Yedi yıldır çalışan çocukların iş yaşamlarını konu alan fotoğrafları yarıştırarak, fotoğraf sanatçılarının ve kamuoyunun dikkatini bu alana çekmeye çalışıyoruz. Fotoğraf yarışmasıyla oluşan arşivin çalışan çocukları koruma mücadelemize büyük bir destek vereceğini düşünüyoruz. Mücadelelerimizle bir gün ortadan kalkacak olan çocuk emeğini belgelemek ve tarihe iz bırakmak da bu yarışmanın önemli amaçlarından biri. Ulusal düzeyde belirli bir başarıyı da yakaladığımız inancındayız. Bunun kanıtı, web sayfamızdan ulasabileceğiniz ödül ve sergileme kazanan fotoğraflardır. Bu başarıda seçici kurul üyelerimizin ve katılımcı fotoğraf sanatçılarının büyük bir katkısı var. Onlara teşekkür borçluyuz.
Bu yıl düzenlediğimiz “7.Çalışan Çocuklar Fotoğraf Yarışması”na, 28 yarışmacının 88 siyah beyaz ve 137 renkli baskı fotoğrafı ile katıldı. Ozan Sağdıç, Mehmet Aslan Güven, Adnan Polat, Erol Karaca ve Prof.Dr.Ahmet Makal (Vakıf Temsilcisi) oluşan seçici kurul, 21 Mart 2009 tarihinde toplanarak, yarışmaya gönderilen emek ürünlerini değerlendirdiler. 11 yarışmacının 14 adet çalışması ödüle; 16 yarışmacının 30 adet siyah-beyaz, 19 yarışmacının 52 adet renkli baskı çalışma sergilenmeye değer görüldü. Her birini Vakıf gönüllümüz saydığımız fotoğraf sanatçılarına, hem yarışmayı sahiplendikleri için, hem de emek ürünlerini bizlerle paylaştıkları için teşekkür ediyoruz. Biz de bu ürünleri, isteyen herkesle paylaşıyoruz. İzin almak koşuluyla, ücretsiz tüm kurumlarla paylaşıyoruz.
Ödüle Değer Görülen Fotoğraflar (Siyah-beyaz) :
Nevzat Hız
Mehmet Can
Tamer Sözener
İ.Selçuk Kadıoğlu
Gülnur Besçeli
Mehmet Çakır
Tamer Sözener
Ödüle Değer Görülen Fotoğraflar (Renkli) :
Nejla Osseiran
Hasan Hulki Muradi
Velittin Kara
Mehmet Can
Mehmet Çakır
Nezir Şahin
Hasan Hulki Muradi
2009, Siyah-beyaz baskı, 1. ödül (Nevzat Hız – Karaman)
2009, Siyah-beyaz baskı, Vakıf Özel Ödül (İ.Selçuk Kadıoğlu – Tarsus/İçel)
2009, Siyah-beyaz baskı, 2. ödül (Mehmet Can – Denizli)
Bu yıl, “7.Çalışan Çocuklar Fotoğraf Sergimizi”, üniversite öğrencileriyle ve çalışanlarıyla paylaştık. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politika Araştırma ve Uyguluma Merkezi (SPAUM) ile işbirliği halinde, Fakültenin Sütunlu Salonu’nda açtığımız sergi, hem açılışında ve hem de sergi süresince büyük ilgi gördü. Açılışta Dekan Prof. Dr.Celal Göle, ILO Türkiye Temsilcisi Gülay Aslantepe, SPAUM Müdürü Prof.Dr.Ahmet Makal, Seçici Kurul Üyesi Mehmet Aslan Güven birer konuşma yaparak, çalışmanın önemi ve değeri üzerine görüşlerini söylediler. Bu buluşmaya tüm emek verenlere teşekkür ederiz.
