Çatışmalar ve Çocuklarımız

“Bizim gençliğimizde …” diye söze başlayan yaşlılara sorsanız dünyanın halini, size şöyle derlerdi: “Bizim gençliğimizde, çatışmalar bu kadar küçük parçalara bölünmemişti. Siviller hedef alınmazdı. Şiddet bu kadar sıradanlaşmamıştı.”
Gerçek bu. Çatışmalardaki vahşet ve sivil ölümleri, öfke ve kinin kalıcılaşmasına, çatışan halklar arasında kapanmaz yaralar açılmasına, bitmez tükenmez düşmanlıklara yol açmaktadır.
Dikkat edilirse, bu çatışma alanları yalnızca dünyanın uzak bir köşesinde öbeklenmemektedir. Her kıtaya, her coğrafyaya yayılmıştır; küreseldir. Küreselleşmenin ürünü ve en önemli besin kaynaklarından biridir. Küreselleşme, dünya çapındaki zenginliklerin tek elde toplanmasını, acıların ise her köşeye dağıtılmasını öngörür. Acılardan en büyük payı da çocuklar almaktadır. İşte örnekler….
Gazze: Çocuklar İçin Toparlanmanın Zor Olduğu Topraklar
Gazze, Filistin Özerk Yönetimi’nin kontrolü altında bulunan bir bölgedir. Adını, bölgenin en büyük şehri olan Gazze’den almaktadır. İsrail ile Filistin yönetimi arasında bulunan anlaşmazlıklar nedeniyle, savaşın bitmediği bölgelerden biridir. Son olarak 2008 yılının Aralık ayında, İsrail tarafından düzenlenen saldırılar nedeniyle, binlerce kişi yaşamını yitirmiştir. 300’e yakın çocuk ölmüş ve 1600 tanesi de ağır şekilde yaralanmıştır.
Çatışmalar, en çok çocukları etkilemektedir. Savaş ortamının yarattığı dehşet ve korku, çocukları yetişkinlerden çok daha ağır bir şekilde hırpalamaktadır. Savaşların çocuklar üzerinde yarattığı bedensel ve psikolojik tahribatı iyileştirmek, çoğu zaman mümkün olmamaktadır.
Gazze’de üç hafta boyunca yaşanan savaşın ardından on binlerce çocuk, savaş sonrası travma olarak adlandırılan bir durumla karşı karşıya kalmıştır.
Uluslararası örgütler tarafından, bölgede yaşayan çocuklara yardım etmek amaçlı birçok etkinlik düzenlenmektedir. Sivil toplum örgütleri, bölgede bulunan çocukların psikolojik durumlarında görece bazı iyileşmelerin olduğunu ancak, yaşanan savaşın uzun dönemli etkilerinin kendini göstermeye başladığını belirtmekteler. Gazze’de yerleşik bulunan halkın haklarına saygı gösterilmediği sürece, bölge çocuklarının geleceğinin nasıl şekilleneceğini tahmin etmek oldukça zor görünüyor.
Gazze’de yaklaşık 1,5 milyon çocuk yaşıyor. Gazze bölgesinde yürütülen bir sağlık programının verdiği bilgiye göre, çocukların %70’i savaş sonrası travması yaşıyor, %34’ü aşırı tedirginlik içerisinde, %43’ünün ailesi ise çocuklarının ruhsal durumunun tehlike altında olduğunu düşünüyor.
Ahmed Abu Jabara, 15 yaşında bir Gazze’li. Ölen babası, iki yakın akrabası ve ağır yaralı annesinin bedenlerini taşımak zorunda kalmış. Gazze’nin güneyinde yer alan Brej mülteci kampında yaşayan Jabara, evlerinin saat sabahın beşinde İsrail füzeleriyle vurulduğunu söylüyor. Önce komşularının evinin vurulduğunu düşünen Jabara, daha sonra kendi evlerinin yerle bir olduğunu anlıyor. Hemen arkasından, kardeşleri ve babasının ölü bedenleriyle karşılaşıyor. Annesi ise, bacaklarından ağır yaralı bir şekilde yerde yatıyor.
