu başlıklarına göre Çingene/Roman toplumuna yönelik sosyal politikalar
Güvenceli, uygun ve düzenli işe erişim için olmazsa olmaz: Eğitim olanaklarının geliştirilmesi: Eğitim düzeyinin düşüklüğü, Çingene/Roman toplumu üyelerinin birçoğunun kentsel işgücü piyasalarında var olan güvenceli, uygun ve düzenli işlere erişim için gerekli olan niteliklere sahip ol(a) mamasının önemli nedenlerindendir. Eğitim, ekonomik süreçlere olduğu kadar sosyal süreçlere eklemlenmenin ve bütünleşmenin sağlanmasında da önemli bir araçtır. Bu nedenle, Çingene/Roman toplumunun genel eğitim düzeyinin yükseltilmesine yönelik politika ve uygulamalar geliştirilmelidir (Aşkın, 2011).
Çingene/Roman toplumunun genel eğitim düzeyinin yükseltilmesi için neler yapılmalıdır?
Eğitim olanaklarının iyileştirilmesi ve geliştirilmesinde yalnızca çocuklara yönelik, okullaşma oranını yukarıya çekecek uygulamalar yeterli değildir. Eğitim ve öğrenim olanaklara yeterince erişememiş gençler ve yetişkinler de hedeflenen gruplar arasında yer almalıdır. Bu konuda en eşitsiz konumda olan genç kız ve kadınlar için pozitif ayrımcılık politikaları uygulanmalıdır.
Günümüzde eğitime etkin bir şekilde katılım gittikçe daha maliyetli bir hale gelmektedir. Düşük ve düzensiz bir gelire sahip olan Çingene/Roman toplumunun çoğunluğunun bu maliyetleri karşılaması olanaklı değildir. Ailelere, çocukların eğitim erişimi ve sürecinin düzenli bir şekilde sürdürülmesi için “hak temelli” bir gelir sağlanması önemli bir eksikliği giderecektir. Bu hak temelli katkı, zorunlu temel eğitimlerini tamamlayarak daha ileri seviyelerde sürdürmek isteyenler için eğitim yaşamlarının sonuna kadar sürdürülmelidir.
Eğitim olanaklarına erişememiş gençlerin ve yetişkinlerin eğitimi, hem temel eğitim hem de mesleki nitelikler kazandırılması açısından önemlidir. Mesleki niteliklerin geliştirilmesi, güvenceli, uygun ve düzenli işlerin bulunduğu işgücü piyasalarına erişimi kolaylaştıracaktır. Yetişkinlerin, özellikle yetişkin kadınların temel eğitime eriş(e)memeden kaynaklanan eksikliklerin giderilmesi, zaman içerisinde eğitimin dışsallıklarının tüm Çingene/Roman toplumuna yayılmasına yol açacaktır.
Çingene/Roman toplumu içerisinde zorunlu temel eğitimin dışında, daha ileri düzeyde eğitim gören topluluk üyelerinin sayısının artması, uzun erimde topluluğun sosyal ve ekonomik yaşama etkin katılımına olumlu yansıyacaktır. Topluluk üyelerinin farklı toplumsal ve ekonomik alanlarda görünürlüğünün artmasının topluluğa yönelik varolan önyargı ve kalıpyargıların kırılmasına da katkı sağlayacağı kesindir.
Çingene/Roman toplumunun yerleşim yerlerinde ya da yakınlarında, yerel yönetimlerin, son yıllarda neredeyse her mahallede kurulan Roman dernekleri başta olmak üzere yerel sivil toplum kuruluşlarının, yöredeki okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin ve üniversitelerin katılımı ve işbirliği ile oluşturulacak toplum merkezleri, etüd evleri olarak da işlevselleştirilmelidir (Aşkın, 2011). Etüd evi uygulaması, çocukların eğitimine ve başarısına olumlu olarak yansıyacaktır.
