SARS-CoV-2 virüsünün yol açtığı yeni koronavirüs hastalığı (COVID-19) pandemisinde 27 Haziran 2020 tarihi itibarıyla tüm dünyada doğrulanmış olgu sayısı 9,6 milyonu, doğrulanmış ölüm sayısı ise 490 bini aştı (1). Türkiye’de doğrulanmış olgu sayısı ve doğrulanmış ölüm sayısı sırasıyla 195.883 ve 5.082 olarak kayıtlara geçti (2).
Ancak tanı testi olarak kullanılan PCR testinin kişi COVID-19 hastası olduğu halde çeşitli gerekçelerle (Enfekte bireyde hasta materyalinin çok az olduğu kalitesiz örnek, örneğin enfeksiyonun çok erken ya da geç evresinde alınması, örneğin uygun bir şekilde işlenmemesi ve gönderilmemesi, PCR inhibisyonu veya virüs mutasyonu gibi testin doğasında bulunan teknik nedenler vb.) negatif sonuç verdiği de bilindiğinden; doğrulanmış olgulara klinik ve epidemiyolojik olarak tanı alanlar, olası/kuşkulu olgular da katılacak olursa, bütün dünyada hasta sayısının ve ölüm sayısının açıklanandan daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.
COVID19 pandemisinde 27 Haziran 2020 tarihi itibarıyla Türkiye 209 ülke arasında toplam olgu sayısında 14. sırada, toplam ölüm sayısında 18.sırada ve yüz bin kişi başına ölüm sayısında 40.sırada yer almaktadır (3).
Ülkemizde ilk doğrulanmış olgu 11 Mart’ta, ilk ölüm 17 Mart’ta duyurulmuştur. İlk olgudan bu yana 15.hafta geride kalmış durumdadır ve salgın sürmektedir. Türkiye’de doğrulanmış olgu sayısı 5. ve 6. haftada tepe noktasına ulaşmış, doğrulanmış ölüm sayısı ise 6.haftada en yüksek sayısıyla karşımıza çıkmıştır. Ülkemizde salgın eğrisi tepe noktasından sonra bükülmüş, ancak doğrulanmış olgu sayısı ve doğrulanmış ölüm sayısı çıktığı hızla azalma göstermemiştir. 13. haftada en düşük sayıda seyreden olgu sayısı 14. ve 15.haftada artış göstermiş; 14.haftada en düşük düzeyde seyreden ölüm sayısı ise 15.hafta ile birlikte artmaya başlamıştır (Şekil 1) (2).
Şekil 1. Türkiye’de haftalara göre doğrulanmış olgu ve ölüm sayıları
Ülkemizde salgın eğrisinin bükülmeden sonra sıfıra yaklaşması, erken yeniden açılma kararlarıyla birlikte gecikme göstermiştir. Bu gecikme ilk olarak 11 Mayıs’ta AVM’lerin açılması sonrasında gözlenmiş, ardından da 1 Haziran’da birçok işletmenin açılmasıyla birlikte 786’ya kadar düşen doğrulanmış olgu sayısının 15 Haziran’da %103 artışla 1.592’ye kadar yükselmesiyle kendini göstermiştir (2).
Sağlık Bakanlığı halen olguların ve ölümlerin bölgelere, il ve ilçelere, yaş gruplarına, cinsiyete, sosyal sınıflara, eşlik eden hastalıklara, hastalık bulgularına ve risk gruplarına göre dağılımını açıklamaktan kaçınmaktadır. Türkiye’de olgulara ve ölümlere ilişkin dağılımların açıklanmaması pandemi ile ilgili kapsamlı bir değerlendirme yapmayı engellemektedir. Türkiye’de COVID-19 pandemisinin yönetimi şeffaflıktan uzaktır. Sağlık Bakanlığı, klinik ve epidemiyolojik olarak COVID-19 tanısı konulan, ancak laboratuvar testi ile kesinleştirilmemiş olası/kuşkulu olgular ve ölümlerin sayısını açıklamadığı için meslek örgütleri ve bağımsız bilim insanları tarafından pandeminin gerçek etkisi değerlendirilememektedir (4).
Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın COVID-19 ile ilgili yapılacak bütün araştırmaları izne tabi tutması da Türkiye’de COVID-19 araştırmalarının yeterince yaygın olarak yapılmasını engelleme, en azından yavaşlatma potansiyeline sahiptir.
