Çalışma Ortamı’nın Dışına Martı, İçine Güvercin

 

Avrupa Birliğinin 18/9/2000 tarihli ve 2000/54/EC sayılı Konsey Direktifi esas alınarak hazırlanan “Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik”in Ek-1’inde ; Biyolojik Etkenlere Maruziyetin Olabileceği İşler Listesi” 7 başlık altında sıralanmıştır. Bunlar;

  • Gıda üretilen fabrikalarda çalışma.
  • Tarımda çalışma.
  • Hayvanlarla ve/veya hayvan kaynaklı ürünlerle çalışma.
  • Sağlık hizmetlerinin verildiği yerlerde, karantina dahil morglarda çalışma.
  • Mikrobiyolojik teşhis laboratuvarları dışındaki kliniklerde, veterinerlik ve teşhis laboratuvarlarındaki çalışma.
  • Atıkları yok eden fabrikalarda çalışma.
  • Kanalizasyon, arıtma tesislerindeki çalışma.

Acaba sadece bu işlerde çalışanlar mı biyolojik etkenlere maruz kalabilir ? Örneğin bir dökümhanede veya bir kimya fabrikasında da biyolojik etkenlere (etmenlere maruziyet) sunuk kalmak olası değil mi ?

Yönetmelik’te Biyolojik etkenler şu şekilde tanımlanmıştır: ”Herhangi bir enfeksiyona, alerjiye veya zehirlenmeye neden olabilen, genetik olarak değiştirilmiş olanlar da dahil mikroorganizmaları, hücre kültürlerini ve insan parazitlerini ifade eder. “

  • “Bakteriler, virüsler, mantarlar, küfler ve protozoa gibi mikrobiyolojik tehlikeler
  • Böcekler, parazitler (asalaklar), bitkiler ve hayvanlar gibi mikrobiyolojik tehlikeler” örnek olarak verilebilir.

Özellikle son yıllarda, kuş gibi ya da domuz gribi gibi biyolojik etken (virüs) tehlikesi toplumu rahatsız ettiği gibi iş yerleri için de büyük bir risk oluşturmaktadır. Bunlardan kuşlar aracılığı ile yayılan tehlikeler çalışma ortamında sağlık riskinin yanı sıra önemli ölçüde güvenlik riski de yaramakta, hatta maddi hasara ve kalite kayıplarına da neden olmaktadır.

İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri (TS OHSAS 18001)’şartlarından biri olan düzeltici ve önleyici faaliyetlere örnek verirken genellikle (iyi bir örnek olarak) anımsadığımız (Cumhuriyet Bilim Teknik’in 360. sayısının 12 nci sayfasında 12 Şubat 1994’da yayımladığımız), başarı ile uygulanan bir öneriyi burada tekrar hatırlatmanın uygun olacağını düşünüyoruz.

Bakın martılar işyeri çalışma ortamımızın dışına ne yapmış? Bunlarla nasıl baş edebiliriz ?

Çatıları martılardan nasıl korumalı?

“Bir çalışanın martı uçuşlarını gözlemlemesi sonucu geliştirdiği öneri, uygulamada doğru çıktı.” Cumhuriyet Bilim Teknik’in 25 Aralık 1993’de yayınlanan 353’üncü sayısında (13.sayfa. “Bir kent martı istilasından nasıl kurtuldu?” başlıklı yazıda Fransa’nın Atlantik Okyanusu kıyısındaki Brest kentinde martılardan kurtulmak için “formol, yağ ve deterjan karışımı bir sıvının” martı yuvalarına püskürtüldüğü belirtilmektedir. Böylece, sıvının 5-10 dakika içerisinde yumurtaların üzerinde boğucu bir tabaka oluşturduğu, bu tabakanın martıları değil, martıların yumurta içerisindeki yavrularının gelişmesini önlediği , zamanı gelip de yumurtadan yavru çıkmadığını gören baba martının bir daha aynı eşle çiftleşmediği, başka eş aradığı, eşlerin uğursuzluğunun yuvada olduğunu düşünerek bir daha oraya yumurtlamayıp, kuluçkaya yatmadığını ve çok uzaklara gittiğini belirtmektedir.

Böylece Brest’lilerin evlerinin damına gelen martıların ötüşmeleri, bağırmaları ve gübrelerinin verdiği rahatsızlıklardan kurtulduğu belirtilmektedir

Böyle bir çözümü çağdaş Batı değil de Türkiye uygulasaydı ve bunu yayınlasaydı kimbilir o Batı nasıl ayağa kalkardı, sıfatlarımızı nasıl teker teker saymaya başlardı?