Jabara ve onun gibi binlerce çocuk, yaşamları boyunca savaşın üzerlerinde bıraktığı etkileri taşıyacaklar. Belki de içlerindeki kin, nefret ve öç alma duygusu onları yeniden çatışmaların içerisine çekecek. Böylesine bir ortamda çocukların ruhsal ve bedensel sağlıklarını korumak oldukça zor. Çocuk yaşta anlam veremedikleri bir yıkımla yüzleşmek zorunda olan bu insanlar, sevdiklerini kaybetmenin acısını hiçbir zaman unutmayacaklar.
Afganistan: ABD’nin Yeni Planı Çocuk Tecavüzlerini Arttıracak
Afganistan, çatışmaların dinmek bilmediği topraklardan biri. 1980’li yıllarda SSCB tarafından işgal edilmeye çalışılan Afganistan, yürüttüğü gerilla mücadelesi ile bu tehdide karşı koymuştu. Dünyanın jeopolitik açıdan en önemli yerlerinden birine sahip olan Afganistan, enerjia yollarının kesiştiği değerli topraklara sahip. ABD’nin yeşil kuşak adı altında SSCB’ye karşı desteklediği bu ülke, SSCB dağıldıktan sonra aşırı dinci Taliban’ın kontrolüne girmişti. Taliban, savaşmaktan yorgun düşmüş bu topraklarda, ilk önce kadınları toplum yaşamından sildi. Daha sonra yıllarca ABD’den askeri ve mali destek alan Taliban, terör örgütlerine verdiği destekten ötürü ABD tarafından işgal edildi. BM güçleri ile birlikte yeniden bir düzenin kurulmaya çalışıldığı Afganistan’da, Taliban birçok yerde gücünü koruyor.
ABD ve İngiltere, Helmand bölgesinde Taliban’a karşı yürüttüğü mücadelenin bir parçası olarak, Afgan asker ve polisini bölgede düzeni sağlamak için yeniden görevlendirmeye hazırlanıyor. Bu yolla müttefik askerleri, ülkenin diğer sorunlu bölgelerine kaydırılacak.
Ancak, bu girişim büyük bir soruna neden olacak: Bölgede yer alan polis güçleri, erkek çocuklarını kaçırmaktan ve onlara tecavüz etmekten dolayı, yerel halk tarafından suçlanıyor. İngiliz yetkililerle görüşen yaşlı heyeti, endişelerini dile getirdiler.
Yerel halk, ulusal polis güçlerinden kurtulmak için gerekirse Taliban’a destek vereceklerini söylüyor. Babaji ve Aynak yörelerinde yaşayan halk, polis güçlerinin kendileri için Taliban’dan daha büyük bir sorun teşkil ettiğini söylüyor.
ABD’nin Afganistan’da bulunan güçlerinin elçisi olarak çalışan Ron Neumann, Helmand’daki durumun hiç şaşırtıcı olmadığını söylüyor. Polis güçlerinin erkek çocuklarına tecavüz etmelerinin, daha büyük bir sorunun küçük bir parçası olduğunu belirten Neumann, ülkedeki baskı rejiminin, kadınların toplum yaşamından bu denli soyutlanmasının, sonunda bu sonuçları doğurduğunu dile getiriyor. Bölgede yaşayan İskoç vatandaşı Jerome Starkey’in verdiği bilgiye göre halk, Taliban yönetimi altındayken refahlarının ve güvenliklerinin daha iyi olduğunu düşünüyor.
Erkek veya kız, çocuk veya erişkin kimseye tecavüz edilmesi kabul edilebilecek bir durum değil. Ancak savaş ortamının hüküm sürdüğü topraklarda, bu tip olayların önüne geçmek mümkün olmuyor. Silahların, silahlı insanların bulunduğu bir ortamda ölüm korkusu, her şeyin önüne geçiyor. Yaşamda kalabilmek için insanlar, bütün zorluklara göğüs germek zorunda kalıyorlar. Güçlünün zayıf olanı ezdiği böylesine bir kargaşada, her bakımdan güçsüz olan ve esirgenmeye muhtaç olan çocuklar, en ağır faturayı ödüyorlar.