Toplum merkezleri, Çingene/Roman toplumunun kalkınmasına ve diğer toplum kesimleri ile bütünleşmelerine ve farklı toplum kesimlerin Çingene/Roman toplumunun sosyal gerçekliğine yönelik farkındalık oluşturulmasına da katkı sağlayacaktır. Bu merkezlerde, toplumsal cinsiyet temelli birimler oluşturulması, genç kızların ve kadınların toplumsal rollerinde, örneğin erken yaşta evlilik yapılmamasına yönelik olumlu değişiklikleri ortaya çıkartabilir (Aşkın, 2011). Toplum merkezlerinde geliştirilecek dayanışma ilişkileri, birlikte üretme ve toplumsal sorunların, özellikle Çingene/Roman toplumunun toplumsal sorunlarının çözümünde birlikte öğrenme ve birlikte çözüm üretme çabalarına olumlu kazanımlar sağlayacaktır.
Roman derneklerinin, toplum merkezlerinin işletilmesine etkin katılımı, derneklerin örgütsel yeterliliklerinin güçlenmesine katkı yapacaktır. Örgütsel yeterlilikleri artan dernekler, Çingene/Roman toplumunun sosyal ve ekonomik sorunlarının ortaya çıkartılmasına; bu alandaki temel yurttaşlık haklarına erişim için gerekli işlemleri yapmalarına ve kurumlar harekete geçirmek için baskı yapmalarına etki edecektir.
Roman derneklerinin gerçek anlamda birer sivil toplum örgütü kimliği edinmesine katkı sağlayabilecek bu süreç, derneklerin eylemleri ve yönlendirmeleri ile Çingene/Roman toplumuna yönelik sosyal politika uygulamalarının şekillenmesinde ve ivme kazanmasında da çok önemli bir işlev üstlenmelerine katkı sağlayacaktır. Çingene/Roman derneklerinin gerçek anlamda bir sivil toplum örgütü kimliğine sahip olması, kendi toplumlarını “ileri taşıma işlevi”ni (Fişek, 1996; 2007a; 2007b) yerine getirme özelliğini bünyelerinde barındırmaları anlamına da gelmektedir.
Maddesel yaşamın sürdürülmesi için “yaşam desteği gerekliliği”: Hak temelli bir gelir mi yoksa sosyal yardım kılıfına bürünmüş sadaka dağıtımı mı?
Yoksulluğun en acımasız biçimini yaşayan toplumsal kesimler içerisinde yer alan Çingene/Roman toplumu üyeleri, maddi yaşam için gerekli gıdaları dengeli, yeterli ve düzenli olarak temin etmekte büyük sıkıntı çekmektedir. Bunun en önemli nedenleri gelirin düşüklüğü ve belirsizliği gelmektedir (Aşkın, 2011). Toplum yaşamına en az düzeyde de katılımın önünde engel oluşturan bu durumun, sosyal eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri çerçevesinde ortadan kaldırılmasına yönelik geliştirilecek uygulamalar, yeryüzünü, Çingene/Roman toplumu için daha yaşanabilir bir ortam yapacaktır.
Hak temelli politikalar aracılığıyla gereksinimi olan kesimlere gelir aktarılması, gereksinimden kurtulma hakkının da bir gereğidir. Çoğu, çalışan yoksul kategorisinde olan Çingene/Roman toplumuna, temel fizyolojik gereksinimler arasında yer alan yeme, içme ve barınma için −“namerde gereksinim duymayacakları” ölçüde− hak temelli gelirin aktarılması, yaşamlarını sürdürmeleri için vazgeçilmez olan temel gereksinimlerin güvenceli bir şekilde karşılanması ve gelecek kaygısından kurtulmaları için elzemdir. Bu gelir aktarımının, “şartlı gelir aktarımı” gibi düzensizlikler içermemesi de gereklidir. Bu uygulamalar, kısa erimde, Çingene/Roman toplumunda yaygın olan yoksulluk sorununun etkisinin azaltılmasına katkı sağlayacaktır. Uzun erimde ise, yoksulluğu ortadan kaldıracak ve Çingene/Roman toplumunun içinde bulunduğu eşitsizlikleri azaltacak, özellikle gelir düzeylerini yükseltecek ve onlara yeni iş alanları açacak politika ve uygulamalara yönelinmelidir.