Bunu derken “biz martılardan hiç rahatsız olmuyoruz” demek istemiyoruz. Karaköy iskelesinden Haydarpaşa vapur iskelesine gidene kadar her defasında vapurlara eşlik eden , atılan simit parçalarını daha havada iken yakalayan o sevimli görüntüleri zevkle izlememize karşın zaman zaman rahatsız olduğumuz durumlarda olmaktadır.

Sözgelişi özellikle düz olarak yapılmış işyerlerinin çatılarına, daha doğrusu damlarına gelen martı sürüleri günlerinin büyük bölümlerini oralarda geçirmektedirler. Bıraktıkları pislikler, tüy ve kanat parçaları damlara birikmekte su giderlerini tıkayarak damlarda gölcük oluşturmaktadır. Borulara ve kanallara giren bazı artıkları ise buraların tıkanmasına hatta yağmurlu günlerde işyerinin su baskını uğramasına neden olmaktadır. Martılar ayrıca çatının izolasyonunu bozarak önemli ölçüde bakım ve onarım giderine de neden olmaktadır. Çatıların (damların) temizlik masrafı ve zorluğu da işin diğer bir yönü.

Çok kısa sürede tonlarca pisliğin birikmesine neden olmaktadır. Özellikle düz, hafif eğilimli çatılarda.

Bu durum karşısında işyerlerinin yöneticileri de elbette boş durmamaktadır. Son günlerde moda olan yöntem “ver kurtul, vur kurtul” ilk akla gelenlerden. Çatılar martılara tahsis edildiğinde yukarıda özetlenen sorunlarla karşılaşılmakta bu nedenle kurtulunamamakta, günün belli saatlerinde tüfek patlatılınca da yine gelmekteler, bu da kurtuluş değil. İlaçlı yem, balık vb. gibi denemeler, bekçi görevlendirme gibi uygulamalar fayda etmemektedir.

Martıların çatılarda yarattığı sorunların giderilmesi yani damın temizliği, tahrip olan yerlerin onarılması sırasında işçilerden Enver Kalyoncu’nun aklına basit , kolay ve masrafsız denebilecek, aynı zamanda martılara da zarar vermeyecek çözüm yolu gelir. (Öneri Sisteminin Yararları). Şehrin (İzmit) kıyısındaki mahallelerinde etrafı dikenli telle çevrili bahçelere martıların gelmediğini, diğer bahçelere geldiğini gözlemlemiştir. Hatta martıların havalanabilmek için birkaç adım attığını ve yere yatay bir şekilde belli bir açıyla kalktığını, aynı şekilde konarkende benzer bir açı izlediğini gözlemlemiştir. Kargalar ve serçeler bulundukları yerden havalanıyorlar, martılar bunu yapamıyor demektir

Önerisi; çatıya yaklaşık 80 -120 cm aralıklarla misine veya kord ipini gergin bir şekilde, çatıdan biraz yükseğe (uygulamada yaklaşık 80 – 100 cm) çekersek martılar inemez ve kalkamaz böylece yarattıkları sorundan kurtuluruz. Resim 1 ‘de bu önerinin uygulandığı ve başarılı olduğu yer görülmektedir.

Su giderlerinin etrafındaki pislik önceden kalmıştır. (Resimlerde çekilen kord ipi ve bağlantı yerleri biraz zor görülmektedir ama bir fikir vermektedir.)

Yukarıda bahsedilen uygulamalardan sonra bir seminerde (ÇED Semineri) Prof.Dr.Kriton CURİ, Amerika’ya yaptığı bir gezide martılara karşı (sanırım çöplüklerde 450 ’lik açı yapacak şekilde misinaların gerilmiş olduğunu ve buralara martıların gelmediğinden söz etmişti. Bu sözle uygulamanın doğruluğunu da pekiştirmiş oldu. Sağolasın (bir alt işveren personeli olan) Enver KALYONCU. Vahşi batıda martılara uygulanan çağdışı uzaklaştırma yönteminin tersine insancıl bir yaklaşım.

Sanayi mimarlarımızın işyeri tasarımlarında bu durumları da göz önüne almalarını öneririz.

Martı’lar çalışma ortamının dışında tehlike oluştururken güvercinler ise için de tehlike oluşturmaktadır, talih kuşundan bayağı farklı bir şekilde. Nasıl mı ?