COVID-19 salgınının başlangıcından bugüne kadar yapılan araştırmalar, hastalığa yol açan virüsün (SARS-CoV-2) kesin olmamakla birlikte vahşi yaşamdan kaynaklandığını göstermektedir. COVID-19’a özgü bir aşı ve hastalığa karşı etkili bir ilaçla tedavisi henüz mevcut değildir. SARS CoV-2 daha önce insanları hastalandırdığı bilinmeyen bir etkendir ve hastalığı (COVID-19) geçirip sağlığına kavuşanlarda kalıcı bağışıklığın gelişip gelişmediği de henüz kesin olarak bilinmemektedir.
Dünyanın değişik ülkelerinden elde edilebilen verilere göre (Ülkemizde olguların ve ölümlerin dağılımına ilişkin herhangi bir veri yayınlanmadığı için, Türkiye’ye özgü risk grupları değerlendirmesi yapılamamaktadır) ilerlemiş yaş (60 yaş ve üzeri), kronik hastalığı olan erişkinler (Kalp/damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, kronik tıkayıcı akciğer hastalığı, astım, kronik böbrek hastalıkları, karaciğer hastalıkları, bağışıklık sistemini zayıflatan rahatsızlıklar ve kanser), obesite ve tütün kullanımı risk grubunu oluşturmaktadır (5).
Pandeminin yükü sosyal sınıflar arasında eşitsiz dağılmaktadır. Örneğin ABD’de beyazlara göre siyahlarda, Latin Amerikalılarda, göçmenlerde ve Amerika yerlilerinde hastalığın yükünün daha fazla olduğu gösterilmiştir (6). İngiltere’de yapılan çalışmalarda da COVID-19’a bağlı ölümlerde beyazlarla karşılaştırıldığında siyahlar, Asya kökenliler ve etnik azınlık grupları arasında kabul edilemez farklılıklar olduğu ortaya çıkarılmıştır (7).
Elde edilen bilgiler, diğer birçok hastalıkta olduğu gibi yoksullar, yoksunlar, göçmenler ve sığınmacıların bu hastalıktan daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Ülkemizde sayıları dört milyonu aşan sığınmacı yaşamakta olduğu halde, henüz sığınmacılarda görülen olgu ve ölümlere ilişkin veri yayınlanmadığından değerlendirme yapılamamaktadır.
Türkiye’de gerek DİSK’in yaptığı açıklamalar (DİSK-AR tarafından 27 Nisan’da yayınlanan raporda DİSK üyesi işçiler arasında COVID-19 pozitif vaka oranının Türkiye’deki toplam vaka oranının 3,2 katı olduğuna dikkat çekildi), gerekse de iş cinayetlerinin pandemi sırasında azalma göstermemesi (2019 yılı Nisan ayında 153 çalışan vefat ederken, en az 103’ü COVİD-19 nedenli olmak üzere 2020 Nisan’ında 220 çalışan yaşamını yitirdi), hastalığın yükünün emekçilerde daha ağır olduğunu ve ağır bedeller ödemek zorunda kaldıklarını göstermesi bakımından önem taşımaktadır.
Bu pandemi sırasında bütün dünyada sağlık çalışanları çok etkilenmiştir. Zonguldak Valisi tarafından 18 Nisan’da yapılan açıklamaya göre (8), Zonguldak’ta enfekte olan sağlık çalışanlarının oranı (567 pozitif vakadan 137’si sağlık çalışanı, %24,2) dünyanın en yüksek oranlarından birisidir. Sağlık Bakanlığı en son 29 Nisan’da enfekte olan sağlık çalışanı sayısını 7.428 olarak açıklamıştır. Türkiye’ye ilişkin veriler Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli olarak açıklanmadığı için güncel sayılar bilinmemekle birlikte; 10 binin üzerinde sağlık çalışanının enfekte olduğu tahmin edilmekte ve 43 kişinin yaşamını yitirdiği bilinmektedir (9).