65 yaş ve üstüne 2022 Sayılı yasa çerçevesinde üç ayda bir verilen maaş, miktarı az olmasına karşın, kısa süreliğine de olsa ailelere bir rahatlama sağlamaktadır. Tek ebeveynli ailelerin de benzer bir rahatlamaya gereksinimi vardır. Çeşitli nedenlerden, özellikle erkek ebeveynin olmadığı ailelerde, kadın ebeveynin eğitim düzeyinin düşüklüğü ve uygun iş çerçevesindeki iş olanaklarına erişim için gerekli vasıf düzeylerinin yetersiz olması, bu ailelerin uygun ve adil gelir kaynaklarına erişimi önünde önemli bir engeldir. Bu durumda olan ailelere hak temelli sürekli bir gelir sağlanmalıdır. Çingene/Roman toplumunun çoğunluğunun sosyal güvencesi olmadığı düşünülürse, hak temelli böylesi uygulamaların aile bireylerinin çevrelerini fark edebilmeleri yönünde önemli katkı sağlayacaktır. Sağlanacak gelir, birçok ailenin en azından karnının doymasına ve belli ölçülerde de olsa bir sonraki günü düşünmemelerini sağlayacaktır. Düzenli gelir, yoksulluk nedeniyle, çeşitli marjinal işlerde çalışmak zorunda kalan çocukların, eğitim alanında yapılacak etkin uygulamalarla birlikte çalışma yaşamından çekilmesine yol açarak yüzlerini okula dönmelerini sağlayabilir.
Barınma sorunu için sosyal konut gereksinimi
Çingene/Roman toplumunun yoksulluğa bağlı diğer önemli sorunu, sağlıklı ortamlarda gideremedikleri barınma gereksinimidir. Fiziksel yaşam alanları, küreselleşme sürecinde, daha çok “kent-içi çöküntü alanı”, “varoş”, “gecekondu” ve “gettovari” bir görünüme bürünmektedir. Bunun yanı sıra İstanbul-Sulukule’de olduğu gibi bazı yaşam alanları, kentsel/rantsal dönüşüme kurban gitmektedir. Bu tür uygulamaların önüne geçmek için, fiziki yaşam alanlarının barınma alanı olarak iyileştirilmesi, varolan sosyal dayanışmayı, sosyo-kültürel dokuyu zedelemeden, olabildiğince “yerinde” ya da yakın bölgelerde “sosyal konut” bilinci ile gerçekleştirilmelidir. Bunun gerçekleştirilmesi, kendi çabaları ile oluşturdukları iş çevrelerini kaybetmemeleri için önemlidir (Aşkın, 2011).
Gençlerin ve çocukların boş zamanlarını olumlu yönde kullanacakları, bireysel gelişimlerine katkı sağlayacak eğlenme, dinlenme ve spor etkinliklerini gerçekleştirebilecekleri alanların, hem şimdiki yaşam alanlarında hem de yapılacak sosyal konutlarda oluşturulması, çocukların ve gençlerin alkol, uyuşturucu gibi zarar verici ve suça bulaşmalarına yol açan kötü alışkanlıklardan uzak durmalarını sağlar.
Sağlık hakkının sağlanması: Genel Sağlık Sigortası çözüm olacak mı?
Türkiye’de sağlık güvencesi olmayanların sağlık hakkı Yeşil Kart ile sağlanmaktadır. Yeşil kart edinmek için gerekli olan işlemlerde sıkıntı yaşansa da, Çingene/Roman toplumunun bir kısmı bu haktan yararlanmaktadır. Bir kısmı ise, gerekli şartları taşımalarına karşın, gerekli işlemleri yerine getiremedikleri için bu haktan yararlanamamaktadır.
Genel sağlık sigortasının uygulamaya geçmesi ile birlikte yaraya ne kadar merhem olacağını hep birlikte göreceğiz. Aile hekimlerince yapılacak muayenelerden katkı payı alınacak olması; ilaç ve diğer tedavi araç ve gereçlerine hastanın (müşterinin) katkısının, sosyal güvenlik ve sağlık harcamalarındaki bütçe açıkları sebep gösterilerek her geçen gün arttırılması; özellikle tedavi edici sağlık basamağını kullananları zor durumda bırakacaktır. İnsan sağlığının korunması ve hastalıklarla savaşımın kişinin cebindeki paraya gittikçe daha bağlı olması, Çingene/Roman toplumunu, yoksullukla savaşım noktasında zor durumda bırakacağı kesindir.
Bununla birlikte, gezici ve geçici tarım işçiliği yapanların, geçimlerini atık madde toplayarak temin edenlerin, hamallık yapanların çalışma koşularının sağlık ve güvenlik koşullarına uymaması nedeniyle tedavi edici sağlık hizmetlerinden daha çok koruyucu sağlık hizmetlerine gereksinimleri bulunmaktadır.