Sergiyi gezen gençler, şaşkınlıklarını gizleyemediler; bugüne değin hiç görmedikleri çalışan çocuk profilleri ile karşılaşmaları onları etkiledi. Ödül törenine katılan fotoğraf sanatçılarıyla da tanışan ve buluşan gençler, bize yer seçiminin ne denli yerinde olduğunu gösteren birer canlı tanık oldular.
7.Çalışan Çocuklar Fotoğraf Sergimiz, bir kez de, 2-5 Haziran 2009 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Prof.Dr. Abdulkadir Noyan Salonu Fuayesi’nde sergilenecek. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sinema ve Fotoğrafçılık Topluluğu ile Vakfımızın işbirliği böyle olumlu bir sonuç verdi ve buluşmayla sonuçlandı. Bu kez çalışan çocuk fotoğraflarını, doktor adaylarıyla buluşturmaktan mutluluk duyacağız. Sergi açılışı öncesi, Tıp Fakültesi Dönem II öğrencileri, Enstitümüzün Ostim İşçi Sağlığı İş Güvenliği Merkezi’ne yaptığı geziyle ilgili izlenimlerini ve incelemelerini arkadaşlarına aktaracaklar. Bu sunumun ardından, yine her yıl olduğu gibi Genel Yönetmenimiz Prof. Dr.A.Gürhan Fişek, öğrencilere, “Hekimliğin Sosyal Boyutu” konulu bir konferans verecek. Bu sürece emeği geçen herkese, başta bu eğitim modülünün sorumlusu Doç.Dr.Deniz Çalışkan olmak üzere teşekkür ediyoruz.
GENÇLERİN FOTOĞRAF SERGİSİNDEKİ GÖZLEMLERİ VE DEĞERLENDİRMELERİ
Abdurrahman Terzi, şöyle yazıyor : “Bazı zamanlarda, bazı konularda, bir melodi, bir görüntü, bir sanat eseri, kitaplara sığmayacak, kelimelerle anlatılamayacak düzeyde duygu, düşünce ve birikimleri bize kazandırabilir. Sanatın gücü de bence bu özelliğinden kaynaklanmaktadır. Belki günlerce, saatlerce çalışan çocukların böyle bir hayatı hak etmediklerini, onların, hangi işi yaparsa yapsın, öncelikle çocuk olduklarını, onları çalıştırarak, onların çocukluklarının ellerinden alındığını anlatabiliriz. Bu yöndeki çalışmalar da çok önemlidir. Ancak kimi zaman, kir pas içinde bir tulum, ufacık elleri makine yağı ile bulanmış, elinde belki de bir şeker olması gerekirken, bir ingiliz anahtarı tutturulmuş, şaşkın gözlerle size bakan bir çalışan çocuk görüntüsü, sizde çoğu akademik bilgiden, daha vurucu etki yapabilir. Bu sergide, benim izlenimlerim bu doğrultudaydı. Fotoğraflara bakarken, bu vuruculuğu ve o yürek-delen bakışları, hep yüreğimde hissettim. O çocukların, o yalan bilmeyen, çıkar gözetmeyen masum çehreleri de, gözü kardan başka bir şey görmeyen, çıkarları doğrultusunda hiçbir kural tanımayan bencillerin dünyasına yakışmıyordu.”