Silah üretimi, silah ticareti bitmedikçe, savaşlar ve çatışmalar sona ermedikçe bu acılar yaşanmaya devam edecek gibi görünüyor.
BM Savaşlarda Çocukları Öldüren Ülkeleri Açıkladı
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, yaptığı son toplantıda çocukların öldürülmesine, yaralanmasına ve tecavüz edilmesine neden olan ülkeleri ve silahlı örgütleri açıkladı.
Birleşmiş Milletler’in bu yeni kararı, Mart ayında yapılan ve çocuk asker kullanan ülkelerin açıklandığı listenin genişletilmiş bir hali. Birleşmiş Milletler, bu alınan kararlarla, uluslararası hukuk kurallarına uymayarak savaşlarda çocukları kullanan ülkeleri, baskı altına almayı amaçlıyor. BM’ye göre, halen dünyada 250.000 çocuk askerlik yapıyor.
Afganistan, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kolombiya, Fildişi Sahilleri, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Gürcistan, Haiti, Irak, Lübnan, Burma, Nepal, Filistin, İsrail, Filipinler, Somali, Sri lanka, Sudan ve Tayland, silahlı kuvvetleri çocuk haklarına saygı göstermeyen ülkelerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Söleşmesi’nin 38. maddesi, savaşlarda çocuklara nasıl davranılması gerektiğini bir karara bağlamıştır. Buna göre:
‘‘Taraf Devletler, silahlı çatışma halinde kendilerine uygulanabilir olan uluslararası hukukun, çocukları da kapsayan insani kurallarına uymak ve uyulmasını sağlamak yükümlülüğünü üstlenirler.
Taraf Devletler, on beş yaşından küçüklerin çatışmalara doğrudan katılmaması için uygun olan bütün önlemleri alırlar. Taraf Devletler, özellikle on beş yaşına gelmemiş çocukları askere almaktan kaçınırlar. Taraf Devletler, on beş ile on sekiz yaş arasındaki çocukların silah altına alınmaları gereken durumlarda, önceliği yaşça büyük olanlara vermek için çaba gösterirler.
Silahlı çatışmalarda sivil halkın korunmasına ilişkin uluslararası insani hukuk kuralları tarafından öngörülen yükümlülüklerine uygun olarak, Taraf Devletler, silahlı çatışmadan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak amacıyla mümkün olan her türlü önlemi alırlar.’’
Bu anlaşmaya taraf olan devletlerin, yukarıda anlatılan yükümlülükleri bulunmaktadır. Ancak, Irak’ta yaşanan son savaşta hatırlanacağı gibi, yukarıdaki listede adı bulunmayan ABD’nin, sivilleri hedef alan saldırıları bulunduğu ve çocukların ölümüne neden olduğu iddia edilmişti. Ne büyük bir çelişkidir ki, çocuk haklarına savaşlarda saygı göstermeyen ülkeleri kara listeye alan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi Temsilcilerini, dünyaya en çok silah satan ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Çin gibi ülkeler oluşturmaktadır. Bu ülkeler önce silah üretmeyi ve satmayı durdurmalı sonra, kara listeler oluşturmalı.
Somali’de Çocuk Askerlik Sorunu Giderek Artıyor
Yıllardır silah tüccarları ve savaş baronları, para, güç ve toprak için çocukları savaştırıyor. Somali BBC televizyonunda çalışan Muhammed Muhammed, ülkede durumun gittikçe kötüleştiğini ortaya koyuyor.