COVID-19 pandemisi konuyla ilgili bilim insanları için şaşırtıcı olmamıştır. DSÖ 2007’de pandemik influenza, sıtma ve tüberküloz gibi yüzyılı aşan hastalıkların mutasyon, antimikrobiyal ilaçlara karşı direnç artışı ve zayıf sağlık sistemleri yoluyla sağlığı tehdit etmeye devam ettiğini, 1967’den beri HIV, Ebola kanamalı ateşi, Marburg ateşi ve SARS dahil en az 39 yeni patojen tanımlandığını ve yeni bulaşıcı hastalıkların daha önce görülmemiş bir hızda, sıklıkla sınırları hızla geçip yayılma yeteneği ile ortaya çıktığı konusunda uyarmıştı (10).
Geçmişten çok daha sık ve çok daha uzak mesafelere seyahat eden, daha yoğun nüfuslu bölgelerde yaşayan ve vahşi hayvanlarla daha yakın temasa giren insanlar, yeni bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması ve hızla yayılması ile küresel salgınlara neden olma potansiyeli taşımaktadır. Küreselleşmenin etkileri, insan nüfusunun yoğun hareketliliği ve kötü kentleşme göz önüne alındığında, bir sonraki ortaya çıkacak virüsün de hızla ve uzağa yayılması olasıdır. Bu virüsün veya kaynağının doğasını veya nerede yayılmaya başlayacağını öngörmek ise olanaksızdır (11).
COVID-19 pandemisini, pandemiye yol açan virüs başta olmak üzere, virüslere karşı yürütülmesi gereken (Aşı, ilaç vb.) tıbbi çalışmalarla birlikte; küresel kapitalizmin hayvanların doğal yaşam alanlarını yok eden ve insanların yaşam alanlarını ve biçimlerini değiştiren yapısıyla birlikte ele almak gerekir (12).
Kaynaklar
- WHO Coronavirus Disease (COVID-19) Dashboard Data last updated:2020/6/27, 5:40pm CEST, https://covid19.who.int/?gclid=Cj0KCQjw3Nv3BRC8ARIsAPh8hgLfZy_T28iRYpJjLotVIK0RahIWCgwXMfeY-Hx7CyiT1C-RkywTb84aAhrlEALw_wcB.
- C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye’deki Güncel Durum, 27 Haziran 2020, https://covid19.saglik.gov.tr/.
- ECDC, COVID-19, 2020/6/27, https://qap.ecdc.europa.eu/public/extensions/COVID-19/COVID-19.html.
- Pala K. COVID-19: Case and Death Notification Problems in Turkey. Turk Thorac J 2020; 21(3): 213-4.
- Jordan Rachel E, Adab Peymane, Cheng K K. Covid-19: risk factors for severe disease and death BMJ 2020; 368:m1198.
- Dorn AV, Cooney RE, Sabin ML. COVID-19 exacerbating inequalities in the US. Lancet. 2020 Apr 18;395(10232):1243-1244.
- Aldridge RW, Lewer D, Katikireddi SV et al. Black, Asian and Minority Ethnic groups in England are at increased risk of death from COVID-19: indirect standardisation of NHS mortality data [version 1; peer review: awaiting peer review]. Wellcome Open Res 2020;5:88.
- TTB’den Zonguldak Valisi’ne yanıt: “Sağlık çalışanlarını koruyamayan toplumu hiç koruyamaz”. BirGün, 18 Nisan 2020, https://www.birgun.net/haber/ttb-den-zonguldak-valisi-ne-yanit-saglik-calisanlarini-koruyamayan-toplumu-hic-koruyamaz-297156.
- TTB’den Sağlık Bakanlığı’na: Sağlık çalışanlarıyla ilgili COVID-19 bilgilerini açıklayın! Türk Tabipleri Birliği, 18.06.2020, https://www.ttb.org.tr/kollar/COVID19/haber_goster.php?Guid=63c02558-b161-11ea-a732-c115216aae2a.
- International spread of disease threatens public health security, 23 August 2007, https://www.who.int/mediacentre/news/releases/2007/pr44/en/.
- Managing epidemics: key facts about major deadly diseases. Geneva: World Health Organization; 2018. Licence: CC BY-NC-SA 3.0 IGO.
- Pala K. Salgınlar Çağı Yaşadığımız. Birikim Dergisi, 7 Nisan 2020, https://www.birikimdergisi.com/guncel/10018/salginlar-cagi-yasadigimiz .
[1] Prof.Dr., Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, TTB COVID-19 İzleme Kurulu Üyesi.