ANKARA’DA FARKLI SOSYO-EKONOMİK YAPIDAKİ İLÇELERDE SU VE YAŞAM

 

                                                                          GİRİŞ

Su gündelik yaşantımızın vazgeçilmez bir ögesi olarak, gün geçtikçe artan bir önem kazanmaktadır. Su, insaların içme, taşıma, sulama ve enerji gereksinmelerini karşılamak dışında, bitkisel ve hayvansal yaşamın da ön koşuludur. Suyun insan, diğer canlılar ve ekosistem için taşıdığı önem, suların korunmasını, kullanılmasını ve dağıtımını toplumun en önemli konusu haline getirmiştir. Dünyanın bir çok köşesinde yaşanan ciddi su kıtlığı, suların sınırlı ellerde toplanması ve suların kirlenmesi bu toplumsal konunun, toplumsal sorun haline dönüşmesine yol açmıştır. Özellikle 20.yüzyılın başından beri, sulara ilişkin düzenlemelerin gerek ulusal, gerekse Uluslararası düzeyde yaygınlaşması, ülkemizi de içine almaktadır. (GÜNEŞ, 2010) Ama Cumhuriyet’in ilanından bu yana, su politikalarında farklılıklar ortaya çıkmış; son olarak da suyun ticari olarak değerlendirilmesi ve özelleştirilmesi, su sorununun toplumsal boyutlarının derinleşmesine yol açmıştır.

Kişinin, fizyolojik su gereksinmesinin yanı sıra kullanım suyu gereksinmesi de, yaşamında önemli bir yer tutmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından kullanım suyu gereksinmesi kişi başına en az 150 lt/gün olarak kabul edilmektedir. Bu miktar batı ülkelerinde 500 lt/gün’e kadar yükselmekte; geri kalmış Asya ve Afrika ülkelerinde bölgelerinde 50 lt/gün’e kadar düşmektedir.

Suyun kullanım amaçları şu şekilde sıralayabiliriz :

  • İçme ve yemek pişirme,
  • Kişisel temizlik (çamaşır, banyo, temizlik vb)
  • Konutların temizliği
  • Isınma ve havalandırma
  • Cadde ve sokak temizliği
  • Eğlence ve sportif amaçlar (yüzme havuzları, banyo vb)
  • Görsel kullanımı (park ve bahçe havuzları, fıskiyeler)
  • Yangın söndürme
  • Atıkların uzaklaştırılması (kanalizasyon)
  • Ekonomik amaçlı kullanımlar (hidroelektrik santraller, tarımsal sulama, sınai üretim vb).

Aşağıdaki tabloda içme ve kullanma sularının nitelikleri ve en az gereksinim duyulan miktarları şöyledir :

  • Yeterli miktarda olmalıdır : a) İçme suyunda gereksinme en aza kişi başına 2,5 lt/gün b) Kullanım suyunda gereksinme en az hane başına 150 lt/gün
  • Fiziksel nitelikleri uygun olmalıdır : Renksiz, kokusuz, tortusuz ve berrak olmalı; radyoaktif maddeler içermemelidir.
  • Kimyasal nitelikleri uygun olmalıdır : Sağlık için gerekli olan mineralleri içermeli; zararlı ve zehirli maddeler bulunmamalıdır.
  • Bakteriyolojik nitelikleri uygun olmalıdır : Hastalık etkeni olan mikroorganizmaları içermemelidir.

AMAÇ VE YÖNTEM :

Çalışmamızda, farklı ilçelerde, gereksinmelerle ile sosyo-ekonomik düzey arasında ilişki araştırılmıştır. Görmek istediğimiz olgu, suyun para karşılığı yurttaşlara ulaşmasına bağlı olarak tüketimin etkilenip etkilenmediğini; tüketimi etkileyen başka etmenlerin varlığını ortaya koymaktır.

Bunun için Ankara ili içerisinde birbirinden sosyo ekonomik yönden farklılık gösterdikleri kanıtlanmış olan 3 ilçe üzerinden bir tanımlama yapmaktır. Çankaya, Keçiören ve Mamak ilçelerinde, su tüketim faturaları ve anket formu kullanarak, alandan veri toplanmaya çalışılmıştır. Su tüketim faturaları üzerinden, örneklem almak çok iyi olurdu. Ne yazık ki, ASKİ ile yeterli işbirliğini kuramadığımızdan, kartopu örneklem yöntemi ile alan çalışması yapılabilmiştir.

BULGULAR :

Çankaya ilçesinde; örneklemimize giren ailelerin demografik özellikleri şöyledir :

  • Hanelerde yaşayan aile bireylerin sayısı sırasıyla 3 (%20), 4 (%70) ve 5 (% 10)’tir.
  • Ailedeki yetişkinlerin eğitim durumu ise ağırlıklı olarak üniversite mezunudur.
  • Haneye giren aylık toplam gelir, ortalama 5.000 TL yöresindedir.
  • İçme suyu bütün hanelerde, dışarıdan damacana ile getirilmektedir.
  • İçme suyu tüketimi, ailedeki birey sayısına göre değişiklik göstermektedir. Ortalama günlük tüketim, sırasıyla 3 (6-8,5 lt),4 (10-11,3 lt) ve 5(10-11 lt) birey yaşayan evlerde parantez içinde gösterilmiştir.
  • Aylık tüketilen kullanma suyu ise ortalama 6 metreküp-gündür.
  • Ankara Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yapılan su analizlerinde, içme kullanma suyu kimyasal analiz raporuna göre, Çankaya ilçesinde “uygun” bulunmamıştır.

