Boztepe’nin Genç Kızları Kültür Gezisinde

 

Bir ders dönemini yine yarıladık. On beş günlük tatili hak ettik. Mini mini dörtler, 5’ler, 6, 7, 8’ler ve daha önceki yıllarda mini mini dört iken artık meslek liselerinde, Anadolu liselerinde, düz lisede okuyan kızlarımız, karnelerini sallayarak Boztepe’deki Genç Kız Evi’ne sevinç çığlıklarıyla koştular. Üniversitede okuyan, el verdiğimiz gençlerimiz de ara sınavlarındaki başarılarını paylaşmak için Vakıf merkezine doluştular. Sonuçları merak eden, üniversiteyi bitirip meslek sahibi olan gençlerimiz, vakıf gönüllülerimiz de oradaydı. Kısacası 9 yaşındakilerden 70’li yaşlarına merhaba diyen yürekler sevinç yumağı olup başarının keyfini çıkardık. Sonra da hep birlikte, yeni başarıları yaşama geçirmek için yürümek değil, koşmak gerektiğine karar verdik.

Boztepe’deki genç kızlarımızdan Fatma, yeni yıldan beklentilerini yazarken diyordu ki: “Ben yeni yıla yeni bir umutla girmeyi düşünüyorum. Eskiyi geride bırakıp ileriye bakacağım. Hayatımı değerli, güzel, iyi bir şekilde yaşamak istiyorum. İleride Vatanıma, Aileme, Sevdiğim ve değer verdiğim herkese yararlı bir birey olarak yetişmeyi düşünüyorum. Öyle olmak için de, elimden gelen her şeyi yapacağım. (…) Hiçbir zaman şunu bunu başaramadım demeyeceğim, başarmam gerek diyeceğim. Kendimi övmem beni başarıya ulaştırmaz; onun için kendimi eleştirmeyi düşünüyorum. Ailemde meslek sahibi olmuş kimse yok, ben neden bir meslek sahibi olmayayım ki. Bazı insanlar ‘Kızlar niçin okuyor ki, dizini kırıp, evde el işi falan yapsın’ diyor. Ben bu sözü hiç sevmiyorum. (…) Kadınlar da bu ulusun bir bireyi. Atatürk ‘Kadın erkek eşit’ demiş. Çağdaş bir ulus her insanın eşit olduğu ulustur. Kızlar okumasın diyenlere yanıldıklarını kanıtlayacağım.”

Genç kızlarımız, her ne kadar dar bir çevrede yaşıyor olsalar da, her ne kadar kültür gezileri dışında birkaç sokak öteye geçmemiş olsalar da, ufukları çok geniş. Ülkede ve dünyada olup bitenleri izliyorlar. …. diyor ki : “Yeni yılda dünyanın yepyeni bir dünya olmasını istiyorum. Ozon tabakasının -bir mucize olsa da- delinmiş yerleri geri kapansın ve küresel ısınmanın adı bir daha duyulmasın; yeni yılda ülkemizdeki kriz yok olsun; ülkemiz daha gelişsin ve dünyada yeni buluşlar olsun; savaşlar bitsin, çocuklar ölmesin istiyorum.”

Süreyya diyor ki: “Benim ilgimi çeken olaylardan biri olan işsizlik için üzülüyorum. Acaba birini neden işten sebepsiz kovuyorlar hiç anlamıyorum. Hem de kovup bir daha geri almıyorlar. Böyle işten kovulanlar için çok üzülüyorum. Keşke hiç böyle bir şey olmasa. Bazen gazeteciler onlarla konuşmaya çalışırken, sorduğu sorulardan biri olan “Kaç yıldır işsizsiniz?” sorusuna yanıt olarak “Neredeyse 1 yıla yakın işsizim” diyenlere çok üzülüyorum.”

Pelin de Süreyya gibi düşünüyor. Sonra da ekliyor, “Evine ekmek getiremeyen babaların ne kadar üzüldüğünü bilmiyorlar mı? Bu insan haklarına aykırı değil mi? Hani insanlar, çocuklar eşitti?”

Kızlarımıza bizler de yürekten katılıyoruz. “Haklısınız” diyoruz. Sonra da hemen ekliyoruz: “Yanlışları doğru yapmak bizim elimizde. Bunun için çok çalışmalıyız. Kendi hatalarımızı başkalarına yıkıp rahatlamamalıyız. Üstümüze görev almayıp, hep başkalarından beklememeliyiz. Durmadan yakınarak, başkalarını suçlayarak, kötüyü iyi yapamayız” diyoruz. Sonra hep bir ağızdan neşeyle tekrar ediyoruz: “Kendimize, birlikteliğimize, dayanışmamıza, yaptıklarımıza ve yapacaklarımıza güveniyoruz.”

Boztepe’deki genç kızlarımız, yarı yıl tatilinde, her zaman olduğu gibi, yine kentle ve sanatla buluştular. Ama bu yıl onları bir sürpriz bekliyordu. Vakfımızın yeni gönüllüsü Ayşe Kandamar, Opera Müdürü Sayın Erdoğan Davran ve Sayın Duygu İnandık Örnek’le görüşmeler yaptı. Kızlarımızın Ostim’de yeni açılan Devlet Opera ve Balesi Leyla Gencer Sahnesi’nde oynanan iki oyunu izleme olanağını sağladı. Büyükler daha önce tiyatroya gitmişlerdi, ama 4 ve 5’ler için bu ilkti. Hepsi çok heyecanlıydı. Çankaya Belediyesi de genç kızlarımızı taa Boztepe’den Ostim’e kadar otobüslerle taşıdı. Bu dayanışma için de, onlara teşekkür ediyoruz. İlk seyrettiğimiz oyun “Mutlu Prens”ti; müzikliydi, hüzünlüydü, derslerle doluydu ve tam bir görsel şöylendi. Genç kızlarımız bu oyundan büyük bir mutluluk duydular, keyif aldılar. İkincisi, “Küresel Isınma”yı konu alan bale ve saydam gösterisiydi. Kızlarımız ilk kez baleyle tanışmışlardı; şaşkınlıkla karışık mutlulukları görülesi bir tablo oluşturuyordu. Çalışmanın ödülü buydu anlaşılan. Sıra çalışmaya gelince canla başla çalışacaksın; sıra dinlenmeye gelince de, en düzeyli ve seçkin araçlarla dinlenirken kendini zenginleştirmeyi, geliştirmeyi sürdüreceksin.

(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)

 

Tags: , ,

Arşivler