25 Ağustos 2007 tarihli Milliyet gazetesinde: Köprüyü güvercin pisliği mi çökertti? başlıklı yazıda ; “ABD’de ay başında çökerek 13 kişinin ölümüne neden olan köprüdeki faciadan güvercinlerin sorumlu olabileceği açıklandı! Uzmanlar, biriken güvercin pisliklerinin Minneapolis’teki köprünün metal iskeletini zayıflatmış olabileceğini söyledi. Amerikan Kimya Derneği’den Neal Langerman, “Güvercin pislikleri amonyak ve asit içerir. Kuruyan pislikler konsantre tuza dönüşüp suyla temas ettiklerinde reaksiyonlar meydana gelebilir. Bu da yapısal zayıflamaya yol açar” dedi.”

  • “Güvercin Pisliği, Köşeyi Döndürdü!” başlıklı 25 Aralık 2007 tarihli başka bir yazı da da; “ABD’nin New York kentinde, güvercin pisliğine basıp düşerek yaralanan kapıcı, tazminat davasında haklı bulundu.”
  • “New York Post gazetesinin haberine göre, 1998 yılında metroya girerken güvercin pisliğine basıp yuvarlanan ve merdivenlerden düşerek boynunu ve burnunu kıran 56 yaşındaki kapıcı Shelton Stewart, tazminat davasında haklı bulundu.”
  • “Kapıcıya önce 7,67 milyon dolar tazminat ödenmesine karar veren mahkeme, önündeki pislikten sakınmadığı için yüzde 20 oranında kusurlu bulduğu kapıcıya 6 milyon dolar ödenmesine hükmetti. ”

haberi yer almaktadır.

Yukarıda anılan üç haber güvercin pisliklerinin neden olabileceği tehlikenin güvenlik ve maddi kayıplar boyutunu vurgulamaktadır.

Çalışma ortamında kuşlar neden kontrol atına alınmalı? sorusuna yanıt tek cümle ile:”Kuşlar hasara neden olur “da ondan diye verilebilir. Örneğin, genel olarak;

  • Kuşlar her yıl binalara, makinelere, arabalara, çatılara, havalandırma sistemlerine ve daha nicelerine milyonlarca liralık zarar vermektedir.
  • Kuş gübresi çok asidiktir. Kuşlar birçok subsrat (reaktan) yerler, özellikle katran içerikli çatı malzemelerini.
  • Güvercin, sığırcık, karga ve serçe yuvaları sıklıkla yağmur giderlerine, su oluklarına ve çatı köşelerine yuva kurarak su yollarında tıkanmalara yol açarlar. Tıkanan su yolları ciddi su baskınlarına ve sudan kaynaklı hasarlara yol açarlar.
  • Asidik kuş gübreleri klimalarda, endüstriyel makinelerde ve yapı malzemelerinde vb. büyük hasar oluşturur.
  • Kuşlar elektrikli tabelalar veya diğer elektrikli makinelerin içine yuva kurduklarında, büyük yangın riski oluştururlar. Elektrik tabela firmaları, kendi ekipmanlarından kaynaklı çıkan yangınlar için kuş yuvalarını suçlarlar.
  • Bacaların ve havalandırma sistemlerinin içine kurulan yuvalar, çok korkunç sonuçlara yol açabilecek havalandırma kanallarının tıkanmalarına ve hava kanallarından hastalıkların yayılmasına neden olur.
  • Kuşların gübreleri ama özellikle güvercin ve martının, boyalı yüzeylerin üzerindeki koruyucu katı ve hatta bazen boyayı soldurur.
  • Kuş gübresi ve yuvaları dışarıdan bakan birine bu binaya iyi bakım yapılmadığı izlenimi verir. Bir restoranın etrafındaki kuş gübre ve yuvalarını gören biri, bu restoranın mutfağının temizliğiyle ilgili kuşku duyar.
  • Güvercinler bir evin, apartmanın, restorandın tavan arasına ve diğer bina açıklıklarına girerler. Çoğu durumda, güvercinler yuva kurar ve vücut artıklarını bırakırlar. Bazen kuşların gübrelerinin miktarı o kadar olur ki tavanlar çöker.

Kuşlar hastalık yayarlar

  • Halkın yuva yapıcı kuşlara olan sevgisi, bu kuşlardan kaynaklanabilecek sağlık risklerini hoş görmemize neden olur. Çatısında bir fare kolonisine kesinlikle tahammülü olmayan insanlar, güvercinlerin çatısına yerleşmesine göz yumar.

Hastalıkların yayılması için yer değiştirmesi gerekmektedir. Kuşlar bunu yapabilmek için mükemmel birer makinedir. Çünkü kuşlar çok uzak mesafelerde yolculuklar ederler, 40’ın üzerinde paraziti barındıran limanlara uğrarlar ve 60’ın üzerinde bulaşıcı hastalığı içlerinde taşırlar.