Ömer Sevil, bilimsel bir inceleme yaparcasına bizim dikkatimizi serginin iskeletine yöneltiyor : “Dikkat çeken birinci nokta : Özellikle hayvanlarla haşır neşir olan çocuklar. Kimisi çobanlık yapıyor, kimisi koyunları yıkıyor. Ancak ortak özellikleri şu ki, küçücük yaşta ve aslında hiç yapmamaları gereken işlerde çalışıyorlar. Dikkat çeken ikinci nokta : Sanayide çalışan çocuklar. Gerekli alt yapıdan yoksun, göreceli kötü koşullarda, işçi sağlığı iş güvenliğinden yoksun küçük işletmelerde sıklıkla görülen çocuk işçiler binbir zorlukla mücadele etmektedirler. Dikkat çeken üçüncü nokta : Elinde pahalı bir dondurma olan ve kafasının üstünde taşıdığı midye tezgahıyla sokak sokak dolaşan arkadaşımızdan söz etmek istiyorum. Yüzünde büyük bir gülümsemeyle, -muhtemelen fotoğrafçının kendisine aldığı- dondurmayı yiyor. Şanslı yaşıtlarının belki de yemedikleri zaman mutsuz olduğu dondurmayı yerken, değerini gerçekten biliyor ve az sonra tüm temposuyla işine döneceğinin farkında. Bir de son olarak “virtüöz” başlığıyla sergide yerini alan keman çalan çocuğun fotoğrafını etkileyici bulduğumu söylemek istiyorum. Kimbilir belki de, aslında tüm çocukların içinde olan ancak kullanıldığı zaman ortaya çıkabilecek olan potansiyeli hepsi adına gösteriyor. Yeter ki, onlara seçme ve daha önemlisi bilinçlenme şansı verilsin.”
Burak Sarısoy ise şunları yazıyor : “Sen sus gözlerin konuşsun diye bir laf vardır. Sergide gösterilen çocuklar, fotoğraf olduğundan olsa gerek, çok sessizdiler. Ancak gözleri, geçirmiş oldukları kısa ömürlerine göre uzun ve derin anlamlar taşıyordu. Hayatla henüz çok erken yaşta karşılaşmış olmanın verdiği şaşkınlık, yüzlerine yansımıştı. Akranlarının oyun oynadığı sırada, kendilerinin çalışıyor olmalarına duydukları tepkiyi, istemsiz de olsa yüzlerine yansıtmışlardı. Hakkari’den, Çukurova’dan, Edirne’den, ülkenin bambaşka yerlerinden, bambaşka işleri yaparken görüntülenmişlerdi. Ama aralarında, neredeyse, hiç fark yoktu. Her çocuk birbirini aynısı. Çünkü onlar masumdular. Gerçek hayattan kopuk, bambaşka dünyalarda yaşamaları gerekirdi. Hayal kurmaları gerekiyorken, üretmeleri beklenirse, hayalleri küçülür. Hem de daha çok erken yaşlarda… Bir çocuğun sahip olduğu en büyük sermayesidir hayalleri ve bu sermayesini yitirmesi, filizlenen bir çiçeğin solmasına benzer. Fotoğraflarda sergilenmiş olan hüzün, yalnızca bakanların dudaklarının büzülmesine, yüreklerinin burkulmasına yol açmamalıdır. Üzülmek bir başlangıç olabilir; ama yeterli değildir. Fotoğraflara baktığında vicdanında kıpırdanma hisseden herkesin, çocuk emeğinin kullanılmaması konusunda atması gereken somut adımlar olduğunu bilmesi gerekir.”
2009, Renkli baskı, 1. ödül (Nejla Osseiran – İstanbul)
2009, Renkli baskı, 2. ödül (Hasan Hulki Muradi – İstanbul)
2009, Renkli baskı, 3. ödül (Velittin Kalınkara – Çal /Denizli)
Seçici Kurul Üyesi ve Devlet Sanatçısı Ozan Sağdıç, teşekkür belgesini A.Ü., S.B.F. Dekanı Celal Göle’den alırken.
DÜŞÜNCE ODAKLI İŞ BİRLİKLERİ
Düşünce Ortamlarının (önceki adıyla okur seminerleri, düşünce atölyeleri) Fişek Enstitüsü geleneği içinde çok önemli yerleri vardır. Her birinin belli bir konu üzerinde yoğunlaştığı ve yürütülen çalışmaların yazılı-görsel materyal olarak saklandığı (Çalışma Ortamı dergilerinde ve/veya CD halinde) düşünülürse, Enstitümüzün geniş bir arşivi oluşmuş bulunmaktadır. Yine bu çalışmalara bir çok seçkin konuğun katkıda bulunduğu düşünülürse, eldeki arşivin bilimsel araştırmalar için eşsiz bir kaynak olduğu da kolayca söylenebilir.
