İnsanlar daha iyi bir gelecek için de canla başla mücadele etmekten vazgeçmiyor. Hem bizim gibi çalışan çocukları çalışma yaşamından kurtarmak için mücadele edenlerin; hem de yaşamlarını sürdürebilmek için çabalayan çalışan çocukların uğraşlarını bu çerçevede görmek gerek. Tek farkla ki, bizler toplumsal kurtuluşu hedeflerken, çalışan çocuklar bireysel kurtuluşu hedefliyor. Onun için bazıları, çalışan çocuk olayını bir olgu olarak değil de, bireysel düzeyde bir “olay” olarak görüyor: “Ateş düştüğü yeri yakar” diyor. Bu yanlış bir düşüncedir. Bu fotoğraf albümünde gördüğünüz her bir fotoğraf ateş gibi, yüreğimizi dağlıyor. Yalnızca fotoğrafa konu olan çocuğu değil, bizi de yakıyor, halka halka topluma yayılıyor, yarınlara ulaşıyor.
Çalışan çocuk olgusu, toplumun bugününü olduğu gibi yarınını da belirliyor. Bugün gördüğümüz her çalışan çocuk fotoğrafı, yarının nasıl olacağının habercisi. Bu boş bir öngörü değil. Bunu açıkça söyleyebiliyoruz. Çünkü bu albümde fotoğraflanan çocuklar eğitimden alıkonmuştur; en azından eğitim ve gelişime ayrılan zamanları, enerjileri çalınmıştır. Bu albümde fotoğraflanan her çocuk yalnızdır, sindirilmiştir. Anlıyoruz ki, yarının toplumu, düşük eğitim düzeyinde, yüksek teknolojiye daha uzak, birlikte çalışma alışkanlığı az üretici ögelerden oluşacaktır. Bu nitelikte emeği yeğleyecek işyerleri de küçük ölçekli olacak. Tek başına kalan küçük işyerlerinin çokluğu hem ülkenin mali yapısını, hem de siyasal yapısını belirleyecektir.
Bugün ülkemizde bu çemberi kırma çabaları var. Örgütlenerek güçlerini birleştirmeye, çocuk işçi çalıştırmadan geleceklerini değiştirmeye çalışan küçük işyerleri var. Albümümüzün basımına katkı veren Anadolu Organize Sanayi Bölgesi (AOSB) Kooperatifi’ni oluşturan küçük sanayiciler bunlar arasında… Katkılarından ötürü AOSB Başkanı ve Organize Sanayi Bölgeleri Derneği Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay’a teşekkür ediyoruz.
Çalışan çocuklar üzerine düzenlediğimiz sekiz fotoğraf yarışması büyük bir destek gördü. Ülkemizde fotoğraf sanatı dağarcığında, çalışan çocukların da önemli bir yer tutmasını sağladı. Fotoğraf sanatçıları arasında, çalışan çocuklara duyarlı bir grubun doğmasına yol açtı. Ama en önemli kazanımımız şu:
Türkiye’nin dört bir köşesinde olumsuz koşullarda, yaşının ve bedensel gücünün ötesinde yükler üstlenen çocukları görmemizi sağladı. Onlar artık “gözden ve gönülden uzak” çocuklar değil. Fotoğraf sanatçılarımız, bu çocuklarımızın, yüreğimizi delen bakışlarını, eğitime yönlendirilmesi gereken enerjilerinin nasıl tüketildiğini bize gösterdiler.
8. Çalışan Çocuklar Fotoğraf Yarışması’nın sonuçlarını bu yıl da gençlerle buluşturduk. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde açılan sergiyi hem öğrenciler ve hem de fakülte çalışanları ilgiyle gezdi. Bir fakülte çalışanı, arkadaşlarına “Bu fotoğraflar bizim özümüzü yansıtıyor. Biz buralardan geldik” diyordu. Bir öğrenci arkadaşına, “Görmediğim ne kadar büyük bir dünya var” diye yakınıyordu. Her gencin bu sergiden çıkaracak dersleri var. Ama en önemlisi, “Çocuk çalıştıran bir toplumsal yaşantıyı sürdüren” anne-babalar gibi suskun-çaresiz durmamayı öğrenmek gerek.
Tüm gerçekleri toplumla paylaşmalıyız. Sıcak yuvalarımızda uyuşmak yerine toplumun üşeyen insanları ile buluşmalıyız. Gençlerle bu izlenimleri paylaşmamıza olanak veren Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ve öğretim üyeleri ile öğrencilerine teşekkür ediyoruz.
Sekiz yıldır çalışan çocuklar fotoğraf yarışmalarına el veren herkese teşekkür ediyoruz. Onur Kovancı ve Erol Karaca’nın önerisiyle başlayan bu yarışma süreci, seçici kurul üyelerimiz, Ozan Sağdıç, Sıtkı Fırat, Mehmet Arslan Güven, Adnan Polat ve Erol Karaca’nın desteğiyle gün ışığına çıktı. Birbirinden değerli birçok fotoğraf sanatçısının, yine birbirinden değerli fotoğraf çalışmalarıyla da zenginleşti.
Bu yarışmalar sonunda ödül alan ya da sergilenen çalışmaların oluşturduğu Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Fotoğraf Arşivi, dünyanın en geniş ve büyük arşivlerinden biri haline geldi. Birçok kurum ve kuruluş, izin alarak bu fotoğraflardan yararlandı ve daha çok göz tarafından verilmek istenen mesajların görülmesini sağladı.
Fotoğraf Albümlerimizin dördüncüsünü yayına hazırlıyoruz. Bu albümler, geçmişten geleceğe bir köprü olduğu kadar, bugünümüz ile hesaplaşmamız ve yarınları kurmamız için de çok önemli bir araç. Kamuoyundan, bu görüntüleri kanıksamamasını, yalnızca bakmakla yetinmemesini ve yarınların daha başka türlü olması için eyleme geçmesini bekliyoruz.
Bu fotoğraflardaki çocuklar sanki bizlere şunu haykırıyor: “Ya ben çocuk değilim, ya da siz büyük değilsiniz”… Evet biz o kadar da büyük değiliz. Parmak kadar çocukların emeklerinden yarar umuyorsak, onların (ve toplumun) geleceğini karartıyorsak, hiç de büyük değiliz. Ama ne yazık ki, onların da çocuklukları ellerinden alınıyor; onlar da artık birer çocuk değiller.
İşte bu yıl, yine fotoğraf sanatçıları, bizlere, alandan taze veriler getirdiler. Çocuklar hala çalıştırılıyor. Hala küçük küçük çocuklar, kötü kötü koşullarda çalıştırılıyorlar. Bu yıl fotoğraf albümümüze, fotoğrafların çekildikleri tarihleri de eklemeye başladık; eski sanılmasın diye.
Biz toplum olarak uyarı görevimizi yaptık. Çarpıklıkları sorunları sergiledik; duyarlılığımızı ortaya koyduk. Artık devletin sorumluluğu daha da arttı. Bu olguya kayıtsız kalamaz; görmedim-duymadım diyemez. Tarih karşısında ondan sorumluluğunu yerine getirmeye ve çocuklar için çalışmalarını gerektirmeyecek bir sosyo-ekonomik ortam yaratmasını bekliyoruz.
(Tablo ve görsellere PDF üzerinden ulaşabilirsiniz.)