Şehirlerde hemen hemen her iş kolunda (buna kimyasal madde üreten fabrikalar ve dökümhaneler de dahil) işyeri üretim, imalat ve depolama sahalarına giren, buralarda yuvalanan, yavrularını büyüten, hastalanan, ishal olan, parazitlenen, böceklenen vb. güvercinlerin işçi sağlığı tehlikeleri yok mu?

Konunun uzmanları’ndan Sn. Yavuz İşçen “Güvercinlerden İnsanlara Bulaşabilen Hastalıklar” hakkında şunları belirtmektedir:

Güvercinlerde görülen başlıca 25 çeşit hastalık vardır. Güvercin hastalıklardan bazılarının güvercinlerden insanlara geçebilme özelliği bulunmaktadır. Bu hastalıklar, genel olarak “zoonoz” adı altında toplanmaktadırlar. Güvercinlerin zoonoz hastalıklarının bilinen çeşitleri şunlardır.

1 ) Streptococosis : Streptococcosis gallolyticus adı verilen bir bakterinin neden olduğu güvercin hastalığıdır. Aynı bakteri ve değişik tipleri insanda da benzer bir hastalığa neden olabilmektedir. Bu hastalık hasta bir güvercinden insana bulaşabilir. Bulaşma şekli hasta kuşa ait dışkının bir şekilde insan yiyeceğine karışması sonucu olmaktadır.

2 ) Pasteurelosis : Pasteurella multocida adı verilen bir bakterinin neden olduğu güvercin hastalığıdır. Güvercin kolerası olarak da bilinen bu hastalıktır.

3) Tuberculosis : Mycobakterium avium adı verilen bir bakterinin neden olduğu güvercin hastalığıdır. Güvercin veremi olarak da bilinen bu hastalık yaygın ve bulaşıcıdır. Bu hastalığa neden olan mikrobun 20 kadar çeşidi bulunmakla birlikte kuşlarda görülen bir tipi insanda da hastalığa neden olabilmektedir. Yabani güvercinlerin bu mikrobu taşıma yüzdesi oldukça fazladır. Mikrobun güvercinlerden insana bulaşma şekli hasta kuş dışkılarının insan yiyeceğine bulaşması ve güvercin tozu denilen salmalarımızdaki beyaz tozun solunarak akciğerlere ulaşması yolu ile olmaktadır.

4) Ornithosis : Chlamydia psittaci adı verilen bir bakterinin neden olduğu bir güvercin hastalığıdır. Güvercinlerde bir solunum yolları hastalığı olmakla birlikte etkisini gözlerde fazlasıyla gösterir. Kuşlardan insana da bulaşabilen bir hastalık çeşididir. Mikrobun güvercinlerden insana bulaşma şekli hasta kuş dışkılarının insan yiyeceğine bulaşması ve güvercin tozu denilen salmalarımızdaki beyaz tozun solunarak akciğerlere ulaşması yolu ile olmaktadır.

5) Avian Influenza: Son dönemdeki moda adıyla “kuş gribi” olarak bilinen bu hastalığa, daha çok kanatlı kümes hayvanlarında görülen H5N1 adı verilen bir virüsün neden olduğu bilinmektedir. Güvercinler bu mikrobun taşıyıcı unsurları olarak değerlendirilebilirler. Ancak bilim çevrelerinde bu konuda birbiriyle çelişen yaklaşımlar vardır. Genel kanı güvercinlerin bu mikrobun taşınmasında etkin bir rol oynamadıkları ya da mikrobu taşıma yüzdelerinin çok az olduğudur. Bugüne kadar dünya üzerinde bu mikrobun güvercinlerden insanlara geçmesi şeklinde görülmüş tek bir örnek yoktur. Bu bakımdan “zoonoz” hastalıkları arasında değerlendirilmeleri, daha çok güvercinlerin mikrobu taşıma olasılığının bulunması nedeniyle yapılmış teorik bir belirlemedir.

Güvercin’lere karşı işyerlerinde ne yapmalı ?