Düşünce Ortamlarının en önemli özelliği, farklı meslek dallarından gelen insanların, belirlenmiş bir konu çevresindeki görüşlerini özgürce dillendirmeleridir. Böylece ele alınan konuya çok yönlü bakma olanağı elde edilmiş olmaktadır.
Bu ortamların düzenlenmesinde, kurumsal işbirlikleri de önemlidir. Sözgelimi, son toplantı (“Şiddete Karşı Düşünce Ortamı”), Türkiye Gençlik Federasyonu ve Çankaya Belediyesi’nin işbirliğiyle gerçekleştirilmişti.
Yine bu ortamlarda, ille de bir görüşün egemenlik kazanması gerekmediğinden, bitmeyen ikili atışmalara rastlanmamaktadır. Bu özellikleriyle, düşünce ortamları, herkesin görüşlerini serbestçe sergiledikleri “düşünce sergileri”ne dönüşmektedir
Bu toplantılar, kendisini hem biçimsel ve hem de içerik açısından sürekli geliştirmiştir. Ulaşılan son nokta Düşünce Ortamlarıdır (sempozyum).
Çalışma Ortamı Okur Seminerleri (sonra Düşünce Atölyeleri), düşünce ortamlarına dönüşürken, “sempozyum” benzeri bir yapılanma da kazanmıştır. Genellikle 4-5 oturumdan oluşmakta ve oturumlar “kolaylaştırıcı”lar tarafından yönlendirilmektedir. Çağrılı konuşmacılar, düzenleme kurulunca seçilen kişiler olup, yine çerçevesi düzenleme kurulunca çizilmiş konularda sunum yapmaktadırlar. Gönüllü konuşmacılar ise, kendi seçtikleri konuda, kısa konuşmaları ile dinleyicilerin dikkatini çekmeye çalışmaktadırlar.
Düşünce ortamları, hem CD olarak saklanmakta ve hem de kitap olarak yayınlanmaktadır. Bu bakımdan belirlenen konudaki bilgiler, daha geniş bir kesimle paylaşılabilmektedir.
Düşünce Ortamı için belirlenen konular, genelde daha geniş kesimleri ilgilendiren ve değişik boyutlarıyla ele almaya elverişli olanlar arasından seçilmektedir. Sözgelimi, 19-21 Nisan 2008 tarihlerinde düzenlenen toplantı, “Şiddete Karşı Düşünce Ortamı” başlığını taşıyordu ve şiddetin enine boyuna irdelenmesiyle sonuçlanmıştı.
Bu kez, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi SPAUM ile işbirliği halinde ve bu fakültenin Prof.Dr.Aziz Köklü Salonu’nda, “Cumhuriyet’in 100.Yılına Doğru Çocuk Politikaları” konulu bir Düşünce Ortamı tasarlanmaktadır. 18-19 Kasım 2009 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan toplantının, büyük bir gereksinmeye yanıt vereceği düşünülmektedir.
“Cumhuriyet’in 100.Yılına Doğru Çocuk Politikalar” konulu Düşünce Ortamı’nın oturum başlıkları şöyle tasarlanmıştır :
- Cumhuriyet ve Çocuk
- Çocuk ve Toplum
- Küreselleşme ve Çocuk
- Çocuk Sağlığı ve Gelişimi
- Çocuk ve Eğitim
- Çocuk Emeği, Çocuk Yoksulluğu ve Sosyal Politika.
Çağrılı ve gönüllü konuşmacıların katkılarıyla zenginleşecek düşünce ortamının bir üniversite ortamında, gençlerle buluşması da mutluluk verici bir düştür.
A.Ü., S.B.F. Dekanı Celal Göle ile Seçici Kurul Üyesi M.Aslan Güven açılışta
- Hız, N.Osseiran, A. Makal, A.G. Fişek, S.Kadıoğlu birlikte