Keçiören ilçesinde; örneklemimize giren ailelerin demografik özellikleri şöyledir :

  • Hanelerde yaşayan aile bireylerin sayısı sırasıyla 3 (%10), 4 (%60) ve 5 (% 30)’tir.
  • Ailedeki yetişkinlerin eğitim durumu ise lise mezunu ve üniversite mezunu olarak eşit bir dağılım göstermektedir.
  • Haneye giren aylık toplam gelir, ortalama 2.000 TL yöresindedir.
  • İçme suyunun kaynağı, hanelerin %30’unda çeşme suyu, %70’inde ise damacanadır.
  • İçme suyu tüketimi, ailedeki birey sayısına göre değişiklik göstermektedir. Ortalama günlük tüketim, sırasıyla 3 (6 lt),4 (8 lt) ve 5(10-11 lt) birey yaşayan evlerde parantez içinde gösterilmiştir.
  • Aylık tüketilen kullanma suyu ise ortalama 7 metreküp-gündür.

Mamak ilçesinde; örneklemimize giren ailelerin demografik özellikleri şöyledir :

  • Hanelerde yaşayan aile bireylerin sayısı sırasıyla 3 (%20), 4 (%40) ve 5 (% 40)’tır.
  • Ailedeki yetişkinlerin eğitim durumu ise ağırlıklı olarak lise mezunudur.
  • Haneye giren aylık toplam gelir, ortalama 1.500 TL yöresindedir.
  • İçme suyu bütün hanelerde, %80 musluktan akan su ve % 20 damacana ile sağlanmaktadır.
  • İçme suyu tüketimi, ailedeki birey sayısına göre değişiklik göstermektedir. Ortalama günlük tüketim, sırasıyla 3 (4 lt),4 (6 lt) ve 5(10 lt) birey yaşayan evlerde parantez içinde gösterilmiştir.
  • Aylık tüketilen kullanma suyu ise ortalama 9 metreküp-gündür.
  • Ankara Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından yapılan su analizlerinde, içme kullanma suyu kimyasal analiz raporuna göre, Mamak ilçesinde “uygun” bulunmamıştır.

SONUÇ:

Çankaya – Keçiören – Mamak ilçelerine doğru bir yol izlersek; ailedeki birey sayısının arttığını, haneye giren gelirin düştüğünü, damacana ile su tüketiminin düştüğünü, içme suyu tüketiminin ise özellikle 3-4 bireyin yaşadığı ailelerde azaldığını görmekteyiz. Çankaya’da içme suyu tükemi batı standartlarındadır; ailedeki birey sayısı arttıkça bu değer de düşmektedir. İçme sularının içilemezliği de gösterildiğine göre, toplum sağlığı damacana kullanımının yüksek olduğu Çankaya’dan, damacana kullanımının düşük olduğu Mamak’a doğru artan bir tehdit altındadır. Bu azalma tamamen gelirin bir fonksiyonu olarak görülmelidir.

Kullanma suyu ise aynı yolu izlediğimizde artmaktadır. Bunu ailedeki birey sayısının artışı ile açıkladığımız gibi, daha az su tüketimini getiren teknoloji kullanımı ile de bağlantılandırabiliriz. Bunun yanında, eğitim düzeyinin daha yüksek olduğu Çankaya ilçesinde, ailelerin suyu daha verimli kullandığı ve bilinçli bir tasarrufa yöneldiği de gözlenmiştir. Bu gözlemi, ziyaret ettiğimiz evlerde uyguladığımız eğitim setine gösterilen tepkilerden de çıkarma olanağı olmuştur. Çankaya’da benimsenen bilgi-tutum-davranış; Mamak bölgesinde yeni yeni öğrenilmektedir.

Su tüketimini, insanca yaşam düzeyini değerlendirmenin bir aracı olarak gördüğümüzde, kentin sosyal politikasını belirleyen yerel yönetimlerin, bu araştırmanın ortaya koyduğu verilerden sonuçlar çıkarması gerektiğini düşünmekteyiz. Bir insan hakkı olarak “su hakkı” mutlaka gelirden arındırılmalı; eğitimle desteklenmelidir. Yerel yönetimler, yurttaşlara karşı, insan odaklı politikalar benimsemeli ve onları “küreselleşme”nin azgın dalgalarından korumalıdır.

KAYNAK :

Güneş, Ahmet M.: Avrupa Birliği Su Çerçeve Yönergesi ve Türk Su Hukuku, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2010, N. 2, s. 167 vd.

* Genç Sosyal Politikacı

Tags: ,

Arşivler