“Asıl ihtiyacımız yasal düzenlemeler değil”

 ANKARA BAROSU İLE RÖPORTAJ

 

AV. H. ÖZLEM DURGUT[1]

 

Fişek Enstitüsü: Ankara Barosu hangi tarihte, hangi nedenlerle Çocuk Hakları Merkezi’ni yaşama geçirdi?

 

Özlem Durgut: Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi, 1994 yılında çocuk alanında hak mücadelesi yürütmek ve çocuk haklarının gelişimine katkı sunmak amacı ile kurul şeklinde oluşturulmuş; daha sonra merkez kurma çalışmaları sonucunda 13 Haziran 2000 tarihinde Çocuk Hakları Kurulu’nun yanı sıra Çocuk Hakları Merkezi de kurularak çalışmalara başlamış ve aynı yıl içinde ‘Ankara Barosu Kurul, Komisyonlar, Merkez ve Kulüpler Yönergesi’ uyarınca Çocuk Hakları Kurulu ve Çocuk Hakları Merkezi birleştirilerek çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

 

Fişek Enstitüsü:Türkiye’de çocuk haklarının en fazla ihlal edildiği alanlar hangileri?

 

Özlem Durgut: Birleşmiş Milletler, 2018’de çocuklara yönelik 24 bin ağır ihlal ve istismarın teyit edildiğini aktardı. Bu ağır ihlaller arasında öldürme, sakatlama, cinsel şiddet, kaçırma, insani yardımlara erişimi engelleme, çocukların silahaltına alınması, okul ve hastanelere yönelik saldırılar yer aldı. Dünya üzerindeki çocukların haklarını koruyabilmek ve geliştirebilmek adına faaliyet gösteren uluslararası organizasyonlara ve birçok ülkenin kabul ettiği sözleşmelere rağmen her yıl milyonlarca çocuk en temel haklarından dahi mahrum bir şekilde şiddet, istismar ve çeşitli sömürülere maruz kalmaktadır. Çocuklar, en temel haklarından mahrum bir şekilde işçi ve asker olarak kullanılmakta, zorla fuhuş yapmaya zorlanmakta, fiziksel, cinsel ve duygusal şiddete maruz kalmakta ve çatışmalardan dolayı ülkelerini terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Tüm bunların yanı sıra, her yıl binlerce çocuk çeşitli sebeplerle kaçırılmakta ve ortadan kaybolmaktadır. Çocuk haklarına yönelik en büyük ihlallerden biri çocuk işçiliğidir. Çocuk işçiliği ve sömürü bugünün dünyasında milyonlarca çocuk için her günlük tekrar eden acı bir gerçektir. Bu çocuklar tehlikeli koşullar altında çalışmalarının yanı sıra çoğu zaman çocuk istismarına ve sömürüye de maruz kalmaktadırlar. Çocuk haklarının en insanlık dışı ihlal edildiği durumlardan biri de çocukların cinsel, fiziksel ve duygusal istismarıdır.

 

 

Fişek Enstitüsü: Son yıllarda uyuşturucu ticaretinde, hırsızlıkta, fuhuşta, pornoda çalıştırılan çocukların sayısında ürkütücü boyutta artış gözlemleniyor. Sizin bu alandaki gözlemleriniz nasıl?

 

Özlem Durgut:Çağımızın bilişim çağı olduğu, her türlü bilgiye ve veriye ulaşmanın olumlu ve olumsuz sonuçlarının yaşandığı göz önünde bulundurulduğunda, çocuk hak ihlallerinin de çeşitlendiği ve farklı şekillerde ortaya çıkabildiği, günümüzün bir gerçeğidir. Değişen bu şartları daha iyi kavrayabilmek, hak mücadelesini daha etkili sürdürebilmenin bir gereğidir. Bunun yolu da, farklı disiplinlerle işbirliği halinde, değişen ve gelişen dünya düzenini yorumlayabilmekten geçer. Bu yönde bir adım atabilmek ve çocuk hak mücadelemizi daha etkin ve günün farkındalığıyla sürdürebilmemize katkıda bulunmak için sivil toplum örgütleri ve farklı disiplinlerden uzmanlarla birlikte hareket etmek son derece önemli hale gelmiştir.

 

Fişek Enstitüsü: Bugüne kadar Barolar çocuk işçilik konusunda somut olarak neler yaptılar/ neler yapmadılar?

 

Özlem Durgut: Çocuk işçiliği konusunda barolar tarafından farkındalık ve bilgilendirme amaçlı etkinlikler yapılıyor. Bu yönde geliştirilen projeler ve çalışmalar olduğunda ve destek istendiğinde de yetki kapsamımız dahilinde müdahil olmaya çalışıyoruz.

 

 

 

Fişek Enstitüsü: SGK ve İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin verilerinden takip

ettiğimiz kadarıyla her yıl çok sayıda çocuk iş kazasında yaşamlarını yitiriyor, çok daha fazlası sakat kalıyor. Bu çocuk işçi cinayetlerine ilişkin izlediğiniz dava var mı?