Öncelikle “Biyolojik Etkenlere Maruziyet Risklerinin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik” hükümleri yerinme getirilmelidir. Bu bağlamda;

  1. a) Olabildiğince işçilerin güvercinlerde kaynaklanabilecek tehlikelere maruziyet (sunuk kalma) önlenmeli,
  2. b) (Güvercinlerin işyerine girmemesi için) teknik koruma önlemleri alınmalı (girebilecek, tüneyebilecek ve yuva yapabilecekleri yerleri kapatma, çatı altlarına ağ germe vb.)
  3. c) (Güvercinden kaynaklanacak tehlikelerin – dışkısı, tüyü, taşıdığı paraziti, virüsü vb. çalışanlara ulaşmaması için ) öncelikle toplu koruma önlemleri alınmalı,
  4. d) Maruziyetin (sunuk kalmanın) başka yollarla önlenemediği durumlarda kişisel korunma yöntemleri uygulanmalı,
  5. e) Atıkların, gerektiğinde uygun işlemlerden geçirildikten sonra işçiler tarafından güvenli bir biçimde toplanması, depolanması ve işyerinden uzaklaştırılması, güvenli ve özel kapların kullanılması da dahil uygun yöntemlerle yapılmalı,
  6. g) Kuşlardan kaynaklanan biyolojik etkenlerin işyeri içinde güvenli bir şekilde taşınması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Hijyen ve Kişisel Korunma

1) İşçiler, biyolojik etkenlerin bulaşma riski bulunan çalışma alanlarında yiyip içmemeli,

2) İşçilere uygun koruyucu giysi veya diğer uygun özel giysi sağlanmalı,

3) İşçilere, göz yıkama sıvıları ve/veya cilt antiseptikleri de dahil, uygun ve yeterli temizlik malzemeleri bulunan yıkanma ve tuvalet olanakları sağlanmalı,

4) Gerekli koruyucu ekipmanlar; belirlenmiş bir yerde uygun olarak muhafaza edilmeli, her kullanımdan sonra ve mümkünse kullanımdan önce kontrol edilip temizlenmelidir.

5) Güvercinin pisletmesi önlenene kadar; pisliğin döküldüğü yere plastik (streç kaplama gibi) örtü serilebilir. Bu örtüler düzenli olarak toplanarak yenileri ile değiştirilebilir.

6) Temizlik esnasında, temizliği yapan işçiler (kullanat türü) iş tulumları, çizme, kullan at türü plastik/ lastik eldiven ve solunum yolunu (ağzı ve burnu) iyice kapatan toz maskesi kullanmalıdır. Temizlik sırasında olabildiğince tozun kalkmaması için önlem alınmalıdır. Olabilirse ıslatılmalı ve basınçlı su ile yıkanmalıdır.

7) Pisliklerin döküldüğü panel arkaları, panel üstleri plastik örtülerle örtülmeli ve bunları yukarıda belirtildiği şekilde düzgünce, tozutmadan, gerekli kişisel koruyucu donanımları da kullanarak toplanıp, sağlam plastik torbalara konulmalıdır.

[Genel hijyenik önlemlerin yanı sıra. Salmaların temizlenmeden önce hafifçe ıslatılarak toz kalkması önlenmelidir. Bunun yanı sıra, klasik dezenfeksiyon maddeleri kullanılarak düzenli dezenfeksiyon işlemi yapılmalıdır. Enfeksiyonun insana geçmemesi için güvercinlerle temas en aza indirgenmeli ve burun – ağız koruyucu maskeler kullanılmalıdır (Ornithose şüpheli güvercinler solunum yoluyla cyclamit içerikli toz ve tüy parçacıklarına maruz kalmamak için). Yabani güvercinlerle ve diğer kuşlarla temas mümkünse engellenmelidir.]

Sözün sonu;

Güvercin pislikleri !!

ü Akciğer, kalp ve böbrekler için zararlı olabilir. !

ü Tozların birikmesine izin vermeyin.

ü Solunum yolları koruyucularınızı sürekli ve uygun kullanın.

ü Kişisel temizliğinize daima özen gösterin

* Kim. Müh., İş Sağlığı+İşletme Yönetimi Bilim Uzmanı (M. Sc.) Çalışma Bakanlığı Eski İş Güvenliği Müfettişi (1978-1985) İş Güvenliği Uzmanı (A Sınıfı Sertifikalı) Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı Denetim Kurulu Üyesi

Kaynak

Cumhuriyet Bilim Teknik’in 360. sayısının 12 nci sayfası (12 Şubat 1994)

http://www.guvercinbirligi.com/Arsiv_Makaleleri/Hastaliklar/ornithose. htm http://www.milliyet.com.tr/2007/08/25/yasam/yas01.html http://www.ntvmsnbc.com/news/418186.asp?cp1=1 http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=317452 http://www.guvercinler.info/icerik/176/Guvercinlerden-InsanlaraBulasabilen-Hastaliklar.html http://www.abolishpestcontrol.com/pigeons.html

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

Tags: , , ,

Arşivler