Sonuç Yerine Son Söz
Çingene/Roman toplumuna yönelik geliştirilecek politika ve uygulamalar, Çingene/Roman toplumunun yaşamı sorgulanarak ve en çok gereksinme duydukları öğeleri saptayarak yaşam alanı bulmalıdır. Beslenme, barınma, sağlık gibi yaşam için vazgeçilmez gereksinmelerin ivedilikle karşılanması, sürdürülebilir insanca gelişme ve toplumsal kalkınma için gerekli adımların başında gelmektedir. Bu nedenle, son dönemlerde devletin (şefkatli!) dokunuşları ile karşılaşmaya başlayan Çingene/Roman toplumuna yönelik sosyal politika uygulamaları sağlık, toplumsal güvence (ve iş güvencesi), insanca gelir düzeyi, çalışma hakkı ve iş olanaklarının geliştirilmesi (ve yeni iş alanlarının açılması), aydınlanma (veya bilme) hakkı ve hak arama ve örgütlenme özgürlüğünü içeren yaşama verilen değerin bileşik göstergesinin (Fişek, 1992) tüm boyutlarını içermelidir. Daha iyi eğitim olanaklarına ulaşan, daha iyi beslenme ve barınma olanakları sahip olan ve gelecekleri göreceli de olsa bir güvenceye kavuşan bireylerin niteliklerinin geliştirilmesi ve verimli alanlarda kullanılması onların moral güçlerini de yükseltecektir (Koray, 2000:43)
Çingene/Roman toplumunun tüm bireylerine belirli bir yaşam düzeyi, kendilerini gerçekleştirme ve geliştirme olanağı sağlayacak önlem ve uygulamalar, göreceli de olsa onlara ekonomik ve sosyal alanlarda eşitlik sağlayacak tümelci bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Yoksa yapılanlar ve yapılacak olanlar yalnızca günü ve yapılanlardan doğrudan yararlananları kurtarmaktan öteye geçemeyecek ve Çingene/Roman toplumunun yaşama koşulları daha da ağırlaşarak şu an içinde bulundukları sağlıksız yapının süregitmesinin önü alınamayacaktır.
Çingene/Roman toplumunun tüm bireylerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu gerçeğinden hareketle, Çingene/Roman toplumunun sosyal gelişmesinin sağlanması ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi onları gerçekten “özgür”leştirecektir(1).
Dipnot:
(1) Alan araştırmasında, özellikle çöpten toplanış battaniye, halı, kilim gibi eşyalarla oluşturdukları derme-çatma, ilkel çadırlarda, sürekli yer değiştirerek barınma gereksinimini karşılayan ve genellikle hem Çingene/Roman toplumu hem de dierleri tarafından Çingene olarak nitelendirilenler, içinde bulundukları kısırdöngüyü –sürekli bir yerde barınamamayı– özgürlük olarak nitelendirmekte ve kendilerinin de özgür olduklarını ifade etmektedirler.
Kaynakça:
Aşkın, Umur (2011), Küreselleşme Sürecide Türkiye’de Yaşayan Romanların Sosyo-Ekonomik Durumları ve Beklentileri: İzmir İli Örneğinde Bir Alan Araştırması, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı, (Yayınlanmamış Doktora Tezi)
Fişek, A. Gürhan (1992) “Güvence ve Sağlık”, Çalışma Ortamı, Sayı:2 (10-14)
Fişek, A. Gürhan (1996) “Yoksullukla Savaş (YOS)”, Çalışma Ortamı, Sayı:24 (7-19)
Fişek, A. Gürhan (2007a) “Sosyal Politikayı Böl ve Yönet”, Çalışma Ortamı, Sayı:95 (4-5)
Fişek, A. Gürhan (2007b) “Sosyal Hizmet ve Sosyal Yardımların Sosyal Politika Araçları İçerisindeki Yeri (“Genel”i “Yerel”e İndirmek)”, (Cahit Talas Anısına) Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları No. 595 (333-350) Ankara
Koray, Meryem (2000) Sosyal Politika, Ezgi Kitabevi: Bursa

* Yrd. Doç. Dr., Gaziosmanpaşa Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi ve Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Gönüllüsü

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , ,

Arşivler