 

Özlem Durgut: Bu tür bir davayı izleyebilmemiz için; ya bir meslektaş veya dosyanın tarafınca merkezimizden destek talep edilmiş olması veya yaşanan hak ihlali ile ilgili medya veya diğer vasıtalarla haberdar olmuş olmamız gerekmektedir. Çünkü her gün farklı konularda açılan binlerce dava vardır ve dosya içeriğini ilgililerden başka kimsenin görme olanağı bulunmamaktadır. Bugün itibarı ile yanıtlamak gerekirse, takip ettiğimiz bu tür bir dava yoktur.

 

 

 

Fişek Enstitüsü: Baro ne tür çocuk hakkı ihlallerine müdahil oluyor? Davaların takipçisi olmama durumunda aile ile nasıl bir iletişim kuruyorsunuz, süreç nasıl işletiliyor?

 

Özlem Durgut: Çağımızın bilişim çağı olduğu, her türlü bilgiye ve veriye ulaşmanın olumlu ve olumsuz sonuçlarının yaşandığı göz önünde bulundurulduğunda, çocuk hak ihlallerinin de çeşitlendiği ve farklı şekillerde ortaya çıkabildiği, günümüzün bir gerçeğidir. Değişen bu şartları daha iyi kavrayabilmek, hak mücadelesini daha etkili sürdürebilmenin bir gereğidir. Bunun yolu da, farklı disiplinlerle işbirliği halinde, değişen ve gelişen dünya düzenini yorumlayabilmekten geçer. Meslektaşlarımızın soruşturma aşamasında ve kovuşturma aşamasında yaşadıkları her türlü çocuk hak ihlallerine ilişkin destek talepleri karşılanmakta, ülke bazında çocuk hak ihlalleri yaşanan davalarda Baromuz adına müdahil olunarak çocukların adalete etkin erişimi için mücadele edilmektedir. Hak ihlalinin tarafı aile ise veya herhangi bir nedenle çocuk ile aile arasında bir menfaat çatışması söz konusu ise aile ile bilgi paylaşımı, doğal olarak yapılmıyor. Fakat böyle bir durum yoksa soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında aile bilgilendirildiği gibi, birlikte hareket ediliyor.

 

Fişek Enstitüsü: Çocuk işçiliği ile ilgili mevzuatta bir eksiklik bulunmadığı, asıl sorunun mevzuatın uygulanmaması olduğu sıkça söyleniyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

 

Özlem Durgut: Çocuk işçiliği, her ne kadar tam tersi gibi görünse de, sadece Türkiye’de değil dünya genelinde tamamen ortadan kaldırılmak için somut girişimlerde bulunulan bir durum değil maalesef.. Sınırlar çizerek, kuralları netleştirerek, en azından çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimine zarar verilmeyecek ölçülere uyulması sağlanmaya çalışılıyor. Ama uygulamada bu kurallara tamamen uyulduğunu söylemek tabi ki mümkün değil. Böyle olunca da iş tamamen emek sömürüsüne dönüşüyor.

 

 

Fişek Enstitüsü: Yasal düzenlemeler ve uygulamaya konulan yasaların denetimine sizin biçtiğiniz rol bağlamında Baro sürece nasıl bir katkı sunabilir?

 

Özlem Durgut: Merkez üyelerinin kapasitelerinin geliştirilmesi amacı ile merkez içi eğitim faaliyetleri düzenlenmekte, talep üzerine çeşitli okullarda çocuk ve gençlere hak ve sorumlulukları ile ilgili farkındalık düzeylerini geliştirecek eğitimler verilmekte, aynı şekilde çocuklarla temas eden farklı meslek gruplarına, ilgili kurumlarla işbirliği yapılarak eğitim verilmesinin yanında proje, çalıştay, seminer gibi etkinliklerle uygulamadaki sorunlara çözüm üretme yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Yukarıda 4.soruya verdiğim yanıtta belirttiğim gibi, yapılan farkındalık ve bilgilendirme çalışmalarının belki daha geniş kitlelere ulaşması, yasa koyuculara ve siyasilere iletilmesinin sağlanması, yaşanan hak ihlallerini daha görünür kılmanın yanında yasal düzenlemeler yapılırken de etki edecektir.

 

 

Fişek Enstitüsü: Hem genel olarak çocuklarla hem de özel olarak çocuk işçilikle ilgili yargı süreçlerinde gözlemlediğiniz temel sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileriniz nelerdir?

 

Özlem Durgut: Çocuk adalet sistemimizin dayanağını oluşturan uluslararası belge ve sözleşmeler, aslında çocuk dostu hukuki ilkeleri ortaya koymuş ve bizim mevzuatımız da bu ilkeler temel alınarak oluşturulmuştur. Fakat maalesef uygulamada, hala bir kısım hukukçularımız, adalet sisteminin içine bir şekilde girmiş olan çocuklara sadece ‘’küçük insanlar’’ gözüyle bakmakta ve bunca düzenlemenin yargılamalara en gözle görülür etkisi, yaş grubuna göre belirlenen ceza indirimleri veya çocuk mağdur konumundaysa faile ceza artırımı şeklinde görülmektedir. Yani; asıl ihtiyacımız yasal düzenlemeler değil, uygulayıcıların çocuk adalet sisteminin felsefesini özümseyerek çocuk yararına olabilecek bütün adımları atmaya istekli ve kararlı olmalarıdır.

 



[1] Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Bşk.Yrd.

Tags: ,

Arşivler