21-22 Kasım 2008’de Ankara’da TMMOB Mimarlar Odası’nca düzenlenen Çocuk, Kent, Çevre ve Mimarlık Ulusal Buluşması’na Vakfımız bir araştırmayla katıldı. Genç Kız Evimizdeki etkinliklere katılan genç kızlarımızın kentli olma bilincini irdeleyen araştırmamız, gönüllülerimizin katılımına ve genç kızlara kattıklarına tanıklık etti.
Ankara’nın içerisinde, gökdelenlerin gölgesindeki gecekonduda yaşayan genç kızlar, kentten izole olmuş bir yaşam sürdürüyorlar. Varlık ile yokluk bir arada. Okulları var, ama okulu sürdürebilmek için destekten yoksunlar. Hakları var, ama hem bilmiyorlar hem de nasıl elde edeceklerinden habersizler. Bilgi hazineleri yanı başlarında, ama ne ulaşacak olanakları var ne de nasıl ulaşacaklarını biliyorlar. Fişek Enstitüsü’nün, “kentlievi” yaklaşımı çerçevesinde, Ankara-Türközü-Boztepe Mahallesi’ndeki dar gelirli ailelerin, “ilköğretime devam etmekte olan” genç kızlarına yönelik başlattığı, “Genç Kız Evi”, 5.ders yılında da çalışmalarını sürdürmektedir.
“Genç Kız Evi” projesinin temelini, “kentli evi kavramsallaştırması” oluşturmakta ve Enstitü’nün çocuk emeğinin sona erdirilmesi çalışmalarının bir parçası niteliğinde görülmektedir.
Bu kavramsal çerçeve bağlamında Genç Kız Evi’nin ana amacı, kız çocukların eğitim ve sosyal yaşama katılım düzeylerini arttırarak, yoksullukla başa çıkma ve kentli değerleri benimsemede kadınların ve genç kızların ön plana geçmesini sağlamaktır. Kente göç eden ailelerin kırsal değerlerin yerine kentsel değerleri koymalarına, kent yaşamına ayak uydurmalarına ve sorunlarına birlikte çözüm yolları aramalarına yardımcı olmak ise diğer hedefler arasında yer almaktadır.
Bu amaçlarla Ankara’nın Çankaya semtinin Boztepe mahallesinde 3 oda 1 salon büyüklüğe sahip bir gecekondu evi, 5. yıldır bölgede 4. – 8. sınıflara giden yaklaşık 70 kız çocuğuna bir yandan çalışma mekanı sunarken, diğer yandan beslenme olanağı, derslerine yardım, kütüphane ve bilgisayar gibi teknik destekler sağlamaktadır. Projenin yalnızca kız çocuklarını kapsamasının en temel nedeni eğitimdeki fırsat eşitsizliğidir. Eğitime yönelik destek, yaratıcı drama gibi bireysel gelişime katkı sağlayacak kurslar ile de desteklenmektedir. Ayrıca tiyatrolara, gezilere, hayvanat bahçesine, müzelere, kentin hareketli alanlarına düzenlenen gezilerle çocukların yaşadıkları kenti tanımaları sağlanmakta ve okula devam ettikleri sürece o kentin bir parçası olacakları inancı güçlendirilmektedir. Öte yandan kız çocuklarının Genç Kız Evi’nde gördükleri ilgi ve sevgi özgüvenlerini geliştirmekte, yetilerini ortaya çıkarmalarına olanak sağlamakta ve sonuçta ne istediklerini bilen kişilikli ve meslek sahibi bireyler olmalarını olumlu yönde etkilemektedir.
Beş yıl boyunca genç kızlara, kentli değerler tanıtılmaya çalışılmış; bunlar yaşamın içinde ve yaşatılarak öğretilmeye çalışılmıştır. Bu deneyimde ulaşılan noktayı anlamak için genç kızlara sorular sorulmuştur:
1) Kentli olmak ne demektir? (Tablo 1)
2) Nasıl bir kent istiyoruz? (Tablo 2)
Genç kızlarımız kentli olmak kavramına ağırlıkla, kurallara uymak, yardımsever saygılı hoşgörülü olmak, çevreyi korumak, eğitimli bilgili kültürlü olmak ve kentin zenginliklerinden yararlanmak anlamlarını yüklemektedirler.
Genç kızlarımızın nasıl bir kent istiyoruz sorusuna ağırlıkla verdikleri: düzenli güvenli huzurlu temiz yeşil, insana doğaya hayvana saygılı, terör vahşet ve doğal afetlerin olmadığı, okul park tiyatro sinema spor hastane kütüphane gibi sosyal olanaklara sahip, okumaya önem ve fırsat veren, kurallara uyulan, hoşgörülü ve yardımsever insanların bulunduğu bir kentte yaşamak ise bir özlem. Çünkü kentte olmasını istediklerini Boztepe’de bulabiliyor musunuz sorusuna kızların hepsi “hayır” diyor. Bu da onların nasıl bir yoksulluk ve yoksunlukla kuşatıldıklarını, ne denli kente uzak yaşadıklarını açık bir şekilde gözler önüne seriyor.
Her iki tabloya birlikte bakıldığında kentli olmak tanımları ile yaşamak istediğimiz kent tanımlarının çok büyük oranda örtüştüğünü görüyoruz. Ancak Tablo 2’de hemen dikkati çeken birkaç özlem çocukların ülkemizin sosyo-ekonomik yapısının neden olduğu yoksulluklarını gün yüzüne çıkarıyor. Bu özlemler ayrıcalıkların, zengin fakir ayrımının, maddi sıkıntıların olmadığı ve yeterli istihdam olanaklarına sahip bir kent özlemi. Doğal afetleri bir kenara bırakacak olursak yine çocukları dile getirdiği terör ve vahşetin olmadığı bir kent özlemi büyük oranda bu sorunların bir sonucu değil mi?
Biz genç kızlarımızdan umutluyuz. Onlarla yaşadığımız yaklaşık 5 yıllık bir deneyimde, onların bu yoksulluk ve yoksunluk çemberini kırmalarını sağlayacak eğitimin önemini çoktan kavradıklarını ve artan ders başarıları ile bu çemberi şimdiden kırmaya başladıklarını sevinçle gözlemliyoruz.
* Öğr. Grv. Ankara Üniv. Sağlık Eğitimi Fakültesi
Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)