Bradford’un Milleri : 1 Küçük Üreticilikten Dünya Yün Başkentine

 

                                                                      

İngiltere’nin Bradford kentine ayak bastığınızda ilk fark edilen şey birçok farklı ülkeden insanın burada yaşamakta olduğudur. Bu farklılık ilk önce deri rengi, giyim tarzı, lisan, v.b. olarak göze çarpmaktadır. Sonra etraftaki restoranlar, kafeteryalar ve eğlence yerlerindeki farklılıklar fark edilir. İngiliz “pub”larını, Çin restoranlarını, “halal food” dükkanlarını, Polonya süper marketlerini ve nihayet kiliseleri ve camileri bir arada görmek mümkündür. Yerli halkın tabiriyle, Bradistan çok büyük bir kent olmamasına rağmen, bu heterojen nüfus yapısı son derece ilgi çekicidir. Dünyanın birçok farklı yerinden insan aynı mekansal alanı paylaşmaktadır. Bununla birlikte mekansal birlikteliği sosyal alanda görmek çok olanaklı değildir. Farklı gruplar diğerlerinden ayrı, sosyal olarak kendi dünyalarında yaşamaktadır. Nereli oldukları sorulduğunda bazıları, özellikle yeni kuşaklar, kendisini Britanyalı ya da İngiliz olarak tanıtsa da İngilizlerle mekansal paylaşımın ötesinde çok fazla ortak yan görmek olanaklı değildir. Aslında aynı mekanı paylaştıkları bile söylenemez. Çünkü mekan içerisinde mekanlar oluş(turul)muş ve belli gruplar belli mekansal alanlarda izole bir yaşam sürmektedir. Şu da var ki, yeni kuşaklar, önceki kuşakların geldiği yere ve sosyal yapıya da artık ait değiller. İlla da böyle bir aidiyete gerek var mı? Bu konuda kesin bir yargıya varmak epeyce zor bir iş!

Bradford’da ilk bakışta dikkat çeken bir başka nokta da gökyüzüne uzanan devasa bacalarıyla eski binalarıdır. Bunların ne olduğu küçük bir araştırma sonucunda hemen ortaya çıkmaktadır. Bu binalar Mill olarak adlandırılan eski tekstil fabrikalarıdır.

Küçük köylüler tarafından geçimlik üretim için yapılan yün işleme işi 19. yüzyılda gelişip büyük bir dönüşüm yaşamış ve Bradford bu dönemde dünyanın önemli bir tekstil ve endüstri merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bugün Bradistan olarak adlandırılan Bradford, özellikle yün işleyen fabrikalarıyla, o dönem de “dünyanın yün başkenti” olarak olarak da anılmaktadır. Bunun nedeni Bradford’un sahip olduğu doğal kaynaklarla ilişkilendirilmektedir. Yünü işlemeden önce yıkayıp temizlemek için uygun su kaynaklarına sahip olması, kömür madenleri bulunması, demir cevheri ve fabrika binalarının yapımında kullanılan taşların coğrafi bölgede bulunması vb kaynaklar. Tekstil endüstrisinin gelişmesi demircilik, taş ocağı, kimya, mühendislik, finans ve matbaacılık gibi diğer bazı alanlarda da endüstrileşmeyi özendirmiştir.

Bradford’un neden ve nasıl yün işleme başta olmak üzere tekstil merkezi haline geldiği ayrı bir konu. Bizim buradaki temel ilgimiz başka. Bizim ilgimiz artık geçmişteki işlevini tamamen yitirmiş, birer tarihi eser olarak bulunduğu yerde dikilmeye devam eden eski yün işleme fabrikaları ya da nam-ı diğer Milleri eşeleyerek sosyal tarihe ve çalışma ilişkilerine ilişkin bir şeylere ulaşabilmek. Çünkü bu tarihi binalar fiziksel mimari görünümlerinin yanında tanıklık ettikleri sosyal geçmişe ilişkin de bir şeyler fısıldıyorlar, dinleyenlere.

Bradford’da ilk bakışta dikkat çeken söz konusu iki şey birbiriyle doğrudan ilişkilidir. Küçük bir araştırma yapıldığında Bradford’daki sosyal çeşitliliğin nedeninin perde arkasında uluslararası işgücü göçlerinin olduğu hemen anlaşılır. Tekstil işinin gelişip yaygınlaşmasıyla birçok farklı yerden insanlar iş için buraya gelmiştir.

1800 ve 1851 yılları arası dönemde Bradford’un nüusu 13 000’den, 100 000’e çıkmıştır. Bu nüfus artışının kaynağında kırsal alandan gelen göçler yanında, başa İrlanda olmak üzere Galler ve İskoçya’dan gelen işgücü göçleri bulunmaktadır. Bradford’da varolan doğal kaynakları kapitalist üretime geçirebilmek için gerekli işgücü kaynağı bu göçlerle yaratılmıştır. İşçi göçleri aynı zamanda gereksinim duyulan işgücünden fazlasını yaratarak, kapitalizmin olmazsa olmazlarından biri olan yedek işgücü kaynağını da oluşturmuştur. Böylece işçiler arasında gerekli rekabet ortamı ve koşulları da sağlanmıştır. Bu rekabet özellikle yerli halkla göçmenler arasında düşmanlığa ve çatışmalara da yol açmıştır. İkinci Dünya Savaşı patlak verdikten sonra birçok Avrupa ülkesinden (Polonya, Ukrayna, İtalya, Yugoslavya, Estonya, Macaristan, Letonya, Belarus, Litvanya, Avusturya ve Almanya) göçmen işçiler tekstil endüstrisinde çalışmak için Bradford’a gelmiştir. Son ve en büyük işçi göçü dalgası da 1950’ler ve 1960’larda gelmiştir. Bu son gelenler ise Pakistan, Bangladeş, Hindistan ve Doğu Afrika’dandır ve bunlar da Miller’de çalışmak için gelmişlerdir.