Ülkede, 8 yaşındaki çocuklar bile kaçırılıyor ve ortadan kayboluyor. Bu çocuklardan bazıları, uyuşturucuya bağımlı ediliyor, bazılarının beyni yıkanıyor bazıları ise savaştığı her ayın karşılığında 50 ABD Doları ücret alıyor.
Herkes konuşmaya korkuyor. Ekonomik açıdan gücü yetenler, çocuklarını ülkenin dışına kaçırıyorlar. Adının açıklanmasını istemeyen bir baba, 15 yaşındaki oğlunun kaybolduğunu söylüyor. Bu konuda islamcı bir örgüt olan Al-Shabab ile de görüştüğünü söyleyen baba, çocuğunu heryerde aradığı halde bulamadığını dile getiriyor. Ancak bir süre sonra silahlı örgüt tarafından oğlunun öldüğünde cennete gideceği konusunda kandırıldığını öğreniyor. Bu bazı ülkelerde sıkça rastlanan bir durum. Kimi ülkeler geçmişte, çocuklara cennetin anahtarları olarak dağıtılan plastik oyuncaklarla çocukları savaştırmakla, kimi ülkeler ise çocukları canlı bomba olarak kullanmakla bazı çevrelerce suçlanmıştı.
Al-Shabab, fakir ailelerin çocuklarını kullanıyor. Mogadishu’da çalışan bir gazetecinin söylediğine göre, AK47 adı verilen taramalı tüfeklerle dolaşan 10 yaşında çocukları, sokaklarda görmek mümkün. Bakara Market’inin önündeki yol ayrımında nöbet tutan 12 yaşında bir çocuk, toplu taşım araçlarını durdurarak erkek-kadın yanyana oturan yolcuları aşağı indiriyor ve kırbaçlıyor. Bu sırada örgütteki ağabeyleri ise olanları, ağaç gölgesinin altından oturarak seyrediyor.
Bir polis memurunun verdiği bilgiye göre, binlerce Somali’li çocuk Al-Shabab tarafından güneyde yer alan askeri kamplarda eğitiliyor. Albay Abdullahi Hassan Barise, çocukları eğitenlerin İngilizce veya Arapça konuşan yabancılar olduğunu belirtiyor. Eğitmenler daha çok Pakistan, Afganistan Çeçenistan gibi ülkelerden geliyor.
Çocukların önemli bir bölümü fakir ailelerden gelseler de, bir kısmı zengin ailelerden geliyor. Bu tehlikelerden uzak tutulmak amacıyla ABD’ye gönderilen gençlerin bir bölümü, FBI’nin verdiği bilgilere göre, Al-Shabab’ın etki alanı içine giriyor. ABD’de yaşayan bu gençlerin cihad etmek üzere beyinlerinin yıkandığı ve sonunda ülkelerine geri dönerek savaştıkları ya da ABD’de ideolojik faaliyetlerini devam ettirdikleri belirtiliyor.
ABD hükümeti, kendi ülkelerinden kaçarak gelen bu gençlerin, neden ABD’de yeniden islami cihad örgütlerinin pençesine düştüğünü araştırıyor. Daha çağdaş bir yaşamın parçası olmak yerine, Somali’den binlerce kilometre uzakta, yasa dışı örgütlerin bir parçası haline gelen bu gençler konusunda, özellikle Minnesota eyaletinde kapsamlı bir çalışma yürütülmeye başlanacak.
Yasadışı terör örgütleri, militan olarak yetiştirebilecekleri çocukları ve gençleri bulmak ve ikna etmek konusunda sürekli çalışıyor. Silahlı örgütler, bazılarının fakirliğinden ve kimsesizliğinden faydalanıyor, bazılarını uyuşturucuya alıştırıyor, bazılarının içindeki kin ve nefret duygularını körüklüyor, bazılarını ideolojik olarak inandırıyor ve bazılarını inanç yoluyla kandırıyor. Adaletsizlik yaşamın her alanında bu kadar yoğun olarak görülürken, çocukların bu kadar kolay yem olmaları çok doğal değil mi?
* Araştırmacı, Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , , , ,

Arşivler