Tekstil endüstrisinin kente çektiği diğer bir grup da tekstil tüccarlardır. Bunlar genellikle Avrupa ülkelerinden gelip Bradford’dan tekstil ürünleri almakta ve götürüp dünyanın birçok yerine pazarlamaktadırlar.

Tekstil endüstrisi 20. yüzyıla doğru gerilemeye başlamış ve giderek yok olmuştur, ancak geriye Bradford’a bugün sahip olduğu toplumsal ve ekonomik mirası bırakmıştır. İşte Bradford’un bugün sahip olduğu etnik, din, dil, v.b. kültürel çeşitliliğinin kaynağında Millerin, daha doğrusu kapitalist üretimin gelişip yaygınlaşması bulunmaktadır. Belirtmek gerekir ki, geçmişte işgücü gereksinimi sorununa çözüm olan göçmen işçiler ve yeni kuşaklar tekstil endüstrisinin yok olmasıyla sorunun kendisi konumuna geçmiştir. Konunun bizim konumuz dışında olan bu hassas boyutu üzerinde daha fazla durmayalım. Şimdi Bradford’un en ünlü Millerinden biri olan Salt’s Mill özelinde bu tekstil fabrikalarına biraz daha yakından bakmaya çalışalım.

Salt’s Mill adını Sir Titus Salt’tan almaktadır. Bu şahıs adı geçen fabrikanın sahibidir ve bu iş sayesinde dönemin en zengin adamlarından biri olmuştur. Salt’s Mill Bradford’un merkezinde değil, görece kenarında kalmaktadır. Bunun nedeni fabrika binası için gerekli olandan çok daha fazla geniş alana kurulmak istenmesi ve kurulduğu yerin stratejik olarak nehir ulaşımına çok uygun bir yer olması. Sir Salt bu görkemli fabrikasını özellikle geniş alana kurmak istemiştir. Çünkü bu geniş alana fabrika binasının yanısıra işçileri için bir köy inşa etmiştir. 1800’lerin ortalarında kurulan bu köyde işçilerin barınması için evler, okul, kilise, park ve daha başkaca şeyler bulunmaktadır. Bay Titus Salt’un işçilerinin sorunlarına duyarlı ve onların içinde bulunduğu yoksulluğa çözüm arayışının onu böyle bir projeye yönelttiği düşünülmektedir. Bu örnekte “paternalizm” kavramının somut bir içeriğini görmekteyiz. Paternalizm kavramı ilk bakışta olumlu ve iyi kalpli patronların olduğu izlenimini uyandırsa da aslında acı bir gerçeğe işaret etmektedir. Bu kavram belki de patronların işçilerine davranış biçimi üzerinden değil de işçiler üzerinden üretilmiş bir kavramdır! Neden bu kavram kullanılmaktadır ve patron babaya benzetilmektedir? Çünkü işçiler aslında çocuktur. Bay Salt’un ve diğer patronların işçilerinin çoğunluğunu 9-12 yaş arası çocuklar oluşturmaktadır. Çocuk işçiler o dönemlerde ağır çalışma koşulları yanında salgın hastalıklarla da boğuşmak zorundadır. çok kötü koşullarda barınmaktadırlar. Hostel adı verilen barınma yerlerinde 300- 400 çocuk birlikte kalmakta ve aynı banyo ve tuvaleti kullanmaktadır. Hatta 1802 yılında İngiliz Parlamentosu’nda kabul edilen “Çırakların Bedeni ve Manevi Sağlıkları Hakkında Yasa”dan öğrendiğimize göre, yatma-kalkma yerlerinde, kız ve erkek çocuklar ayırımı gözetilmemektedir. Ortalama yaşam beklentisi 18-20 yıl gibi son derece genç bir yaştır. Bu tablo karşısında babacan patronların öncelikli derdinin, zenginliklerinin temel dayanağını oluşturan işgücünü ayakta tutabilmekten başka bir şey olmadığını anlamak zor olmasa gerek. Ama İngiletere’de yükselen işçi sınıfı hareketi, çocukların ve kadınların çalıştırıldığı kötü koşullara karşı yükselen kamuoyu tepkisi, işverenlerin bu risk gruplarından uzaklaşmak ve yeni yaratıcı çözümler aramaya itmiştir. İşgücü gereksinimi ve işgücünün yeniden üretimi sorunu sonraki dönemlerde dışarıdan getirilen göçmen işçilerle çözüme kavuşturulmuştur.

(Gelecek sayıda sürecek)

Notlar:

1.Bu yazıda aktarılan bilgiler eski tekstil fabrikalarından bazılarına özellikle bugün Müze olarak kullanılan fabrikaya (Bradford Industrial Museum) ve alışveriş merkezi olarak kullanılan Salt’s Mill’e gerçekleştirilen ziyaretlerde yapılan gözlemlerden ve oralardaki bilgi ve belgelerden derlenmiştir.

2.Şu internet sitelerindeki bilgilerden de yararlanılmıştır: http://www.brad.ac.uk/acad/management/external/page.php?section= bradford&page=bradhistory http://www.mylearning.org/bradfords-industrial-revolution/p-771/ http://www.saltsmill.org.uk/sir_titus_salt.htm

3.Siyaz-beyaz fotoğraf Bradford Endüstri Müzesindeki (Bradford Industrial Museum) bir tanıtım kitapçığından alınmıştır. Renki fotoğraf ise şu internet sitesinden alınmıştır: http://nbgecko.blogspot.com/search?q=salts+mil

 

Tags: , , ,

Arşivler